Hoojdonk'ta sanıldığı anlamda çok agresif değildi. Yukarıda örneklerini verdiğim Kobe'de... (Yani çirkeflik anlamında agresif değillerdi.) Ama çıktıkları zaman tek bir amaçları vardı; KA-ZAN-MAK... Mesela MRSİÇ'te böyledir. Phondexter'da böyleydi. KAZANMAK için LİMİTİNİN SONUNA KADAR en ön safta olurlar... Bu sinerji takıma siner. Takımın yıldızı bu haldeyken diğer oyuncular boş duramaz. Agresiflikten kastettiğim sert, faullü oynamak filan sanılmasın... Nasıl bir kelime kullanacağımı bilmiyorum. Kullanmak zorundayım: Hagi gibi diyeceğim... Hoojdonk gibi diyeceğim... Hah, evet, Tuncay da güzel bir örnek... (Ama onunda olağanüstü yetenekleri yoktu. Yani zaten verimli olmak için öyle oynamaya mecburdu. Atletik meziyetleri ile öne çıkıyordu.)