Sevindiğim nokta şu: Bu takım sadece Taurasi'ye dayalı ve onun eline bakan bir takım değil. Onun kötü olduğu bir günde bile rakibi ezebiliyoruz.
Sevindiğim nokta şu: Yerlilerin attığı sayı yabancılardan fazla... Bunun ne demek olduğunu anlatmaya gerek yok. Biz tam sekiz yabancıyla oynuyoruz diyelim. (İşte Nevriye'nin rakamları... Başka takımlarda Amerikalıların yaptığı double double'ları bizim Nevriye'miz yapıyor.)
Ve asıl sevindiğim nokta şu: Bu takım istediği kadar hücum takımı olarak lanse edilsin savunmanın ve yardım savunmasının farkında ve maçların kilidini savunmayla açacaklarının işaretini bugün gösterdiler. İlk 20 dakika sadece 20 sayı yedik, Fowles'ın ilk yarı aldığı 8 veya 9 ribaunt olmasa onuda yemeyecektik. Savunmada işler yolundaysa hücumda işler iki misli iyi oluyor. (Savunmada işler kötü olursa hücumdaki krizin ikiye katlayacağının altını çizeyim bu bahaneyle...) Kimse merak etmesin; bu takım savunmayı boşverecek bir takım değil... Belki nisbeten yumuşak oyuncular gibi görünse de, herkes elinden geleni yapıyor ve bazı fiziki dezavantajları yardım savunmasıyla aşıyor. Fowles'a getirdikleri yardımlar ve önden almalar, top inmesine engel olmalar vesaire...
Sevindiğim nokta şu: Işıl "biz daha inançlı bir takımız" demişti. Ziya Paşa'da "Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz; Her kişinin rütbe-i aklı bellidir eserinde" demiş.
Sezon iyi başladı, 2007'den beri alamadığımız Cumhurbaşkanlığı Kupasını yeniden kucakladık; laneti kırdıkta diyebiliriz. Ama asıl önemli olan iyi başlamak değil, iyi bitirmek... Umarım playoff sezonunun son maçını kazanan takımda biz oluruz. Yeter ki potansiyelimizi tam olarak sahaya yansıtalım; herşey bizim elimizde... İnşallah herşey yolunda gider.

Alıntılı Yanıtla
