Resmi site ne derse -sümme haşa- Tanrı buyruğu gibi biat eden bir kitle yetiştikten sonra biz ne dersek abes zaten...

Ben birşey demiyorum. İlahi ölçüdür: neye layıksan öyle idare edilirsin.

Bu süreçte yaşanan çelişki ve tezatları sıralamaya kalksam, kitap olur.
Tabii biz millet olarak BİAT KÜLTÜRÜNE alışık olduğumuz için, yahut "liderin yanlışı tebaanın doğrusundan üstündür" anlayışından geldiğimiz için eleştirmek, sorgulamak, çelişkilerin kuyruğuna basmak uçukluk gibi anlaşılıyor. "Padişahım çok yaşa, sen yaptıysan bir bildiğin vardır, lider-teşkilat-doktrin tartışılmaz" deyip geçeceksin ki, adın anarşiste çıkmayacak. Başkasını bilmem ama benim dünyaya bakışıma ters bunlar... Kimse padişah değil, bende tebaa değilim.
Gözlerimin içine baka baka yalan söylenmesine tahammül edemiyorum. Onlardan önce de Fenerbahçeliydim, onlar tarihe karıştıklarında da Allah ömür verirse daima ve sadece Fenerbahçeli kalmaya devam edeceğim. Yönetimi eleştiren, onlara güvenmeyen taraftar günaha girer, kötü taraftardır diye bir teamülü tanımıyorum.

"Taurasi sürecini iyi yöneten" yönetime dikiz.

Sakat yalanları.
İzin masalları.
Sızdırma ile doping haberleri.
Federasyona kükreme.
"Oyuncumuzun arkasındayız" mesajları.
Sonuç kesinleşince sözleşme feshi.

Haa, sen kulüp olarak Kerem Gönlüm'e dünyayı dar etmişsindir de ben anlarım. Derim ki "Hem milletin gırtlağına çöküyor, hem de kendisine gelince tavizsiz davranıyor" ama nerede? El âleme şapır şupur, bize yarabbi şükür.

Fenerbahçe yönetiminin, Fenerbahçe taraftarından ya da oyuncularından başkasına dişinin geçtiğini iddia edene kargalar bile güler. Fenerbahçe taraftarının % 90'ı bir yönetici gördüğü zaman, onun "masum" olduğunu sanıyor. İsterse hiç tanımasın, bilmesin, "Yönetim Kurulu'nda adı geçen insan" görmek, onun "ideal insan - yönetici" olduğunu anlamakla eşit anlamlı. Ne kafa ama! Aynı şekilde bu insanların atadığı kişiler için de durum bu.

Çok basit bir soru:
Semih Özsoy ve Didem Akın, Diana Taurasi ve Penny Taylor özelinde, kadın basketbol şubesi için nasıl bir yararlılık göstermişlerdir? Böyle bir artı varsa açıklanması gerek. Yoksa, neden hala görevdeler? Yönetim sevdalıları bu işleri çok iyi biliyorlar ya, görüşlerini alalım. Ama lütfen konunun içeriğinde "Düzce Topuk Yaylası" olmasın. Lütfen...

2006 ve 2010 yıllarında camia temelinden sarsılmışken, delikanlı gibi taraftarının karşısına çıkmadan fellik fellik saklanan bir yöneticiler topluluğunun kriz yönetme konusundaki başarısızlığı ortadayken hâlâ daha onları eleştirmeyi günah telakki etmek büyük bir öngörü istiyor herhalde.

Diyorlar ki, Federasyon Başkanları vesair... Şu tukaka, bu tukaka...Duyan da bu Federasyonları göreve Selami Şahin getirdi sanacak. 12 yıldır görevde olan "güçlü ve kurumsal" Fenerbahçe yönetimi kendi adaylarını koyamıyor. Gidiyor, başkalarını destekliyor. Yetmiyor, onların her dediğine boyun eğiyor. Sonra kaçınılmaz olan zuhur edip, gelişmeler içine kaçmaya başlayınca bir veryansın. E kulislerde "Biz seçtirdik" diye gezmeyi biliyorsunuz, o nasıl olacak?


Voleybol federasyonu başkanını Aziz Yıldırım seçti (seçtirdi), kampanya süreci FbTv de geçirildi. Adam her sabah akşam FbTv de idi. Sonra Aziz bey gün geldi adama küstü. Birden voleybolda "kulüpler birliği" kurmaya kalktı. Müesseler "hadi len" dedi. Aziz Bey TVF ye düşman oldu. Kendi düşmanını kendisi yaratıyor. Yüzme ve kürekte Galatasarayda yarıştıkları süreçte kime çamur attıysa bize transfer etti. Bizde kimi göreve getirdiyse şutladı. Yeni yüzme şube sorumlumuz Cemil Turan.

Daha skandallar bitmiyor.Aziz Yıldırım önce Efes'in şampiyonluğumuzu çaldığını iddia etti. Benim değil, onun iddiası... Tuncay Özilhan, elinde Mehmet Durupınar'a yazdırttıkları "Türkiye Basketbol Tarihi" kitabıyla çıkıp da "Bunu biz yazdık. Fenerbahçe haddini bilsin" dediğinde sus pus olan, üstüne bir de sponsorluk anlaşması yenileyen kimdi? Sarı Çizmeli Mehmet Ağa mı?

Demek ki Fenerbahçe'nin elinden şampiyonluk çalan bir camia ile reklam anlaşması yapılabiliyormuş. Bunun bilgiyle, ermekle ilgisi yok. Tutarlılık denen bir kişilik olgusu vardır.

Yönetimin yanlışları var mı? Var. Bunları "Ama şu doğrular da var..." cümlesinin arkasına sığınarak söylemenin, "En iyi olma iddiasındaki bir yönetimin 'zaten ve lütfen' yapması gerekenleri lüzumsuzca yüceltmek" olduğunu kestirebilen insanlar olarak bunları elbette eleştireceğiz. Başkaları gibi, tebaa kafasıyla yaşayıp, hayatı temenna ederek geçirmekten kat kat iyidir bu. Yönetici görünce kendini kaybetmekten ya da yönetici kelamını -haşa- Allah kelamı saymaktan kat kat evladır.

Anadolu Grubunun reklam tehditine karşı "Kerem Gönlüm" olayını takipten vazgeçen yönetim bu yönetimdir. Galatasaray, Cemal Nalga olayında "Galatasaray fazla ceza almasın" diye kıvranan bu yönetimdir. Sadri Şener ve Adnan Polat ile bir dolu iş ortaklığı yapan ihalelere giren bu yönetimin üyeleridir. Kimsenin umrunda değil Fenerbahçe. Bunlar paylaşmış aralarında "sen Feneri, ben şu kulübü, sen o kulübü yönet" diye.


Diana konusuna gelirsek... Diana'nın savunmasını bekleyelim. ama şu noktalara dikkat savunmasından önce.

1. defalarca, çok farklı ülkelerde, çok daha ciddi maçarda bu testlerde girmiş. çıkan birşey yok.
2. burada böyle bir işe girmesini gerektirecek bir durum yok.
3. transfer sürecindeyken; günlük yaşamında ne gibi ilaçlar kullanıp kullanmadığını bilmek, denetlemek idarecilerin yükümlülüğünde değil mi ??
4. reçetesiz satılan bir ilaç bu. içindekilerin yasaklı olup olmadığını kontrol etmesi gerekenler klüp idarecileri değil mi ??
5. sezon öncesi sağlık kontrolünde yine bu söz konusu ilacın izleri vs. çıktı mı acaba ??
6. bence en öenmlisi şu raporları bi yayınlasınlar bakalım neymiş ne değilmiş... (sanıyorum yasak değildir. zaten deline deline konuyu sağır sultan bile duydu resmi açıklamlardan önce. yanlış biliyorsam düzeltilsin.)
7.eğer bu işle ilgili birebir yönetici ve idareciler hala ordayken Diana için fesh ettim hadi canım güle güle demek biraz ayıp olmamış mı ??

Dünyanın 1 numarasına her ne olursa olsun (isteyerek performans arttırmak için doping yapsa bile) bu şekilde güle güle demek ve bu anlayışı -yönetim yaptıysa doğrudur şeklinde ama az ama çok savunulabilmek- bana garip geliyor.

Çok enteresan bir şey var.

Bir çok insan "Kulüp ne yapsın? Gayet tutarlı davranıp, ilişik kesti. Dopinge sıfır tolerans gösterdi" diyor ki gayet doğrudur.

E güzel de kardeşim, oyuncuyu tuvalete bile yalnız göndermeyen bir kısım menajer bozuntuları ne iş görüyor bu kulüpte? Allah aşkına birileri desin ki "Şunu yapıyor"

Ayrıca hem sporcuna inandığını söyleyip Federasyona kükrüyorsun, hem de cart diye ilişik kesiyorsun. O nasıl olacak?

Sakat yalanları da cabası. Hey yavrum hey. Ne ellerdeyiz maşallah.

Neden savunmasini yapmadan ve cezasi verilmeden sozlesmesi iptal edildi? Bir nedeni varsa tek cumle olmali, destan yazmaya gerek yok.

Şimdi birde soyle bakalim. mesela futbol takiminda Messi olsa ve aynı olaylar onun başına gelse ve yonetim onu gonderse simdi dogru yapti diyenlerin kaci dogru yaptı diyecek acaba? doping vakasi ne ilk ne de son. Bir cok olay var ama ben hemen ilisigi kuluple kesilen bir oyuncu hatirlamiyorum. herkes oyuncusuna sahip cikiyorda biz kendi oyuncumuza, dunyanin en iyisine niye sahip çıkmıyoruz?

Öyle demeyin. Kurumsallaştık. Taraftarı umursamayacak dünyanın en iyi oyuncusuna giderken teşekkür edemeyecek kadar çirkinleştik birde... Bir teşekkür, bir teşekkür bu kadar zor mu ?


Yolun açık olsun Diana. inşallah temize çıkar o efsane basketbolunu farklı yerlerde izlettirirsin...


Aziz Yıldırım çok talihli bir adam ve hakikaten zerre kabahati yok şu olan bitende. Zira kimin arkasında böyle fikirsiz ve tapınmaya hazır bir kitle olsa, geleceği durum bu olur. Bütün kabahat bu toplumu biat kültürüne alıştıranlarda... Ben şahsım adına ne muhalifim, ne yönetim yanlısı... Ben Fenerbahçe taraftarıyım. Dünde öyleydim, bugünde öyleyim, İnşAllah son nefesime kadar da öyle devam edeceğim. Birileri gözümün içine baka baka ve benle dalga geçer gibi iş yaparsa eleştiririm. Bazı şeyleri görmek için ermeye filan gerek yok. O işler biat kültürünün mirası... Sadece dikkatlice bakmak yeter.