Vlademir Petkoviç'le A'dan Z'ye

25 Mart 2011 15:43


MEDYASPOR ÖZEL

- Sohbetimize sizi biraz tanımakla başlayalım... Nerelisiniz ve futbolla ilişkiniz nasıl basladı?

- Saraybosna'lıyım, aile olarak futbola ilgi duyardık, örneğin babam da teknik direktördü ve ben FC Sarajevo'nun altyapısından başlayıp 19 yaşımda ilk profesyonel imzamı attım... O dönemlerde Hukuk Fakültesi öğrencisiydim. 1985 yılında da ilk şampiyonluğumu yaşadım.

- Teknik direktörlük geçmişinizden de bahseder misiniz?

- 1987 yılında İsviçre'ye geldiğimde 1999 yılına kadar aktif futbol hayatıma devam ettim. Sonra teknik direktör olarak sırasıyla FC Agno takımını 3. Lig'den 2. Lig'e çıkarttım, FC Lugano, FC Bellinzona'yı 2. Lig'den 1. Lig'e çıkarttım ve 3 yıldır Young Boys'dayim. 13 yılda 3 takım değiştirdim ve hepsinden kendi isteğimle gittim.





- İsviçe'ye gelirsek... Young Boys'ta yapmaya çalıştığınız neydi? Yeni bir düzen kurmak mi? Kısa vadeli günü kurtaracak çözümler üretmek mi?

- Ben Young Boys’a geldiğimde sondan 2. sıradaydı takım. Düşmemek için mücadele ediyordu. Kısa ve uzun vadeli başarı isteniyordu. İlk senemizde 2. olduk. 2. ve 3. yıllarımızda da ikinciliğimizi koruduk. Young Boys tarihinde hiç görülmemiş bir başarı elde ettik. 25 yıldır şampiyon olamayan bir takımda adeta rekorları altüst ettik. Ben göreve geldikten sonra kazanma mantalitesini aşıladım, altyapı ve üstyapıda koordineli bir şekilde çalışma konsepti hazırladım. 90 karşılaşmanın yaklaşık 60'ını kazanmışız, iki sezonda 150 puan toplamışız, Şampiyonlar Ligi ve Avrupa Ligi'ndeki rakiplerimizin hepsini mutlaka en az bir kere yenmişiz. Bütün bunlar 120 yıllık kulüp tarihinde bir rekor. Zenit örneğin ilk yenilgisini bize karşı aldı. Son 6 yıldır İsviçre'de gelmiş geçmiş teknik direktörler içinde en fazla puanı benim toplamam da ayrıca şahsım adına gurur verici.

- Türkiye sizi Fenerbahçe'yi eleyen takımın teknik direktörü olarak tanıyor... Kıyaslandığında oldukça kısıtlı imkanlarla, hem de seyretmesi keyifli bir futbolla Fenerbahçe'yi elediniz... Bu durum kariyerinizde nasıl bir öneme sahip?

- Tabii ki Fenerbahçe gibi Dünya markası bir takımı yenmek çok önemliydi. 20 Milyon Euroluk bütçemizle, 22 yaş ortalamamızla Fenerbahçe'yi iki kere yenmemiz o günün şartlarında tesadüf değildi. Doğruyu söylemek gerekirse Fenerbahçe de henüz 100% hazır değildi. Ben futbolcularıma her zaman rakip kim olursa olsun kendi oyunumuzu oynamamızı ve mutlak suretle kazanmak için sahaya çıkmamızı söylüyorum. Sürekli golü düşünerek, pozitif bir futbolla neler olabileceğini gösterdik. Ayrıca Fenerbahçe taraftarının bizi ayakta alkışlaması o taraftarın büyüklüğünü gösterdi. Etkilenmiştim.





- Oyun anlayışınızı nasıl kurguluyorsunuz? Kafanızda sabit bir anlayuş mi var? Yoksa elinizdeki kadroya göre mi hareket edersiniz?

- Tabii ki kadro yapısı çok önemli, günümüzün şartlarına ve kadroya en uygun şekilde olması gerekiyor. Bu anlayışımız oyun içinde her an değişebilme özelliğine sahiptir.

- İsviçre'den sonraki adımınızı düşünmeye başladınız mı?

- 2013 yılına kadar kontratım devam ediyor. Ben hayatımda daima mücadele ederek ve tırnağımla kazıyarak bugünlere geldim. Tabii dönem dönem gelecekle ilgili planlar yapmak gerekiyor. Futbolda neyin ne zaman olacağı belli olmuyor.

- Türkiye ligi ve Türk futbolu hakkında bilginiz var mi?

- Evet, Türk futbolunu çok yakından takip ediyorum. Özellikle Fenerbahçe maçından sonra ilgim daha da arttı.

- Dar bütçeyle zirveyi zorlayan bir takım oluşturdunuz... Türkiye'de güçlü maddi imkanlara sahip bir takim çalıştırdığınızı varsaysak hedefiniz ne olurdu?

- Maximum başarı, Avrupa'da zirveye ve göze hoş gelen futbolla Şampiyonlar Ligi’ne talip olurdum.





- Tarzını beğendiğiniz Türk ya da yabancı meslektaşlarınız var mı?

- Herkesin kendine has bir tarzı vardır, benim de öyle. Örneğin Spalletti, Zenit maçından sonra basın toplantısında Petkovic'in imzasi her yerde belli oluyor dedi veya Redknapp, Tottenham maçından sonra Young Boys'a değil Petkovic'e yenildik dedi. Bunlar hoş seyler. Arsenal ve Barcelona'nın tarzıyla, oyundan hiç düşmeyen Bayern Münih tarzları hoşuma gidiyor.

- Günümüz futbolunda en fazla ihtiyaç duyulduğuna inandığınız şey nedir?

- Çabukluk ve oyun zekası

- Başarılı bir takımın ne gibi gereklilikleri olduğunu düşünüyorsunuz?

- Takim ahenginin bozulmaması çok önemli. İç huzur ve uyumlu bir teknik ekip.

- Bugün vasat üzeri imkanlara sahip bir kulüpte göreve başlasanız, başarıya temel olacak ne gibi hamleler yaparsınız, yönetimden ne konuda yardım istersiniz?

- Sistematik bir çalişmayla altyapının 100% verimli olmasını sağlardım. Nokta atışlarla (transfer, kulüp yapısı, vs.) gereken hamleleri yapıp hem kısa hem de uzun vadede kalıcı bir başari elde edilebilinir. Yönetimden tek isteğim hemfikir olabileceğimiz bir hedef belirlememiz olacaktır.

- Sizce teknik direktor ile başkan ya da yönetim kurulunun nasıl bir ilişkisi olmalı?

- Hiyerarşik yapıyı seviyorum. Herkes kendi dalında yapılabilineceğin en iyisini yapmaya gayret ederse başarı gelir. Açık ve net konuşmak ve diyalogtan yanayım.

- Popüler bir makam olan sportif direktörlük ve genel menajerlik hakkında ne düşünüyorsunuz? Bir takımın kaç patronu olmalı?

- Eğer bu makamlar teknik direktörün yükünü hafifletecekse ne ala, aksi takdirde 3 aşçıdan bir yemek çıkmaz.

- Takımın genel stratejisini rakibe göre ne kadar değiştirme taraftarısınız?

- Pek taraftarı değilim bu durumun. Genel stratejimiz belli ve bu doğrultuda ilerliyoruz.





- Oyuncularınızın üzerinde etkinizi nasıl tanımlarsınız? Diktatör müsünüz, yoksa bir ağabey mi?

- Mütevazıliği ve sakin duruşu seviyorum. Yapım gereği de hiçbir zaman yapmacık olamıyorum. Bu samimiyetim oyuncularıma da yansıyor. Kapım 24 saat tüm oyuncularıma her türlü konu için açık. Onlar da beni sayıp seviyorlar ve bana inanıyorlar.

- Yıldız oyuncuların farklı psikolojileri olduğu söylenir... Siz takım içinde daha çok önem verdiğiniz futbolculara diğerlerine göre daha fazla tolerans gösterir misiniz?

- Aslında hayır, ama yıldız oyunculara bazı yerlerde bazı sinyalleri vermek gerekiyor.

- Sizce Türkiye'nin en yetenekli futbolcusu kim? Kimi takiminizda gormek istersiniz?

- Bence Türkiye’de çok yetenekli futbolcular var. Arda, Necip, Gökhan Gönül, Emre şu anda aklıma gelenler. Bunlar her teknik direktörün takımında görmek isteyeceği futbolcular.

- Bugüne kadar kariyerinize nasıl bir yol çizdiniz? Bulunduğunuz noktadan öteye, varmak istediğiniz en gerçekçi hedefler nelerdir?

- Kişiliğimden taviz vermeden ilerledim. Bundan sonraki hedefim büyük oynayan ve büyük başarılar bekleyen bir takım çalıştırmak.

- Seneye nerede olacağınızı şimdiden biliyor musunuz?

- Allah bilir...

- Son olarak sizin eklemek istediğiniz bir şey, vermek istediğiniz bir mesaj var mı?

- Tüm Türk futbolseverleri selamlıyorum ve Avrupa Şampiyonası’nda Türkiye'ye başarılar diliyorum.

Kaynak = http://www.medyaspor.com/haber/young...n-z-ye-3040377


Defansçıların içinde ofans oynayan 3 - 4 takımdan birisi olacağız. Bakalım neler olacak.