hakan şükür yıllardır çıktığı dandikten futbol programlarında sürekli galatasaray yönetimine ve aralarında arkadaş ilişkisi bulunmadığı sürece teknik direktörlere(skibbe, HAGİ, rijkaard) salladı durdu.

hakan ünsal çıktığı her programda lincoln'e salladı, skibbe'ye salya saçarak salladı. bülent korkmaz'ın döneminde florya'ya girdi dışarı bilgi sızdırdı medyaya servis yaptı, yabancıların altını oydu.

hasan şaş yönetime söylemediği sözü bırakmadı. galatasaray'ın medyadaki değerini 2 paralık etmeye çalıştı.

bülent korkmaz mütamediyen futbolda yerli yabancı ayrımını körükleyecek beyanlarda bulunduğu spor programlarına katıldı. gençlerbirliği başındayken tribünlere kol geçirdi.

vs vs,
bu liste uzar gider.

bu adamların bu etik yanlışlarından ötürü benim gözümde değerleri sıfırın altına inmiş olsa bile sonuçta hakan şükür dediğin adam bilmem kaç yüz maça çıkmış bilmem kaç yüz gol atmış. galatasaray dediğin zaman dünyanın heryerinde hakan şükür illa ki akla gelecektir.

bülent korkmaz'ı anlatmaya bile gerek yok.

hasan şaş bilmem kaç maça çıkmış, bilmem kaç kupa kaldırmış.

hakan ünsal diğerleri kadar olmasa bile efsane dönemlerin en bilinir adamlarından biridir.

o yüzden bunları da düşünerek hareket etmek lazım. şimdi nasıl hakan şükür'ü galatasaray'a zarar verecek açıklamalar yaptı, medya gücünü galatasaray aleyhine çalıştırdı diye efsanelerden silemezsen ziya şengül de onun gibi birşey.

emre belözoğlu hiçbir zaman gs'ın efsanesi olmadı ama daha önemlisi onun yaptığı tamamen terso bir olay. galatasaray taraftarı nasıl fenerbahçe'nin herhangi bir oyuncusuna sempati besleyecek bir durumda değilse emre de bu fenerbahçeli kimliğini galatasaray geçmişinden sonra oluşturarak tepkiyi körüklemiştir. sen sokaktaki herhangi bir kızı sevmezsin ama senin sevgilin olmuş ve daha sonra seni aldatmış birinden nefret ettiğin kadar da iğrenmezsin.

teşbihte hata olmaz tabi daha iyi anlaşılması için böyle bir örnek verdim