Ya gözünü sevdiğim bizim yaşadıklarımız bizim yaşadıklarımız... O yaşadıklarınızın takıma ekstra hırs ve motisvasyon olarak yansıdığını görmüyor musunuz? Volkan'ın sırf bu süreçten hırslanması sebebiyle kaç maç kurtardığını? Stoch'un kaç maç kazandırdığını? Baroni'nin 40 yıllık Fenerbahçe'li gibi nasıl bir değişim gösterdiğini ve takıma yaptığı katkının kat be kat arttığını? Alex'in ayağım kopsa oynarım dediğini? Bu yaşadığınız süreç olmasaydı belki lig çoktan bitmişti şu anda. Yukarıda G.Saray için yazdığımı Fenerbahçe'ye uyarlayalım sezon başına göre;
Not: di ekleri sezona başlarken anlamında, artık öyle değiller anlamında değil(ve en iyi ifadeleri sizin yorumlarınıza göre)
Volkan: Türkiye’nin en iyi kalecisiydi.
Gökhan: Türkiye’nin en iyi sağ bekiydi.
Ziegler: Juventus’un başarılı performansı nedeniyle Sampdoria’dan transfer ettiği bir bek oyuncusuydu.
Yobo: Türkiye’nin en iyi savunma oyuncusuydu.
Serdar: Türkiye’nin en iyi yerli savunma oyuncusuydu. Milli takıma kadar yükselmişti.
Cristian Baroni: Fenerbahçe için yeterliliği zaman zaman tartışılan bir oyuncuydu.
Emre: Türkiye’nin en iyi orta saha oyuncusuydu.
Alex: Türkiye’nin en iyi yabancı oyuncusuydu ve ligin uzun yıllardır skora en çok etki eden oyuncusuydu.
Stoch: Geçen sezon beklenenden az forma şansı bulmuş ancak yeteneği tartışılmayacak çok hırslı bir oyuncuydu.
Mehmet: Geçen sezonlarda ligin en çok koşan ve taraftarların en beğendiği oyunculardan biriydi.
Sow: Fransa ligi gol kralıydı. Kaldı ki Fransa liginde gol kralı olan oyuncuların kariyerleri düşünülürse çok büyük bir transfer.
En çok forma şansı bulan yedekler;
Bekir: Standart bir yedek olarak kabul edilen bir oyuncuydu.
Selçuk: Kariyerinde kritik gollerle Fenerbahçe’ye önemli yararlar sağlamış ancak oyun tarzı nedeniyle zaman zaman eleştirilen bir oyuncuydu.
Caner: Geçen sezonu G.Saray’da kiralık geçirmiş, istikrarsız bir oyuncuydu.
Dia: Fransa kariyeri gayet başarılı, ligin en süratli 2-3 oyuncusundan biriydi.
Bienvenu: Emenike’nin gitmesinden sonra alelacele transfer edilen tanınmayan bir forvet oyuncusuydu.
Semih: Geçen sezonki şampiyonluğa çok önemli katkılar yapan, taraftarların çok beğendiği bir oyuncuydu.
Özer: Alex’in veliahtı olarak gösterilen çok şeyler beklenen bir oyuncuydu.
Orhan: Gençlerbirliği’nde gösterdiği yüksek performanstan dolayı transfer edilmiş başarılı bir savunma oyuncusuydu.
Özgür: Fenerbahçe’nin altyapısından yetişmiş bir oyuncuydu.
Bilica: Pek sevilmeyen, kalitesi tartışılan bir oyuncuydu.
Diğer:
Mert, Serkan, Sezer, Gökay, Recep
Son şampiyon olarak sezona başlayan Fenerbahçe'nin şu yazdığım ilk 11'inden bir tek Baroni tartışılıyordu. Şimdi gidenleri falan geç, şu kadroyla G.Saray'ın kadrosunu sezon başına göre kıyasladığında hangisi daha ağır basıyor? Yaşadığınız sürecin hırs ve motivasyon olarak yansıması da düşünüldüğünde o 9 puanlık farkı bizim değil sizin yapmanız lazımdı asıl. Siz sürece değil, sezon başında takıma yeterince kondisyon yükleyememiş, Stoch ve Dia gibi ligin en iyi iki kanat oyuncusunu taktiksel saplantıları yüzünden yeterince iyi kullanamamış, takımın geriye çekilmesine engel olamamış Aykut Kocaman'a bağlayın bence başarı veya başarısızlığınızı (nasıl görüyorsanız).


(ve en iyi ifadeleri sizin yorumlarınıza göre)
Alıntılı Yanıtla