Football Manager araştırmasında gözlemlediğiniz eksiklikler ve hataları bildirebilirsiniz. Yazdıklarınız araştırma sorumluları tarafından değerlendirilecek ve veri tabanı üzerinde gerekli düzenlemeler yapılacaktır.
Futbolcu Bilgileri
Oyuncu profillerini buraya tıklayarak görebilirsiniz.
Eleştirilerden dolayı Abdullah Avcı'ya sahip çıkmak o hareketlerin teması.
Tolga , fazla iş düşmedi özellikle rakip 10 kişi de kalınca , yalnız maçın başında bir hatası var rakip az uyanık olsa affetmeyecekler Allah korudu ama sonuçta her kaleci yapabiliyor bunları.
Gökhan , sezona iyi başladığını düşünüyorum tek sorunu kondisyon gibi görünüyor.Dün akşam da öyleydi , gitti geldi ortalar açtı sağ bekte oynaması gereken kişi olduğunu zaten biliyorduk bunu gösterdi.Kondisyon sorununu aşarsa çok katkı yapar.Kaçırdığı gol yakışmadı kendisine , baskı altında böyle hatalar yapabiliyor Gökhan'ın önemli bir eksisi bu.Yalnız orada faul çalınmış mıydı tam hatırlamıyorum o ayrı.
Semih , maç başında çok hata yapmaya meyilli oynadı konsantrasyon sorunu olabilir yoksa Hollanda karşısında çok beğenmiştim bu maçta belli ki vardı bir sorunu.
Ömer , çok beğeniyorum gerçekten Ömer'i. Ekstra işler de yapması büyük artı.
Hasan Ali , tutarsız hareketleri var bir yaptığı bir yaptığını tutmuyor ama biraz kendini geliştirirse Gökhan'ın sol bek versiyonu olabilir. Son golde şaşırttı beni doğru yere çıkartarak.
Topal , bu maçta oynaması bence gereksizdi maç öncesindeki düşüncem buydu ama çok iyi oynadı çok çalıştı bazı gereksiz şutları vardı ama bunları da yapması lazım zira iyi şut atan bir oyuncu.
Emre , mükemmel oynadı hem top dağıttı hem mücadeleci futboluyla bir kez daha içimi cız ettirdi. Aurelio varken o gidip Emre gelmişti ah ikisi oynasa derdim , şimdi de ah Meireles'le Emre oynasa diyorum.
Arda , serbest role alışmaya çalışıyor. Etkiliydi yine biraz daha sorumluluk aldığında çok iyi işler yapacağını zaten biliyoruz.
Sercan , 2 maçtır beğenmiyorum bir şeyler oldu bu adama.Maçın başında bir soldan yardırmışlığı dışında ne bir adam geçme ne birşey.
Umut , mücadelesi yeter. Böyle forvetleri her zaman sevmişimdir.Golünü de attı , formda bir yıldızımız olarak alkışı haketti. Ayrıca Burak'a da çok iyi 2 tek top çıkardı biraz daha iyi değerlendirilebilse daha çok ön plana çıkardı.
Burak , sanırım üstünde biraz baskı var. Galatasaray'a gelmişsin hafiften olaylı bir şekilde , geçen sezon 30 un üstünde gol atmışsın , herkes senden bir şeyler bekliyor. Normal karşılıyorum o yüzden , tabii aldığını kaleye vurma özelliğini biraz bırakması lazım.
Not : Bu yazılanlar rakibin Estonya olması ve 10 kişi kalmaları göz ardı edilerek yazılmıştır.
Sanmasınlar yıkıldık, sanmasınlar çöktük, bir başka bahar için, sadece yaprak döktük.
Estonya’nın 20’nci dakikada on kişi kalması maçı doğru analiz etme kabiliyetimizi ister istemez köreltecek biliyorum. Ama rakip on kişi kalmasa da milli takımın olağanüstü arzusu bu Estonya’ya karşı kazanmaya yetecekti. Sadece bazı bireysel performanslar bu kadar parıltılı olmayacaktı galiba...
Yine de şunu rahatlıkla söyleyebiliriz: Maça doğruya daha yakın bir on birle başladık. Kamuoyunun doğrusuna değil tabii, Abdullah Avcı’nın doğrusuna... Zira Umut’u sağ açıkta, Burak’ı santrforda kullanmayı düşünen ve bunu Portekiz-Finlandiya maçlarında başarıyla uygulayan zaten Avcı ve arkadaşlarıydı. Dün kendi doğrularına döndüler, Burak da sadece 20 dakikada girdiği tam beşinci gol pozisyonunda Jaager’i attırıp maçı bitirerek doğru bir tercih olduğunu ispat etti.
Benim bir maçta yaşanan hemen her pozisyonun içinde olmayı başaran, bu kadar iyi gol koklayabilen gördüğüm son adam Tanju Çolak’tı. Bu Burak bana Tanju’nun hem fantastik gol koklama yetisini, hem de Prekazi’yle-Rıdvan’la-Gerson’la kurduğu iyi iletişimi hatırlatıyor: Burak’ın da hem Umut’la hem de Arda’yla arasında telepatik bir uyum var. Hem oynuyor, hem birbirlerini oynatıyorlar.
Tabii Burak’ın en yüksek telepati katsayısını yakaladığı adamı da unutmamak gerek. Derdim bu maçı da sadece Selçuk tercihi üstünden konuşmak değil ama kritik Romanya-Macaristan dönemeci öncesi 10 kişilik Estonya galibiyetiyle başımızın dönmesinin de gerçekçi olmadığını düşünüyorum.
Abdullah Hoca pazartesi günkü basın toplantısında “Herkes değişime saygı duyacak” dedi. Savunmanın göbeğinde Ömer-Semih, ileride Sercan’lı değişim gerçekten saygıdeğer. Ama bir değişimden söz ediyorsak; bu, gitmeye çalıştığımız Brezilya 2014’te 34’ünü görecek Emre kadar, 27’lik Selçuk etrafında da olmalı. Belli ki milli takım çatısı kurulurken Gümüşdağ-Avcı-Buruk-Belözoğlu arasındaki telepatik uyumdan faydalanılmış. Ama Dünya Kupası yolunda ihtiyacımız olan esas uyum, Selçuk-Arda-Umut-Burak arasındaki...
Bunu farklı kazanılmış, Abdullah Hoca’nın ve de Emre’nin yıldızlaştığı bir günün sonunda yazdığımın farkındayım. Evet, herkes değişime saygı duymalı. Biz de duymalıyız... Emre de... Hatta Abdullah Hoca da...
Uğur MELEKE
Last edited by uAburak89 : 12.Eylül.2012 at 13:48
emre artık fenerbahçe'de oynamıyor. boşuna her hareketine kıllanmanıza gerek yok. bilin yani. bu adam fenerbahçe'de değil. eski galatasaraylı emre olarak da değerlendirebilirsiniz.
Emre'nin ne olduğu belli değil, 4 ağustos 2002 tarihinde star gazetesinde Ebru destana verdiği röportajda;
Sonra Fenerbahçe'ye transfer oldu, çocukluğundan beri Fenerbahçe'li oldu.- okan'la beraber ayrıldığınızda, yönetim bir yorum yapmıştı. burada kim suçluydu?
- 'okan ağabey de, ben de iyi performans göstermiştik. hakkımızı istedik. ama tabi ki onlar da bize daha önce vermiş olduğu sözleri yerine getirmeyince, biz de onların daha sonrası için verdiği sözlere güvenmedik. biz onlar için hiçbir zaman kötü konuşmadık. faruk süren, galatasaray başkanı diye ona saygı duyduğumuz bir insandı. artık ona saygı duymuyorum. göz göre göre, bizi karalamak için, insanların yanında suçlu düşürmek için, yalanlar attı. ben galatasaraylıyım. çocukken de galatasaraylıydım. ölene kadar da galatasaraylı kalacağım.'
Bu sene de çocukluğundan beri A. Madrid'e sempatisi olduğunu, takip ettiğini öğrendik.
Emre'nin Milli Takım kaptanı olması utanç verici, bu zamana kadar yapmış olduğu hal ve hareketleriyle. Dünkü hareketleri de kontrolsüz hırsının saçma sapan ürünleriydi.
geçer zamanla diyelim o halde. ekşi'den takip ettiğim kadarıyla eski galatasaraylı futbolcu diyenler az değil. bu işler böyle ne yazık ki. ki böyle de olsun. emre üzerinden fenerbahçe'ye, fenerbahçe üzerinden de emre'ye atılan laflardan, nefretten ve negatif enerjiden bıkıyor insan.
Milli takımın ortasahası selçuk topal ve nuriden oluşmalıdır. Tabi Topal formda olur Nuride sürekli maç oynarsa. yoksa Emre ile oynamak zorundayız.
atletico olayını yanlış görmüşsünüz. İspanya büyük bir lig , Atletico da oranın büyük kulüplerinden biri. futbolu seven herkes Atletico yu tanıyordur ve takip ediyordur , benim de takip ettiğim bir kulüp dedi. Arda gitti kurtuldu üstüne gelinmesinden ee artık Emre'nin de yakasını bırakın bence.
Eğer adaletsizlik karşısında tarafsız kalıyorsanız, zalimin tarafını seçmişsiniz demektir.
Yakadan tutmak benim değil, Emre'nin alışkanlığı.![]()
Emre'yi tartışmak yersiz.Fenerbahçe'ye geldiği gün değil,''Çocukluğumdan beridir Fenerbahçeliyim'' dediği gün sözünün adamı olmadığını kanıtladı.Mesela Mehmet Topal'da Fenerbahçe'ye geldi.Topal'a karşı hiç bir art niyetim yok.Çünkü adam gibi adam.Taraftara oynamadı,Galatasaraylıyım demedi hiç.Bir gün Fenerbahçeliyim dese bile adamın çelişen hiç bir lafını göremezsiniz.Çok efendi bir futbolcu Mehmet Topal.Fener'e gitti diye biraz üzülüyorum ama hala severim Topal'ı.Dün de eski Topal'dan farkı yoktu.Müthişti.Yanılttı beni.
Mutluluk sadece paylaşıldığı zaman gerçektir. - Alexander Supertramp
"EMRE'NİN FENERBAHÇELİ OLDUĞUNU BİLİYORDUM"
Şükür, Galatasaray alt yapısından yetişen, sarı kırmızılı forma altında büyük başarılar yaşayan ve sezon başında Fenerbahçe forması giyen Emre Belözoğlu hakkında da açıklamalarda bulundu.
Emre'nin "Ben aslında küçüklükten beri Fenerbahçeliyim" sözlerini değerlendiren Hakan, "Ben, Emre Galatasaray oynarken de Fenerbahçeli olduğunu biliyordum. Emre ile çok sıkı bir şekilde görüşüyoruz. Çok kişilikli bir arkadaşımdır" diye konuştu.
Anlamakta güçlük mü çekiyorsun ? Ben sözünün adamı olmadığını kanıtladı diyorum.Emre'nin hangi takımı tuttuğu beni ilgilendirmez.
Mutluluk sadece paylaşıldığı zaman gerçektir. - Alexander Supertramp
AsLında mantıkLı baktığımız zaman beLki İspanya dan sonra en sağLam orta saha üçLüsü bizde var. Emre-SeLçuk-TopaL-Nuri-Hamit-Mehmet Ekici-Arda Turan. BöyLe oyuncuLara sahip oLduğumuz bir jenarasyonda iyi bir sistem ve taktik anLayışı iLe hakikaten BreziLya da ciddi söz sahibi oLabiLiriz. MiLLi takım başında ki antrenör ve yöneticiLer hatta taraftarımızın da egoLarından ayrıLması Lazım sadece. Bizim şu anda tek sorunumuz egomuz.
ÖLürken BiLe Yanımda oL sevgiLim...
Estonya ile maç yapıyoruz sonuçta, gol attık diye ne yapsın adam takla mı atsın ? Sanki finalde İspanya'ya falan gol attık. İster sevinir ister sevinmez, Emre'nin buna karışmaya hakkı yok bence.
Canım FEDA olsun sana !
Birlik beraberlik açısında oraya gelip sevinmesi hoş olurdu. Emre golü atar atmaz yedek kulübesini gösterdi gidiyoruz diye. Rakip Estonya olmuş İspanya olmuş farketmez Emre'nin bu olayının karşısındaki rakiple alakası yok takdir edersin ki ,eleştirilerin bol olduğu bir zamanda birlik için yapılmış bir hareket.Sevinip sevinmeyeceğine kendisi karar verir evet ama bu durumlar özel durumlar olduğundan kendi isteklerini, derdini tasanı bir kenara bırakıp oraya gidersin. Çok da önemli bir mevzu değil aslında ama sanırım çağıran Emre olunca böyle oldu.
Sanmasınlar yıkıldık, sanmasınlar çöktük, bir başka bahar için, sadece yaprak döktük.
Aynen abi sana bu konuda katılıyorum., hatta takım olarakta iyiyiz ama birkaç pozisyon sıkıntılı işte.Oralarda da formda oyuncular oynatılarak bir nebze verim alınmış olunur.Sol bek,sağ açık ve forvet.Tabi bu eksikleri 4-3-3 için söylüyorum.
Volkan---GG--Egemen---Ömer---???---Topal---Selçuk---Emre---Arda--??--??
Sol bek için alternatifler değerlendirilebiliro dönemdeki oyuncu form durumnlarına göre.Sağ açık konusunda oraya yazılacak Arda ayarında bir adam yok orası sıkıntı işte.Ancak Burak bencilliğinden ve beceriksizliğinden arınırsa sağ açıkta oynayabilir.Trabzonspor'daki ilk döneminde sağ açık oynamıştı ve 16 gol atıp iyide oyun oynamıştı.Hem kanatta olmas ofsayta sürekli yakalanmasınıda engeller bir nebze olsada.Bu sistemde en iyi Umut olur forvette,çok hareketli olması hem ileride savunma başlatmış olur hem arkasındaki oyunculara pozisyon bulma imkanı sağlar -ki bizdeyken Burak onun sayesinde bu kadar etkili olmuştu sağda.- hemde gol bulma konusunda rakiplerine göre daha iyi.Dün Uumut'un kanatta oynamaması gerektiğinide gördük.Burak oynayacak diye onun verimi düştü.
Benim kadrom bu olurdu ve eminim birçok kişide böyle düşünüyordur.Gerçi herkes kendi takımındaki tüm oyuncular oynasın diye ister bizim memlekette.Bazı oyuncuları sırf formda diye oynasın diyen kişilere güvenmiyorum ve itici buluyorum.
2 maçtır cillop gibi hakemlere denk geliyoruz. Yıllardır hakemlerden çeken bir ülke olarak o kadar da olsun diyoruz belki ama Estonya'nın verilmeyen penaltısı, üstüne çok benzer pozisyonda lehimize çalınan faul ve sonrasında çıkan kırmızı kart biraz buruk bir tat bıraktı bu galibiyetle ilgili.
Kırmızı karta kadar rakip 2 fizikli forvetiyle ileride etkili pres yapıyordu ve rahat oyun kuramıyorduk. Kırmızı karttan sonra ise savunma istediği gibi top çıkartabilmeye başladı ve daha olgun ataklar yapabildik. Bunun neticesinde de pozisyonlar gelmeye başladı ve ilk yarının sonunda golü bulduk. Maçta orada koptu zaten. Emre'nin gol sonrası yaptığı birlik beraberlik adına doğru, takım arkadaşlarını hedef haline getirme adına yanlıştı. O sevince katılmayanların yaptığı ise çok daha yanlıştı. Hamit ve Nuri imiş sanırım onlar, ikisi de tamamen gözümden düştüler bu hareketleriyle. Milli forma altında tavır olmaz.
Selçuk oyuna girdikten sonra boşa çıkıp top alma, terse uzun top atma, yanılmıyorsam %100 pas isabet oranı ve attığı gol ile klasını kalitesini konuşturdu ve en güzel cevabı verdi (bazılarına). Sonrasında her pozisyonda kaleye vurması ise bir tür tepki gibiydi ve gereksizdi. Selçuk-Avcı krizi (suni veya gerçek sonuçta var artık) sonrasında Abdullah Avcı çıkıp ne tür bir açıklama yaparsa yapsın kamuoyunu tatmin etmez. İş tamamen Selçuk'a düşüyor. O çıkıp arada bir sorun olmadığını ve hocasının kararına saygı duyduğunu samimi bir şekilde açıklarsa ancak bu tartışmalar biter. Evet dünkü maçtan sonra bunu yaptı ama ben samimi bulmadım, belki mizacından bilemiyorum ama zoraki bir konuşma gibiydi. Ben kendi adıma daha önce de yazdığım gibi; Abdullah Avcı kadro istikrarını yakalarsa ve her maç aynı oyuncuları sahaya sürerse Selçuk tercihine saygı duyarım, ama her maç farklı oyuncuları oynatıp Selçuk'a şans vermezse o zaman altında başka şeyler ararım. 2 maçtır Emre-Topal ikilisiyle çıkarak bu istikrarı gösterdi ve bu yüzden en azından şimdilik saygı duyuyorum bu tercihine. Hatta Emre-Topal çok kötü oynasalar bile aynı saygıyı duyarım.
Burak'a gelince; Avrupa'da bu kadar çok gol pozisyonuna giren kaç tane forvet vardır? diye bakarsak bu açıdan gerçekten çok önemli meziyetlere sahip olduğunu söyleyebiliriz. Diğer yandan bu kadar çok gol kaçıran kaç forvet var diye bakarsak o zaman beceriksiz diye nitelendirebiliriz. Avrupa'nın önde gelen forvetlerine bakıyoruz, az pozisyona giriyorlar belki ama yakaladıklarını atıyorlar. Burak ise onların giremediği kadar çok pozisyona girmeyi başarıyor ama en fazla 1-2 tanesini atabiliyor. Daha iyisini yapsa zaten şu an rahatlıkla Real Madrid'de oynuyor olurdu herhalde. Beni endişelendiren tek şey eskisi kadar pres yapmıyor ve koşmuyor oluşu. Ülkemizde bir oyuncu yıldız olduğu (yada yapıldığı) zaman koşmayı bırakıyor nedense.
Gökhan Gönül en sevdiğim futbolculardan birisi. Karakter olarak, oyun olarak her açıdan. Ama eskiye kıyasla futbolunda bir düşüş olduğu da bir gerçek. Dün etkili bindirmeler yaptı, orta denemeleri falan oldu ama dikkatlerden kaçan bir detay rakibin sağ kanadımızdan geldiği atakları karşılayan hep Semih ile Mehmet Topal oldular. Çünkü Gökhan geriye dönmekte gecikti hep. Bu da eski kondisyonuna sahip olmadığını gösteriyor. Fenerbahçe'nin son şampiyonluğunda Mehmet Topuz'la birlikte ligin en çok koşan iki oyuncusundan biriydi. O formuna dönmesini Galatasaray açısından istemesem de Milli takımımız açısından çok istiyorum.
Mehmet Topal rakip orta sahası geriye gömülünce ilk kez önde oynadı ve bu yüzden ön plana çıktı. Rakibin ofansif orta saha oyuncusu olduğu zaman ise savunmanın içine gömülüyor ve bu da takım açısından olumsuz bir durum oluyor (bence). Dün rakip 10 kişi de kalınca orta saha oyuncuları ileriye neredeyse hiç çıkmadı. Topal da bu sayede sağa sola ve öne doğru daha rahat hamleler yapabildi. Müdahaleleri de doğru zamanda ve başarılı olunca iyi bir maç çıkardı.
Arda Atletico'da futbolunu geliştirmiş ancak fiziksel açıdan halen yeterli düzeyde değil. Üstlendiği görev açısından bakarsak kilo fazlası var. Yeterince çevik değil, hızlı değil. Ama en önemli yıldızımız işte. En önemli yıldızımız ise Hollanda maçındaki pozisyonu veya son Avrupa şampiyonası elemeleri grubunda Avusturya maçındaki penaltıyı atmalıydı tabi. Diğer ülkelerin yıldız kabul ettiği oyuncular maç kazandırırken biz yıldız dediğimiz oyuncularımızın bir iki güzel çalımını alkışlamakla yetiniyoruz sadece.
Sercan Avrupa Şampiyonası öncesi oynadığımız hazırlık maçlarında göz doldurmuştu ancak son 2 resmi maçımızda sergilediği performansla takımı 1 kişi eksik bırakmaktan başka bir şey yapmadı. Genç bir oyuncunun bu kadar pasif ve bu kadar hırssız oynamasını aklım almıyor açıkçası. Gününde olursa maç kazandırabilecek bir oyuncu ama 10 maç oynayıp 1 maç kazandıracaksa olmaz o şekilde.
Umut konusunda bir şey diyemiyorum çünkü statta izlemek lazım bu tür oyuncuları. TV başında yaptığı topsuz koşuları ve presi izlememiz mümkün olmuyor pek.
Hasan Ali'yi normalde pek beğenmezdim ancak büyük takıma gelince beklediğimden iyi bir gelişim gösterdi kısa sürede. Bindirmeleri ve ortaları çok iyiydi. Ortalarını bakarak görerek ve yerden-havadan tercihini de doğru yaparak gerçekleştirdi. Geriye de zamanında dönüp rakibin kendi kanadından gelmesine izin vermedi. Hollanda maçında da onun kanadından pek gelememişlerdi. Umarım bu gelişimi devam eder.
Abdullah Avcı ilk kez böylesi bir baskıyla yüzleşiyor. İBB'deyken ne kadro seçimi ne de aldığı sonuçlar hakkında bir baskı yoktu üzerinde. İstediğini oynatıyor istediğini kesiyordu. Kamuoyunun tek ilgilendiği aldığı iyi sonuçlardı. Şimdi ise oynattığı 11 oyuncu da tartışılıyor. Oynatmadıkları tartışılıyor. Alınan sonuçlar tartışılıyor. Oynanan futbol tartışılıyor. Medya ilk kez kendisine bu kadar ilgi gösteriyor. İlk kez yüzleştiği bu şartlar altında iyi bir iş çıkartmaya çalışıyor. Bu açıdan bakarsak elbette ki biraz daha hoşgörülü ve sabırlı olmamız lazım ancak katılamadığımız onca turnuvadan sonra bu treni de kaçırmamamız lazım artık. Abdullah Avcı'nın başarılı olmasını ve uzun yıllar milli takımın başında kalmasını can-ı gönülden istiyorum.
2 maç üst üste aynı 2 orta saha ile oynamak istikrar olarak nitelendirilmemelidir.
Arda konusunda söylediklerinize katılmıyorum. Özellikle kaçırdığı pozisyon ve penaltı konusuna.(maç kazandıran yıldızlardan bahsediyorsak eğer arda en başındadır bunların)
Hasan Ali Kaldırım iyi bir oyuncu fakat ben Canerin oraya monte edilmesinden yanayım.
Mehmet Topal ne zaman ne yapacağı pek belli olmayan bir futbolcu performansı çok dalgalı bence onun pozisyonunda Selçuk yada Nuri oynayabilir.
Gökhan gönül her yönü ile eskiyi aratan bir topçu (Alex kendisi için tembel demişti zaten)
Sizin görüşleriniz saygı duyuyorum tabi ama bunlardan benim görüşlerim. Güzel bir yazı olmuş ve yukarıda yazdıklarım dışındaki söylemlerinizin çoğuna bende katılıyorum. Saygılar.
Milli takımda ki kaç futbolcu Emrenin kaptanlığından ve yönlendirmelerinden hoşnut çok merak ediyorum. Hamit Selçuk Burak Umut GG Arda gibi isimlerin (gerçi arda tartışılır) Emreyi ne kadar samimi buluyorlar merak ediyorum ki aslında merakta etmiyorum dün akşam kimi zoraki geldi(sizin bu birlik beraberlik takıntılarınız yüzünden) bir kısmıda bu çağrıya kulak asmadı. Kimse burda Emreyi savunmasın O sahada top koşturduğu kaç arkadaşını GS de oynarken ve FB de oynarken maç sırasında aşırı hırçınlılığı ve terbiyesizliği sonucu demoralize etti acaba? Şimdi diyeceksiniz ki saha bunlar olur. Evet olur ama Emrenin yaptığı kadar olmaz. Emre milyonlarca insan gibi yüzlerce Futbolcununda nefretini kazanmış bir adam. Daha önce milli takımın hiç hırçın kaptanı olmadı mı? oldu. mesela Bülent korkmaz bağırır çağırırdı ama kaptandı adam gibi adamdı. Mesela Rüştü yeri gelince agresifleşip bağırığ çağırırdı ama adam gibi adamdı. Neyse velhasıl kelam Emrenin kaptalığı çok samimi değil. Bunu ordaki futbolcuların birçoğuda biliyor zaten ama MİLLİ takım olduğu için seslerini çıkarmıyorlar.Sadece tepki koyuyorlar...
Estonya'nın penaltısı verilip bizim oyuncu atılsa adamlar 11 kişi biz 10 kişi 1-0 geride olsak nasıl bir maç olurdu merak ediyorum.Ekimde oynayacağımız maçlar büyük oranda kaderimizi belirleyecek bence.
Emre'nin aslında önceden başka birşeye kızdığı açık şekilde ortada ve bildiğimiz gibi duygusal bir oyuncu. Türk medyası Emre'ye yapmadığını bırakmadı yıllardır, halende uğraşıyorlar ama işte oda boru değil Emre Belözoğlu, dünde yıllardır hiç görmediğim kadar iyidi. 2014'te 34 yaşında olacakmış, güldürmesinler, Zidane 36 yaşında takımını dünya kupası finaline taşıdı, bunun gibi bir çok örnekte var. Bıraksınlar artık Emreyle uğraşmayı.
Burak
Zidane ile Emre bir tutulmamalı. Zidane maestro'ydu Emre fiziği yerinde olmazsa sahaya birşey yansıtamaz. Fenerbahçe'ye ilk geldiği sezonda bunu gördük zaten. Hazırlık kampı geçirmemişti ve bütün sene döküldü. 34 yaşında ki Emre bizi gruplardan bile çıkaramaz.
Canım FEDA olsun sana !
Makalele, Davids, Vieira, bilemiyorum kimle karşılaştırılır, daha çok örnek sayabilirim, bu oyuncularda yaşları oldukça ilerlemişken üst düzey turnuvalar oynadı. Emre gece hayatı olan, alkol alan, antrenmanı sevmeyen bir oyuncu değil, düzenli bir yaşamı olan ve antrenmandan kaçmayan bir oyuncu, teknik direktör oyuncuyu formda tutarsa bu kadar düzenli yaşayan bir oyuncu 34 te de oynar 36 da da, tek sorunu agresif olması.
Tamam işte onada cevap verdim mesajın başında. Herşeye rağmen birlik olalım hep birlikte sevinelim mesajı veriyor adam, üstüne yürümüş kavga etmiş gibi lanse ediyorsun olayı. Bütün takım seviniyordu takım kaptanı sevinmeyen iki kişiyi sevinmeleri için çağırdır. Bunu Emre değilde Selçuk yapsa oooo Selçuk takımı bir araya topluyor helal olsun adam denirdi. Ne kadar abarttınız yahu.
Burak
Tamam, daha öncede dedim birlik ve beraberlik çok güzel ancak çok abartmanın bir anlamı yok. Selçuk yapsa denirdi çünkü Emre'nin karakterini biliyoruz, aklı sıra hocaya yalakalık yapıyor. Agresif ve şımarık tavırları ile çok itici oluyor. Estonya 10 kişi kalmış Emre gol atıyor neredeyse bütün ülkeyi bir araya getirecek sevinmek için. Bir futbolcunun, kendisi yada takımı gol attığı zaman sevinmemesi mümkün değildir. Ama herhangi bir nedenle üzgünse, elbette coşamaz, atlayıp zıplayamaz, durgun kalır. Bu son derece doğal bir davranış. Zorla da sevinecek hali yok adamın. Kısacası Emre ucuz kahramanlığı bırakıp kendi işine baksın.
Canım FEDA olsun sana !