Quote Originally Posted by nannar View Post
Madem konu "et"den açıldı,oradan vereyim en güzel örneği. ben kendim gönen anadolu öğretmen lisesi mezunuyum.yatılı okudum. bizim okudugumuz yıllarda devletin yatılı öğrenciye sunduğu imkanlar çok kısıtlıydı. ne et gördük ne de meyve. sırf kendi yaşadıklarımı benim öğrencilerim yaşamasın diye 3 yıldır okulun pansiyonunun idaresini yapıyorum ve inanın imkanlar çok değişmiş durumda.ben 42 kişilik beton zeminli koğuşlarda kaldım,şimdi odalar 4 kişilik ve yerler halı. biz 450 kişi 7 banyoda sıra bekliyorduk ,şimdi 4 kişiye 1 banyo düşüyor. en son hazırladğımım yemek listesinde 30 günde 17 gün et yemeği var.Şeftaliyi eve alamadığım haftalarda okula aldım.haftada en az 3-4 gün meyve vermeye çalışıyorum ve buna imkan sağlayan ödenek geliyor. siz her ne kadar hissetmeseniz de bu devletin ekonomisi inanın güçlü... ben sadece 1 okulun değişen imkanlarını yazdım... bunu kaçla çarparsanız çarpın, üzerine de devlet hastanelerini ve diğer kurumları ekleyin...
Abicim anlıyorum ne demek istediğini. Tabi ki gelişme var hem de büyük bir gelişme.
Fakat devlet bunları sanki kendi cebinden veriyormuş gibi gösteriyor.
Ben maaşımın yarısını vergi olarak ödüyorum artık bunun yanı sıra temel ihtiyacların da fiyatları tavan yapmış durumda.Peynirin kilosu 15 tl aşağı yukarı.
Adamlar bizim paramızı alıyorlar o parayla ihaleden bir şeyler satın alıyorlar gönderiyorlar. Mesela sizin yemek olayı diyelim, normalde 10tllik bir hizmet varsa o hizmet 20tlye satın alınıyor devamı cep yapılıyor. Ve satın alınan para senin benim param.
Tamam hizmet vs. var fakat inanılmaz adaletsiz bir vergi sistemimiz var. Bizim patron Porsche'ye biniyor şirket üzerine kaydettiği için düşük vergi veriyor ben zar zor ucuz bir araba alıyorum yuzde 50lere varan bir vergi ödüyorum ayrıca onunla benim gelirlerim de çok farklı arada uçurum var. Vergi sistemi çok adaletsiz bir boyut kazandı.

Bunun yanısıra IMF'ye borç ödendi muhabbetine geleyim.
Ticarethane gibi düşün. 100tl borcun var 25 tl vergi vs gelirin var diyelim. 25 tl'de elindeki malvarlıgından gelen kira bedeli diyelim. Yani toplamda 100tl borcun ve 50tl gelirin var.
Sen bu açığı kapatmak için ayda 25 tl getiren malvarlıgını 75tlye satıyorsun. Borcu kapatıyorsun.
Fakat senin giderin hala 50 tl aylık ve artık bundan sonra gelirin 25tlye düşecek. Yine açığın var. Bu açığı vergiyle kapatamıyorsun zira zaten alabileceğin maksimum vergiyi alıyorsun. Elinde mal varlıgın da kalmadı. Artık bu açığı mecbursun yine borç ile kapatacaksın.
Bu kez sana kim kredi verecek ? Onun da yolunu bulup rant sağlayacaklar çünkü bu gune kadar hep böyle oldu, tabi ki ileride hep beraber göreceğiz.
Ayrıca özelleştirilen kamu mallarının hakettiği değere gittiğini düşünüyor musun ?
Ayrıca adamlar ülkeyi satıyorlar deniyor ya satsalar iyi, bizim paramızla kendileri satın alıyorlar işin kötüsü bu. Yarın öbür gün bu adam hükümetten düşse bile ülkenin yarısına sahip olacak. En güçlü en nüfuzlu adam olacak. Oysa bu goreve geldiğinde Kasımpaşa'da evi olan mütevazi bir siyasetçiydi.
Demokratik yollardan bu adamı yenebilmenin imkanı yok. Öyle bir hükümet gelmeli ki bu 10 senelik dönem içerisindeki tüm yolsuzlukları açığıa cıkarıp bu adamların tüm mallarına el koymaları gerekir. Anca bu şekilde bu adamı ülkede söz sahibi olmayan birine dönüştürebiliriz.
Kısacası bizim paramızla bize sahip oldular.

Yani kısa vadede herşey çok güzel günlük güneşlik gözüküyor ama uzun vadede ülke ekonomisinin geleceği hiç iyi gözükmüyor bütçe açığı git gide büyüyor. Hem de hepimiz gelirimizin yarısını belki de fazlasını dolaylı yollardan devlete vermemize ragmen.