- Hatırlayalım, bu şike soruşturmasına neden ihtiyaç duyuldu? Yani birilerinin iddia ettiği gibi gerçekten belli bir grubun sırf Fenerbahçe yönetimini ele geçirmek adına yaptıkları planlı ve organize bir eylem miydi, yoksa suça konu bir takım eylemler içinde bulunulduğundan şüphelenilen şahıslara yönelik doğru bir operasyon muydu? Daha önce savcının iddianamesinde ve sonrasında 16. Ağır Ceza Mahkemesi'nin gerekçeli kararında gördüğümüz gibi Yargıtay'ın dün verdiği kararda da dosyanın cemaziyülevveli özet olarak geçiliyor. Üşenmeden okursak, aslında tüm operasyonun Giresunspor kullanılarak önce maddi menfaat temin etmek, daha sonra da alenen tehdit, baskı ve şantaj yoluyla, elde edinilen kazanımlarının korunması peşinde olan bir takım kişilerin giriştikleri faaliyetleri ortaya çıkarmak üzere yapıldığı anlaşılıyor. Burada ana hedef Olgun Peker liderliğindeki suç örgüt. Buraya kadar da konunun Fenerbahçe, Trabzonspor ya da başka bir takım ile hiç ilgisi yok. Yani operasyon bir Fenerbahçe ya da Aziz Yıldırım operasyonu olarak başlamıyor. Ne zaman devreye giriyor peki bu unsurlar? Dönemin Giresunspor Başkanı Ömer Ülkü'nün, Futbol Federasyonu'ndaki sorunlarının halli için Olgun Peker'den yardım istemesi, Peker'in de transfer yasağının kalkması için dönemin Federasyon Başkanı Mahmut Özgener'i aramasıyla olay başka yöne kayıyor. Özgener'in, Peker'in yetkisizliğini bilmesine rağmen yardım için elinden gelen her türlü çabayı göstermesi sonucu o da dinlemeye alınıyor ve görülüyor ki, Mahmut Özgener, Aziz Yıldırım'ın özellikle hakemlerle ilgili bir takım taleplerini de yerine getirme gayreti içinde. Federasyon Başkanlığı koltuğunu korumak için futbol ailesi içinde güçlü olduğuna inandığı Yıldırım'ın desteğini almak adına, Özgener, Aziz Yıldırım'ın bir dediğini iki etmemeye çalışıyor. İşte bu aşamadan sonra Aziz Yıldırım da dinlenmeye başlanıyor. Kısaca olaya Aziz Yıldırım, dolayısıyla da Fenerbahçe'nin girişi bu şekilde oluyor.