Bugün bir sitede (turkbasket) Ömer Onan'la ilgili güzel bir yorum ve kısa bir röportaj okudum. "İŞTE ÖMER'in ENERJİ KULESİ" diye verilmiş. Sizlerle paylaşmak istiyorum:
Fenerbahçe Ülker’in en savaşçı isimlerinden birisi... Geçmişte herkes onu savunmasıyla tanırdı, ama artık yaptığı müdaafa kadar, attığı sayılarla da ünlendi. Kariyerinde 7. kez lig şampiyonluğu yaşayan yıldız basketbolcu, bu sezon da takımının en iyisiydi.
Özellikle final serisinde Efes yıldızlarına adım attırmayan, art arda oynanan final serisinde ortalama 30 dakika süre alabilecek kadar zinde olan Ömer, yaşadıkları sezonu ve enerji kaynağını MİLLİYET’e açıkladı. İşte sarı-lacivertli yıldızın mesajları...
- Yenildiğimizde eve geldiğimde benden uzak durulmasını isterim. Ama çocuklar söz konusuysa her şeyi unutuyor insan. Sevincimi, üzüntümü her şeyimi onlarla paylaşabiliyorum. 2 idman yaptığım gün bile Yiğit beni kapıda topla karşılıyor, ‘baba top oynayalım, seni bekliyorum’ diyor. Aslında yorgunluktan bitmiş oluyorum ama onu kıramıyorum. İkizler daha 7 aylık, sabahın köründe onlarla uyanıyorum ama yüzlerini gördüğüm an kendime geliyorum. Onlarla vakit geçirmek güç veriyor, hayata motive ediyor.
- Bu sezon şanssız dönemler geçirdik. Ama final zamanı geldiğinde de gerçek gücümüzü sahaya yansıtacağımızı biliyorduk, bunu yaptık.
- Benim için verilen görev önemli değil, sahada kalmak önemli. Oynamak için de bana ne denirse onu en iyi şekilde yaparım. Efes serisinde çok farklı oyuncuları tuttum. Smith, Rakocevic, Ender... Çok farklı özellikleri olan oyuncular, zordu ama sanırım başardım.
- Şampiyon olacağımızı 4. maçta anladım. 17 sayı gerideyiz. Düşünün iki-üç gün de bir çok sert maçlar oynuyorsunuz, dördüncü maçın 3. çeyreğindesiniz ve tam saha baskıya dönüyorsunuz. O anda topu kapıyoruz, basketi atıyoruz ama bir baskı için inanın gücümüz kalmıyordu. Ama seyirci de işin içine girdi, sanki onlar da sahanın içinde gibiydi. Öyle olunca kalan gücünüzle yine saldırıyorsunuz, bir top daha kapıyorsunuz. O gün şampiyonluğa ne kadar inandığımızı anladım.
- Evet, Ayhan Şahenk’te kaybettiğimiz serinin 5. maçından sonra soyunma odasına çok sinirli gittim. Bizim takımda Semih, Oğuz, Emir, Vidmar gibi gençler var ve ben zaman zaman oyun içinde de onları sert şekilde uyarıyorum. Onlar benim kardeşim gibi oldukları için saygısızlık yapmıyorlar, dinliyorlar. O karşılaşma bizim için şampiyonluk maçıydı ama kimse o havada değildi. Şampiyon olmak istiyorsanız, şampiyon gibi oynamak zorundasınız. Bizim takım sanki Efes bırakacak, mücadele etmeyecek gibi çıktı maça. Ama Efes’in kadrosuna bakın, çoğu Avrupa’da final-four oynamış, şampiyonluk yaşamış. Böyle isimler maçı bırakır mı? Bizde kimsenin gözünde o şampiyonluk ışığı yoktu. Zaten soyunma odasında da bunları söyledim. Semih’in son maçtaki mücadelesini, Oğuz’un yaptığı katkıyı herkes gördü. Ancak bunun her maç aynı şekilde olması lazım.
Çok destek gördük
Başkan Aziz Yıldırım çok hırslı. Her şeye yetişiyor, her şeyle ilgileniyor. Her şeyden haberi var ve hep kazanmak istiyor. Biz bu sene Avrupa’da başarılı olamayınca kızdı bize, maçlara da fazla gelmedi. Ama şampiyon olarak bir nebze affettirdik kendimizi. Onun sürekli çıtayı yükseltmesi, oyuncuları da motive ediyor. Biz 4 senede 3 kez şampiyon olduk, şimdi hedefi ‘final-four’ olarak belirledi. Bu çok önemli. Gelen oyuncular da nereye geldiklerini anlıyor. Zaten böyle olması lazım. Başka türlü ulaşamazsınız o başarılara. Ülker’e de teşekkür etmeliyiz. Baktığınız zaman Fenerbahçe Ülker ligi artık domine ediyor. Bunu diğer kulüplerin de yapması lazım. Semih Abi son aylarda sürekli bizim yanımızdaydı onun da emeği çok. Şampiyonluğu bu birliktelik getirdi.
‘Efes için mücadele etmeliyiz’
Mirsad, ben, Hüseyin, Hidayet, Ender ve daha birçok ismi Efes yetiştirdi. Bu bile tek başına çok şeyi anlatıyor. Tuncay Özilhan’ı tanıyorum. Sonuna kadar mücadele edecektir. Bütün oyuncuların da mücadele etmesi lazım. Ben kendi adıma elimden ne geliyorsa yaparım. Milli Takım’da da konuşuruz mutlaka, ne yapabiliriz diye... Biz Fenerbahçe olarak Efes’i yenmek için elimizden gelen her şeyi yaparız ama aynı eforu Efes’in kapanmaması için de sarfederiz.
‘Türkiye çok iyi bir coach kazandı’
Ertuğrul Hoca hiç zorlanmadan işini yaptı. Bence müthiş bir seri yönetti, kritik kararlar aldı. Mesela son maça ben Smith’i tutarak başlayacaktım, 3 dakika kala bana, “Sen Ender’i al, öyle bir baskı yap ki, bütün düzenleri bozulsun” dedi. Belki o hareketle finalin bu denli farklı geçmesini sağladı. Türkiye yeni bir head coach kazandı diyebilirim. Güveni, duruşu, her şeyi dört dörtlüktü. Sonuçta bir Türk antrenörün yakaladığı başarı bizi de çok mutlu etti.
Kaynak: turkbasket