Bursa'nın Ufak Tefek Taşları
Bursa'nın Ufak Tefek Taşları
Bursaspor şampiyon olduğunda ne hissettim? Hiç.. Fenerbahçe şampiyon olsaydı ne hissedecektim? Daha önceki yıllara ait tecrübelerimden biliyorum ki, yine hiç.. Lig sonunda puan durumunun en üst basamağındaki rakamın karşısında şayet Trabzonspor yazmıyorsa, “Hiç”likten başka bir duygunun içinde olmak bana zaten anlamsız gelir..
*
Peki Bursaspor şampiyon olmasın diye bir düşünce geçti mi içimden? Bu sorunun cevabı da “Hayır”. Konu Trabzonspor değilse, şampiyon olanın Fenerbahçe, Galatasaray ya da Beşiktaş olması nasıl hiç fark etmeyecekse Bursaspor olması da fark etmiyor. Geçen sezon aynı şeyleri Sivasspor için de düşünmüştüm.
*
Trabzonspor, büyüklüğünü başka takımların teveccühü ile kazanmadı. Birinci lige çıktığından itibaren 10 yıla sığdırdığı 6 şampiyonluk ve sayısız kupanın yanında camia olarak büyüklüğü sayesinde büyük oldu.
Bir takım başkalarının el vermesiyle büyük olamayacağına göre, nasıl olur da başka takımların başarı ya da başarısızlığı ile kendi büyüklüğünü sorgular hale gelir. Bunun mantıklı izahını bilen var mıdır?
“Biz büyük takımız ama yine de Sivas ya da Bursa şampiyon olmasın” diye düşünen bir zihniyet, ya kendi büyüklüğünü kavrayamamıştır, ya da büyüklüğün tanımını yanlış biliyordur. Dolayısıyla bu tür bir düşünce “keenlemyekün”dür, baştan beri yoktur yani.. Büyüklüğünü bir başka takımın başarısızlığı üzerine kurmuşsan, kusura bakma ama baştan beri zaten hiç büyük olmamışsındır..
Ol sebepten, yani bu gerçeğin farkında olduklarından, Trabzonsporluların pek çoğu Bursaspor’un şampiyonluğuna mutlu olmuşlardır, ya da en azından hiçbir şey hissetmemişlerdir. Ama emin olun ki parmakla sayılacak kadar azı üzülmüştür..
*
Tanrı öyle büyüktür ki, ligde hiçbir başarısı olmadan Trabzonspor’un büyüklüğü üzerine ahkâm kesmeye bayılan Bursaspor camiasını, en önemli başarıyı yakaladığında, yani şampiyon olduğunda, Trabzonspor’un büyüklüğünü hiç tartışmasız kabul etmek zorunda bırakmıştır!
*
Bizim tüm bunlarla kaybedecek vaktimiz yok aslında. O şampiyon olmuş, bu şampiyon olmuş, ya da birileri bizim için büyük dememiş, tüm bunlar bizim için yaysız kemençe ile Fuat Saka türküsü çalmaya çalışmaya benzemeli. Bursaspor’un şampiyonluğunun bizi ilgilendiren tek noktası şudur ki, yıllardır bizi yönetenler tarafından nasıl kandırıldığımız, nasıl masallarla avutulduğumuzdur.
“Biz bu ekonomik devlerle nasıl mücadele edeceğiz”e sığınmanın nasıl bir martaval ve ne büyük bir yönetim acziyeti olduğu, Bursaspor’un şampiyonluğu ile ortaya çıkmıştır. “Fener bilmem kaç liraya kombine satıyor, Galatasaray bilmem ne kadarlık forma sattı, Beşiktaş’ın sponsor destekçileri kaç paralık finans sağlıyor biliyor musun sen?” diye başlayan ve başarısızlığa üretilen ardı arkası kesilmeyen mazeretlerin nasıl koca bir yalan olduğu ve bu tür cümleleri üretenlerin tek amacının aslında kendi beceriksizliğini gizleme gayreti içinde olduğu, bu şampiyonluk ile çıplak bir şekilde ortaya çıkmıştır.
*
Biz milyon euroluk fiyasko transferlerle taraftarın gözünü boyayıp kulübü zarara uğratmaktan başka hiçbir icraatın altına imza atmazken, günü kurtarmayı asıl kabul edip geleceğe dair tek bir yatırım yapmazken, sen-ben kavgası ile oyalanıp en büyük zararı kuruma verdiğimizin fakında olmazken Bursaspor gelip şampiyon oluverir. Bize de arkasından hüzünlü gözlerle bakıp, vahlanmak düşer işte böyle..
Yönetim kuruluna naçizane tavsiyem, bu kafayı değiştirmeyip, iki buçuk yıldır hangi kafayla gidiyorlarsa aynı yoldan gitmeye devam etmeleri. Çünkü, dostum Sadi Ülker’in deyimiyle, “kadroda 14 milli oyuncu varken ille de yıldız oyuncu diye tutturan taraftar gurubuna” yakışan da, Gabriçleri, Teofiloları, Colmanları, Alanzinhoları, Caleleri bu kulübe kazandıran zihniyetin bu sene de bu transferlerin devamını getirmeleridir.
17.05.2010
ESBAB – I TAHRİÇ
Av. Yusuf Reha ALP
Hoşuma giden ve paylaşmak istediğim bir yazı daha.