
Originally Posted by
Walter Sakana
Bu sezon yola çıktığımız kadroya bakın:
İlk 11:
Muslera: Copa America’da yıldızlaşan, Dünyanın en iyi 7.kalecisi kabul edilen bir isimdi.
Eboue: Arsenal’de gözden düşen ve forma şansı bulamadığı için takımdan ayrılan bir oyuncuydu.
Hakan: Özellikle geçmiş 2 sezonda oldukça eleştirilen, defalarca gönderilmesi gündeme gelen bir bek oyuncusuydu.
Ujfalusi: İstikrarlı, başarılı ancak Avrupa kariyerinin sonuna gelmiş bir oyuncuydu.
Semih: 2008’de A takıma yükseldiğinden beri Süperlig’de toplam sadece 4 maç (1’i Gaziantepspor’da) oynamış, yani Süperlig tecrübesi olmayan, 1.Lig’de de Kartalspor’la 18 maça çıkmış, altyapıdan yetişmiş bir oyuncuydu.
Melo: İtalya’da yılın bidonu seçilmiş, takımında gözden düşmüş bir oyuncuydu.
Selçuk: Geçen sezonun en iyi oyuncularından biriydi.
Engin: Ligin en sorunlu ve istikrarsız oyuncularından biriydi. Tamamen gözden çıkarılmıştı.
Emre: Altyapıdan yetişen ve çok az forma şansı bulabilen, Süperlig tecrübesi olmayan genç bir oyuncuydu.
Elmander: Kariyerinde hep belirli düzeyde takımlarda oynamış, forvet olmasına karşın bir sezonda en fazla 13 gol atabilmiş bir oyuncuydu.
Necati: Alınamayan onca forvetten sonra küme düşmekten son anda kurtulan Antalyaspor’dan transfer edilen bir oyuncuydu.
En çok forma şansı bulan yedekler;
Sabri: Yorum yapmaya bile gerek yok.
Riera: Kariyerinin düşüş döneminde olan bir oyuncuydu. Zaragoza’daki günlerine ne Liverpool’da nede Olympiakos’ta ulaşabildi.
Aydın: Bu zamana kadar kendisine tanınan tüm şansları en kötü şekilde kullanan, tüm umutların kesildiği bir oyuncuydu.
Baros: Geçirdiği sakatlıklardan dolayı geçen sezon doğru dürüst oynayamamış ve Fatih Terim tarafından pek istenmeyen bir oyuncuydu.
Sercan: Bursaspor’dan adeta kovulan, sorunlu ve istikrarsız bir oyuncuydu.
Diğer oyuncular:
Yiğit, Yekta, Servet, Gökhan, Çağlar, Ufuk, Aykut, Serkan, Ceyhun, Ayhan, Mehmet
Sezon başında ve ara transferde Forlan, Reyes, Drogba, Shaqiri, Podolski başta olmak üzere sayısız yıldızla anlaşamayan veya elinden kaçıran Galatasaray belki de taraftarları pek tatmin etmeyen bir kadroyla yola çıktı. Fatih Terim’in de son Galatasaray macerası pek iyi geçmediğinden kafalarda soru işaretleri vardı her ne kadar geçen sezondan daha kötü olamaz diye düşünülse de.
Ancak böyle bir kadrodan yani Muslera ve Selçuk dışındaki oyuncuların takıma ne derece faydalı olabileceği şüpheli olan bir kadrodan normal sezonu en yakın rakibinin 9 puan önünde bitiren ve oynadığı futbolla şampiyonluğu sonuna kadar hakeden bir takım yarattı Fatih Terim. Bugün ligin en iyi kalecisi, en iyi savunmacısı, en iyi orta sahası, en iyi forveti kabul edilen isimler bu kadrodan çıktı hep. Fatih Terim sadece teknik direktörlüğüyle değil, centilmeliğiyle de futbolun güzelliklerini yaşattı bu ülkeye. Rakip takımlar ve teknik direktörleri hakkında en ufak bi imada bulunmadı rakiplerinin aksine. Kafası yarıldığında bile rakip taraftarlar hakkında en ufak bir kötü söz kullanmadı. Eleştirdiği şey play-off sistemi oldu sadece, sezon boyunca dile getirdi bunu, rakipten gerideyken de 11 puan öndeyken de.
Sezon başında kimse Semih ve Emre’nin ilk 11’in değişmezi olacaklarını tahmin etmiyordu. Kimse Elmander’in bu kadar yürekten oynayacağını, bir forvet oyuncusunun bir takıma fazla gol atmadan bu kadar katkı yapabileceğini tahmin etmiyordu. Kimse Hakan’ın kariyerinin belki de en iyi sezonlarından birini geçireceğini tahmin etmiyordu. Ya Aydın? Aydın’ın yıllar sonra ilk kez hayal kırıklığı yaratmayacağını kim tahmin ediyordu acaba? Ya Melo’nun kaç kırmızı kart göreceği, ne zaman diğer Brezilya’lılar gibi takımda sorun yaratıp gideceğine dair bahisler dönerken herkese en güzel cevabı sahada vereceğini? Peki bunların hepsi tesadüf müydü? Bir anda takımdaki 11-12 oyuncunun sihirli değnek değmiş gibi kariyerinde zirve yapması?
Değildi elbette. Bir takımın kenetlendiği, takım olmayı başardığı zaman nelerin mümkün olduğunu gösterdiler sadece. Yakın geçmişte yabancısız, teknik direktörsüz ve parasız bir kadroyla gösterdikleri gibi, bahanelerin arkasına sığınmadan...
İşte bu yüzden biz, sezon bittiğinde yürekten alkışlayacağız Galatasarayımızı. Şampiyon olsa daaa olmasa da...