Neden böyle bir düşünceniz oldu ben de anlayamadım açıkçası.
Ben oyundan bahsetmiyorum, oyuncunun yeteneğinin değerinden bahsediyorum.
İnsanların seviye farkı diye addettiklerine biz oyun araştırmasında CA diyoruz, yani Current Ability=Mevcut Yetenek.
Bunun bir formülü var, tabi her yoruma istinaden bu formülün ne kadar 4/4lük bir teorem içerdiği tartışılır ama amaç araştırma ise bu kalite farkını CA olarak bahsetmemden doğal başka bir şey olamaz.
Yazmaya çok üşeniyordum ama size teşekkür ederim bunun için (ciddiyim), çünkü beni şu an teşvik etmiş oldunuz.
Önce Omana'nın bahsettiğine gelelim.
Çift forvet oynamak, ofansif oynamak demek değil.Bugün çift santraforu uzun pasla top taşımak için kullanan çok takım var, bunun yaparken topu ileriye taşımak için tekniğe ihtiyaç var.
Futbolda fizik bu dönemde teknikten öne çıktı, kabul ama hala öne çıkan takımlardaki en pahalı oyuncular yine teknik olanları.Burada sadece tekniğe değil artık fizik olarak her türlü zorluğa dayanıklı teknik oyuncular aranıyor, çünkü fiziği zayıf olanlar rakibin özellikle bütün oyuncuları fizikli olduğu için eziliyor.
Hata tek forvette kalmak mı, peki Güiza-Semih'i yanyana koyduğunda orta sahada fizik olarak, pas organizasyonu olarak oyun kuracak, topu çok çabuk taşıyabilecek, oynatabilecek ne kadar fizikli oyuncun var? Fizikten kastım güç değil, hız, hızlanma, çeviklik, sürekli koşu yapmaya, tempo yapmaya dayanıklılık(kondüsyon) + tabi ki diğer güce dayalı fizikler.
Çift forvet ile oynuyorsanız ya orta sahayı Milan gibi çok deneyimli komple oyunculardan kurulu kuracaksınız, ya da Arsenal gibi sıfırdan alarak (alarak derken max PA olabilecek seviyede oyuncuları ülkesinden kopartıp altyapıya katmak) oyun stiline uygun yetiştireceksiniz.
Her bulduğunuz oyuncu oyun stiline monte edilemez, doğru orta sahayı bulamazsanız bağlantıları kopartırsınız, bu esasen oyunun taktik yönüdür.Elinizdeki malzemeyi tahtaya yazmakla, şu oyuncunun asıl performansı şu bölgedir yazıp taktik oluşturdum efsaneyim demekle olmuyor.Her oyuncunun farklı yoğurt yiyişi vardır, o bölgeyi hangi yollardan nasıl kullandığını diğer oyuncuların kalan bölgelerde birbirlerinin arasında ne kadar boşluk bıraktıklarını, alışkanlıkları, oyunu okumaları, pas şiddeti, pas yönü, hangi ayakla nereye kada topu çıkartabileceklerinden nerelerde ne kadar koştuğuna kadar her şey çok önemlidir.Bunların matematiksel hesaplarını yapmazsanız teknik direktör değilsiniz, 70 milyon halktan birisiniz, taktisyen hiç değilsiniz.
Sahadaki her milimetre hesaplanmak zorundadır.İsveç Milli Takımı'nın çıkışı bu yüzdendir, sanırım Almanya maçında rakibin bütün maçlarını izleyerek pas atılırken bütün oyuncuların durdukları alanları ve mesafeleri hesaplamışlar.Bu pas alanlarında matematiksel olarak pasın gidebileceği ve zorlanabileceği alanları hesaplayarak alan daraltmaya başlamışlar.İsveç Almanya'ya pozisyon vermemişti (Almanya olmayabilir, bilen düzeltsin).
Futbol basit bir spor değildir, futbol=matematiktir.
Barcelona'da 3 pasla kanat değiştirmek 3 sn sürer, Türkiye'de min 15-20 sn.
Kanatlar arası paslar futbolun temelidir, presin temelinde başka bir yerdeki savunmadaki oyuncuyu rakibin pas kullanabileceği açıları kapatmak için yardıma çağırmak amaçlı kullanmak yatar.
Futbol=açı diyebiliriz o zaman.
Pres açılar ile yapılmalı, eskiden herkes çıkardı, bu da arka alanı boşaltmak demekti.Fizikli hızlı oyuncular şişirilen topları alıp öne açıp bam bam diye geçip atarlardı.Futbolda pres artık geriden başlıyor, çünkü presi topun peşinde koşarak değil topun koşmasını engelleyerek yapıyoruz.
Barcelona ve Chelsea koşarak pres yapmıyor, aksine hızlı orta saha oyuncularını geride kısa mesafelerde koşturuyor.Rakibe çıkarken pas vereceği oyuncuların önündeki alana sürekli değişen bir adam koşturuyor.
Rakibin çıkmaması için bütün oyuncuları çıkartıp pres yaptırıp kendi sahasına doğru geri geri yaptırmaya çalışmaktansa geride pas alanı bırakmam, kendi sahasına hapsettiririm daha iyi.Rakip kendi sahasından çıkamazsa sürekli konsantre olmak zorunda, çünkü sürekli gol olmaması için çabalayacak ve eninde sonunda zihinsel yorgunlukla hata yapacak (tabi bu arada bu presi yaparken fiziksel hırpalamak da lazım).
Eğer bütün oyuncuların çıkarsa ve rakip bu pres altında topu ileri taşımayı başarırsa çok kötü kontra yersin ve geride çok az adamın kaldığı için golü yersin.Tamam Fatih Terim bunu yaptı, gayet de başarılı oldu ama sonuçta UEFA takımları daha az pres yapan, daha düşük ortalamalı takımlar ŞL'ne göre.
Bu kadar şeyi anlattım niye anlattım, çift forvetle alakası yok maalesef.Kanatlar arası pas bağlantısı, oyunun yavaşlaması, Selçuk'un topu taşırken pas organizasyonu yapamaması, tekniği zayıflığı nedeni ile topu taşırken bile o kısa alanlarda militmetrik açıları kaybetmesi, topa hakim olamayıp rakibin alan presinde sıkışıp kalması.
Öyleyse Zico niye başarılı oldu?
Zico bunu gören bir hocaydı, şu anki Aragones oyununun olmayacağını biliyordu.
Elindeki malzemeyi kullandı ve düşündü, bende ŞL ayarındaki takımlara göre daha az teknik oyuncu var ise nasıl başarılı olurum?..
Ömer Abi'ye sürekli bunu anlattım, çünkü bu gerçek, o da hak verdi.
Zico ben topa hakim olamazsam oyuncularım oyunu yavaşlatacak, alanlar çabuk kullanamayacak ve kontrolü ele alamayacağım diye bambaşka bir organizasyona döndü.
Amacı topa daha hakim olmaz ve tehlikeleri düşürmek.
Aurelio topla çabuk çıkan bir oyuncu değil, uzun mesafe pasörü değil, çok hızlı değil, çok çabuk değil ama çok teknik, sezgileri müthiş kuvvetli, çok dengeli, oyunu iyi bildiği için her türlü oyuncunun ne yapacağını önceden kestiriyor.Teknik olduğu için topa yön veriyor ve saklıyor, profesyonel, istikrar abidesi, her türlü görev için canını verir.Buna mental olgunluk diyoruz, bu oyuncuların mental bölümü kıpkırmızı olur.
Aurelio'yu en geride kullandı Zico, çünkü topa geride yön veriyor, kaybetmiyor, kaybettirmiyor, ayrıca aslen AMC, bu yüzden her türlü topu kısa mesafede doğru seçimler ile dağıtır.Uzun pas atamazsanız AMC olamazsınız, AMC olmaması için daha fazla eksik var da Aurelio'da onu geçelim.
Zico en geride bol pas yapıp maç boyu oyunun kontrolünü tutmayı hedefledi.%70lere varan top kontrolüne rağmen bütün paslar kendi yarısahasındaydı, top rakip sahaya girip hemen geri dönüyordu ya da o yuvarlağın kendi yarı saha kısmında al-ver oluyordu.Böylece rakip topla oynayamadığı için hele hele pres yapmazsa boğuluyordu.Maçın büyük bölümü böylece al-ver ile gidiyordu.
ŞL oynarken her rakip maçı kazanmaya çıkar.Burada Fenerbahçe karşısına eski tip her oyuncuyu ileri taşıyan boğucu pres yapan takım çıkmadı.ŞL esasında her puanın çok değerli olması nedeni ile maçlara korkak başlanan bir lig.Bu da Zico'nun işine yaradı.
Neden Aurelio gidince orta saha çöktü?
Aurelio Zico'nun temel taşıydı, Zico geride çok pas yaptırırken büyük riske girdi aslında.Burada yapılan her yanlış seçim rakibin kolay çıkmasını sağlar, baskı yemenizi sağlar, çünkü geridesin rakip orta sahayı geçmiş olacak.
Riske girdi çünkü Aurelio aslen AMC olduğu için seçim hatası yapmadı, teknik olduğu için topu doğru kontrol edip açılara oynadı ve topu doğru yere taşıdı.Selçuk her topu istop ederken ayağından açardı, topu aktarırken seçim yapamazdı, kafanızı çevirip bakarsanız önceden göremezseniz biri gelip ayağınızdan çalar ve ya pası rakibe atarsınız.
Böylece kaptırma pahasına çok pas yaptı, kaptırsa da ağır defansı açık vermesin diye iyice geriye gömdüğü için çok da bariz pozisyon görmedi.Kazanmak istediği maçlarda defansı da biraz öne aldı, özellikle içerideki Inter maçında.Böylece daha fazla kısa alanı pasla kullanıp arkaya sarktı.
Alex rahatladı (Deivid topla sürekli kanattan çapraz ileri içeri dribbling ederek Alex'ten bu yükü aldı ve ikinci playmaker gibi top da dağıtınca Alex markajından biraz kurtuldu, top da ileri-3. bölgeye taşınmış oldu), rakip yorulunca takım halinde daha ileride pas yapmaya başladılar ikinci yarı, Deniz girince daha önce DM oynamış Deniz de kötü seçimler yapmadı, Aurelio'ya ayak uydurdu, Aurelio biraz daha öne çıktı ve Emre gibi CM olarak daha fazla AM gibi pas yapmaya, oyun kurmaya başladı.Daha çok pas, bireysel yetenekler, rakibe tempo yaptırmama, rakibin açıklarını kullanma, yorulan rakip oyuncuları bireysel geçip son vuruşlarda az pozisyon kazanılmasına rağmen ustaca gole çevirme, finishing.
İnanç, güç, tatlı-sert ama motive den bir hoca, yabancı ülkede kendi ülkesinden oyuncular ile kendi dilini konuşan bir hoca.Zico Fenerbahçe'nin başına gelmiş en güzel şeylerden biridir, hele o kadronun başına gelmesi inanılmaz.
Aurelio en az Alex kadar önemli, ne dedim takımda teknik sayısı ŞL seviyesine göre daha az.Alex-Aurelio-Deivid çok teknik oyuncular, hepsi aslında AM özelliklerine sahip.
İnsanlar taktik yaratamayınca her oyuncuyu statikleştirmeye çalışır, her oyuncu her işi yapacaksa ondan gram zevk alamam ben, o makinedir, futbolcu değildir.Alex koşmayabilir, Alex'in koşmamasını ama eksiğin de olmamasını sağlayacak bir organizasyon yaratacaksın.Bu taktik sorunu değildir, bu organize edememe sorunudur.Eğer bir şeyler organize olmazsa karmaşa olur, motive olunamaz, düzen bozulur.O zaman M.City gibi 300 Milyon £ ile o tip oyuncuları doldursunlar, ne kadar başarılı olunur görelim.
Alex'in bu organizasyonda oyunu yavaşlatması doğaldır ama bu takıma pas organizasyonunda 3. bölgede etkinlik de sağlar, artılar, eksiler..
Zico'nun o taktiğinde bir eksik var, küçük takımlara o taktik ve oyuncu özellikleri ile baskı kuramazsın.Çünkü herkes ile her taktiği, her organizasyonu kuramazsın.Bu bir felsefedir, bir deneyim, bilgi sahibi olmaktır.Sahadaki her oyuncu hoca gibi düşünemez, düşünmemeli, sahada 11 tane baş olmamalı, hocanın organizasyonu ve otoritesi kalmaz.11 başa sahip olmak ile 11 baş olmak arasında fark var, sahada ne olursa olsun bir otorite olmalı.Zeka bir oyuncu için olmazsa olmazdır, hangi yönde kullandığınız çok önemli ama.
O yüzden Zico küçük maçlarda baskı kuramayarak kaybetti bazı önemli puanları.
Bence "Ruhsuz Futbol" diye bir şey yoktur.Disiplinli oyuncu vardır, disiplinsiz oyuncu vardır.Futbolu özümseyen, işini severek yapan, hocaların da, yöneticilerin de doğru kişileri kurarak birbirini seven ama tartışmaya açık bir insan topluluğu oluşturduğu futbolcular başarıya ulaşır.Hem eğleneceksiniz hem de işinizi en iyi şekilde yapacaksınız, eğlencenin zamanını bileceksiniz, aşırıya kaçmayacaksınız.Her şeyi 3 kere düşünüp söyleyeceksiniz, 3 kere düşünüp bir sonraki adımı planlayıp yapacaksınız.Hayatın kuralıdır, hovarda yaşayan çabuk söner.Kısacası Professionalism: 20 olacak.
Fenerbahçe Emre-Selçuk ikilemi yaşıyor, biri alanı iyi kullanıp pas yapmaya denemeye çalışıyor ama ortalaması yan pas yapmadığı için düşebiliyor, biri de geride kalıp denemekten korkuyor, pas verirken çok oyalanıyor.
Alex bu ikilinin uyumsuzluğu nedeni ile ileride markajda kalıp kitleniyor, pas alamıyor, geriye gelip hem yorulup hem de çabuk olmadığı için top taşıyamadığından dolayı en ileride kalan bölge 3. bölgede etkinliği azalıyor.Orta sahadaki klasik pas organizasyonundan da pozisyon çıkmaz bir anda.Amaç 3. bölgeye etkili taşımak, rakibin açıklarını bulmak ve pozisyon hazırlamak.
Aurelio olsaydı oyun bilgisi sayesinde ve tekniği ile Emre ile aynı şeyleri düşünüp daha çabuk pasları organize ederlerdi.
Kiminin bazı değeri düşüktür başka bir yerdeki değeri yüksektir, kiminin tam tersi, oyun stili farklıdır, 150 CA'yi görünce aynı oyuncu değil niye böyle diyebilirsiniz ama oyuncu kalitesi açısından da başka nasıl açıklanabilir? Bence çok da yanlış bir yöntem olmaz, birşeyleri iyi yapan oyuncu taktir edilmeli, herkesin yan görevi her zaman olur ama ağırlıklı bir görevi olmalı, herkes herşeyi yaparsa karmaşa olur.Alex'e hem oyun kur, pas dağıt 3. bölgede kal hem de geri dön savunma yap, kanatlara kontrada gel top taşı hem de geri dön beklerin açıklarını kapa denmez.
Bunlar bir organizasyondur, Aragones kafasındaki organizasyonu yapmaya çalışıyor, bu yüzden bu organizasyona sahip olamayacak oyuncular nedeni ile başarısız.O zaman bazı oyuncuları gönderip uyumlu oyuncuları alacak.
Aragones hala bana göre world class hoca, taktik uyum sorunu yaşıyor.Aynısı Hiddink de yaşamış bu takımda.Yıllardır aynı tartışma, oyuncuya göre taktik mi, taktiğe göre oyuncu mu?
Fenerbahçe o mantalitedeki oyuncular için bir çok oyuncuyu gönderip çok para harcaması lazım, ayrıca birbirlerine ne kadar uyum sağlarlar o daha büyük problem, o paralar bir anca çöpe gidebilir.
O yüzden yine revizyon yap ama zaten kadrodaki şişkinliklere yapacaksın, o yüzden ...
Zico will come back pls.
ps.
Aragones, oyunda gerçek hayattaki gibi defansı öne çıkarabilecek yine.Orta sahaya pres konusunda hükmedemeyecek (pres için çıkın diyor ama oyuncular arkası açıldığı için çıkamıyorlar), kanatlar ortaya dalmayacak Deivid hariç o da arkadan gelen Gökhan'a çizgi oyuncusu gibi koridor açıyor.Pres yaptırmaya, önde oynamaya çalışan ama beceremeyen bir Fenerbahçe göreceksiniz.
Bunun için bir çok ince değeri gözden geçirdik, ve yeniden değerlendirdik, dikkatli olanlar belki farkedebilecekler