Kimse kimsenin bir habere inanıp inanmamasına karışamaz ve kimsede bu haberlere inananlarla dalga geçme hakkını kendisinde görmemeli. Aynı şekilde forumda isteyen üye istediği konuya istediği kadar mesaj atabilir; yeter ki kurallar içinde olsun. ''Sen X takımlısın bu konuda ne işin var?'' tarzında yaklaşımda bulunmayalım.
Fenerbahçe Cumhuriyeti
Hazard'ın kalkıp da Fenerbahçe'ye geleceğine hiç ihtimal vermiyorum çünkü henüz yaşı çok genç ve kendini çok iyi tanıttı Avrupa'ya.. Fenerbahçe için Dzsudzsak gelebilir ama pahalıya mal olacağını düşünüyorum. Bence Fenerbahçe için Kallström,Riquelme durumundaki oyuncular daha yakın ve takıma liderlik edebilecek oyuncular..
Sarı-lacivertli ekip, adı 'tehlike' anlamına gelen Hazard'ı renklerine bağlamak üzere. Lille ile 13 milyon euro'ya anlaşan Fenerbahçe, Belçikalı yıldıza ise yıllık 1.5 milyon euro teklif etti. İmzaların atılması an meselesi...
Milliyette bu sekilde yazilmis, bu hafta sona ermeden bu transferin aciklanacagini dusunuyorum. Diger yuksek ucretli transfer haberleri de bu oyuncuya talib olan FB nin verecegi parayi yukseltme amacli oldugunu dusunuyorum. Avrupa da cok ses getiren bi sezon falan yasamadi. 20M a varan teklifler gelecegini sanmiyorum bu oyuncuya. Ne milli takimi dunya kupasinda oynadi ne de Lille takimi liginde sampiyon oldu. Her gelecek vadedeni alsalar para mi dayanir![]()
Umarim transfer gerceklesir. Genc ve dinamik bir ekip kuruluyor, sahsen cok memnunum gidisattan.
Evet.Öyle 20 M €'lar filan vermez büyük kulüpler bu dönemde.En fazla 10-15 M € ederi vardır şu anda Hazardın.O parayı da verebilecek durumdayız.Önemli olan oyuncuyu ikna etmek.O da gelsin artık canım,Şampiyonlar Ligi'nde oynayan bir takımda direkt oynama garantisi var,bir daha nerede bulacak böyle bir fırsatı.
Antu Forlan Fenerde diyor.Başka bir taraftar grubu Hazard diyor iyice cıvıdı.Söyle gidip Giggs filan gelirse şaşırmayın .
Güney Amerika futbolu diye genel bir kavram yoktur. Arjantin futbolu ile Brezilya futbolu arasında dağlar kadar fark vardır. Oyuna bakış açılarını kastediyorum. Arjantin ekolü için futbol abartılı bir namus meselesidir, her iş gibi Latin ateşinin tutkusu ve hırsıyla oynarlar. (Urguay'da bu ekole dahildir.) Brezilyalılar için ise piknikte mangal, deniz kenarında peynirle karpuz gibi -bizdeki karşılıkları- hayatın en keyifli eğlencelerinden birisidir. Birileri kazanmaktan mutlu olur, diğerleri eğlenmek için oynar.
Başkanın Güney Amerika genellemesi bence sadece Brezilyayı içeren bir kavram... Mesela Lugano gibi birisini bulsak, kaçırır mı ? Kesinlikle hayır...
Başkan takımdaki mevcut Brezilyalıları doğrudan gücendirmemek için diplomatik bir dille "Brezilya'dan" dememiş de, "Güney Amerika'dan" demiş... Kastedilen bütün bir Güney Amerika futbolu değildir, kalıbımı basarım.
Bu sene de adam gibi bir önlibero alınmayacak heralde. Selçuk'a mı kaldık yine
Malesef öyle görünüyor. Christian ve Selçuk gibi iki istikrarsız ve -özellikle Selçuk'u kastediyorum- her an takım hücuma çıkarken pas hatasıyla dengesiz yakalanmamıza sebep olacak ve en kritik bölgelerde kendini kontrol edemeyerek faul yapıp, rakibe serbest atış şansı sunacak oyuncular... Kesinlikle acil ve en önemli ihtiyacımız bir golcü,bir "yabancı" stoper -İlhan'ın nasıl bir oyuncu olduğunu bilmediğim için stoper diyorum, sözümü geri almaya hazırım- ve ayağına top yakışan, körük gibi bir ciğeri olan, sahanın her yerinde topa basacak gerçek bir orta saha oyuncusu... (Ön libero diyorlar... Orta saha... Gerçek orta saha...) Yahu bir zamanlar Johnson'ımız vardı. Ayağına pek top yakışmazdı ama ciğeri körük gibiydi. Sonra onun ayağına top yakışır halini bulduk: Appiah... O da gitti. Üffff... O bölgeye oyuncu şart...
Muntari gibi bi adam 10 nümero olur bence.
Emana, Kwando Asamoah olabilir. Ama bu arkadaşlardan gol atmasını pek beklememek lazım. Bir pozisyon olur kaçırırlar. Ama Cristian 5 para etmez. Selçuk'u Cristian'a tercih ederim sadece kontenjandan yemez diye. Bu arada Mehmet Ekici'de olur ama o da şu saatlerde Nürnberg'e transfer oldu. Yine FM buldu yine bizim uyruğumuz yine biz kaçırdık yine yine öf yaaaaa...
Hazard konusunda Milliyet'e pek inanasim gelmiyor ama hadi hayirlisi diyelim![]()
ya tamam hazard krasic bunları isteyelimde en önemli takviye ihtiyaçları forvette ve emrenin yanında.(ilhan çok başarılı olacak düşüncesiyle stoperi saymıyorum) yani yanlış yoldayız 10 gün sonra sanırım listeler gönderilecekmiş ve basit takımlarla oynamıycaz transferi bitiremezsek eleniriz o elemelerde avrupa ligine gitmek zorunda kalırız acilen forvet ve orta saha alınmalı sonra düsünülmeli kanatlara transfer sonucta kazım caner mehmet özer ugur stoch elimizdeki oyuncular ortalamanın üstünde kanat oyuncularımız var bence, tabi özerle mehmet mesela tam yerleri kanat değil ama ne fark eder selcukla cristianı orta sahada izliyecegimize özeri sağ açık izlemeye razıyım ben.
"İngiltere'de 2 büyük takım vardır. 1-Liverpool, 2-Liverpool Genç Takımı" Bill Shankly
İlk turda güçlü bir takımla eşleşmeyiz, diğer tur için de listelerde düzenleme yapılır.
Muhtemelen orta sahaya transfer olmayacak, Cristian gönderilmezse. Keşke alsalar ama Aykut Kocaman'ın planları farklı, görmeden bilemeyiz.
"YÜCE ATATÜRK"
ikinci turda düzenleme olduğu kesin mi bence gruplara kadar yeni düzenleme şansımız olmuycak
"İngiltere'de 2 büyük takım vardır. 1-Liverpool, 2-Liverpool Genç Takımı" Bill Shankly
Gruplara kadar yok bildiğim kadarıyla ama.Yanlışım olmasın.
Ya inşallah ilk turda mevcut kadroyla sıkıntı yaşamayız,sonraki tura kadar hallederiz diye düşünmüyorlardır.4 sene önce bu düşünce Dinamo Kiev'e erken elenmemize neden olmuştu.Gerçi Aykut Hoca'nın öyle bir şekilde düşündüğünü sanmıyorum,o da transferlerin Belçika kampına kadar bitmesini istiyordur,ama günlerdir ses seda olmayınca içim sıkılıyor.
Zaten ŞL için olmasa bile Belçika kampı öncesinde transferi bitirmemiz lazım bizim yeni sezona sağlıklı bir şekilde girebilmemiz için.
Riquelme ve Kallström durumundaki oyuncuları söylemiştim zaten.. Yetenekli çok üst düzey olmayan ama tecrübeli isimler bunlar. Riquelme yaşlı kaçar gerçi de neyse.. Alex en fazla 2 sene oynar artık ve yerini birine bırakması lazım. Oyunda liderlik edebilecek isim lazım bunun için de Fenerbahçe'ye.. Onun için söylemiştim, yanlış anlaşılmış..
Tamam Alex takımda görev alır da maç içinde liderlik vasfını oyunuyla sahaya yansıtacak bir oyuncudan bahsediyorum ben..
Amacım kimseyi itham etmek değil... Sadece "lider" konusunda kendi bakış açımı ortaya koymak istiyorum. Türkçede nefis bir tabir vardır: "At binicisine göre kişner." Takım içinde lider oyuncunun fonksiyonunu bundan iyi ne anlatabilir? Lider; takıma ruhunu ve kendi temposunu verendir. Hagi'yi hatırlıyorum; o kazanmak için ne kadar agresifti, takım arkadaşları da aynı şekilde...
Eminim birçoğumuz bu sene kıyısından köşesinden bile olsa Beko Basketbol Ligi final serisini izlemiştir. Çok kötü bir sezon geçirmişlerdi. Çoğu kimse onlara şans vermiyordu. Ama ufak bir azınlık onlara olan inancını hiç yitirmemişti. Çünkü o takımın iki lider oyuncusu vardı: Mirsad ve Ömer Onan... Çünkü onlar iş finale gelip, kupanın ucu göründüğünde kan kokusu almış köpek balığı gibi olacak, saldırganlaşacaktı. Parkeye adım attıkları andan itibaren topa ve rakibe çıldırmış bir PİTPUL gibi bakacaklardı. Gözlerinde merhamet olmayacaktı. Sadece saldırmayı, kendilerine ait olduğunu düşündükleri şeyi, ŞAMPİYONLUĞU almak için savaşmayı düşüneceklerdi. Haliyle takımın lideri bu kadar "kan kokusu almış aç bir köpek balığı gibi" hedefe kilitlenirse, diğer oyunculara bir fazlasını yapmak düşerdi ve öyle de oldu.
Zamanında Magic Johnson'da, Lary Bird'de böyleydi. Ama o acımasız "kurt bakışları" en keskin ifadesini Jordan'da bulur. Meşru oyun kuralları içinde, asla hile ve dalavereye sapmadan ve oyun dışı sakatlamaya yönelik çirkefliğe tenezzül etmeden, nasıl rakibin karşısına "maç süresince" düşman gibi çıkılır, nasıl onu yok etmeye, tüketmeye, silindir gibi ezmeye odaklanılır, nasıl merhamete dair herşey soyunma odasında bırakılıp tam bir hırs küpü olunur; Jordan'ı hatırlayın... Günümüz yıldızlarından Garnet'de böyledir, sahada rakibe PİTPUL gibi bakar, Kobe'de öyledir. Haaa, maç biter, kazanır veya kaybedersin; rakibinin elini centilmence sıkar, tebrik eder ve inceliğini gösterirsin. Gerçek lider bunu yapar. Gerçek savaşçı aynı zamanda gerçek centilmendir. Ama parkede, sahada incelmeye hakkın yok.
Şans verilmeyen basket takımı şampiyon oldu. Futbol takımımız olamadı. Sırrı çözmek isteyen bu iki takımın liderlerinin gözlerine odaklansın. Bütün bilmece gözlerde düğümlü...
Bir takımın liderinin karakteri neyse, takımın mentalitesi de üç aşağı, beş yukarı aynı olur. Sahaya çıktığında topa köpek balığı gibi saldıracak, rakibe pitpul gibi bakacak ama maç bitimi dünyanın en nazik beyefendisi olarak gidip rakibinin elini sıkacak gerçek bir lider diliyorum Fenerbahçemin futbol takımına...
Neyse ben demek istediğimi anlatamıyorum herhalde..
Alex liderligini cok iyi gosterdi bence, herkes havlu atildigini dusundugu bi anda keskin bi u donusu yaptik ve son haftaya mutlak bi favori olarak girdik. Alex disinda Lugano da basariyi arzulayan bi karakterde keza Emre de oyle. Gecen sene de MIrsad ve Omer Onan ayni arzudaydi ama Efese kaptirdik kupayi nihayetinde. Bu tip sanssizliklar her zaman olabilir. Sezon sonundaki basarili mi basarisiz mi olduk tartismasini acmak istemem ama Alexin onderliginde son dakkaya kadar gayet basariliydik. 6 yildir takimda yer almis ve takimina cok basarili bi donemi yasatmis olan Alex kaptanligi fazlasiyla hakediyor.
Alex,Emre,Lugano ve Gökhan Gönül gibi oyuncular takımda liderlik vasfını taşıyan oyuncular.
Geçen yıl son haftalardaki büyük çıkışımız ve şampiyonluğu son maça kadar kovalayışmızda bu oyuncuların emeği çok büyük zaten.
Ne yani Emre ve Lugano agresif ve liderlik vasfi tasiyan oyuncular degiller mi? Daha nasil agresif ve hirsli olsunlar? Rakibi mi yesinler?
Kastettiğim Emre ve Lugano değil... Takım kimin etrafında kurulduysa lider oyuncu odur. Bütün sistem ona göre dizayn edilir. Bu takım Emre'nin takımı değil ki... Emre bu takımın bir parçası sadece... Esasen Lugano'da bir defans oyuncusu olduğu için tam anlamıyla böyle bir rol modeli olamaz. Kastettiğim başkası... Elbette onlar -Emre ve Lugano-bu özellikleri sonuna kadar taşıyor; fazlasıyla... Zaten bu yüzden Lugano hayranıyım ve Emre'nin Fenerbahçe kariyerine çok büyük saygı duyan birisiyim. Kimi kastettiğim belli... Her takımda agresif, savaşçı oyuncular vardır. En çıtkırıldım takımda bile... Ama takıma karakterini veren o takımın OMURİLİĞİ mevkiindeki oyuncudur. Bütün planlar kimin etrafında yapılıyorsa, yani ASIL YILDIZ kimse o... Böyle durumlarda, diğer oyuncuların (Emre ve Lugano gibilerin) agresifliği münferit bir hadise olarak kalır ve göze batar. Emre ile Lugano'nun bu kadar göze batmasının nedeni de budur. Çok yumuşak ve çıtkırıldım Fenerbahçe kadrosu içinde onların davranışları sırıtıyor. Halbuki takım olarak sert ve agresif olsak, onlar da pekala, yine öne çıkmakla birlikte bu kadar göze batmaz. Kastettiğim tek tek şu oyuncuda lider vasfı var mı, bunda yok mu diye sıralamak değil... Her takımın bir temel oyuncusu vardır. Bu bir zamanlar Hoojdonk'tu mesela... Şimdi başkası... Ben Emre'yi değil, önce lideri görmeliyim savaşta... "At binicisine göre kişner" dediğim durum...
Abi Alex ise kastettiğin,karakter olarak da çok agresif yapıda bir insan değil ki Alex.Maç içinde ben onun kolay kolay hiç bir faul sonrası hakeme itiraz ettiğini görmemişimdir mesela.Tabi agresiflik hakeme itiraz etmek değil ama örnek vermek istedim konuyla ilgili.
Tuncay vardı mesela.Hırslıydı,bana kalırsa liderlik vasfını taşıyabilecek bir oyuncuydu.Ama ingiltere sevdasını efsane olmaya tercih etti.