Valla Türkçe'mizi bozduk sırada İngilizce var.
Onu bile bozuyoruz...
Evet
Hayır
Valla Türkçe'mizi bozduk sırada İngilizce var.
Onu bile bozuyoruz...
Büyük sıçrayışı gerçekleştirmek isteyen, birkaç adım geriye gitmek zorundadır. "Bertolt Brecht"
Hayır diyenler kimler çok merak ediyorum.Yazık yazık...![]()
FM Gazetesi
HEPİMİZİN ALIŞTIĞI SÖZLERDİR BY-SLM-NSL-AMA NEDENLERİ BİR ÇOĞUMUZUN İNTERNET cafelere gidip orda zaman az diye kullandığımız kelimleri burdada kullanıyoruz
gerçekten mi ibob
Ya ben böYle kısaltmalar hep yaparım o yüzden dedim.Sonra biri bana çıkıp sen şuna evet dedin sonrada gelmiş nie vs vs sölüyosun der diye ben hayır dedim.İstesemde ona dikkat edemiyorum alışmışım bir kere.Hep kötü yandan baktınız bu konuda bana şimdi şunu bi okuyunda öle konuşun
şimdiye kadar Türkçe'mizi hiç dikkat etmeden kullandım bunu kabul ediyorum,ama özellikle aldığım türkçe dönem ödevini hazırladıktan sonra bu yaptığım hatalar için o kadar pişman oldum ki..
arkadaşlar bakın türkçe'yi dikkatli ve bi o kadar özenli kullanmak için ne TDK olmaya gerek var nede başka bişey olmaya..Bu konuya dikkat etmeye başladıktan sonra böyle bir konu açmayı planlamıştım ama nasip buraya yazmakmış işte biraz başlayayım![]()
Milliyetin çok belirgin vasıflarından biri dildir. Türk milletindenim diyen insan, her şeyden evvel ve mutlaka Türkçe konuşmalıdır. Türkçe konuşmayan bir insan Türk kültürüne, topluluğuna bağlılığını iddia ederse buna inanmak doğru olmaz."
Mustafa Kemal ATATÜRK
Son zamanlarda çok canımı sıkan bir konu hakkında daha düşüncelerimi dile getirmek istedim: Dildeki bozulmalar. Internet'den midir, yoksa insanların umursamazlığı, tembelliği, bilinçsizliği midir acaba bunun nedeni? Bir milleti yaşatacak en önemli unsurdur DİL.
Internet üzerindeyken sürekli gördüğüm yazışmalar. V yerine W, K yerine Q, C yerine J gibi garip yazışmalar. Bu nasıl bir saçmalıktır birisi bana açıklayabilir mi? Milyonlarca üniversiteli gencin bulunduğu bir ülkede, yazılan yazılar, nasıl bu kadar dilbilgisinden yoksun olabilir? Yıllarca bize o buz gibi ders sıralarında öğrettikleri Türkçe dersi niyeydi peki?
Anlamıyorum ben bu durumu anlamıyorum. Şu yazıyı okuyabilecek herkes biliyordur zaten geçen Internet üzerinden Msn Messenger adlı program aracılığı ile arkadaşa selam vermek istedim, olay şu şekilde gelişti:
Gülbeniz: selam,naber ne yapıyorsun ?
Arkadş: i jnmm sn
bunu yazdıktan sonra insanın bende iyiyim demek içinden gelmiyor.Arkadaşımın cevabı "e insaf artık" şeklinde tepki vermeme yol açtı. Sesli harflerden para mı alıyorlar, yoksa kelimeden birkaç -ki bu örnekte hepsi- sesli harf atınca zaman mı kazanılıyor?
son olarakta şunu söylemek isterim ki neden türkçesi varken yabancı sözcükleri kullanırız anlayabilmiş değilim.. İşte bir kaç örnek..
Ambulans: Cankurtaran
Trend: Gidiş, Gidişat
Erozyon: Toprak Aşınması
Kabine: Bakanlar Kurulu
Medya: Yayın-Basın
Dizayn: Tasarım
Fast Food: Tez Yemek
Servis: Hizmet
Filtre: Süzgeç
Mobil: Gezgin
Termik: Isıl
Radikal: Aşırı
Brifing: Bilgilendirme
Miting: Toplantı
Politika: Siyaset
Market: Bakkal, Çarşı, Pazar
Star: Yıldız
Süper: Ülken, Üstün, Koca
Şanslı: Bahtlı, Bahtı Açık
Sosyal: Toplumsal
Sprey: Püskürteç
Deterjan: Arıtmaç
Fuel Oil: Yakıt Yağ
Petrol: Neft
Shopping Center: Alışveriş Merkezi
Stant: Tezgâh, Sergi
Bariyer: Engebe
Operatör Dr: Cerrah
Dekor: Süs
Üniversite: Evrenkent
Kampus: Yerleşke
Sponsor: Destekçi
Antik: Eski
Aktif: Etkin, Faal
Pasif: Edilgen
Galeri: Sergi
Spesiyal: Özel
Terör: Tedhiş
Terörist: Tedhişçi
Transfer: Aktarma
Defans: Savunma
Korner: Köşe
Enternasyonal: Uluslar Arası
Detay: Ayrıntı
Pozisyon: Durum, Konum
Reyting: Sıralama
Air Lines: Hava Yolu
Final: Son, Son Sınav
Vize: Ara Sınav
Lider: Önder
Alternatif: Seçenek
Legal: Yasal
Organize: Düzenlemek
Organizasyon: Örgüt, Topluluk
Deklarasyon: Beyanname
Ekonomi: İktisat
Prestij: İtibar
Doküman: Belge
Komisyon: Encümen
Komisyoncu: Aracı
Ambargo: Yaptırım
Sektör: Kesim
İzolasyon: Yalıtım
Agresif: Saldırgan
Operasyon: İşlem, Ameliye
Format: Biçim
Kompozisyon: Hitabet, Tahrir
Egzersiz: Alıştırma
Favori: As
Favori(yüzdeki): Duluk
Alarm: Uyarı
Otomatik: Öziş
Biyoloji: Dirilbilim
Sinema: Beyazperde
Bu yazdığın kelimeler artık Türkçeden sayılır Gülbeniz.Yani Türkçeleşmiş.Bu her dilde vardır.Eğer bu kadar detaya girersek işin içinden çıkamayız.Bence sadece dikkat etmemiz gereken şeyler tamamen yabancı olan kelimeleri Türkçe kelimelere tercih etmememiz ve Türkçeyi doğru düzgün kullanmamız..
Ambulans: Cankurtaran
Trend: Gidiş, Gidişat
Erozyon: Toprak Aşınması
Kabine: Bakanlar Kurulu
Medya: Yayın-Basın
Dizayn: Tasarım
Fast Food: Tez Yemek
Servis: Hizmet
Filtre: Süzgeç
Mobil: Gezgin
Termik: Isıl
Radikal: Aşırı
Brifing: Bilgilendirme
Miting: Toplantı
Politika: Siyaset
Market: Bakkal, Çarşı, Pazar
Star: Yıldız
Süper: Ülken, Üstün, Koca
Şanslı: Bahtlı, Bahtı Açık
Sosyal: Toplumsal
Sprey: Püskürteç
Deterjan: Arıtmaç
Fuel Oil: Yakıt Yağ
Petrol: Neft
Shopping Center: Alışveriş Merkezi
Stant: Tezgâh, Sergi
Bariyer: Engebe
Operatör Dr: Cerrah
Dekor: Süs
Üniversite: Evrenkent
Kampus: Yerleşke
Sponsor: Destekçi
Antik: Eski
Aktif: Etkin, Faal
Pasif: Edilgen
Galeri: Sergi
Spesiyal: Özel
Terör: Tedhiş
Terörist: Tedhişçi
Transfer: Aktarma
Defans: Savunma
Korner: Köşe
Enternasyonal: Uluslar Arası
Detay: Ayrıntı
Pozisyon: Durum, Konum
Reyting: Sıralama
Air Lines: Hava Yolu
Final: Son, Son Sınav
Vize: Ara Sınav
Lider: Önder
Alternatif: Seçenek
Legal: Yasal
Organize: Düzenlemek
Organizasyon: Örgüt, Topluluk
Deklarasyon: Beyanname
Ekonomi: İktisat
Prestij: İtibar
Doküman: Belge
Komisyon: Encümen
Komisyoncu: Aracı
Ambargo: Yaptırım
Sektör: Kesim
İzolasyon: Yalıtım
Agresif: Saldırgan
Operasyon: İşlem, Ameliye
Format: Biçim
Kompozisyon: Hitabet, Tahrir
Egzersiz: Alıştırma
Favori: As
Favori(yüzdeki): Duluk
Alarm: Uyarı
Otomatik: Öziş
Biyoloji: Dirilbilim
Sinema: Beyazperd
So what?
Saike
Listedeki kelimelerin çoğu zaten günlük konuşma diline de girmiş.
Bir kısmı uydurmaca; çalıştay, yerleşke, duluk, öziş, dirilbilim, evrenkent, püskürteç, ısıl... Bu tür higidi-bigidi eklerle yahut birleştirmelerle uydurduğumuz kelimeleri seksen senedir zorluyoruz, girmiyorlar dile. Yine girmezler.
Globalleşm... Ah, pardon (!) evrenselleşmeden kaçmanın yolu bu değil, olmamalı.
Şimdi şöyle bir durum var acaba o Türkçe karşılık olarak yazdıklarının içinde kaç tane Türkçe olmayan kelime var biliyor musun? Bazı şeyleride zorlamamak lazım dili koruyacağız diye. Yani olmuyorsa olmuyor. Türk Dil Kurumu'nun mesela "hostes" kelimesi için bulduğu Türkçe karşılığı bir araştır bakalım ne bulacaksın. Sonra hostes olduğunu düşün ve hangi kelimenin sana itafen kullanılmasını istersin paylaş bizlerle.
Velhasıl kelam elbette dediklerine dikkat etmek gerek ancak fazlada zorlamaya gelmez derim ben.
Cankurtaran'daki "can", Farsça
Gidişat'daki "-at" eki, Arapça
Tez Yemek'deki "tez" Farsça
Hizmet, Arapça
Gezgin'deki "-gin" eki, Farsça
Siyaset, Arapça
Market'e karşılık önerilen, "Bakkal" Arapça, "Çarşı" ve "Pazar", Farsça
Baht, Farsça
Neft, Farsça
Alışveriş Merkezi'ndeki "merkez", Arapça
"Tezgah", Farsça
"Cerrah", Arapça
Evrenkent'deki "kent" in nece olduğu belli değil?
Destekçi'deki "destek", Farsça
"Faal", Arapça
"Tedhiş", Arapça
"Aman, yeter, gına geldi" deki, "Aman", "yeter" ve "gına", Arapça
Abi sağol vallahi ben üşenmiştim.
TDK'nin hostes için bulduğu Türkçe karşılıkta "gök götürü konuksal avrat".
Şaka gibi cidden. Yani şunu söylemeye çalışıyorum Türkçe kelimeleri tercih edelim derken işin suyunu çıkarmamak lazım. Kaş yapayım derken göz çıkarmak diye tam olarak buna diyorlar işte.
Yalan onlar Emre; "gök götürü konuksal avrat", "alttan ittirmeli üstten tüttürmeli çok oturgaçlı götürgeç", falan filan, TDK ile, atfedilmekten başka alakaları olmayan, komik forum mesajları.
İşin şakası bir tarafa, naçizane tavsiye, "Türkçe'yi kurtaracağım" diye kelimelerle kafayı bozmayın. Kelime gelir, millet benimserse paşa paşa dile girer, engel olamazsınız; benimsemezse de, silah zoruyla bile sokamazsınız.
Örnek.. Askeri rütbelerin kışlalarımıza girmesi Fransız tesirinde olduğumuz bir döneme tekabül eder; bu rütbelerin en büyüğü dilimize "Mareşal" (Fransizca) olarak girer. Sonra biz, Birinci Dünya Savaşı ile birlikte Alman tesirine girdikçe bu rütbe de "General" (Almanca) haline gelir. Yarın öbür gün bu tür rütbelerden bazılarının "Commodore" (Komodor), "Colonel" (Kolonel) haline gelmeyeceği garanti değil, ama ne bileyim, atıyorum "Savutay" gibi bir kelime dayatılmaya çalışılırsa tutmayacağı tecrübelerle sabit.
Bunların yerine, "dahi anlamındaki de", "bir bağlaç olarak ki", "soru eki mi" gibi eklerin ayrı yazılmasına, "herkez" (herkes), "klup" (kulüp), "şarz" (şarj) gibi galat-ı meşhur olma yolunda hızla ilerleyen kelimelerin doğru yazılmasına, "gıdıom", "gelıom", "gitçem", "yapçam" gibi konuşurken bile kullanılmayan mide bulandırıcı kısaltma taarruzlarına, Gülbeniz'in de naklettiği gibi, "jnmm", "walla" gibi İnternet Mahir İngilizcesi kelimelere dikkat etsek, etmeyenlere kafa-göz girişsek, Türkçe'yi kurtarmak adına yeterli bir şeyler yapmış oluruz.
Aslında haklısın abide işte böyle bir rüzgarda var yani ittirmeli kaktırmalı falan.Yalan rüzgarı...
Seninde dediğin gibi abi biz dil deyince hemen kelimelere takılıyoruz. Yok o İngilizce kökenli yok bu Fransızca kökenli falan. Ama önemli olan sanırım senin dediğin gibi biraz yazıma dilbilgisine falan dikkat etmekte. İşte dem vurulan bu olaylarda nasıl buralara geldi aslında bunun üstüne konuşmak lazım.
Birde en önemli sorunlardan biri artık okumuyoruz abi. Kimse eline bir kitap alıp okumuyor. Dili kurtarmak istiyorsak aslında buradan başlamak en doğrusu. Aklımda forumda uygulanabilecek bir proje vardı aslında, bir denekte buldum kendime ama sağolsun bana bu işin imkansız olduğunu gösterdi kendisini saygıyla yad ediyorum.![]()
Aklıma geliverdi: Geçen kitap siparişi veriyordum netten, "bir kitap daha al, kargo bedava" gibisinden bir kampanya başlatmışlar, ben de listedeki kitaplardan Karamazov Kardeşler'i alayım dedim. Neyse, geldi kitaplar. Açtım ben de, okuyorum Karamazov Kardeşler'i. Daha birinci cilt bitmeden, karşılaştığım imla hatalarının sayısı, bu forumda 2,5 senedir gördüklerimden fazla.
Adam çevirmiş, sağolsun; üslup güzel, demek ki Rusça'sı iyi (Rusça'dan çevirdiyse tabi), ama Türkçe imla, sıfır.
Türkçe, yeryüzünde konuşulan diller arasında, en sık kullanılan ilk 5 dil arasında. Yani dünyada 220 milyon insan Türkçe konuşuyor.
Türkler, dillerini adım attıkları her bölgeye taşımış. Dünya nüfusunun yüzde 3'ü dilimizi konuşuyor. Türkçe dünya dilleri arasında 5. sırada yer alıyor.
Türk Dil Kurumu (TDK) Başkanı Şükrü Haluk Akalın'ın yıllardır süren çalışmaları Türkçe'nin dünyada sık kullanılan diller arasında olduğunu gösteriyor. Çalışmaya göre yeryüzünde toplam 6 bin 912 dil konuşuluyor ve Türkçe bu diller arasında dünya üzerinde kullanılan ilk 5 dil arasında yer alıyor.
TÜRKÇE'YE SAHİP ÇIKALIM
Yani dünyada 220 milyon kişinin Türkçe konuşuyor. Bu da dünya nüfusunun ortalama yüzde 3'üne denk geliyor. Türkçe toplam 6 gruba ayrılıyor ve bu 6 grup içinde 39 dil bulunuyor. Haluk Akalın, Türkiye Türkçesinin 12 milyon kilometrekarelik bir alanda çeşitli kollarıyla, lehçeleriyle, şiveleriyle kullanılmakta olan Türk Dili ailesinin en büyük kolu olduğunu belirtiyor. Akalın , “Türkçe sadece Türkiye sınırları içinde kullanılmıyor. Örneğin Rusya'da Tofa Türkçe'sini sadece 30 kişi konuşuyor. Ve dillerini korumaya çalışıyorlar. Oysa bizde son yıllarda bir yozlaşma var. Örneğin iş yeri adlarının yabancı yazımı konusunda belediyeler çalışıyor. Eskiden Türkçe Fransızca'nın etkisindeydi. Şimdi İngilizce. Dilimizi korumaya çalışmıyoruz. Aksine elimizden akıp gidiyor" dedi.
ÇİNCE İLK SIRADA
Akalın en çok konuşulan dilleri ise şöyle sıraladı: 1 milyar 30 milyon kişi Çince konuşuyor. İngilizce ise ikinci sırada. Onu İspanyolca, Hintçe Urduca ve Türkçe izliyor.
Internethaber
Last edited by TR.CaPTaiN : 12.Ocak.2008 at 13:58
Fenerbahçe Cumhuriyeti
Sorun çevirmenlerde. Yabancı dil bilen herkes çevirmen olmuş durumda. Kimse çevirmenlik eğitimi almıyor. Zaten almayı bırakalım çevirmenlik eğitimi veren kurslar yok. Bana göre çevirmenlik için kurslar verilmesi gerekiyor ki daha güzel çevirilerle daha güzel kitaplar okuyalım. Olmadığı sürece Türklerin kitaplarını okumaya devam edelim.
absürt = saçma
adapte olmak = uyum sağlamak
adisyon = hesap fişi
ambiyans = ortam, hava
analiz = çözümleme
anons etmek = duyurmak
antipatik = sevimsiz, itici
bodyguard = koruma
bye bye = hoşçakal
catering = yemek hizmeti
center = merkez
counter = sayaç
cv = özgeçmiş
data = veri
deklare etmek = bildirmek
departman = bölüm
dizayn = tasarım
download = indirmek
dökünam = belge
driver = sürücü
e-mail = e-posta
elimine etmek = elemek
emergency = acil
empoze etmek = dayatmak
entegre olmak = bütünleşmek
ekstra = fazladan
exit = çıkış
feedback = geri bildirim, geri besleme
finish = varış, bitiş
full= dolu,tam
full time = tam gün
global = küresel
illegal = yasa dışı
imitasyon = taklit
irregular = düzensiz
izolasyon = yalıtım
jenerasyon = nesil
klasifikasyon =sınıflandırma
kompleks = karmaşık
komünikasyon = iletişim
konsensus = uzlaşma
koordinasyon = eşgüdüm
kriter = ölçüt
laptop = dizüstü bilgisayar
link = bağlantı
mantalite = anlayış,zihniyet
monoton = tekdüze
nick name = kullanıcı adı
objektif = nesnel, tarafsız
okey = tamam
okeylemek = onaylamak
online = çevrimiçi
opsiyonel = seçmeli
optimist = iyimser
part time = yarı zamanlı
partikül = parçacık
perspektif = bakış açısı
pesimist = kötümser
pozisyon = durum,konum
prezentasyon = sunum
printer = yazıcı
print out = çıktı
provoke etmek = kışkırtmak
randıman = verim
reaksiyon = tepkime
recycling = geri dönüşüm
relaks olmak = rahatlamak
revize etmek = yenilemek
save etmek = kaydetmek
security = güvenlik
sempatik = sevimli, canayakın
spontane = kendiliğinden
star = yıldız
start almak = başlamak
timing = zamanlama
transfer = nakil
trend = eğilim
versiyon = sürüm, uyarlama
Alıntıdır..
Yine başladık
(ŞAKAYDI)
"Bir milleti dilini unutturarak yok edebilirsiniz" Prof. Dr. Oktay Sinanoğlu
Ünlü fizikçi Prof. Dr. Oktay Sinanoğlu, bir milleti yok etmenin yolunun o milletin dilini unutturmaktan geçtiğini belirterek, "1945'lerden bu yana Türkiye'de de süren bu süreçte sona gelindi. Türkçe, yüzde 50'si İngilizce olan bir dil haline getirildi. Üzerine basa basa söylüyorum. Çok yakında Türkiye'den Türkler'i silecekler" dedi.
Bursa Nilüfer Belediyesi tarafından, 24 Kasım Öğretmenler Günü etkinlikleri kapsamında, Uludağ Üniversitesi (UÜ) Fethiye Kültür Merkezi'nde Türkçe konferansı tertip edildi. Ünlü fizikçi Prof. Dr. Oktay Sinanoğlu'nun konuşmacı olarak katıldığı konferansı, CHP Bursa Milletvekili Mustafa Özyurt, Büyükşehir Belediyesi eski başkanlarından Ekrem Barışık, Nilüfer Belediye Başkanı Mustafa Bozbey ve akademik çevreden çok sayıda davetli izledi. 2 saat süren konferans, sunum ile başladı. Sunumu takiben Nilüfer Belediye Başkanı Bozbey, etkinliğin önemine ilişkin bir açıklama yaptı.
Slayt gösterisinin ardından konuşmasına dilin bir milletin var olmasındaki önemine değinerek başlayan Prof. Dr. Oktay Sinanoğlu, bir milleti yok etmenin yolunun o milletin dilini unutturmaktan geçtiğini söyledi. Bunun tarihte Batılı devletler tarafından çeşitli milletler üzerinde defalarca uygulandığını belirten Prof. Dr. Sinanoğlu, Fransa'nın 'Hatay'ı işgal ettiğinde' binlerce yıldır Türkçe eğitim veren Türk okullarındaki eğitim dilini Fransızca olarak değiştirdiğini hatırlattı. Yine aynı şekilde Amerika'nın 60 milyon Kızıldereli'yi keserek onlara dilini unutturduğunu söyleyen Sinanoğlu, Gambiya'dan da örnek verdi. Gambiya'nın 'ortasından nehir geçen' küçük bir ülke olduğunu belirten Sinanoğlu, "Gambiya'nın bir tarafı İngilizler, diğer tarafı da Fransızlar tarafından işgal edildi. Bunların burada ilk icraatları, dili değiştirmek oldu. İngilizler eğitim dili olarak İngilizce'yi, Fransızlar da Fransızca'yı zorunlu hale getirdi. Çok değil bir nesil sonra, nehrin iki tarafındaki akrabalar birbirlerini anlayamaz oldu" dedi.
Türkiye'de de 1945'lerden bu yana benzer çabanın sürdüğünü vurgulayan Prof. Dr. Oktay Sinanoğlu, Türkçe'nin yüzde 50'si İngilizce olan dil haline getirildiğini ifade etti. Türkiye'de eğitimin A'dan Z'ye sıfır olduğunu öne süren Sinanoğlu, "Bizim millet İngilizler'den çok çekti. Bu milletin kuyusunu kazıyorlar. Milletleri millet olmaktan çıkarıp, ruhsuz ve alışveriş düşkünü kalabalık haline getirmek istiyorlar. Bunun için uğraşıyorlar. Türkiye'de eğitim, her yönüyle sıfırdır. Anaokulundan üniversiteye kadar sıfırdır. 1945'lerde start verilen bu süreçte sona gelindi. Üzerine basarak söylüyorum. Çok yakında Türkiye'den Türkler'i silecekler" diye konuştu.
1935 doğumlu Prof. Dr. Oktay Sinanoğlu, atom ve moleküllerin çok elektronlu kuramı ile 26 yaşında Amerikan Yale Üniversitesi'nde doçent oldu. 50 yıldır çözülemeyen bir matematik kuramını bilim dünyasına kazandıran Prof. Dr. Sinanoğlu, modern üniversite tarihinin en genç profesörü olma unvanını elinde bulunduruyor.
Last edited by Oghuse : 07.Şubat.2008 at 03:53
Burada bahsettiğimiz Türkçe'deki yabancı kelimeler olmamalı anladığım kadarıyla. Yani ne yapalım Türkçe'deki Arapça, Farsça kökenli kelimeleri çıkaralım mı? Bunu yapmaya çalışanlar oldu ve hâlâ var. İşte size bir Öz Türkçe eser:
Adam (Adem) yalvacın (peygamberin) uçmaktan (cennetten) kovulması
Ulu Tanrı bizim ilk babamız olan Adam yalvacı ve onun eşi Hava (Havva) ninemizi yarattıktan sonra onları uçmak içinde yaşatıyordu. Bu yeşil bahçanın içinde bunların arı (temiz) yaşamaları için buradaki alma (elma) ağacının yemişinden yemeği bunlara yasak etmişti. Günün birinde ak pınarın başındaki alma ağacının gölgesinde otururlarken tavgaç (şeytan) çıkageldi. Hava ninemize yaklaşarak onu tavladı ve bu güzel almadan yemelerini onlara tapşırdı (tavsiye etti).
Bu sırada Hava’nın karşısında yan gelip onun güzelliğiyle esirik (sarhoş) olan Adam yalvaç ipdeşi (hayat arkadaşı) Hava’nın sunduğu almayı yemekten kendini tutamadı.
Yalvaç, Tanrı buyruğunun tersine bu suçu işleyince ulu Tanrı gücendi ve bunları uçmaktan kovmak için kurgu kurdu. Bu isteğini onlara iletmek için Uçkun’u (Cebrail’i) yanlarına yolladı. Uçkun, Tanrı buyruğunu yalvaca Arapça söyledi. Adam yalvac uçkunun söylediklerini anlamadı ve şaşkın şaşkın ona bakarak yerinden bile kımıldamadı. Uçkun bu kez Farsça söylediAdam gene anlamadı. Bunun üzerine ne yapacağını bilemeyen Uçkun geriye döndü. Gördüklerini ulu Tanrı’ya ulaştırdı. Bu sırada gökler titredi ve şöyle bir buyruk duyuldu:
-Hey Uçkun, benim kulum olan bu Yalvaç Türkçeden başka dil bilmez ona benim buyruğumu Türkçe anlat!
Uçkun hızlı bir uçuşla yalvacın yanına vardı ve sözüne şöyle başladı:
- Hey ünlü yalvaç! Ben ulu Tanrı katından gönderilmiş bir yasaulum (memurum). Onun yüksek buyruğunu size iletmeye geldim. Bu eşsiz uçmağı ulu Tanrı size armağan etmiş ve bu urunda (makamda) arı yaşamanız için sizi bu alma yemişinden tatmağı size yasak etmişti. Ancak siz tavgacın tavına (sözüne) uyarak Tanrı buyruğunun tersine, bağışlanmaz bir suç işlediniz. Bundan ötürü Tanrı size kızmış, sizi buradan kovmamı bana buyurdu. Tanrı sizi sınadı. Siz onun yahşiliğini (iyiliğini) ve uçmağın değerini bilmediniz. Haydin sektiriniz buradan! (defolun buradan) Bu sözleri duyan Adam yalvaç korkusundan ürperdi ve hemen Hava’nın elinden tutarak uçmağın penceresinden kendisini loş karanlığa fırlattı.
-----------------------------------------------------------------------
Eğer bu konunun açılış amacı dilimizi bu hâle getirmek ise desteklemiyorum. Yok eğer Türkçe'yi YARI İNGİLİZCE kelimelerden kurtarmak ise destekliyorum. Hem de sonuna kadar...
Ayrıca sonradan ortaya çıkan abuk sabuk kelimelere de karşıyım. Oturgaçlı götürgeç misali. İşlev, ileti, olasılık, olanak gibi...
Ben de maalesef bu kelimeleri kullanıyorum, kullanaya mecburum.
Herkesin görüşüne saygılıyım. Lütfen siz de benim görüşlerime saygılı olun.
Last edited by poggerpohl : 19.Şubat.2008 at 00:37
Konuyu lk önce forum hakkındaki öneriler ve şikayetler bölümüne açacaktım ancak vazgeçtim. Konuyu buraya açma nedenim, her üyenin bir günde defalarca ziyaret etmesidir. Her neyse.
TSI Forumları, Football Manager Türkiye Resmi Araştırma sitesinin forumlarıdır. Son derece ciddi bir çalışma yapısına sahip bu sitede gördüğüm ufak tefek eksiklerden biri de üyeler tarafından Türkçe'mizin güzel kullanılmayışıdır.
Alfabemizdeki 29 harf, günlük konuşmalara yetmezmiş gibi "w, x, q" gibi harfleri kullanıyor, bazen daha da abartıp "v" yerine "w", "g" yerine "q" yazıyoruz.
"z" yerine "s", "v" yerine "f" yazılması da ayrı bir garipliktir. Şirin görünme, alışkanlık; her ne bahane ile olursa olsun yapılan bu tür yanlışlar yüzünden, dünyanın en güzel dillerinden biri olan Türkçe'miz yazım yönünden bir yozlaşmaya uğruyor.
Özellikle internetin yaygınlaşması, "icq, messenger" gibi anlık yazışmaların yapıldığı ağların kullanılması ile bu yozlaşma daha da fazlalaştı ve tarafımca tahammül edilemez hale geldi. Yine bir kaç saniyeden tasarruf etmek, şirin görünmek vb. bahanelerle kelimelerden sesli veya sessiz harf eksiltmeler de cabası.
Bugünün gençleri olarak biz, basit dil bilgisi ve milli dil bilincinden uzaklaşırsak, yarın yetiştireceğimiz nesillerin arkasından "ah, vah" çekmemiz komik olur.
İsteğim ve şahsi kanaatim, TSI Forumlarında Türkçe'nin düzgün yazılıp, kullanılması forum kurallarından biri haline getirilmeli. Gerekirse basit dil bilgisi kuralları -özellikle "dahi, bile" anlamındaki de bağlacının kullanımı- konusunda konular açılıp, sabitlenmeli; biz, üyelerin bu bilinci kazanmaları, forumlarımızda düzgün Türkçe ile yazması teşvik edilmelidir.
Bir nevi şahsım adına duyduğum rahatsızlığı ortak bir paydada yok etmek için bir kampanya başlatıyorum. Takdir sizindir.
Not: Benzer bir konu bulunduğu halde açmam da durumun vehametini gösterir nitelikte zannımca.
Last edited by Defuser : 19.Haziran.2008 at 17:59
Altına imzamı atıyorum. MSN dilinden nefret ediyorum. Şunlar ne demektir acaba ?
-eft.
-güsel
-sefimli
-we
-arqadasım
-öle
..
Lütfen hepimiz özen gösterelim Türkçe'mize. Bu konuda bilinçli olalım.
Evet bende nefret ediyorum böle konuşulmasından ne varsa bunda bizim kültürümüzün bozulması Türkye Cumhuriyetinin bitmesi demektir.Lütfen dikkat edelim düzgün konuşmaya ve kullanmaya lütfen arkadaşlar...