Maçın devre arasında yazdığım yorumdan bir bölüm... Az kalsın korktuğum başıma geliyordu... Hücum ederken kaptırdığımız bir top ve üç-beş pas sonra "Bilica'nın engin ve zengin katkısıyla" kalemizde bir penaltıya dönüştü...
Gerçekten de; BEŞİKTAŞ'tan DEĞİL, BİREYSEL HATALARDAN KORKUYORDUM... Nasıl korkmam ki? Stoperin BİLİCA, santrforun ise GUİZA ise korkmamak için hissiz olmak lazım... (Şu günlerde şeytan kulağına kurşun ama buna kaleci Volkan'ı da ekleyin...)
Hakem mevzuuna gelince... Tipik bir Türk hakem sendromu... Önce sahaya çıktığında "mesaj" vermeye çalışıyor, sonra verdiği kararların altında eziliyor... Toparlamaya çalıştıkça dağıtıyor... Bundan aylar önce "Türkiye'de hakem-makem yok... Yapamıyorlar işte... Beceremiyorlar işte... Yabancı hakemse yabancı hakem... Bir çözüm bulunsun artık" diye yazdığımda az kalsın bu forumda linç edilecektim... (Mecazen konuşuyorum elbette...Yani epey tepki aldım...) Aynı görüşteyim... Bu ülkede hakem-makem yok... Yan hakem hiç yok... Bugün yine Guiza'nın net bir pozisyonu ve aynı şekilde İbrahim Üzülmez'in bir pozisyonu offsayt gerekçesiyle kesildi... Ama şu-şu-şu karar diye tek tek saymak yerine, oyun geneline baktığımızda verdiği kararlarla asıl OYNAMAK İSTEYEN TAKIMI ince ince doğradı... Her hücumumuzda "dört elle" savunulduk, çekildik, itildik... Hiçbirine çalınmadı, çalınmıyor diye bir sonraki ofansımızda daha şiddetli çekildik... Hakem dağıldıkça dağıldı, avantaj kuralını saçma sapan yerlerde uyguladı, uygulanacak yerlerde es geçti ve oyunu durdurdu...Yani maçın altında kaldı... Malesef ülkemizde bu kadarı yetişiyor... Diyeceksiniz ki; yabancılar çok mu iyi? Elbette değil, ama bazen iyileri çıkıyor... Bizde o da yok... En azından nabza göre şerbet vermezler ve standardı skorborda göre belirlemezler...