- Kariyere küçük bir hikaye girelim, yazmayı severim. -

Önemli Not: Hikaye kısmında geçen herhangi kişisel bilgi muhtemelen ve hatta %90 yalandır, ha doğru da olabilir. Ama yaşı sallayacağım ona göre haberiniz olsun. He bir de isim doğru.

Önce sizlere kendimi tanıtayım. Adım Doğay Kamar. 36 yaşında emekli bir futbolcuyum. Kariyerimin ilk 5 yılında(16-21 yaş aralığı ) Mardinspor'un 3.kaleciliğini yaptım. Daha sonra 3.kalecilik olmaz derken, Tokatspor'un sağ bek eksiği açığından yararlanarak, kariyerime sağ bek olarak devam ettim. Burada 3 yıl görev yaptım. ( 21-24 yaş aralığı ) Yaklaşık 50 maç oynadım takımın 1.sağbeki olmama rağmen. Bu dönemde sakatlıklardan etkilendim, bir de önüme gelene dalıyordum. Faul yaparlardı " NOLUYORUZ KARDEŞİM HİŞŞ * kafayı yedek kulübesine çevirir." AHMET LEVYEYİ FIRLATSANA BENİM! " Haliyle bayağı da ceza alıyordum. Daha sonra Tokatspor battı, para kazandırmak için de transfer oldum. Adana Demirpor ile yeni bir sayfa açtım. 8 yılımı burada harcadım. ( 24-32 yaş aralığı ) Adana Demirsporda sağ bek olarak görev almaya başlamama rağmen, hücuma çok katkı sağladığımdan ve teknik yönümün çok iyi olmasından dolayı 1 sene sonra daha çok sağ kanat olarak görev yapmaya başladım. Burada sakatlık sıkıntım neredeyse hiç olmadı, ayrıca levyeme de kulübün el koyması ile sürekli maça çıkan bir oyuncu oldum. 8 sene de 230 maça çıktım ve bu maçlarda 32 gol, 103 asist yaptım, taraftarın sevilen bir ismi oldum. Hiçbir zaman milli takım kapımı çalmadı tabi. Daha sonra Adanaspor'dan yaklaşık 1,2 Milyon Pound'a İngiltere'nin Southampton takımına transfer oldum. 3 sene daha burada görev aldım. ( 32-35 yaş aralığı ) 30 maça çıktım, pek etkinlik gösteremedim ve daha sonra emekliye ayrıldım. Menajerlik kursuna katıldım, 2 gün sonra oradaki eğitmenlere ben ders vermeye başladım. Sertifikamı vermezseniz devam eder ve eğitimi bozarım diye tehditte bulunup 2 günde de sertifikamı aldım. Bundan bir kaç kulüp etkilenmiş galiba, bana teklif yolladılar. Yoldan geçerken alayım diye aldığım için ve işle ciddi ilgilenmediğim için hepsini reddettim. "Menajer olmayacağım, esnaf açıp çalışan menajerlere öğlen kurufasülye pilav götüreceğim, geçimimi burdan kazanacağım." dedim. Bundan bile etkilendi herifler anlamadım. Her neyse ben bu kurufasüyleciyi açtım Portekiz'in ortasına. Niye Portekiz onu da bilmiyorum. Neyse ilk birkaç gün gelip deneyen oldu, aha tuttu dedim. Bir şeyler söylüyorlar ama Portekizce, anlamıyorum. Bu paralı birkaç günden sonra sevmemişler olsa gerek, daha da gelen olmadı. Şu sıralar Portekizde bir kaç Türk'e satıyorum kurufasülyeci, eski artistlik yaptığım kulüplerin de menajerleri var almıyorlar, parasız kaldım. Derken;


?: Merhaba, kurufasülyeci Doğay siz misiniz?

Doğay: Buyur abi geç otur, koyayım hemen.

?: Teşekkürler, dükkan bayağı boş görünüyor.

Doğay: İşler kötü be abi, idare etmeye çalışıyoruz.

?: Bir tabak da siz alın, oturun konuşalım, esnafla samimiyet kurayım.

Doğay: Nasılsın abi iyisin? İsim, meslek?

ABJ: Alvaro Braga Junior, bir kurumda yöneticiyim.

Doğay: Oh oh iyi, bizim gibi sürünmüyorsundur abi sen.

ABJ: Aslında sürünüyoruz be koçum.

Doğay: Hadi ya? İş ne senin abi?

ABJ: Boavista takımının başkanıyım ben. Ha bak şu tepeye bak, onun yanında bizim stat falan var, tesisler aşağıda. Bizim de bayağı borç batağı var kulüp lig düştüğünden beri.

Doğay: Hadi beeee. Bak üzüldüm şimdi. Benim gibi parasızsın.

ABJ: Parasız parasızın halinden anlarmış koçum. Şimdi de sağda solda menajer arıyoruz, o da yok. ( Aha iş fırsatı ) Kimse bedavaya çalışmıyor ki. ( Ve bir iş fırsatı daha sönüyor. )

Doğay: Hadi abicim bedavaya iş yapmıyorum ben çık git dükkandan. Bunun için geldin değil mi he?

ABJ: He zaten parasızsın, gel takıma geç dedim. Ulen zaten fakirsin gelsen n'olur, buradan bi' şey yapacağın yok, kuru fasulyen iğrenç zaten, Portekiz'liyim ama kuru fasulyenin kötü olduğunu bile anlıyorum be yuh ulan!

Doğay: Ben fasulyelerim ile gayet barışığım, seviyorum onları kardeşim!

ABJ: Bak buralarda bu fasulye ile geleceğin yok belli. Gel kulübe diyorum, lig atlatırsan kalırsın, atlatamazsan gidersin. Atlatırsan maaş da bağlarız. Daha sonra paralı işin olur, futbola dönersin, hem hele kulübü bi' kalkındırırsan 5 sene içerisinde tanınan biri de olursun dünyada bir menajer olarak. Fasulyeleri bırak, fasulyelerden iş yok sana!

Doğay: Hmm, para diyorsun, bir sene bekle diyorsun, sonra dünya kulüplerine gider, parayı ruloya sarıp tuvalet kağıdı olarak kullanırsın diyorsun.

ABJ: Öyle de düşünebilirsin.

Doğay: Fakir fakiri çeker gardaş, kabul ediyorum.

ABJ: Yatırımların ile kulübü kalkındıracağız umarım.

Doğay: Aha bu dükkanı satıp parasını da kulübe geçirsek? Borçları öderiz azıcık.

ABJ: Oha çok iyi fikir. Hemen başladın ha, bu ticari kafayla zaten borcumuz felan kalmaz ehuehue. Hadi kulüp binasına gidek.



Der iken boş mukaveleye sözleşmeyi imzaladık, başkan oraya bol sıfır koydu. Başka da rakam koymadı. Biz de Boavista kulübünün başına geçtik. Para hala bana yok. Ama kulübe kazandırırsak bana da akacak. Hedef bu!








Kuralları okudum, kabul ediyorum.

Kariyere daha yeni başlıyorum, aynı zamanda bir de ortak kariyer yürüttüğüm için hızlı değil ama orta halli gider diye düşünüyorum. FM 12'de son "tek başıma" kariyerim diyeyim bunun için. Ortak Kariyer felan yaparız belki yine arkadaşlarımla. Sonraki mesajımda kulüp hakkında bilgileri derlerim, toplarım. Borcumuzu öğrenirsiniz. Ve başlarız hayırlısıyla.