Sayın Erik Gerets,
Galatasaray'a geldiğin günden beri iyi ya da kötü sürekli konuşuldun. Ekonomik sıkıntılar çektin. Herşeye rağmen Galatasaray'ın şampiyon olmasında en büyük etkenlerindendin. Şampiyon olana kadar her şey mükemmel olmasa bile güzeldi. Sonra transfer dönemi başladı. Galatasaraylılar hep kaliteli oyuncular bekledi. Ama transfer yapmayı bilmeyen yöneticilerin vardı. Transfer istedin dünya kupası bitsin dediler. Somoza için gönderdiğin yöneticiler alakasız bir şekilde Carrusca ile geldiler. Çünkü Somoza'yı Villareal kapmıştı bile. Carrusca kötü oyuncu değildi, fakat yine de istediğin transfer değildi. Bunun gibi birçok oyuncuyu gecikme yüzünden kaçırdık elimizden. Sen her zaman umutluydun, fakat bu umut yavaş yavaş umutsuzluğa dönüştü. Ve transfer dönemi sona erdi. Takıma gelen oyuncular istediğin oyuncuların yedeği bile olamayacak oyunculardı. Son günde yeteneksiz Inamoto ve Ş.Ligi için yetersiz olacak olan oyuncu M.Topal geldi. Lig maçları başlamıştı. İlk maç berabere bitti. Sonra ikinci maç geldi çattı. Kayseri maçı tüm Galatasaraylıları umutlandırdı. Bu umut M.Boleslav maçındaki harika performansla devam etti. Sonra bir beraberlik serisi başladı. Bu beraberlik serisi tüm Galatasaray taraftarını kahretti. Şampiyonlar Ligi ilk maçı geldi ve kesinlikle vasatı aşamadık. Daha sonra Beşiktaş maçı geldi. Bu maçı kazanmamız beni çok iyi bi oyun oynamamamıza rağmen umutlandırmıştı. Ve 3 saat önce Trabzon maçı başladı. Bu maçtan çok umutluydum. Kesin yeneceğiz görüşü içerisindeydim. Dk.8 Gökdeniz attı. Bu gole üzüldüm. Dk.18 Ersen Martin attı. Bu gol beni küçük bir umutsuzluğa doğru sürükledi. Dk.42 Hakan Şükür geri döndü. Bu gol beni umutlandırdı ve kesinlikle ayrı bir anlam taşıyordu. Kral 235 demişti. İlk yarı bitti. İlk yarının bitiş düdüğüyle biraz sabırsızlanmaya başladım. Kral sonunda şanssızlığı yenmişti. En az 1 gol daha bekliyordum ondan. Ve ikinci yarı başladı. Daha ne olduğunu anlamadan bir Tomas klasiği yaşandı. 3-1 olmuştu. Ama yine de kazanabileceğimizi düşünüyordum. ama yavaş yavaş umutlarım tükenmeye başladı. Çünkü Hakan'ın formasını istemek için maçın sonunu bekleyemeyen Trabzon defansı formayı çekiyor, Ümit kariyerinin en kötü günlerinden birini yaşıyordu. Kaçırdığı goller isteyerek bile kaçırılamayacak kadar kolay pozisyonlardı. Ve maçın son düdüğü geldi. Bu düdükle birlikte artık inancım sona ermişti. Bu takımda yapabileceğin şeylerin artık yok gibi olduğunu anlamıştım. Sen hala gözümde dünyanın en iyi antrenörlerindensin fakat burada artık yapabileceğin bişey kalmadı. Onun için;
GİT ARTIK ERİK GERETS.
Kariyerini daha fazla zedeleme boş yere. Bu takımı adam etmeye artık senin gücün yetmez. Ne kadar üzülsem ve menajerlik yeteneğine ne kadar güvensem de yapacağın bişey kalmadı.
Alıntı Değil Kendim Yazdım