Herşeyi söyleyebilirsin ancak Kendisinin karakterine kefilim.. İş karaktere inmesin nolur..
Printable View
Aykut Kocaman iyi insan, karakterli ancak kötü teknik direktör. Birisinin kötü teknik direktör olması, kötü insan olacağı manası çıkarılamaz. Aykut Kocaman'ın yapacağı en doğru iş sportif direktörlüğü yapmasıdır. Eğer devam ederse bu takım kusura bakmayın ama kimi alırsa alsın ilk 3'e dahi giremez.
İşi karaktere dökmeyelim lütfen.
furkan58, herşeye muhalefetsin be kardeşim. Bi geçmişten örnek verme bi kıyaslama artık.
Allah Allah Aykut Kocaman geri dönünce karaktersiz , aynı şeyi Fatih Terim'in yaptığını söyleyince herşeye muhalefetsin. Söylemiyim mi yani ? Yapmadı mı ? Yalansa yalan de. Bunu bir Fenerbahçeli dese bu örneği vermezdim ama Galatasaraylı verirse önce kendi takımına bakmalı dimi :)
Okyanusları aştıkdan sonra gölde boğulmak istemiyoruz Aykut hocam. Bu kadar çabuk pes edemezsin etmemelisin ..
bu sezon belki de 5. istifasıydı bana göre. ancak bu kez herkesin görüp duyduğu bir istifa oldu.
napalım, buraya kadarmış.
her iki taraf için de hayırlısı olsun.
Para mı?
O görevde sonra dünyaları verdiler tv programlarında yorumcu olsun diye, kabul etmedi.
Bir Galatasaray maçında gene bu teklifi sundular yorum yapsın diye, bu sefer kabul etti ve alacığı parayı bir hayır kurumuna bağışlanmasını istedi.
Aykut Kocaman ve para, ikisi yan yana gelmeyecek tek değerdir.
Ben genel olarak soylemistim fakat Aykut Kocamana yormus herkes .Fenerbahce Konyaspor macindan sonra TDligi birakip sonra Fenerbahcede gorev almasi ne kadar karakterli oldugu gosteriyor.Ayrica bu klubun en sembol isimlerinden birisi olan Alex'e yaptiklarindan sonra ben bu adamin karakteri konusunda suphe duyarim.Duymayana da saygi duyarim.
Aslında bunlar önemli değil, asıl önemli olan Aykut Kocaman kararından dönmez diyenlerin daha önce döndüğünü bilmeleri gerektiği,Fatih Terim bırakmış bırakmamış dönmüş dönmemiş,Fatih Terim sözünden dönmez demedi kimse kendi kendine gelin güvey oluyorsun.Geri dönerse suçlu mu olacak Aykut Kocaman ? Tabi ki hayır ancak sen her şeyden nem kapmaktan vazgeç artık.
İstifa ederken bile adamlığını gösteriyor, arada kaynamasın diyerek öncelikle Karabük'ü tebrik ediyor, onlar hakkında konuşuyor ve sonra da yine kendine yakışan bir şekilde istifa ediyor.
Çoğu kişi maçı izlerken aynı düşüncelere kapılmıştır eminim, Aykut Kocaman artık bırakmalı diye. Ben 10 sene takımın başında kalsın istiyorum ama dün akşam ne teknik, ne taktik ne antremanla alakalıydı yaşananlar. Bir takım bu kadar kötü olamaz, sürekli idmanlarda pas çalışan takım 2 metre önündeki adama pas atamaz durumda olamaz, kendi sahanda 2-0 yenikken buna reaksiyon gösterememezlik yapamaz, bu teknik taktikten çok farklı bir şey.
Fenerbahçe tarihinin en ama en zor döneminde takımın başındaydı Aykut Kocaman. Bir daha böyle bir şey yaşayacak teknik direktör olmayacaktır. Hatırlayalım geçen sezonun başını, herkes şaşsın, Aziz Yıldırım tutuklanmış, yöneticiler ne olduğunu anlamaya çalışırken ortada kimse yok ama bir kişi var, Aykut Kocaman. Tüm camiaya sahip çıkan, sahada ben vardım diyen ve ilk günden beri takımın başının dik kalmasını sağlayan adam, Ali Koçlar Nihat Özdemirler hep o ilk şok geçikten sonra ortaya çıktılar. Takım deplasmana gider, federasyon başkanı takımın geleceğiyle alakalı pazarlık yapmak için seni çağırır sen takımla deplasmana gidemezsin.
Pek çok olay sayılabilir, hepsine göğüs gerdi, şampiyonluğu son maça kadar taşıdı. O nedenle geçen sene kaçan şampiyonluk Fenerbahçe'liye Denizli'de ya da Bursa'ya kaptırılan şampiyonluk kadar koymuyor, ben geçen seneyi düşündükçe gurur duyuyorum o mücadeleden çünkü. O seneden son maça kadar iddianı sürdür, bu sene aman kupa ya önemsiz sonuçta denilen ama 30 senedir alamıyor diye de dalga geçilen kupayı çok net skorla üstelik şampiyonluğu kaybettikten 3 gün sonra kazan, bu mücadele 100 sene geçse de saygı duyulacak, o inanışın nesilden nesile aktarılacağı bir sezon olacak.
Fenerbahçe'ye faydalı olmadığımı gördüğüm an istifa ederim demişti. Dün taraftar arasında ikilik oldu, tepkiler oluyordu ama bu denli değildi ve istifa ederken seçtiği cümleler de anlamlı. Artık kendisinde mücadele edecek gücü bulamıyor. İnanıyordu, oyuncularına inanıyordu en azından ama onlar yeterli karşılığı veremedi. Ve ilk defa istifa etti, bu saatten sonra dönmesi çok zor çünkü bırakmasa çıkıp basının önünde bunu açıklamazdı, takım istediği gibi kuruldu, 20 milyon euroya adam istiyorum dese devre arası istediği adamlar alınacaktı, yönetim arkasındaydı ama durmadı.
Ben de Aykut Kocaman gibi bekliyordum, bu takım bir yerde reaksiyon gösterecek ama olmadı hep kısa süreli parlamalarla ortaya çıktı. Bu adama biz hiç zaman vermedik, kendini yenilemesi, dinlenmesi için. Böyle bir şeye ihtiyacı var çünkü bitmiş artık. Bu geri dön çağrılarıyla yeniden kendine gelebilir mi bilemiyorum . Ama Aykut Kocaman kolay harcanmamalıdır, bu kulübe başkan olmasını istediğim adamdır ileride.
Şimdi son görevi kaldı, yönetime benim yerime bu bu bu gelebilir diye bir rapor sunsun hatta futbolun tek patronu olarak gitsin bulsun getirsin yeni hocayı ve dinlenmeye çekilsin.
Geçen seneki dik duruşunu unutanlar olsa da, ben unutmayacağım...
Ne olursa olsun; Sen bizim KOCAMAN gururumuzsun, adam gibi adam AYKUT KOCAMAN.
Dün anladım ki Aykut Kocaman Başkan için mükemmel bir kalkan, Futbolcular için yan gelip yatmanın dayanağı imiş. Bu yüzden mevcut tablo hiç mi hiç şaşırtmıyor artık. Aykut Kocaman bu kulüpte her türlü yönetim işini yapabilecek hatta Başkan olabilecek biri, Ancak mevcut konumunu ve sergilemiş olduğu iyi niyeti hem başkan hem de oyuncular çok iyi kullanıyor.
Bunun için değil mi zaten artık gücüm kalmadı açıklaması. Herkes sırtını dayamış ve şapkadan bir tavşan değil, tavşanlar çıkarmasını bekliyor.
Alex olayı yeniden gündeme geliyor, oyundan aldığın adam kulübe yerine tribüne çıkıyor, oyundan çıkarken alkışlayıp tokalaşmak isteyen hocasının yüzüne bakmıyor ama yine de bu adam heykel açılışında gidip oyuncusunun yanında olabiliyor.
Benim de böyle hocam olsa, benim de dünya pek umrumda olmaz, nasılsa Aykut Kocaman var derim, o sahiplenir durumu derim, ne sahada koşar mücadele ederim ne de takımın haklarını savunmak için dışarıda mücadele ederim.
aziz başkan yine başardı başarısızlığın üstünü gündem değiştirerek kapatmayı :)
aykut hocanin karakterini karistirmayin diyenler adamin özel hayatta nasil biri oldugunu nerden biliyorsunuz? sanki 7/24 onunla mi oturup kalkiyorsunuz? sadece tv den gördügünüz bir adami bu kadar savunmayin.. istifayi kesinlikle geri cekmemeli.
Kocaman kalacak. ama kendi için kalmamalı. adam bitti , bitirdik. oyuncu koşmaz , mücadele etmez biz herşeyi bu adama bağladık. hiç oyuncular sorgulanmadı , her zaman bu adam suçlu oldu. onu sevdiğim için kalmaması gerektiğini düşünüyorum. yıpratıyoruz onu. Ama kalacak. Başkanın ona 'biz bu yola beraber çıkmadık mı , beni yalnız mı bırakıyorsun' demesi yeterli.
Ben sizin gibi biri değilim. Bunu bugün biraz daha net olarak görüyorum. Spora, futbola, taraftarlığa bakış açılarımız arasında kapanmaz uçurumlar var. Ben değişmeyeceğim, onu biliyorum. Aramızdaki o uçurumu kapatıp sizi bana yaklaştırabilecek bir güç de göremiyorum artık. Ben galiba fazla duygusal bakıyorum taraftarlık meselesine. Bir çeşit aitlik hissi bu. Bir bütünün parçası, bir ailenin ferdi olma hissi. Birlikte sevinip, birlikte üzülebilme lüksü. Lüks diyorum, çünkü belki de zamanın ve şartların getirdiği beklenmedik ve giderek artan bir yalnızlığı bertaraf edebilmenin bir yolu olarak gördüm Fenerbahçeliliği. Zamanla arttı bu his, genişledi ve başkalarının açtığı boşlukları –belki de üzerine vazife olmadığı halde- doldurdu. Galibiyeti, güzel futbolu, zaferleri sevdiğimi inkar edecek değilim. Beni de en az sizin kadar sarhoş ederler. Ama demek istediğim, benim için Fenerbahçelilik bu galibiyetlerin, zaferlerin ötesinde bir aile olma halidir. Ama bugün Aykut Hoca’yı istifaya çağırıp, “Şike” diye bağıranlarla aynı ailenin parçası olma fikrini aile olmanın doğasına aykırı buluyorum.
Hayır, Aykut Hoca ile ilgili methiyeler düzmeyeceğim. Her kelimesinde samimi olduğum çok şey yazdım Aykut Hoca için. Yine de az yazmışımdır. Zihnim, kalemim bu kadarına yetti. İstatistiklerle de konuşmak mümkün. Bu gece “bardağın dolu tarafına bakmak gerekirse” diye başlayan ve Aykut Hoca’nın Fenerbahçe’deki başarılarını özetleyen çok yorum dinledim, ne gariptir ki bu koroya geçmişte onu eleştirenler de dahil. “Aykut Hoca’nın devre arasında takımı bırakması daha çok zarar verir” topuna girecek kadar pragmatist de değilim. Bu gece onca laf kalabalığı içinde duyduğum en anlamlı sözü Cem Pamiroğlu söyledi: “Bu ülkede taraftarlar takımları mağlup olunca, o sevdikleri insanların canlarını acıtmak için ellerinden geleni yapıyorlar.” Benim derdim bu vasatla işte.
Bu ülkede taraftarın vasatı –ki ezici bir çoğunluğa tekabül ediyor- rakip takımların üzüntüsünden marazi bir mutluluk devşirmekte ne kadar mahirse, kendi takımının başarızlıklarında da o takımın hocasına, oyuncusuna karşı sadist, acımasız, abartılı bir tepki geliştirmekte o kadar mahir. Galip geldikçe alkış tuttukları, iltifata boğdukları o insanların canını acıtmadan, kalbini kırmadan kendi üzüntüsünü, sinirini bertaraf edemeyecek, huzur bulamayacak bir taraftar profili bu.
Benim kişisel Fenerbahçelilik tarihim – özellikle ilk yarısı- bolca mağlubiyet, hezimet barındırıyor. Fenerbahçe’nin dış mihraklara ihtiyaç duymadan kendi türbülansını kendi yaratabildiği dönemler. Dile kolay, 88-89 sezonundan sonra 2001 yılına kadar tek şampiyonluk görmüşüz. İlkokul, ortaokul derken lise bitmiş, bir şampiyonluk. Avrupa macerası ondan fena. Bu tablonun etkisiyle midir bilmiyorum, benim Fenerbahçe ile meselem galibiyet/mağlubiyet ikileminin hep ötesinde oldu. Bu beni mağlubiyetlere üzülmekten alıkoymamakla birlikte o mağlubiyeti de sahiplenme duygusu geliştirdi. Bir aile, bir cemaat olma hissi bu damardan büyüyüp gelişiyor.
Bu noktadan sonra taraftarlık kişisel tarihinin, alışkanlıklarının, rutininin bir parçası olmanın da ötesinde bir çeşit mesai halini alıyor. Antrenman nasıl geçti diye düşünüyorsun mesela. Takımda formsuz bir oyuncu varsa aklın onda oluyor, nasıl toparlar diye dertleniyorsun. Moralini yüksek tutsa bari. Maçta biri sakatlansa onunla birlikte acı duyuyorsun. Tam da yükselişe geçmişti. Deivid sakatlıktan döndüğü maçta gol atıp, göz yaşlarına boğulunca gözün onunla birlikte dolar. Galip gelmenin hazzı, onun yanında bir hiçtir. Aileye yeni katılanlar olur mesela. Stoch’la takımın buluşmasını hala hatırlıyorum. Boş olan takım otobüsüne binip önlerde bir koltuğa oturmuştu. Otobüse binen her oyuncu elini sıkıyor ya da kucaklıyordu. Stoch şaşkın ve çekingen, otobüse biri bindikçe kıpırdanıp, doğruluyor. Çabuk kaynaşsalar diyorsun. Sezer’le Emenike’ninki ise herkesin hatırındadır. Koca takım otelin önünde toplanıp karşılamış, kucaklamıştı. Emenike 1 maç oynamadan gitti ama aylar sonra hem de rakip takımın hocası olduğu halde oyundan çıkarken o ailenin babasının elini öptü, o günlerin hürmetiyle. Bir kere bu ailenin ferdi olunca ne kadar uzağa gidersen git kopamazsın diye düşündün.
Benim gibi bir taraftar için Göztepe maçı öenmlidir mesela. Galip geldiğimiz için değil. Yenilip elensek de dünyanın sonu değildi. 29 sene alamadığımız bir kupadan bahsediyoruz. Önemli olan takımın bir süredir bir profesyoneller ordusundan bir aileye dönüşme haliydi. Recep Niyaz gol atınca stadın güvenlik görevlileri bile kendi oğulları gol atmışcasına sevindi. O Recep, and içmiş ilk golümü atınca sevincimi hocama sarılıp yaşayacağım diye. O hocasına sarıldığında bir an için bir baba ya da bir evlat olduğunuzu anımsadıysanız o galibiyetten önemlidir. Ya da tüm takım Krasic’e moral bulsun, özgüveni yerine gelsin diye gol attırmaya çalışıp nihayet başarınca hakkı ödenmeyecek bir dostunuzu anımsayabiliyorsanız bu galibiyetten önemlidir. Futbol gerçek hayatı taklit edebildiği ya da dolaylı olarak da olsa onu yeniden üretebildiği ölçüde değerlidir. Galibiyet ya da mağlubiyet bunun ancak birer parçası olabilirler.
Aykut Hoca’ya bu takımın başına geçmeden önce de büyük hayranlığım vardı. Gol kralı olması, bu takımın efsane oyuncusu olması filan bir tarafa duruşu, karakteri, futbola bakışı ile Fenerbahçelilik kimliğini – şayet böyle tek bir kimlikten bahsetmek kabilse- üzerine inşaa edebileceğimiz bir figür olarak gördüm. Fenerbahçeliliğimin bir ölçütü oldu. Fenerbahçe’yi sadece başarıya endeksli yönetici ve taraftar profilinden, aldığı paraya bakan cilalı profesyoneller ordusundan bir aileye evrilmesini sağlayacak bir aktör olacaktı. O yapamazsa zaten kimse yapamazdı. 3 Temmuz süreci bütün yıpratıcılığa rağmen Aykut Hoca’ya bu fırsatı da sunmuş oldu bir bakıma. Bir süre için de olsa Fenerbahçe taraftarı şampiyonluğu ikinci plana atıp kenetlendiler, bir onur mücadelesinin neferi oldular.
Ben 3 Temmuz sürecinin verdiği bütün zararların yanında, etnik, dini ya da sınıfsal bir saikle bir araya gelmemiş Fenerbahçe taraftarını ortak bir mücadele alanı üzerinden örgütleme, kimliğini bu mücadele üzerinden yeniden tanımlama imkanı sunduğuna inandım. Bu kimlik üzerine inşaa edilecek Fenerbahçelilik olgusunun dayanışmacı, zalime direnen, mazlumun yanında bir cemaat, bir aile olmaya imkan vereceğini düşündüm. Aykut Kocaman bu olası dönüşümün sembolü olabilirdi pekala. Bunun önündeki en büyük engelin başta stadı dolduran “müşteriler” olmak üzere Fenerbahçeliliğini galibiyet/mağlubiyet matrisi üzerinden tanımlayan taraftarlar olduğunu berabere biten Marsilya maçından sonra yazmıştık:
“Belki çok daha önemli bir soru: eğer gelen beraberlik sonunda takınılan tavır arenada gladyatörün kellesini isteyen “müşteri”ninkinden daha anlamlı değilse nerede kaldı 3 Temmuz’dan bu yana sürdürülen mücadelenin o düzene meydan okuyan devrimciliği? Eğer bu takımın stada gelen taraftarı, son 2 senede yaşananları, bütün olumsuzluklara rağmen gelen başarıları ve uğruna soyadından ilhamla tezahüratlar ürettikleri bu başarının baş mimarını bir kalemde silip, kendini galibiyete – hadi gönül düşürüp en azından güzel oyuna- para ödeyen bir müşteriye indirgeyip, henüz 5 – 6 bilet önce parasını ödeyip geldiği maçta kendisine unutulmaz mutluluklar yaşatan adamı da istifaya davet edebiliyorsa, o sözümona futbolun kurulu düzenine meydan okuyanların da bu uğurda yaptıkları kadar yıktıklarını da konuşması gerekir. Fenerbahçe’de devrimin kendi çocuklarını yeme potansiyeli de bu tartışmadan hareketle başa bir yazının konusu olsun.”
O yazıyı yazmaya bile fırsat vermediler. Aykut Hoca nihayet istifa etti. Belki de Türkiye futbol tarihinde ilk defa yerlisi/yabancısı, kadroda olanı/olmayanıyla futbolcular tesislere gidip hocaya “sen yoksan biz de yokuz” dediler. Sahadaki oyunu kıyasıya eleştirebilirsiniz. Hocanın teknik/taktik bilgisini de. Malum bu ülke bilgisayar başında CM oynayarak sabahlayanın, o tecrübeyle hocaya yeteneksiz diyebilme cürretine sahip olduğu bir futbol atmosferine sahip. Elinizi korkak alıştırmayın. Ama hakkını da teslim edelim. Şu kısıtlı zamanda taraftarı dönüştürmek mümkün olamadı ama görünen o ki takım bir aile olmuş.
Yarın Aykut Hoca geri döner mi bilmiyorum. Bu saat itibariyle gelen haberlere göre dönme ihtimali yüksek görünüyor. Dönse bile, hatta dönüp de sezon sonunda takımı şampiyon yapsa bile artık bir devir bitmiş gibi geliyor bana. Bugün statta takım mağlup duruma düştüğünde Hoca’yı istifaya çağıranların, “şike” tezahüratı yapanların, Kuyt gol atınca yuhalayanların, hasılı takımları mağlup olunca, o sevdikleri insanların canlarını acıtmak için ellerinden geleni yapan “müşterilerin” futbol ikliminin vasatı oldukları, o vasatın da ezici bir coğunluğa tekabül ettği bir ülkede devrim bu baharın çiçeği değildir. Belki başka bahara. Kim bilir..
Papazınçayırı
Yönetime düşen şu adamın peşini bırakması artık. Her puan kaybından sonra hakaretleri, küfürleri hakedecek biri değil. Başarısız da olmadı Fenerbahçe kariyerinde. Tam zamanı bence.
Önceden Aziz Yıldırım istifa eder geri döndürülürdü, başkan yeni kalkanı bulmuş aynı işi Aykut Kocaman'a yaptırıyor artık..
İstifadan dönmesi sadece Galatasaray a yarar.
Aziz Yıldırım ında artık ağrısız sızısız ayrılması gerekir.
O egosunu kırıp gitmeli.Bu klube çok hizmetleri oldu asla yadsınamaz ama artık her dönemin bir sonu olduğu gibi onunda döneminin sonuna gelindi.Bunu görmemek için kör olmak gerekir.
Yoksa Fenerbahçe yi cadı kazanına dönüştürecek tribünler birbirini kırar hale gelecek çok şey kaybedeceğiz.
Yeni dinamik bir yönetime ve teknik anlamda çok çok iyi bir hocaya ihtiyacımız var.
2 3 yıl içinde de yerli oyuncu yapılanmasını yeninden elden geçirmek gerekecek.
Volkan Bekir Gökhan Topuz gibi oyuncular artık daha zor verim alınır hale gelecek.
Zor günler bekliyor bence bizi.
İkinci senaryo Aykut Kocaman kalır Eren Derdiyok Diego +1 oyuncu daha gelir Stoch Baroni gönderilir yada iyice kesilir.Takım ikinci yarı 15 16 galibiyet alır, ya şampiyon ya da burun farkıyla ikinci olur.
Gelecek sezon başı yine sana kaos yine kaos.
Aykut Kocaman ın harcadığı parayı hesaplamaya kalkmayalım şimdi rahat 120 130 milyon kaybettirdi klube, birde devre arası sadece bonservise en az 15 20 milyon euro daha verilecek.
Bu kadar kurumsallığın üzerinde duran bir başkanın büyük takımlar devre arası transfer yapmaz diyen başkanın takır takır sözlerini yemesi üzücü.
Aykut Kocaman Fenerbahçe yi yönetecek kalibrede teknik adam değil çok net şekilde görülüyor Fenerbahçe bu kadar mahkum korkak oynamayaz, Emre Alex gibi vakaları olmasa ve bu kadar yıpranmasa sportif direktör olarak devam etmesini isteyebilirdim ancak o zaman yine başka sıkıntılar ortaya çıkabiliyor.
Oyuncu koşmuyorsa koşanı oynatacak oyuncuyu koşmaya motive edecek.Hep söyledikleriyle çelişir mi bi adam.Alexsiz sistem sistem dedi baroni den Alex yaratmaya çalışıyor şimdi kiii getireceği Diego da Alex in bir türevi adam.Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu misali :) Oyuncular çıkıp hocanın sucu yok biz düzelteceğiz herşeyi o başımızda kalsın ne olur mantığı nedir anlamıyorum.
Madem düzeltebiliyorsunuz hocaya ne gerek var ? Veya bu zamana kadar neden düzelmediniz.
Adam gücüm kalmadı diyor bu kadar aciz mi Fenerbahçe
Ne Aykut Kocaman fetişzmiymiş bu kadar anlamadım.Türkiye dışında hiç bir ülkede görülmeyecek bir süreç şu Aykut Kocaman Fenerbahçe süreci.
İstifa tek taraflı bir olaydır geri dönüşü olmaz.Olmamalı.
Tamda şuanda playlistten rastgele çalan şarkı, çok anlamlı :)
http://www.youtube.com/watch?v=EWJr-a5Cimk
Bu saatten sonra görevine devam etmesi daha kötü olur. Adam istifa etmek istiyor, seni onu zorla takımda tutup görevini yapmasını istersen, adam isteksiz olduğu için haliyle takıma zarar verecektir.
Karar verilmiştir, açıklanması için bizim maçın sonucu bekleniyor muhtemelen.
Fırat Günayer @firatgunayer Kocaman'ın hala bu saate kadar evet dememesi için 2 önemli sebep: 1)Kasımpaşa maçı sonrası da futbolcular aynı sözü verdi.2)Taraftar tepkisi
Aziz yıldırım gfb yi yaftaladı ama diğer gruplar ortak açıklama yayınladı protestolar tek gruba yıkılamaz diye.Aziz Yıldırım gün be gün irtifa kaybediyor.
Aziz Yıldırım futbola yakışmayan bir adam açık ve net,bir başkan bu kadar konuşmamalı duygu sömürüsü yapmamalı ve kendini durmadan başka takımlardan üstün görmeye çalışmamalı biraz hatalarını arayıp onları düzeltmeli
Aykut Kocaman a gelince öncelikle oyun stili değişmeli sow yardımcı forvet gibi oynuyor ilerde hedef bir adam olmalı bitirici ve topu ayağında tutabilen sırtı kaleye dönük oynayabilmeli
Artık kanat transferi yapılmamalı bir zahmet takımın eksiği olduğu mevki: oyun kurucu yok bu sebepten fenerbahçe yaratıcı olamıyor alex iyi bir 10 numaraydı topu dağıtıyordu filan ama onun eksiği de oyunu çift yönlü değildi pres özelliği azdı eğer fenerbahçe diegoyu alırsa çok büyük hata yapar bundan dolayı ve ön liberolara gelince nerde duracaklarını bilmiyorlar mesela rakip hasan alinin kanadından geliyorsa ön libero oraya doğru yaklaşmalı ve pres yapmalı bu eksiklik fenerbahçede çok var benim transferlerden sonra ideal kadrom
volkan
gg-bekir-yobo-hasan ali
kuyt(krasic)-meireles(sezer-selçuk)-transfer-caner(stoch)
sow ve hemen önünde yukarıda anlattığım gibi bir forvet
Aykut Kocaman Alex göndererek büyük hata yaptı.Sow arkasında pas dağıtıcak bir oyuncu vardı oda Alex'ti.Baroni'yi onun gibi oynatmaya calıştı olmadı.Sonra Sezer denedi gene olmadı.Alex sevmem.Ama bu sistemle ona ihityacın var.Neymiş koşmuyormuş,pres yapmıyormuş ? 2 seneden beri Alex takım'da nedne göndermedin dur söyleyim.
Aykut Kocaman =140
Alex =136
Sanırım yeterince acıklıyıcı olmuştur ?
LigTv son dakika geçti, kalıyormuş. İkna edilmiş.
SON DAKİKA | Teknik Direktörümüz Aykut Kocaman, göreve devam kararı aldı.
Karabükspor maçının ardından istifa ettiğini açıklayan Fenerbahçe teknik direktörü Aykut Kocaman, Aziz Yılıdırım ile sabaha karşı yaptığı toplantı sonrası kararından vazgeçti. Kaynak Lig TV
Aykut hoca yıpranacak , kendini feda ediyor ama sevinmedim desem yalan olur.
Ya iyi de yönetim niye istifayı düşünmüyor. İstifa etmesi gereken yönetim değil mi?
Cnn Türk : Aziz Yıldırım KAKA transferi için Ispanya ya gitti