Öncelikle sana ne oluyor diyenler olabilir. Buyursunlar desinler. Sözümüz yok onlara. "Gönlümüz gönlü açıklara açıktır." diyerek; "Bismillah" çekerek başlayalım. =))
Burada Türkçe'nin bazı bilinmeyen yönlerini buraya aktarmaya çalışacağız. Tabi ki sabırla ve şevkle yapacağız bunu.
İlk konumuz:
"A" sesi...
Türkçe'nin en kolay sesidir. Aslında sesten çok bir köktür.
Eski Türkler bu köke inançlarından dolayı "Tanrı, gök, yüksek" gibi anlamları yakıştırmışlardır. Çünkü ilk bu kelimeyi icât etmişler. Bu kelimeye de kendilerini Yaratan varlığın adını isnat etmişlerdir. Doğaldır, normaldir. Sonradan değişmiştir. Bu da normaldir. =)
Bu kökten türetilen kelimelere bir bakalım.
ağ - yükselme, Tanrı'ya yükselme manaları isnat edilebilir.
ağıt - ilk anlamını kısmen de olsa hâlâ korur.
ağla(mak) - gözyaşı dökmek bugünkü manası ile.
*Yumuşak "g" ler Türkçe'nin kolay söylenme güdüsünden kaynaklıdır.
Ağıt, ağlamak:
Eski Türkler erkeği olsun kadını olsun savaşçı bir toplumdur. Kadınlar bu savaşlarda tarih boyunca üstlendikleri misyonu hakkıyla yaparak, erkeklerine destek olmuşlardır. Kadın-erkek eşitliği hususiyetini kanun bazında, burada kanundan kasıt evrenin kendi kanunudur, (Allah'ın takdir ettiği kanundur aslında ama mümkün olduğunca dini öğelerden kaçınmaya çalışacağım.)
İslam'dan sonra en iyi işleyen kültürdür.
Türk erkeklerinin toplum yaşantısında bugün her ne kadar tîye alınsa da "at-avrat-pusat" öğesi kesinlikle hakimdir. Türkler; kadınlarını, silahlarını ve atlarını canları gibi severlerdi. Kadınları yârenleri, silahları ve atları ise kardeşleriydi.
(Ayrıntılı bilgi için: "Cengiz Aytmatov- Elvedâ Gülsarı")
Bir de Türkler yerleşik hayata sonradan geçtikleri için, kendi yaşam standartlarını yüksek tutmak amacıyla birbirlerinden hiç ayrılmamışlar. Savaşçı erkekler de bu vesileyle birbirlerine kardeş nazarıyla bakmışlardır.
İçlerinden birisi öldüğü zaman bir tören düzenlenirdi. (Töre: Türk kelimesiyle aynı köke sahip olduğu söylenir. bknz: Türk kelimesinin kökeni)
Bu törende ölen savaşçının ruhu, göğe yani Tanrı'ya gönderilirdi. Bu inanış Alevi-Bektaşi inanışında halen devam etmekte "Hakk'a yürümek" şeklinde biraz asimile olarak devam ettirilirmektedir.
Ortaya bir çadır kurulur, çadırın içine savaşçının ceseti konur. Etrafında atlarıyla savaşçının arkadaşları tur atarlar. Kahırlarından ve kederlerinden yüzlerini yırtarlar, bu esnada ise kadınlar ezgiler söyleyerek *ağıt yakarlardı. Bu ağıda erkekler de dahil olurdu bazen.
Neyse işte burada ağıt kelimesi "yükseltme" manasıyla kendini bulur.
Ağlamak ise yükseltme işinin yapılması esnasında yapılandır. Çok karışık bir cümle ama anlayabilirsiniz.
Toparlayalım:
ağıt: Yükseltme işi
ağlamak: yükseltme işini yaparken yapılandır.
Şimdiki manasıyla bu kelimelerin ne anlama geldiğini söylememe gerek yok galiba. Eğer Türk'seniz; ağlama işini artık basit görmeyin. Atalar her şeye ağlamazmış, her şeyi yüceltmezmiş, yükseltmezmiş. =)))
Diğer konular:
kö+mek