http://3.bp.blogspot.com/-dlxF2KhrvE...00/Icould.jpeg
Sevin, sevmeyin.
Beğenin, beğenmeyin
Eleştirin, eleştirmeyin;
Aykut Kocaman Fenerbahçe'nin 3. yıldır teknik direktörü.
Fenerbahçe'nin de uzun bir dönem dahil olduğu, "Teknik direktör öğütme" fabrikasında, Türkiye'de.
Şimdilerde bir temcit pilavı pişiriliyor her akşam.
"3 yıldır bu takımın başındasın!" diye.
Doğru.
Bu 3. yılı Hoca'nın.
Hatta Sportif Direktörlüğü de katarsak 4. futbol senesi Fenerbahçe'de.
Ama hani oluşturamadığını düşündüğünüz takım kimyası ve koordinasyonu var ya; haksızlık ediyor olmayasınız Hoca'ya, bu konuda.
Lütfen; diğer tüm konuları bir kenara bırakalım bu yazıda, okurken de, yazarken de.
Hoca'nın ve/veya takımın reelde kaçıncı yılı, onu konuşalım.
2010-11 / 1. Sezon
İlk senesinde; yine bir travma sonrası geldi Aykut Kocaman.
2010-11'de; İlhan Eker, Caner, Stoch, Dia, Niang, Yobo'yu transfer etti Hoca. Bir önceki yıl, Daum dönemi de Cristian ile Andre Santos'u kendisi getirmişti.
Bir önceki senenin üzerine ilk 11'e monte olması muhtemel 4 ya da 5 demekti bu.
Yani kaleci hariç takımın yarısı.
Kaldı ki, Andre Santos ve Cristian da yeni sayılırdı.
Hatta Volkan, Gökhan, Mehmet Topuz, Lugano, Emre ve Alex'ten oluşan kaleci dahil 6 kişilik iskelet dışında takım hüviyeti yeni preslenmişti.
2010-11 sezonu ilk yarısı da bu geçiş süreciyle geçti. Kabul edilebilir bir başarısızlıkla.
Yuğrulan takım; iskeletini, yukarıda adı geçen 6 oyuncuya Yobo, Niang ve Stoch'u ekleyerek yoluna devam etti ve vidalar sıkılınca gelen seri ile ligi şampiyon bitirdi.
Takım 18'de 17 yaparken modern futbolun ideal örneklerini sergilediği gibi, hücum ve savunma kurgusu artık bir kimlik kazanmıştı.
"Oyun kurucu" bir sol beke,
"Komple" bir forvete,
Tren gibi işleyen bir sağ kanada,
"Sürpriz golcü" sol açığa,
"Buz gibi" bir sol stopere,
"Taş gibi" ve "Golcü" bir sağ stopere,
İdeale yakın bir orta saha göbeğine,
Ve Alex'e sahipti Fenerbahçe.
Darbe oldu.
2011-12 / 2. Sezon
Şampiyonlar Ligi'ne direkt katılacaktık.
Darbe olmadan,
Emenike, Serdar, Orhan ve Sezer'i almıştık bile.
Fenerbahçe'ye söz veren Selçuk İnan'ı Galatasaray'a, darbenin kulağına fısıldanmasıyla kaçırdık.
Ve darbenin yaşandığı günlerde Gökhan İnler'in işini bitirmek üzereydik.
Ne yapmıştı Hoca bu transferlerle, işleyen çarka?
Sakatlığında alternatifi olmayan Gökhan'ı Orhan ile yedeklemişti.
Stopere yerli potansiyel Serdar'ı monte etmişti.
Orta sahanın farklı yerlerinde yeteneğini kullanabileceği Sezer'i takıma katmıştı.
Ve patlayıcı/yırtıcı/golcü forvet Emenike'yi kazandırmıştı kulübe.
Volkan, Gökhan, Lugano, Yobo, Andre Santos, Topuz, Gökhan İnler, Emre, Niang, Alex, Emenike; gibi bir planı vardı, maçtan maça ufak farklarla.
Sonra malumunuz;
Lugano, Andre Santos, Niang, Emenike gitti.
Gökhan İnler gelmedi, Napoli'ye gitti.
Yani o;
"Oyun kurucu" bir sol beki,
"Komple" bir forveti,
"Taş gibi" ve "Golcü" bir sağ stoperi,
Yeni "Yeboah", bugün artık herkesin hayranlıkla izlediği patlayıcı/yırtıcı/golcü forveti
avuçlarının arasından yitirdi Fenerbahçe.
Tüm hücum ve savunma kurgusu yerle yeksan edildi.
Zaruretten.
Yerlerine, son gün, apar topar Ziegler ve Bienvenü geldi.
Yaşadığımız onlarca futbol dışı sorunun yanına;
4 ilk 11 futbolcusunun,
4, pozisyonlarının üstünde meziyet ve vazifeleri olan futbolcusunun takımdan ayrılması, tuz biber ekti.
Ama eldeki iskelet ve gelenleri cılız katkılarıyla, hasbel kadar finali gördü Fenerbahçe.
Süper Final'in lideri,
Türkiye Kupası'nın sahibi olarak.
2012-13 / 3. Sezon
Emre, Ziegler, Dia, Bilica gitti.
Sow yeni sayılırdı, çok ama çok az maça çıktı.
Kuyt, Mehmet Topal, Hasan Ali, Salih Uçan, Egemen, Krasic ve Meireles geldi.
Ziegler; performansı / yabancı statüsü denklemi sonucu Hasan Ali ile yer değiştirdi.
Emre; Türkiye'de medya tarafından bitirildi.
Dia ve Bilica da performansları sebebiyle takımdan ayrıldı.
İlk sezonunda takımı aldığında elinde bulunan iskeleti hatırlıyor musunuz?
Tekrar edelim: Volkan, Gökhan, Mehmet Topuz, Lugano, Emre ve Alex.
İşte o iskeletten Emre ve Lugano da yoktu artık. Ve Alex 2 yıl daha yaşlıydı.
Kaldı 4 kişi.
İskelet olarak addedemesek de; Cristian, performansıyla bir var bir yok Stoch ve Caner, kendini geliştiren ama potansiyeli kısıtlı Bekir de, iskelete katkı veren diğer isimlerdi.
Sow, Kuyt, Topal, Meireles, Krasic, Hasan Ali, Egemen gibi, 7 ilk 11 futbolcusu ile takviye yaptı Aykut Kocaman.
Kaleci hariç 7 kişi.
% 70.
Özetle;
Yani, ilk senesinden bir adım daha geriye gitmişti Aykut Kocaman.
Hiçbir dahli ve kabahati yokken.
Şimdi eskiler ve yenilerle yeni bir iskelet kurma telaşında, yeni bir hücum ve savunma kurgusu yaratmaya, rolleri yeniden dağıtmaya çabalıyor.
İlk sezondaki geçiş sürecinden, daha zorundan geçiyor.
Üstelik yatırım yapılan kaliteli kadro ile üzerindeki beklentiden oluşan baskı büyük.
Taraftarın, darbe sonrası morali bozuk, öfkesi büyük.
Rakibin, türlü enstrümanlarla, silahı büyük.
Ezcümle;
Aykut Kocaman, futbol sahasındaki takımın başında ilk sezonunu yaşıyor Fenerbahçe'de. Hatta o yılın, bir adım daha gerisinde.
Türkiye'yi, Kulübü, elindekileri ve potansiyelini biliyor.
Bu sahte/suni fırtınadan kurtarabilirse onu Fenerbahçe, yeni ve bu sefer eksiksiz, taş gibi bir iskelete sahip olacak Fenerbahçe.
Ve Türkiye'de,
Ve Avrupa'da;
adım adım yükselecek Fenerbahçe.
Sever, sayar, sabreder ve en önemlisi, yukarıdaki tabloya bakıp elini vicdanına koyarsa Fenerbahçe camiası; önü açık, her zamankinden fazla açık hem de.
Bu Aykut Kocaman'ın olduğu kadar, Fenerbahçe camiasının da sınavı.
Diğerleri gibi "Aslan"ın ağzına yem mi edecek evladını ve geleceğini,
Yoksa sahip çıkıp gerçekleştirecek mi hayallerini?
Ben; Hocam'a, futbolcularıma ve camiama güveniyorum.
Güçlü, çok daha güçlü çıkacağız bu darboğazdan.