
Originally Posted by
extensor
Hayatım da üzüldüğüm en önemli maç eminim artık.
Yok zaman geçiyor. Hazmedemiyorum, uyuyamıyorum yok yok olmuyor.
Ateşim var hafif ve başım ağrıyor... Yok hazmedemiyorum, sakinleşemiyorum.
7 saat geçti üstünden Lost izledim, 3 maymun izledim yok. Aklımda sadece maç var.
1 günlük, bir maçlık mağlübiyet değil bu hayır.
Gelecek mağlüp oldu bu maçta. İnancım yenildi.
2 yıldan beri kurulan gelecek düştü bu maçta.
Bundan önce en çok üzüldüğüm maç 99'da ki Atletico Bilbao maçıydı.
Fatih Akyel'in hatası ve 1-0 yenildiğimiz maç...
O maç çocuktum anlamamıştım gözümün önünde ki geleceği.
Üzülecek maç değildi o.
Çünkü bağırarak geliyordu gelecek.
Tıpkı bu gece bağırarak yok olduğu gibi.
92-93'te Feldkamp kurmuştu 2000'in iskeletini...
Arif, Hakan Şükür, Suat Kaya, Okan hep onunla çıkmışlar A takıma.
Sonra yarışmacı, karizmatik, insan ilişkileri mükemmel bir hoca aldı mirası. 2000'de geldi kupa.
Ve sene 2007 yazı.
Erikli diye bir sahil köyündeyim o zamanlar. Yalnız başıma çadır kurdum. Sene başı Lincoln ve Kalli gelmiş takıma.
Kalli hakkında bir sürü yazı okuyorum tatilde ve Lincoln merakı...
Hazırlık maçlarını izliyorum. Elimde bira millet deniz de ben Cafe'de.
Kalli isminin büyüklüğü gösteriyordu.
Belliydi bitecekti 2002'den 2007'ye kadar çektiğimiz sportif başarısızlık sancıları.
Göreve gelir gelmez başlamıştı Kalli temizliğe.
Galatasaray üzerinden geçinen oyuncuları temizliğe.
Evet, 27 yaşında ki Necati'nin beli dönmüyordu. Bugün kü Hasan Şaş'tan 2 kilo eksiği vardı evet. Baskın karakter yol verebilmişti ona.
Kalli idi çünkü o. Çok büyüktü.
Ve sonra ne diyorduk?
1 senede 2000'in iskeletini oluşturdu diyorduk.
Sayalım. Ankaragücü'nün sıradan oyuncusu Emre Güngör. Sürekli kiralanan Uğur Uçar.
Anadoludan Hakan Balta.
Alman ikinci liginden Serkan, Barış.
Galatasaray'da maça çıkamamış Mehmet Topal...
Yine bir senede çıkardı bunları.
O yaz döneminde okumuştum yine. 2004'te Zaman gazetesine yazmış Kalli.
Demiş ki; Servet Fenerbahçe'de kadroya girmeye başladı. Bu çok önemli Fenerbahçe ve Daum adına.
Devamı gelmedi ne Daum'un ne Servet'in.
Evet 25 yaşına kadar bu liglerdeydi Servet.
10'un üzerinde teknik direktör değiştirdi bu zaman diliminde bu üç büyükler.
Biri de anlamadı Servet'te ki potansiyeli.
Ve 20 milyon Galatasaray taraftarının küfürlerine rağmen forma giydi bu takımda Servet.
Kimse istemiyordu tek kimse... İstisnasız...
Kalli'den başka tabi..
Ve o Servet daha 4. hafta Manisaspor maçında ayağının altından topu kaçırıyor, Holosko golü atıyordu. 2-2 bitiyordu evet.
Milan maçından sonra Daum'un yaptığını yapmadı Servet'e. Arkasında durdu ve bir servet kazandırdı Galatasaray'a...
Evet 25 yaşından sonra Servet'i servet yaptı Kalli.
Biz ise ne dedik Kalli'yi gönderirken?
Servet'ten ön libero mu olur?
Çok biliyorduk, çok biliyorduk artık.
Gitti Kalli ama bir iki çapulcunun sözüyle ayrılmadı tamamen.
Geldi sportif direktör olarak.
Ama mesela Bülent Timurlenk abimiz dedi ki Kalli Olimpiakos'u izledi ondan yendik.
Dalga geçtiler adamla. Hareket alanını kısıtladılar.
Kalli devrimi tam anlamıyla sağlayamamıştı.
Skibbe'yi getirtmişti takıma.
Skibbe bir futbol fikri getirdi Galatasaray'a beraberinde...
Evet 2002'den sonra ilk kez. Gururla neşeyle izledim Galatasarayımı.
Benfica ile alay ederken, Hertha'yı ezerken. Gururla.
Fakat kısa vadede başarı baskısı ve 15 yıl sonra uzmanlaşmış basın baskısı sonunu getirdi Galatasaray'ın.
Servet ön libero oynar mı diyenlerdi bunlar.
Bu sefer de dediler ki 3-5-2 bilmem ne? Çok biliyoruz, çok öğrenmiştik.
Bir hatası vardı Galatasaray'ın bu devrimde...
92-93'te ki kadro 96'da hazır hale getirilmişti.
2007-2008'de ki kadro ise 2008-2009'da uçsun istendi.
Hayır uçamazdı yeterince temiz değildi. Ve koşamazdı çünkü şişmandı
31 kişilik kadro oluşturuldu ama akıl futbolunu oynayabilecek sadece 4-5 kişi vardı Galatasaray'da.
Ve birde tamemen temizlenememiş. Yeniçeri ocağı futbolcuları.
Her sakatlık verildiğinde yeniçeri ocağına başvurmak zorunda kalıyordu Skibbe.
Ve her sakatlıkta puan kaybı geliyordu.
Birde takımın dışında ki Yeniçeriler vardı.
Hakan'lar grubu diyelim.
Her ortamda her dakika eleştirdiler Galatasaray'ı.
Destek ayağına çelme taktılar Lincoln üfürükleriyle.
Sonra bir gün gördük. Arda Sabri Hakan Şükür ve Emre Belezoğlu aynı resimde...
Vay be... İki önemli yeniçeri daha kazanmıştı takım.
Arda'yı çok severim candır, Aslandır.
Kandırdılar onu, kandırdılar.
2. yarı da Skibbe gidene kadar Arda'nın performansına bakın.
B. Korkmaz geldikten sonra ki Arda'nın performansına bakın.
Bunu bilerek yaptı demem asla.
En büyük kahpeliktir bunu demek.
Sadece kafası rahat değildi baskı altında gibiydi.
Ve Sabri'nin Skibbe gidene kadar arkasına adam kaçırıp yedirttiği gollere bir bakın.
Sonra ki Bordeaux maçında kaç km koşmuş ona bakın.
Ve bakın kafası rahat. Ağbeyleri ile olan Arda'nın üstün performansına. Gururla gözlerim dolarak izledim seni 4 hafta üst üste.
Ama sana ağabeylerinden fayda yoktu be aslanım.
Aslında egosu inanılmaz büyük ağabeylerinden Galatasaray'a fayda yoktu yıllardır, yıllardır. Sene de 5 gol atıp, kırgınım demeler. Senede 5 maça çıkmayıp değneğimle deplasmandaydım demeler... Hiç samimi gelmiyordu bana hiç...
Biliyorum bunlarla ağlayan Galatasaray'lıların olduğu bir yere yazıyorum bunu. Ve özür diliyorum malefes ben sizin gibi düşünmüyorum.
Hasan Şaş'a küfretmeye gram hakkı yok Galatasaray seyircisinin.
Sen hiç sordun mu? Neden 2002'den beri senede 10 maçtan fazla oynayamıyorsun diyerek?
Hiç sordun mu? Neden geçen yılki şampiyonluk. Servet'e değil, Nonda'ya değil senin değneğine bağlandı diyerek?
Hayır sormadın.
Şimdi de aceto yazmış. Hasan Lincoln'ün ipini çekti diyerek.
Ben bilmiyorum görmedim.
Yazısında ki tek cümle beni ilgilendirir. 4 mevsim boza içilmez doğrudur.
Islıklayan taraftar oyuna girerken ıslıklayacaktı Hasan'ı? Neden mi?
Hasan'ım be söylesene sana sakat olduğun 5 ayda paran mı ödenmedi?
Sene de 10 maç oynamıyorsun 2002'den beri en çok para alan 5 oyuncudan birisin.
Söyle be güzelim madem paranı sakatken almayı biliyorsun da. 30 kilo ekstradan da mı almayı biliyorsun?
Bunu ıslıklayacak seyirci.
O göbekle dribling yapamamış, orta kesememiş. Eee mümkünatı mı var?
Saat 07'e geliyor miğde bulantısı da bastırdı bu oflamalara.
Son söz Bülent Korkmaz'a.
Onun da egosunun büyüklüğünü Gençlerbirliği forması altında bize kol geçirirken anlamıştım da.
Yine de saygım vardı be.
Rambo Bülent derdim ben ona çocukken.
Onunla gülmüşlüğüm, ağlamışlığım vardır.
Ha Bülent söyle bir stoper olarak hiç mi izlemedin Benfica, Hertha, Olimpiakos maçlarını.
Anlayamadın mı orada ki alan savunmasını.
Bakın maçlara.
Galatasaray Olimpiakos maçı 1-0 öne geçiyor 1-0 bitiyor.
Benfica 2-0 Herhta 1-0 Bordeaux 0-0
Bak alan savunmasına.
Peki birde buna bak.
Bordeaux 3-1 3-3
Hamburg 1-0 1-1
Trabzonspor 2-1 2-2
Hamburger 2-0 2-2
birtek Bordeux maçında tutmuş senin Lincoln çık Nonda, Ümit doluşun içeri futbolun be hocam.
Birtek o maçı çevirebilmişsin şişir indir karambol yarat vur futboluyla be hocam.
Senin geliş nedenin yüksek egolarını birkez daha gözler önüne sermek miydi?
Lincoln'ü ne güzelde def etti mi demeliyiz biz taraftar olarak?
Haydi be rambo Bülent? Bir cavap yahu?
Hiç mi anlamadın Skibbe futbolundan.
Evet alalım kenara Hakan Ünsal'ı... Engin taktik bilgisiyle fikir üretsin Galatasaray klubesinde. Bu mudur be hocam?
Lütfen 2000'in ekmeğini yiyenler, minnettarım sizlere. Aslanlarsınız. Ağladık sizlerle, ama lütfen. Bitti artık... Lütfen yol verin bu devrime.
Ve bu devrimin ilerdeki liderleri. Lütfen Galatasaray'ı kendinizden çok sevin lütfen.