-
Sonunda tekrar takımımın başındayım... Dün sabahki maç sonuçlarımı sonunda yayınlayacak fırsat bulabildim arkadaşlar.Chelsea'yi yenmiş olmanın verdiği rehavet ile çocuklar Portsmouth'u pek ciddiye almadılar ve sürpriz bir sonuç aldık bu maçta.Canları sağ olsun...
İlk olarak lig kupası final maçı için Chelsea ile oynadık.Bir önceki maç sebebiyle inanılmz bir kin güdüyordum bu elemanlara, ve hatalarımdan da ders almıştım.Orta sahamı duman etmelerine izin vermeyecektim.Sistemde radikal değişikliklerle çıktım maça...


Resim kaybettiğim Portsmouth maçından sonra çekildi, dolayısı ile kadro birebir aynı olmayabilir Chelsea maçı ile.Sistem hem ofansif hem de defansif olarak oldukça başarılı bir sistem.İlk kez bu maçta denemiş olmama rağmen, daha önce beni duman eden Chelsea ataklarını çok rahat savuşturdular.Yediğimiz golü de garip bir pozisyonda yedik.
Düşünceme göre bu sistemi efektif kullanabilmemiz için, orta yapmayı becerebilen sağ ve sol beklere, pas dağıtımında başarılı ön liberolara ve tabi ki insan üstü kanat oyuncularına ihtiyacınız var (bkz. Nani, Ronaldo).
Arka tarafta kalan 6'lı rakibi kesiyor ve mümkün olan en hızlı şekilde sağ kanattaki arkadaşa iletiyor topu.O da görevini ifşa edip uygun boşluğu yakalayabilen forvet arkadaşa adrese teslim bir top bırakıyor.Zor durumlarda sol kanattaki arkadaşta forvetlerin görevini üstlenebiliyor. PES 2009'da Manchester ile oynarken de kullandığım bu sistem bir çok arkadaşımı Joystick kırma noktasına getirmiş bir sistemdir.FM 2009'da da başarılı olduğunu görmek hoş...
Ve tabi ki futbol...
Bir önceki maça nazaran daha rahat bir maç geçirdik.Kolarov bu maç ileri çıkmadı.Bekledi ki Quaresma üstüne koşsun.Tekmelemek daha kolay eleman üstümüze gelirken.Lampard ise Hargreaves ve Carrick(ve yerine giren Veloso) ile boğuşurken futbol oynamayı unuttu, dolayısı ile son derece rahat bir maç çıkardık ta ki 70. dakikaya kadar...
Sevgili Van Der Sar kardeşim, Kalou'nun net 35 metrelik (yani neredeyse orta sahadan...) şutunu yerinden bile kıpırdamayarak kalemize buyur etti ve bir çuval inciri berbat etti.
Zaten kaybedecek bir şeyi kalmayan ben 3 forvet sisteme dönerek oyunu iyice riske ettim.Yorgun Nani'nin yerine Berbatov oyuna girdi.Kolarov'u ise sol bekte çakılı oynattım, ne olur ne olmaz...
Bitiş düdüğü her saniye daha da yaklaşırken Tevez-Berbatov ikilisinin yoğun paslaşmasının ardından topu önünde bulan Rooney gavura vururcasına vurdu topa, eğer temas edebilseydi top Cech ile beraber girerdi kaleye, öyle sert vurdu...
Uzatmalar orta sahadaki kapışma ile sona ererken, bir kupa maçım daha penaltılarla sonuçlandı.Onlar bile son penaltıya kadar uzadı, ben tırnaklarımı yerken maçtaki tek golümüzün sahibi Rooney bir kez daha son sözü söyleyen isim oldu.Vay be Rooney!

Ve lig kupası da bizim oldu! Nefes kesen bu maçın ardından zafere ulaşmak son derece keyifliydi...İnanın bu maçı 8-0 kazansaydım bu kadar keyif almazdım kupadan.
Maçı takip eden hafta içerisinde ayın en iyileri ödülleri dağıtıldı.Carrick ve Veloso'nun birbirinden bağımsız olarak hafif sakatlıklar geçirip durmaları sebebi ile ay boyunca kendine ilk 11'de yer edinen Hargreaves aldığı ödül ile yedek kulübesinde harcandığını bana anlatmaya çalışır gibiydi...
En iyi teknik direktör ödülünü ise, ligdeki ilk yenilgimizi almamıza sebep olan Chelsea'li Hiddink aldı... Kırmızı Şeytanlar kulüp binasında intikam çanları tekrar çalmaya başladı haliyle...
Hafta sonunda ise Portsmouth ile oynadık lig için, çocuklar açık ara önde olmanın ve bir önceki hafta Chelsea'yi yenmenin verdiği rehavet ile maçı pek ciddiye almadılar ve sürpriz bir yenilgi aldılar, olsun canları sağ olsun...

Maç esnasında, yine film seyretmekte olduğum için golden sonra takıma daha agresif bir tavır takındırma fırsatım olmadı ve durduk yerde çok rahat alabileceğimiz bir maçı kaybettik belki de... Bütün sorumluluk bende....
Mesaj Yetkileri
- You may not post new threads
- You may not post replies
- You may not post attachments
- You may not edit your posts
-
Forum Rules