Galatasaray maçta ara ara dalgalanarak top oynadı. Dalgalandığı her dakikada etkili pozisyonlar buldu. Bu etkili oyununun devam etmemesi ise rakip oyuncuların tam o esnada sakatlanması veya bizim oyuncuların duraklamasına bağlıydı.

Bir takım oyuncusu öyle kritik noktada faul yapar ki faul iyi birşey olmasada tebrik edersin. Kalecinin veya oyuncununda zaman geçirmesi normaldir. Abartmadığı sürece... Antalyaspor kalecisi bu işi abartarak yapıyor. Hakem uyarmasa hiç kullanmayacağı üzerine hayatımı ortaya koyarım. Hakemler her oyuncuyu tanır. Bu avantajını abartan bir oyuncuya sarıyı daha ilk 45 dakikada basacaksın ki yapamasın. Maçın süresini çaldıktan sonra 95'te maç bitecekken 94'te sarıyı vermişsin hiçbir anlamı yoktur. Yine bir oyuncu hakemi aldatmaya yönelik kendini yere atınca ayıplıyoruz. Arif dillerden düşmedi. Benim için şahlanmış bir takımın temposunu düşürmek amacıyla yerde sakatlık numarası yapmakta aynıdır. Gerçekten sakatsan yat yerde ama çizgi dışına çıktığın gibi sedyeden atlayıp oyuna girmek istemek insanları kandırmaktır.

Tabi bunlar turun kaybedilmesi için yeterli nedenler mi değil. Sadece profesyonelce zaman çalma ile bunu kural dışında yapma [oyuncu oyunu geciktirirse yaptırım var demek ki kural dışı] arasındaki farkı anlatmak istedim.

Rijkaard bu maçta oyuna müdahale etmeye kalktı. Bu bizim açımızdan olumlu bir gelişmedir. Emre Çolak'ın hücuma çıkarken kaybettiği top daha sonra çalım yiyen Aykut'un yerden bir türlü kalkmaması ve yetişen Sarp'ın Necati'yi bozma yerine yerde kaymaması golü yememize neden oldu. %80 suç Emre Çolak'tadır. %20'sinide diğerlerine bölün. %100 Mustafa Sarp demek yanlıştır.

Keita ve Emre Çolak içinde şunu söyleyeyim. Takımın gole ihtiyacı var. Bırakın show yapmayı sağlam oynayın.