Yöneticiler nedeniyle yazmadım ama konusunu açmışken merakımı da gidereyim.
CAS'tan dava geri çekildiğinde "Aziz Yıldırım'ın açıklamasını bekleyelim" diyoruz. Yani CAS davasının çekilmesi bana göre taraftarın beklemediği bir konuydu. Bu beklenmedik olay karşısında Aziz Yıldırım bir şey demeden yorum yapmayalım dedik. Demek ki Aziz Yıldırım'ın sözüne bu kadar güveniyoruz.
Aynı Aziz Yıldırım tutuklu olduğu bu süreçte Recep Tayyip Erdoğan Türkiye'nin şansıdır diyor ama bu lafına itibar etmiyoruz. Çünkü itibar edersek bu işi başımıza Başbakan açtı savunmasını yapamayacağız.
Nihat Özdemir, CAS davasını çektik çünkü ülkenin menfaatleriydi diye açıklama yapıyor. Ölümüne inanıyoruz. Galatasaray'ı Fatih Terim mi yönetiyor diyor ve stadta olanları anlatınca ona da inanıyoruz. Fenerbahçe'ye ceza gelirse sorumlusu Şenes Beydir diyor o hedefe de kitleniyoruz.
Aynı Nihat Özdemir bu iş siyasi değildir diyor ama bu lafına itibar etmiyoruz, 58. madde değişmelidir diyince hain yapıyoruz. Kabul edersek bu iş siyasidir savunmasını yapamayacağız.
Sürekli Fenerbahçe lehine olacak konularda yöneticilerin sözüne inanıp ters gelen şeylerde inanmamak bana anormal geliyor. Zaten bu bağlamda diğer söylediğimi yazmıştım.
Aziz Yıldırım suçludur dendiğinde daha mahkeme sonuçlanmadan konuşmayın diyoruz. Kardeşim, hani mahkemeye güvenmiyordun. Sonuçlansa siyasi olduğu için yine suçlu çıkacak. Ama o an bunu düşünmüyoruz çünkü savunmak için o an mahkemeye güvenmemiz lazım. Konu değişince de mahkeme siyasidir diyerek savunmaya geçiyoruz.
Aynı durumlar güvenmediğimiz Başbakan ve Demirören için geçerlidir. Yani Demirören'e güvenmiyorsam niye destekliyorum niye toz kondurmuyorum.
Alakasız olayları bir birine bağlıyorsun. Önce şunu söyleyeyim Aziz Yıldırım bu süreçte aslında taraftarın %50'sinin sevdiği geri kalanın da pek ya nefret ettiği ya da nötr baktığı bir adamdı. Süreç başlayınca %70'in destek verdiği bir adam oldu. Yine paragraf paragraf elimden geldiğince cevaplamaya çalışacağım.
Aziz Yıldırım'ın sözüne güveniyoruz ve genel intiba "bir bildiği vardır" şeklinde. Bu sadece 3 Temmuz'la alakalı değil 13 yıllık başkanlığıyla alakalı.
Başbakan konusunda çok açık yazacağım. Ben başbakanın bunu başımıza açtığını düşünmüyorum ama onun bu işlerden haberi olup sadece izleyenlerden olduğunu anca küme düşmeme konusunda müdahale edip geri kalan zulümlerde sessiz kaldığını düşünüyorum. Başkanın da o partideki kişilere yakın olduğunu önceden de biliyordum. Ama Faruk Çelik, Melih Gökçek, Şamil Tayyar gibi insanlarla olan husumetinin çok önemli bir detay olduğunu düşünüyorum.
Ülke menfaati konusu Fenerbahçe taraftarlarının çoğunluğunda bile alay konusu ama sen "ölümü inanmak" diyorsun. Hatta ben CAS'ın pazarlık konusu olduğunu da düşünüyordum sizler gibi gerek devlet gerek federasyonla ve hatta UEFA'yla. İkisi hayal ürünü çıktı. UEFA da öyle olacak gibi.
Nihat Özdemir de malum kendini ifadede güçlük çeken ve kabul edilmeyen isimdi taraftarlar arasında. Rakiplere verdiği cevaplarda yönetimin tüm saldırılara rağmen sessiz kalması yüzünden takdir gördü. Bir insanın her yaptığı ayıplanmalı veya takdir mi edilmeli ? Ya hain ya kahraman mı herkes ?
Tekrar ediyorum "siyasi" bir savunma değil tespittir. Çok da dayanağı olan bir tespittir. Dayanakları 32423 kere yazdık yine yazarız sorun değil.
Mahkeme konusunu yazdım aynı kelimeleri kullanmak istemiyorum artık.
Yıldırım Demirören, toz kondurmama kısmı artık komik ve ayıp olmuş...
Ben gayet doğru bir tespit yapıyorum. Beğen butonu olsa eminim tıklana tıklana butonluktan çıkardı.
Sahneye göre rol kesiyorsunuz. Suçlayıcı konuşuyorum ama üzülerek olayın özeti budur.
Yarın bu mahkemeler Aziz Yıldırım suçsuz bulabilir. İnanmadığınız, güvenmediğiniz, yerden yere vurduğunuz bu mahkemelerin kararına tutanacaksınız. Mutlaka birisi çıkıp yapanın yanına kar kaldı dediğinde yücelerin yücesi Türk adaleti aklamadı mı, devletin bağımsız mahkemeleri kararı vermiş hala konuşuyor diyeceksiniz.
Şimdi bu mahkemeler namussuz mu namuslu mu yoksa namusluymuş meğer namussuz mu? Hangi sahne gelirse cevap odur.