defans hattında fantezi yapmaya gerek yok bence. GG Egemen Ömer Hasan en iyi 4 lü. Semih çok kademe hatası yapıyor. Ömer veya Egemen'de sakatlık problemi olmazsa ikisi oynar.
Onursal Üye
Emektar Oyuncu
defans hattında fantezi yapmaya gerek yok bence. GG Egemen Ömer Hasan en iyi 4 lü. Semih çok kademe hatası yapıyor. Ömer veya Egemen'de sakatlık problemi olmazsa ikisi oynar.
Eğer adaletsizlik karşısında tarafsız kalıyorsanız, zalimin tarafını seçmişsiniz demektir.
Rotasyon Oyuncusu
Semih ara sıra kademe hatası yapsa da en azından kritik müdahaleleriyle Galatasaray savunmasını ayakta tutan isim. Egemen ise şu anda Fenerbahçe'nin en çok tartışılan isimlerinden biri. Müdahaleleri fena olmasa da her an her türlü hatayı yapabiliyor. Özellikle baskı altındayken sürekli hata yapıyor. Semih her türlü tercih edilecektir.Originally Posted by benbenim
Onursal Üye
Emektar Oyuncu
Fenerbahçe'nin maçlarını izlememişsiniz , Egemen şuan savunmadaki en iyi isim.
Eğer adaletsizlik karşısında tarafsız kalıyorsanız, zalimin tarafını seçmişsiniz demektir.
Rotasyon Oyuncusu
Evet maçların hepsini izlemediğim doğrudur. Ancak izlediğim 3-4 önemli maçta da Egemen savunduğunuzun aksine büyük takım oyuncusu değilim diye bağırıyordu resmen. Üstelik içinde bulunduğum bütün ortamlarda da oldukça eleştiri aldı, yani savunduğum fikir sadece benim fikrim değil, aşağı yukarı bütün Fenerbahçeli arkadaşlarımın da savunduğu bir fikir.
Wonderkid
@davidvilla senin de bu yazdıklarında Fenerbahçe düşmanı olduğun çok net ortaya çıkıyor.Volkan'a yeteneksiz hantal güven vermeyen kaleci demen tam anlamı ile komedi.Futboldan anlamayan biri bunları dese eyvallah ama bunda kesinlikle art niyet var.Takmışsın Schalke maçına.Tamam rezil goller yedi ama ondan sonra müthiş bir çıkış yakaladı.En son Gladbach maçında Arango'nun pozisyonunu dünya üzerinde kaç kaleci kurtarabilir?Enke'nin gidiş nedeni sadece yediği 3 gol değil biraz araştır istersen.Psikolojik sıkıntıları sürekli vardı zaten.En son intihar etti
Yedek Oyuncu
Kesinlikle Fenerbahce düşmanı değilim yanlış anlaşılmış. Diger yazılarımda gözüne takıldıgı zaman bakabilirsin. Gökhan Gönül'ün en büyük hayranlarından biriyimdir. İzlemeye doyamam. ALex'i de çok severdim. Tamam Fenerbahceli değilim ama Fenerbahce'den de nefret etmiyorum kesinlikle. Futbolda rakip takımdan nefret edilmesine tamamen karşıyım bununla ilgili yazılar bile yazdım. Tamamen Volkan Demirel üzerinden konuştum ben. Bugun Sabri milli takımda oynasın aynı şeyleri yazmazsam gel yüzüme tükür yani. Cok uzadı ama kısaca özetlemek isterim bence Volkan Demirel her ne kadar bir sürü maça çıkmış olsa da (tıpkı sabri gibi) ne fenerbahce gibi hedefleri olan bir klubun ne de milli takımın seviyesinde bir kaleci değil ve asla da olamadı. (Aynı yorum Sabri için de geçerli)
Not.Bu arada Enke olayını o günün şartlarında değerlendirirsen psikolojik sorunlardan dolayı falan gönderilmediğini hatırlarsın. O işler sonradan ortaya cıktı FB yönetimi de bunun arkasına gizlendi.Tamamen İstanbulspor maçındaki performansı yuzunden gönderildi o gunler dün gibi aklımda.
Wonderkid
Robert Enke, Almanya'nın en iyi kalecilerinden biriydi. 2002'de kızı Lara'nın ölümünden sonra evlat edindiği Leila'nın da elinden alınacağını öğrenince dayamadı. Bunalıma girip geçen hafta bir trenin önüne atlayarak intihar eden kalecinin portresi...
2002 yılında Barcelona'ya imza attığında Robert Enke'nin hayalleri gerçek olmuştu. Dünyanın en iyi teknik adamlarından biriyle (Louis Van Gaal) çalışıp, dünyanın en iyi kulüplerinden birinde forma giyecekti. Kendisini dünyanın önemli kalecilerinden biri olarak görüyordu. Ama kaderin ona çizdiği yön hiç de öyle olmayacaktı. 11 Eylül 2002'de İspanya Kupası'nda Drittligist Novelda ile oynanacaktı. Eldivenlerini güvenle giydi ve sahaya çıktı. Ama şans onunla değildi, kötü bir günündeydi, karşılaşmayı 3-2 kaybettiler. O dönem Barcelona'da güçlü bir isim olan ve daha sonra Galatasaray'da da oynayan Frank De Boer soyunma odasında takım arkadaşlarıyla birlikte Enke'yi suçladı. Bundan etkilenen Van Gaal de, Alman kaleciye Barcelona'nın 1 numaralı formasını ligde sadece bir kez verdi. Oysa Benfica'da üç harika sezon geçirmiş, Arsenal, Manchester United ve Atletico Madrid onu istemişti. Ama kendi deyimiyle, "Avrupa'nın en zor kalesini" tercih etmişti. Korkmaya başlamıştı. "Ya kariyerimi kaybedersem ya bu maçta benim yüzümden kaybedersek" düşüncesi içini kemirip duruyordu. Bir yıl böyle geçti ve sonunda 2003 yılında psikiyatr Dr. Valentin Merkser'e başvurdu. Ağır bir depresyon geçiriyordu.
13 GÜNLÜK İSTANBUL MACERASI
Bu arada İstanbul'dan Christoph Daum'un telefonu geldi. Sevindi. Barcelona'da kendisini gösterememişti, kiralık olarak gideceği Fenerbahçe'de yeniden toparlanabilirdi. 10 Ağustos 2003'te sezona şampiyonluk parolasıyla giren Fenerbahçe'nin ilk maçı İstanbulspor'laydı. Sarılacivertliler maçın kesin favorisiydi, Enke'nin güvensizliği yine onunlaydı. Maçın sonunda, taraftarların attığı şişeler ve protestoları altında soyunma odasına gitti. O gün 3-0'lık yenilginin tek sorumlusu o olmayacaktı ama İstanbul macerası sadece 13 gün sürmüştü. Daum'a ağır ilaçlar aldığını söylemişti. Alman teknik adam da onun arkasında durmuştu. Ancak Enke ayrılmak istedi ve istediğini yaptı. Yine Barcelona'ya dönmüştü. Teknik direktör Frank Rijkaard'ın ona forma vermeyeceği artık kesindi. Ara transferde İspanya 2. Ligi takımlarından Tenerife'ye kiralandı. Burada şaşırtıcı şekilde kendisini iyi hissediyordu ve birçok maçı kurtarmıştı. Sezon sonunda Hannover kendisini isteyince sevindi ve hiç tereddütsüz "Evet!" dedi.
KAYNAK
Volkan konusunda söylediklerin beni çok şaşırttı.Hani sene 2005-2006 falan olsa neyse de Volkan bugüne kadar hem Fener'e hem milli takıma ne maçlar ne puanlar kazandırdı.Görüşüne saygı durmakla beraber fazlasıyla şaşırıyorum
Mesaj Yetkileri
