Bence Fatih Terim'in özellikle geçtiğimiz sezon göze hoş gelen, herkesin istediği, rakip kim olursa olsun hücum düşünen zihniyeti bu maçı en başta kaybettirdi bize. Kazanabilirdik tabii ama bu çok büyük bir riskti. Ve her zaman işe yaramıyor. Özellikle kısıtlı imkanlarla, kapasitesi belli oyunculara sahipken sürekli hücum düşünerek üst düzey takımlarla baş edemezsiniz. 1 olur, 2 olur. Sonra çıkar 6 yersin, kazanman gereken maçı kaybedersin. Ha bu anlayış benim de hoşuma gidiyor. Keşke sürekliliğini sağlayabilsek. Ama zor, olmuyor. Kontrollü bir oyun anlayışı benimsememiz lazımdı. Belki sahaya çıkan kadro da bunu yapabilirdi ama ne Burak, ne de Umut'un orta saha oyuncusu gibi top yapabilme imkanı yok. 4-4-2 yerine 4-2-3-1 başlamalıydık bence. Maç bittikten sonra yorum yapmak kolay. Maç öncesi 2 forvetimizin de böyle basit pozisyonları kaçırabileceği tahmin edilemezdi denebilir. Bence denmemeli. Artık alıştık kaçan pozisyonlara. Umut formdaydı son zamanlarda, tek forvet olarak da onunla başlanmalıydı. Burak'ın saçma sapan beceriksizlikleri ortadayken onun için orta sahada 1 kişi eksik kaldık. Aynı zamanda sahada da eksik kaldık. Benim 4-4-2 anlayışımda 2'li forvetin birisi pas dağıtmayı bilen, hücum oyununu yönlendirebilen birisi olmalı. Fatih Terim'in Galatasaray ile 2011/12 sezonundaki Necati Ateş gibi. Bu tip bir oyuncu ile uzaktan yakından alakası olmayan Umut-Burak ikilisiyle Hollanda'ya karşı çıkmak intihar etmek gibi. Neyse yazdıkça yazacağım ben anlaşılan. Uzatmak istemiyorum.
Son olarak; Fatih Terim ile uzun zamanlı bir sözleşme yapılmalı. Yeni bir yapılanmaya gidilmeli. Bu ülkede bunu yapabilecek bence 2 kişi var şu an; Fatih Terim ve Ersun Yanal. Tabi egolarından kurtulmuş bir Fatih Terim'in üstüne kimse yok ülkede bu düzeni kurabilecek ama bu da oldukca zor bu vakitten sonra. Her neyse, Ümit milli takımımız ile A milli takımımız arasındaki koordinasyon sağlanmalı. Ümit milli takımda başarılı olup da A milli takımda da 5-6 oyuncusunu izlediğimiz bir jenerasyon gelmedi 1981-1982 jenerasyonundan sonra. 1988 jenerasyonundan herkes umutluydu ama onlarda hep 17 yaşında kaldılar sanki. Bir türlü adapte edemedik A milli takıma. O takımın en önemli yıldızı Nuri Şahin çağrıldı A milli takıma en çok. Son zamanlarda Caner Erkin ve Onur Kıvrak. Onlar da 25 yaşından sonra. 1985 jenerasyonu U20 dünya kupasında oynamıştı 2005'te, Fransa'da. O kadrodan da Selçuk ve Burak'ı monte edebildik. Onlar da 25 yaşından sonra yine. Son U20 DK'nda oynayan 1993-1994 jenerasyonunda da güzel oyuncular var. Onlar için bari 2018'i beklemeyelim, yine yaşlarının 25 olmasını. Elin oğlu 19 yaşındaki yeteneğe 10 numaralı formayı verip, takımın as oyuncusu yapıyor. Biz Türkiye Kupası'nın kolay turlarında 5 dakika şans verilince seviniyoruz. Ben bu maçta Olcay Şahan yerine Hakan Çalhanoğlu'nun oyuna girmesini istedim. Maç 0-2 zaten, Olcay'la dönecek maç Hakan'la hayli hayli döner bence. Hakan olmazsa Alper Potuk'tu tercihim. Ama olmadı. Neyse yine uzatıyorum.
U19 ve özellikle Ümit milli takımımızdaki genç yeteneklerin kulüp takımlarında şans bulmaları açısından projeler üretilmeli. Maç kadrosuna en az 3-5 tane 20 yaş altı oyuncu koyulsun mesela. Zaten disko-bar kariyerini futbol kariyerine tercih eden gençken büyük yetenek olanlar yüzünden çıkarabildiğimiz kaliteli oyuncu sayısı 1-2, onların da önünü tıkamak için projeler üretmeye çalışıyoruz.
Sonuna kadar okuyanlara teşekkürler
İyi geceler herkese.
daha 19 yaşında, düşlerinde özgür dünya...