
Originally Posted by
balde_mir_07
Medya kasıtlı veya kasıtsız bu olayı konuşmuyor ama durum ciddi.
Uefa Mahkeme kararını baz aldı diyelim, bu durumda cezayı alan sadece Fenerbahçe değil, TFF olacaktır. Sebebi ise bahsettiğin bu durumdur. Beşiktaş evvel zamanda temiz kağıdını TFF'ye verip öyle katılmıştı. Tabi onların katılmasına müsade eden o meşhur rakı sofrasında Uefa Başmüfettişine teminat sağlayan dönemin TFF yetkilileri Lütfü Arıboğan ve İlhan Helvacının katkılarını unutmamak gerekir. Yani sadece Beşiktaş'ın verdiği temiz kağıdı değil TFF'nin verdiği teminatta geçerli oldu. (Fenerbahçe hakkında kesin suçludur diye temin verdiklerini unutmamak gerek) Sözün kısası Uefa bu saatten sonra olurda bir ceza verirse bu olaydan ötürü direk TFF ceza alacaktır ve hiçbir takım Avrupa Kupalarında mücadele edemeyecektir. Kişisel kanaatim Uefa'nın her zamanki gibi Spor Hukukunun verdiği kararı emsal alıp hiç bir takıma ceza vermeyeceğidir.
Gerçi UEFA'nın, meselenin cezai tarafını hükme bağlayan ayrı bir yönetmeliği var mı bilmiyorum ama, benim sözünü ettiğim talimatnamelerde (Şampiyonlar Ligi statüsü, madde 2.04, bölüm G ve Avrupa Ligi statüsü, madde 2.07, bölüm G) doğrudan UEFA ile UEFA'nın düzenlediği ulsulararası organizasyonlara katılacak kulüpler arasında bir yazılı taahhüt alışverişinden bahsediliyor. Arada bir federasyon bağlantısı bahis konusu edilmiyor.
İlaveten, elimizdeki örnekte UEFA'nın, yerel federasyonun değil, adli mahkemenin kararını baz alarak işlem yapmaya kalktığını varsayarsak, bu taahhütlerden bağımsız olarak da ilgili yerel federasyona "sen nasıl oldu da böyle bir karar alabildin?" diye hesap sorması ayrıca mümkün.
En acayibini en sona sakladım; bizim federasyon da, örneğin Beşiktaş üzerinden adı geçen isimler için (Serdal Adalı, Tayfur Havutçu, Ahmet Ateş ve İbrahim Akın), "hiçbir şike eylem veya teşebbüsüne kalkıştıkları tespit edilemedi" şeklinde bir karar vermedi; bu kişiler "müsabaka sonucu etkilemek" suçundan PFDK'ya sevkedildiler ve ceza almadılar, "müsabaka sonucunu etkilemeye teşebbüs" edip etmedikleri değerlendirilmedi. Zira, PFDK'ya sevk edildiklerinde teşebbüs suç olmaktan çıkmıştı. Adli mahkeme ise, uyguladığı hükümlerde teşebbüs halen suç olduğu için, eli mahkum, cezaları yapıştırıverdi.
Bağlıyorum... UEFA'nın kulüplerden istediği taahhüt, "herhangi bir maçın sonucunu etkileme eylemine, doğrudan veya dolaylı olarak bulaşmamış olmak (it must not have been directly and/or indirectly involved...)". UEFA'nın talebi, federasyonun uyguladığı hükümlerden daha çok, adli mahkemenin uyguladığı hükümlere yakın duruyor.
"Beşerin taptığı bir kendisinin heykelidir"