Quote Originally Posted by lofthei View Post
Teşekkür ederim.

TFF'nin internet sitesine baktığımda, menajer profilimi gördüm. Henüz takım yönetmediğim için hakkımda pek bir şey bilmiyorlardı hâliyle. En beğendiğim sistemi de 4-4-2 olarak girmişler, peh! Aklıma Haim Revivo'nun ''Türk gazetelerindeki doğru olan tek şey tarihtir.'' sözü geldi ve gülümsedim.



Lisansımı kazanmamın ardından, geniş bir araştırma yaptım. Şu anda teknik direktörü olmayan 4 takım bulabildim. 4'ü de İngiltere'dendi. ''İsteyenin bir yüzü, vermeyenin iki yüzü kara'' diyerek, 4 takıma da özgeçmişimi yolladım(sadece 1 sayfaydı).



Ertesi gün e-maillerime baktığımda, Blackburn, Bournemouth ve Wycombe kulüplerinden aynı yazılar gelmişti. Kısa, resmi yazılardı ve tecrübesiz olduğum düşünülüyordu. Bir kulüpte çalışmadan nasıl tecrübe kazanabilirdim ki?

Beni esas şaşırtan ise AFC Wimbledon'dan henüz bir cevap gelmemesiydi. Milton Keynes'de çalıştığım sürede AFC'nin oyuncu araştırmacısıyla futbol üzerine uzun bir sohbet etme imkânı bulmuştum. Acaba adım görüşülüyor muydu? Acaba profesyonel bir futbol kulübü, menajerlik için bana teklif mi hazırlıyordu?

1 saat sonra e-maillerime baktığımda, yarın sabah 10.00'da kulüp binasında görüşmek için başkan tarafından çağrıldığım maili gördüm. Sevinçten havalara uçuyordum! O gece gözümü kapatıp uyuyamadım. Yoksa hayallerim gerçek mi olacaktı?

Başkanla görüşmemizde, sözleşmenin detayları önüme geldi. Gayet memnundum. Bana para bile vermeselerdi de kabulümdü bu iş be, kabulümdü!



Prensipte anlaştık. Tam imzaları atacaktık ki, başkanın ağzından şu sözleri duydum: ''Senden tek beklentimiz var, Aydemir; o da hücum futbolu oynatman.''



Bütün hayallerim bir anda paramparça olmuştu
. Ancak ayağıma kadar gelen bu fırsatı da tepmeye hiç niyetli değildim. Başkana bunu kesinlikle kabul edemeyeceğimi, defansif futbolun olmazsa olmazım olduğunu söyledim. Başkan, ofansif futbolda diretti. Ben ondan daha inatçı çıkınca, ilginç bir çözüm geldi; başkan haftalık vereceği maaş tutarını 100 pound artırdı. Sorunun para olduğunu anlayınca başkana yeni bir teklifle geldim: ''Haftalık 750 pounda razıyım, ama defanstan vazgeçemem.'' Başkan, yöneticilerle 15 dakikalık bir görüşme yaptıktan sonra masaya oturdu, bir anda gülümsedi ve ''AFC Wimbledon'a hoşgeldin genç adam!'' diyerek yeni sözleşmeyi önüme koydu. Yarın hayatımın en heyecanlı gününü yaşayacağım. Oyuncularla tanışmak ve efsane olmak için ilk adımı atacak olmak beni sabırsızlandırıyor. Kalbim küt küt atarken, uykuya dalıyorum ve o büyük sabaha uyanıyorum.
Bu saatte kahkaha attım DDD