Sayfa 1 / 6 123 ... SonSon
1 ile 30 arası toplam 171 sonuç

Konu: Başarısız Bir Menajer İsteyen Var Mı?

  1. #1
    Nesil
    2011
    Yer
    İzmir
    Mesajlar
    2,390

    Default Başarısız Bir Menajer İsteyen Var Mı?

    Şahsi düşünceme göre her futbolcunun yapması gerektiği gibi, sokakta öğrenmeye başlamıştım futbolu. Okulda, okuldan dönünce hava kararana kadar, hava karardıktan sonra evin salonunda plastik topla; kısacası uyanık olduğum her anda futbol oynuyordum.

    Çok geçmeden gelecek kaygısı realitesi, tüm çocuklara yapıldığı gibi, korkunç bir şekilde toplum tarafından bana da sunuldu. Arkadaşlarımın gözündeki korku ve endişenin aksine, şaşırtıcı bir şekilde umursamadım bu durumu. Çünkü futbol denen bir oyun vardı ve bu organik kimyadan da, üçgende açı-kenar bağıntılarından da daha ilgi çekiciydi. Öğretmen dönem ödevlerini dağıtırken deftere kadro yazdım, arkadaşlarım test çözerken ben akşamki maçın gidişatını düşündüm.

    Olmadı tabii. Zaten mezun olunca hayatın boyunca kazanabileceğin parayı yatırıp okuduğun özel üniversiteleri ucu ucuna tutturabildim. O zamana kadar aileme de çok yük olduğum için üniversiteye gitmeyi istemedim. Ancak hayatın gerçekleri çok geçmeden çirkin yüzünü gösterdi. İnsan muamelesi görebilmek için, eğitim görmeyen sağlıklı bir erkeğin çalışması, para kazanması gerekiyordu. Birçok işe girdim, hepsinden de kovuldum. Garson olduğum zamanlar, restoran sabah 7'de açılacaksa ben 6.30'da Brezilya Ligi izliyor oluyordum. Kasiyer olduğum zamanlar, müşterinin elinden spor gazetesini alıp haberlere bakıyordum. Olmadı, yapamadım. Futbol tutkum peşimi bırakmadı.

    6. işten de kovulduğumda, 4 ay sürecek bir depresyona girdim. Ne saç, ne de sakal traşı oldum. Yemekler dışında odamdan dışarı çıkmadım. İnsanlarla konuşmadım. Yuvarlak bir gereçle oynanan bu basit oyun hayatımı nasıl bu kadar mahvedebilmişti? Anlayamıyor, bir cevap bulamadıkça da bu bataklığa daha da çok batıyordum.

    Ve o gün, hayatımın değiştiği o gün geldi. 28 Nisan 2010'da, Nou Camp Stadı'nda, total futbolun son temsilcisi Barcelona ve Inter karşı karşıya geliyordu.

    Futbol o gün benim için yeniden şekillendi. Nefes almadan, gözlerimi kırpmadan izledim o maçı. Biter bitmez maçın kaydını alıp tekrar tekrar, defalarca izledim o 90 dakikayı. Futbol dünyasının en zeki adamı olarak gördüğüm Jose Mourinho'nun Inter'inin sahaya dizilişi... Atılan uzun topların kafayla karşılanıp geri gönderilmesi ve saçlardan fışkıran ter damlacıkları... Hız ve yetenekle dünyadaki tüm oyuncuları dağıtan bücür Barcelonalılara karşı Inter savunmasının müdahaleleri, o müdahalelerde futbolcuların kasılan bacak kasları... Boştaki topa koşan defans oyuncusunun iki elini yana açarak hücum oyuncusuyla adeta boğuşması... Boyunlara yapışan saçlar... Vücutlara yapışan formalar... Çimleri delik deşik eden kramponlar... Hırs... Azim... Bağlılık... Mücadele... Soğukkanlılık... Futbol buydu! FUTBOL, DEFANSTI!

    17 kere izlediğim maçtan sonra, tüm düşüncelerim değişmişti. Futbol, kafamı meşgul ederek hayatımı sefil bir hâle çeviren bir canavar olmak zorunda değildi! Futbol, hayatımı yönlendiren bir tutku olmalıydı. Kafamdaki taktikler, zihnimdeki planlar sahaya dökülmeliydi! Futbol dünyasının bunu görmesi lazımdı. Tıpkı 16 taşına mükemmel bir şekilde hakim olan bir satranç oyuncusu gibi, zekice yöneltilmesi gereken bir savaştı bu. Ve bu savaşın komutanı ben olmalıydım.



    Saçımı sakalımı kestim, bir duş aldım, uzun süredir gardropta duran takım elbisemi giydim, bavulumu hazırladım; annem-babamdan helalliklerini -ve biraz da para tabii ki, heheh- alıp yola çıktım. Futbol yolculuğuna.

    Dünyayı gezdim dünyayı. Çalıştığım işlerde futbol kafamı meşgul edip beni sakarlık yapmaya iten bir baş belası değil, yapmak istediğim mesleği düşündürüp bana şevk veren bir kaynak oldu. İyi para kazanıyordum. Futbolla ilgili tüm makaleleri okuyor, aç kalma pahasına, gidebildiğim bütün maçları tribünden izliyor, notlar alıyordum. Elimden geldiğince futbol konusunda bilgili kişilerle sohbet ediyor, onların görüşleriyle kendimi geliştirmeye uğraşıyordum. Zaten iyi olan Türkçe ve İngilizcemin yanı sıra, dünyayı gezince diğer başlıca dilleri de öğrendim. Ve sonunda, 2012'nin sonlarına doğru, keşfedilmeyi bekleyen bir futbol adamıydım! Beni keşfedecek başkanın sayesinde, yöneteceğim kulübe yeni bir vizyon, yeni bir bakış açısı getirip; efsane olmak istiyordum. 3 direği gole kapatıp, asırlarca unutulmayacak bir romanın yazarı olmak istiyordum.

    Bekliyorum, dostlarım! Patlamaya hazır bir bomba gibi, kozasından çıkmasına saniyeler kalmış bir kelebek gibi; bekliyorum. Bir şans bekliyorum. Hep kaybettiğim, hep yenildiğim şu hayatta; bana güvenecek bir topluluk, beni ortaya çıkaracak bir fırsat arıyorum.

    Başkanlara sesleniyorum: gol yememek isteyen var mı?


    Kuralları okudum, kabul ediyorum.
    "Biz, ilhamlarımızı, gökten ve gaipten değil; doğrudan doğruya hayattan almış bulunuyoruz."

  2. #2
    Nesil
    2007
    Yer
    Dublin
    Yaş
    33
    Mesajlar
    1,122

    Default

    Kariyeriniz onaylanmıştır. Başarılar.


    Remaining silent in the face of injustice is the same as supporting it.



  3. #3

    Default

    Quote Originally Posted by lofthei View Post
    Şahsi düşünceme göre her futbolcunun yapması gerektiği gibi, sokakta öğrenmeye başlamıştım futbolu. Okulda, okuldan dönünce hava kararana kadar, hava karardıktan sonra evin salonunda plastik topla; kısacası uyanık olduğum her anda futbol oynuyordum.

    Çok geçmeden gelecek kaygısı realitesi, tüm çocuklara yapıldığı gibi, korkunç bir şekilde toplum tarafından bana da sunuldu. Arkadaşlarımın gözündeki korku ve endişenin aksine, şaşırtıcı bir şekilde umursamadım bu durumu. Çünkü futbol denen bir oyun vardı ve bu organik kimyadan da, üçgende açı-kenar bağıntılarından da daha ilgi çekiciydi. Öğretmen dönem ödevlerini dağıtırken deftere kadro yazdım, arkadaşlarım test çözerken ben akşamki maçın gidişatını düşündüm.

    Olmadı tabii. Zaten mezun olunca hayatın boyunca kazanabileceğin parayı yatırıp okuduğun özel üniversiteleri ucu ucuna tutturabildim. O zamana kadar aileme de çok yük olduğum için üniversiteye gitmeyi istemedim. Ancak hayatın gerçekleri çok geçmeden çirkin yüzünü gösterdi. İnsan muamelesi görebilmek için, eğitim görmeyen sağlıklı bir erkeğin çalışması, para kazanması gerekiyordu. Birçok işe girdim, hepsinden de kovuldum. Garson olduğum zamanlar, restoran sabah 7'de açılacaksa ben 6.30'da Brezilya Ligi izliyor oluyordum. Kasiyer olduğum zamanlar, müşterinin elinden spor gazetesini alıp haberlere bakıyordum. Olmadı, yapamadım. Futbol tutkum peşimi bırakmadı.

    6. işten de kovulduğumda, 4 ay sürecek bir depresyona girdim. Ne saç, ne de sakal traşı oldum. Yemekler dışında odamdan dışarı çıkmadım. İnsanlarla konuşmadım. Yuvarlak bir gereçle oynanan bu basit oyun hayatımı nasıl bu kadar mahvedebilmişti? Anlayamıyor, bir cevap bulamadıkça da bu bataklığa daha da çok batıyordum.

    Ve o gün, hayatımın değiştiği o gün geldi. 28 Nisan 2010'da, Nou Camp Stadı'nda, total futbolun son temsilcisi Barcelona ve Inter karşı karşıya geliyordu.

    Futbol o gün benim için yeniden şekillendi. Nefes almadan, gözlerimi kırpmadan izledim o maçı. Biter bitmez maçın kaydını alıp tekrar tekrar, defalarca izledim o 90 dakikayı. Futbol dünyasının en zeki adamı olarak gördüğüm Jose Mourinho'nun Inter'inin sahaya dizilişi... Atılan uzun topların kafayla karşılanıp geri gönderilmesi ve saçlardan fışkıran ter damlacıkları... Hız ve yetenekle dünyadaki tüm oyuncuları dağıtan bücür Barcelonalılara karşı Inter savunmasının müdahaleleri, o müdahalelerde futbolcuların kasılan bacak kasları... Boştaki topa koşan defans oyuncusunun iki elini yana açarak hücum oyuncusuyla adeta boğuşması... Boyunlara yapışan saçlar... Vücutlara yapışan formalar... Çimleri delik deşik eden kramponlar... Hırs... Azim... Bağlılık... Mücadele... Soğukkanlılık... Futbol buydu! FUTBOL, DEFANSTI!

    17 kere izlediğim maçtan sonra, tüm düşüncelerim değişmişti. Futbol, kafamı meşgul ederek hayatımı sefil bir hâle çeviren bir canavar olmak zorunda değildi! Futbol, hayatımı yönlendiren bir tutku olmalıydı. Kafamdaki taktikler, zihnimdeki planlar sahaya dökülmeliydi! Futbol dünyasının bunu görmesi lazımdı. Tıpkı 16 taşına mükemmel bir şekilde hakim olan bir satranç oyuncusu gibi, zekice yöneltilmesi gereken bir savaştı bu. Ve bu savaşın komutanı ben olmalıydım.



    Saçımı sakalımı kestim, bir duş aldım, uzun süredir gardropta duran takım elbisemi giydim, bavulumu hazırladım; annem-babamdan helalliklerini -ve biraz da para tabii ki, heheh- alıp yola çıktım. Futbol yolculuğuna.

    Dünyayı gezdim dünyayı. Çalıştığım işlerde futbol kafamı meşgul edip beni sakarlık yapmaya iten bir baş belası değil, yapmak istediğim mesleği düşündürüp bana şevk veren bir kaynak oldu. İyi para kazanıyordum. Futbolla ilgili tüm makaleleri okuyor, aç kalma pahasına, gidebildiğim bütün maçları tribünden izliyor, notlar alıyordum. Elimden geldiğince futbol konusunda bilgili kişilerle sohbet ediyor, onların görüşleriyle kendimi geliştirmeye uğraşıyordum. Zaten iyi olan Türkçe ve İngilizcemin yanı sıra, dünyayı gezince diğer başlıca dilleri de öğrendim. Ve sonunda, 2012'nin sonlarına doğru, keşfedilmeyi bekleyen bir futbol adamıydım! Beni keşfedecek başkanın sayesinde, yöneteceğim kulübe yeni bir vizyon, yeni bir bakış açısı getirip; efsane olmak istiyordum. 3 direği gole kapatıp, asırlarca unutulmayacak bir romanın yazarı olmak istiyordum.

    Bekliyorum, dostlarım! Patlamaya hazır bir bomba gibi, kozasından çıkmasına saniyeler kalmış bir kelebek gibi; bekliyorum. Bir şans bekliyorum. Hep kaybettiğim, hep yenildiğim şu hayatta; bana güvenecek bir topluluk, beni ortaya çıkaracak bir fırsat arıyorum.

    Başkanlara sesleniyorum: gol yememek isteyen var mı?


    Kuralları okudum, kabul ediyorum.
    Sunum mükemmel. Hazır sunum mu yoksa gerçek mi. Burda acemiyim de pek anlayamadım

    Başarılar diliyorum ayrıca.

  4. #4

    Default

    Futbol mantalitelerimiz taban tabana zıt. Ben de yerden ve kısa paslı oynanan hücum futbolunu seviyorum. Arsenal ve barcelona favori takımlarım bu nedenle.

    Gerçekte bir hoca olsaydım, mesela maçın son yarım saatinde gol veya gollere ihtiyacım varsa çift stoperden birini çıkarım orta saha ya da forvet alırdım. Nasılsa rakip ya hiç forvet bırakmadan ya da tek forvet bırakıp komple kapanıyor.

    Bir de Barcanın oynadığı gibi 2 stoper dışında( ki pique de zaman zaman hücumlara katılıyor) hatta yetenekli bir stoperim varsa ve rakip tek forvetle ya da forvet bırakmadan kapanıyorsa 1 stoper dışında herkesle hücum ederdim.(Kalan stoperin de bire bir kalma ve arkaya atılan toplar nedneiyle yobo veya puyol gibi hızlı olması lazım)

  5. #5
    Nesil
    2011
    Yer
    İzmir
    Mesajlar
    2,390

    Default

    Quote Originally Posted by vivoperlei View Post
    Kariyeriniz onaylanmıştır. Başarılar.
    Teşekkür ederim.

    TFF'nin internet sitesine baktığımda, menajer profilimi gördüm. Henüz takım yönetmediğim için hakkımda pek bir şey bilmiyorlardı hâliyle. En beğendiğim sistemi de 4-4-2 olarak girmişler, peh! Aklıma Haim Revivo'nun ''Türk gazetelerindeki doğru olan tek şey tarihtir.'' sözü geldi ve gülümsedim.



    Lisansımı kazanmamın ardından, geniş bir araştırma yaptım. Şu anda teknik direktörü olmayan 4 takım bulabildim. 4'ü de İngiltere'dendi. ''İsteyenin bir yüzü, vermeyenin iki yüzü kara'' diyerek, 4 takıma da özgeçmişimi yolladım(sadece 1 sayfaydı).



    Ertesi gün e-maillerime baktığımda, Blackburn, Bournemouth ve Wycombe kulüplerinden aynı yazılar gelmişti. Kısa, resmi yazılardı ve tecrübesiz olduğum düşünülüyordu. Bir kulüpte çalışmadan nasıl tecrübe kazanabilirdim ki?

    Beni esas şaşırtan ise AFC Wimbledon'dan henüz bir cevap gelmemesiydi. Milton Keynes'de çalıştığım sürede AFC'nin oyuncu araştırmacısıyla futbol üzerine uzun bir sohbet etme imkânı bulmuştum. Acaba adım görüşülüyor muydu? Acaba profesyonel bir futbol kulübü, menajerlik için bana teklif mi hazırlıyordu?

    1 saat sonra e-maillerime baktığımda, yarın sabah 10.00'da kulüp binasında görüşmek için başkan tarafından çağrıldığım maili gördüm. Sevinçten havalara uçuyordum! O gece gözümü kapatıp uyuyamadım. Yoksa hayallerim gerçek mi olacaktı?

    Başkanla görüşmemizde, sözleşmenin detayları önüme geldi. Gayet memnundum. Bana para bile vermeselerdi de kabulümdü bu iş be, kabulümdü!



    Prensipte anlaştık. Tam imzaları atacaktık ki, başkanın ağzından şu sözleri duydum: ''Senden tek beklentimiz var, Aydemir; o da hücum futbolu oynatman.''



    Bütün hayallerim bir anda paramparça olmuştu. Ancak ayağıma kadar gelen bu fırsatı da tepmeye hiç niyetli değildim. Başkana bunu kesinlikle kabul edemeyeceğimi, defansif futbolun olmazsa olmazım olduğunu söyledim. Başkan, ofansif futbolda diretti. Ben ondan daha inatçı çıkınca, ilginç bir çözüm geldi; başkan haftalık vereceği maaş tutarını 100 pound artırdı. Sorunun para olduğunu anlayınca başkana yeni bir teklifle geldim: ''Haftalık 750 pounda razıyım, ama defanstan vazgeçemem.'' Başkan, yöneticilerle 15 dakikalık bir görüşme yaptıktan sonra masaya oturdu, bir anda gülümsedi ve ''AFC Wimbledon'a hoşgeldin genç adam!'' diyerek yeni sözleşmeyi önüme koydu. Yarın hayatımın en heyecanlı gününü yaşayacağım. Oyuncularla tanışmak ve efsane olmak için ilk adımı atacak olmak beni sabırsızlandırıyor. Kalbim küt küt atarken, uykuya dalıyorum ve o büyük sabaha uyanıyorum.
    "Biz, ilhamlarımızı, gökten ve gaipten değil; doğrudan doğruya hayattan almış bulunuyoruz."

  6. #6

    Default

    Quote Originally Posted by lofthei View Post
    Teşekkür ederim.

    TFF'nin internet sitesine baktığımda, menajer profilimi gördüm. Henüz takım yönetmediğim için hakkımda pek bir şey bilmiyorlardı hâliyle. En beğendiğim sistemi de 4-4-2 olarak girmişler, peh! Aklıma Haim Revivo'nun ''Türk gazetelerindeki doğru olan tek şey tarihtir.'' sözü geldi ve gülümsedim.



    Lisansımı kazanmamın ardından, geniş bir araştırma yaptım. Şu anda teknik direktörü olmayan 4 takım bulabildim. 4'ü de İngiltere'dendi. ''İsteyenin bir yüzü, vermeyenin iki yüzü kara'' diyerek, 4 takıma da özgeçmişimi yolladım(sadece 1 sayfaydı).



    Ertesi gün e-maillerime baktığımda, Blackburn, Bournemouth ve Wycombe kulüplerinden aynı yazılar gelmişti. Kısa, resmi yazılardı ve tecrübesiz olduğum düşünülüyordu. Bir kulüpte çalışmadan nasıl tecrübe kazanabilirdim ki?

    Beni esas şaşırtan ise AFC Wimbledon'dan henüz bir cevap gelmemesiydi. Milton Keynes'de çalıştığım sürede AFC'nin oyuncu araştırmacısıyla futbol üzerine uzun bir sohbet etme imkânı bulmuştum. Acaba adım görüşülüyor muydu? Acaba profesyonel bir futbol kulübü, menajerlik için bana teklif mi hazırlıyordu?

    1 saat sonra e-maillerime baktığımda, yarın sabah 10.00'da kulüp binasında görüşmek için başkan tarafından çağrıldığım maili gördüm. Sevinçten havalara uçuyordum! O gece gözümü kapatıp uyuyamadım. Yoksa hayallerim gerçek mi olacaktı?

    Başkanla görüşmemizde, sözleşmenin detayları önüme geldi. Gayet memnundum. Bana para bile vermeselerdi de kabulümdü bu iş be, kabulümdü!



    Prensipte anlaştık. Tam imzaları atacaktık ki, başkanın ağzından şu sözleri duydum: ''Senden tek beklentimiz var, Aydemir; o da hücum futbolu oynatman.''



    Bütün hayallerim bir anda paramparça olmuştu
    . Ancak ayağıma kadar gelen bu fırsatı da tepmeye hiç niyetli değildim. Başkana bunu kesinlikle kabul edemeyeceğimi, defansif futbolun olmazsa olmazım olduğunu söyledim. Başkan, ofansif futbolda diretti. Ben ondan daha inatçı çıkınca, ilginç bir çözüm geldi; başkan haftalık vereceği maaş tutarını 100 pound artırdı. Sorunun para olduğunu anlayınca başkana yeni bir teklifle geldim: ''Haftalık 750 pounda razıyım, ama defanstan vazgeçemem.'' Başkan, yöneticilerle 15 dakikalık bir görüşme yaptıktan sonra masaya oturdu, bir anda gülümsedi ve ''AFC Wimbledon'a hoşgeldin genç adam!'' diyerek yeni sözleşmeyi önüme koydu. Yarın hayatımın en heyecanlı gününü yaşayacağım. Oyuncularla tanışmak ve efsane olmak için ilk adımı atacak olmak beni sabırsızlandırıyor. Kalbim küt küt atarken, uykuya dalıyorum ve o büyük sabaha uyanıyorum.
    Bu saatte kahkaha attım DDD

  7. #7
    Nesil
    2011
    Yer
    İzmir
    Mesajlar
    2,390

    Default

    Quote Originally Posted by okocha6 View Post
    Sunum mükemmel. Hazır sunum mu yoksa gerçek mi. Burda acemiyim de pek anlayamadım

    Başarılar diliyorum ayrıca.
    Teşekkür ederim Sunumu ben hazırladım ama hikâye gerçek değil.

    Quote Originally Posted by okocha6 View Post
    Futbol mantalitelerimiz taban tabana zıt. Ben de yerden ve kısa paslı oynanan hücum futbolunu seviyorum. Arsenal ve barcelona favori takımlarım bu nedenle.

    Gerçekte bir hoca olsaydım, mesela maçın son yarım saatinde gol veya gollere ihtiyacım varsa çift stoperden birini çıkarım orta saha ya da forvet alırdım. Nasılsa rakip ya hiç forvet bırakmadan ya da tek forvet bırakıp komple kapanıyor.

    Bir de Barcanın oynadığı gibi 2 stoper dışında( ki pique de zaman zaman hücumlara katılıyor) hatta yetenekli bir stoperim varsa ve rakip tek forvetle ya da forvet bırakmadan kapanıyorsa 1 stoper dışında herkesle hücum ederdim.(Kalan stoperin de bire bir kalma ve arkaya atılan toplar nedneiyle yobo veya puyol gibi hızlı olması lazım)
    Görüşünüze son derece saygı duyuyorum tabii ki, hücum futbolu çok rağbet edilen ve göze hoş gelen bir stil. Ama ben hep defansı daha çok sevdim. Kıvrak çalımları değil de, kayarak müdahaleleri ağzım açık izledim; efsanevi gollere değil de, kornerlerdeki taktiksel dizilime hayran kaldım. Nou Camp'taki Barcelona-Inter maçında da bu sevgim tavan yaptı. Bu kariyerde defansif bir oyun oynatmaya çalışacağım. Bakalım hücumu yenebilecek miyim, hep birlikte göreceğiz

    Quote Originally Posted by okocha6 View Post
    Bu saatte kahkaha attım DDD
    Heheheh, emeklerim karşılıksız kalmadıysa bu sevindirici tabii ki
    "Biz, ilhamlarımızı, gökten ve gaipten değil; doğrudan doğruya hayattan almış bulunuyoruz."

  8. #8

    Default

    Quote Originally Posted by lofthei View Post
    Teşekkür ederim Sunumu ben hazırladım ama hikâye gerçek değil.



    Görüşünüze son derece saygı duyuyorum tabii ki, hücum futbolu çok rağbet edilen ve göze hoş gelen bir stil. Ama ben hep defansı daha çok sevdim. Kıvrak çalımları değil de, kayarak müdahaleleri ağzım açık izledim; efsanevi gollere değil de, kornerlerdeki taktiksel dizilime hayran kaldım. Nou Camp'taki Barcelona-Inter maçında da bu sevgim tavan yaptı. Bu kariyerde defansif bir oyun oynatmaya çalışacağım. Bakalım hücumu yenebilecek miyim, hep birlikte göreceğiz
    Evet benim ilgimi çeken de defansif oynatacak olman oldu zaten. İlginç bir kariyer olacak.

    Bu arada mücadeleci futbol oynayan biriyim ben halı sahalarda. Ama yine de mücadelenin de pres yaparak ofansta olması gerektiğine inanıyorum. Yani benim gibi kazmalardan ama çok koşan, pozisyon alamyı bilen ve yorulmayan oyunculardan oluşan bir takım da hücum futbolu oynayabilir

  9. #9
    Nesil
    2008
    Yer
    İskenderun
    Mesajlar
    36

    Default

    dünyada hiç bir ülkede hücum bakanlığı yoktur fakat Savunma bakanlığı vardır.... Hücum yaparak sadece 1 maç kazanırız , fakat savunma yaparak şampiyon olunur

  10. #10

    Default

    Mükemmel!

    Hayalgücü------Kelimelere hakimiyet-------İfade etme tarzı--------Kurgu

    Defansın sağlam!

    Not: Bu arada FM 2012'de paylaştığın buna benzer bir kariyerin varsa linkini atabilir misin? Okumak isterim, bitmiş kariyerleri okumak daha keyifli oluyor, beklemeyi sevmiyorum da

  11. #11

    Default

    çok hoş sunumun var gerçekten. defansif oyunu bakalım nasıl yansıtacaksın yapay zekaya. merakla bekliyorum takipteyim. başarılar.

  12. #12
    Nesil
    2009
    Yer
    istanbul
    Mesajlar
    931

    Default

    Sunum çok iyi gerçekten..

    Başarılar dilerimm..Ben de senin gibi savunmayı severim...Takipteyim..

  13. #13
    Nesil
    2007
    Yer
    İStanbul
    Yaş
    43
    Mesajlar
    697

    Default

    Vay vay vay! FM'de gerçek manada olmayacağını düşündüğüm bir iş bu. Taş gibi güç-agresiflik-cesaret-top kapma özellikli takımlara bayılırım. Mourinho'nun Inter'i o zaman beni de etkilemişti. Zanetti-Cambiasso-Muntari 3MC oynuyordu. (muntari sık sık değişti tabi)

    Lafı gelmişken Mourinho sevmem ama büyük adam hakkaten. İngiltere'de 433, İtalya'da 4312 İspanya'da 4231 oynadı. Hepsiyle başarılı oldu.

    Tam teşekküllü defansif bir takım nasıl oluyor sayende göreceğiz. Yolundan dönmek yok Başarılar.

  14. #14
    Nesil
    2010
    Yer
    Denizli
    Mesajlar
    5,192

    Default

    başarılar kardeşim (: bizde sayende skoru korumamız gerekirken ne yaparız onu öğreniriz :P

  15. #15
    Nesil
    2011
    Yer
    İzmir
    Yaş
    43
    Mesajlar
    1,087

    Default

    Hikaye mükemmel.. Başarılar dilerim savunma ağırlıklı kariyerinde..

  16. #16
    Nesil
    2011
    Yer
    İzmir
    Mesajlar
    2,390

    Default

    Quote Originally Posted by okocha6 View Post
    Evet benim ilgimi çeken de defansif oynatacak olman oldu zaten. İlginç bir kariyer olacak.

    Bu arada mücadeleci futbol oynayan biriyim ben halı sahalarda. Ama yine de mücadelenin de pres yaparak ofansta olması gerektiğine inanıyorum. Yani benim gibi kazmalardan ama çok koşan, pozisyon alamyı bilen ve yorulmayan oyunculardan oluşan bir takım da hücum futbolu oynayabilir
    Defansif futbol oynayacağım için, bulduğumuz nadir atakları değerlendirmem gerekecek ve bu nedenle stoperlerimin de teknik olmasını istiyorum. Stoper oyuncularım en az hücum futbolundakiler kadar oyun kurma becerisine sahip adamlar olacak. Bakalım bu standartlarda o tarz adamları bulabilecek miyiz, hep beraber göreceğiz

    Quote Originally Posted by guneykanat View Post
    dünyada hiç bir ülkede hücum bakanlığı yoktur fakat Savunma bakanlığı vardır.... Hücum yaparak sadece 1 maç kazanırız , fakat savunma yaparak şampiyon olunur
    İşte aradığım bakış açısı buydu! Teşekkür ederim...

    Quote Originally Posted by Arunas View Post
    Mükemmel!

    Hayalgücü------Kelimelere hakimiyet-------İfade etme tarzı--------Kurgu

    Defansın sağlam!

    Not: Bu arada FM 2012'de paylaştığın buna benzer bir kariyerin varsa linkini atabilir misin? Okumak isterim, bitmiş kariyerleri okumak daha keyifli oluyor, beklemeyi sevmiyorum da
    Çok sağol dostum Daha önce bu kadar net bir amaca hizmet eden ya da öykü tarzında paylaştığım bir kariyerim olmamıştı, üzgünüm.

    Quote Originally Posted by 61trabzon61 View Post
    çok hoş sunumun var gerçekten. defansif oyunu bakalım nasıl yansıtacaksın yapay zekaya. merakla bekliyorum takipteyim. başarılar.
    Teşekkür ederim. Maç motorunun azizlikleri her oyuncu gibi bizi de bulacaktır tabii ki. Amacım bu sayıyı en aza indirmek olacak

    Quote Originally Posted by borusan1905 View Post
    Sunum çok iyi gerçekten..

    Başarılar dilerimm..Ben de senin gibi savunmayı severim...Takipteyim..
    Teşekkürker. Savunma candır.

    Quote Originally Posted by nessus View Post
    Vay vay vay! FM'de gerçek manada olmayacağını düşündüğüm bir iş bu. Taş gibi güç-agresiflik-cesaret-top kapma özellikli takımlara bayılırım. Mourinho'nun Inter'i o zaman beni de etkilemişti. Zanetti-Cambiasso-Muntari 3MC oynuyordu. (muntari sık sık değişti tabi)

    Lafı gelmişken Mourinho sevmem ama büyük adam hakkaten. İngiltere'de 433, İtalya'da 4312 İspanya'da 4231 oynadı. Hepsiyle başarılı oldu.

    Tam teşekküllü defansif bir takım nasıl oluyor sayende göreceğiz. Yolundan dönmek yok Başarılar.
    Ben de daha önce bunu denememiştim. Seviyesi çok yüksek bir takımla oynamadığım için, rakibe karşı kapandığımızda civelek oyuncunun biri kritik bir hata yapabilir ve bütün taktiklerim suya düşebilir; ancak işler tam planladığım gibi gidebilir ve beraberlik-galibiyet karışımı, uzun bir seri yakalayarak nPower League 1'e de yükselebiliriz! İlginç olacak. Senin de dediğin gibi, yolumdan dönmek yok

    Quote Originally Posted by dasman View Post
    başarılar kardeşim (: bizde sayende skoru korumamız gerekirken ne yaparız onu öğreniriz :P
    Teşekkürler. Kendimi çok yetenekli bir taktisyen olarak görmesem de bir şeyler yapmaya çalışacağız

    Quote Originally Posted by LeoN48 View Post
    Hikaye mükemmel.. Başarılar dilerim savunma ağırlıklı kariyerinde..
    Teşekkürler dostum...

    Otobüsle kulüp binasına doğru giderken, yaklaşık 1 sene önce kısa bir süre çalıştığım fast food şirketinin önünden geçtik. El sallayıp kendimi göstermeye çalıştım ancak arkadaşlar sabah mahmurluğunun da etkisiyle beni görmediler.

    Binaya geldiğimde, önceden emir aldığı belli olan görevliler beni büyük bir güleryüzlülükle karşıladı. İlk durağım başkanımız Erik Samuelson'un odası oldu. Başkanla yaptığımız görüşmede klasik ''Şanlı kulübümüze hoşgeldiniz. Takımımızın asaletine yakışacak hareketlerde bulunacağınızı temenni ediyoruz hede hödö...'' konuşmalarının ardından transfer üzerine sohbet ettik. Başkan sahip olduğumuz transfer ve maaş bütçelerini bana bildirdikten sonra, şu tanıdık sözleri sarf etti: ''Sadece kulüple ve oyuncuyla anlaşmak yetmiyor ki??! Arada oyuncu menajerleri var, brokerlar var, var oğlu var! Her gazetede yazanı alsaydık bu kulüp çoktan batmıştı Erenciğim, ehaha eharaha!!'' Başkanın düz bir adam olduğu kanaatine vardım bu görüşmeden sonra.



    Başkanla görüşmemiz bittiğinde, asistan menajerim Michael Hamilton'u odasında ziyaret ettim, kendisiyle hoş bir sohbet yaptık. Yardımsever bir futbol adamı.



    Sonra Hamilton'un önerisiyle teknik ekiple bir görüşme yaptık. Bu görüşmeden pek memnun kalmadım açıkçası. Yok şu şu sistemle oynayalım, yok frikikleri şuna kullandıralım, yok şunu oynatalım bunu satalım. Biz ne iş yapıyoruz burada?

    Teknik ekiple görüşmem de bittikten sonra, odama geçtim, sandalyeme oturdum. Vay be! Bu güzel, bu imrenilen oda benim olmuştu ha?

    Koltuğumda oturup kendimle yeterince gurur duyduktan sonra, artık işe koyulmam gerektiğine kanaat getirdim. Cep telefonumu çıkardım, rehberden ''Nestor''u buldum, ve arama tuşuna bastım. 1 saat sonra Nestor ofisimde olacak. Kendisi benim için son derece değerli biridir, ayrıca menajerlik hayatımda da bana çok yardımcı olacak. Nestor'un hikâyesini önümüzdeki yazılarda öğreneceksiniz.
    "Biz, ilhamlarımızı, gökten ve gaipten değil; doğrudan doğruya hayattan almış bulunuyoruz."

  17. #17
    Nesil
    2003
    Yer
    İstanbul
    Yaş
    43
    Mesajlar
    3,238

    Default

    Hikaye müthiş olmuşşş hadi bakalım başarılar Kardeşim..


  18. #18
    Nesil
    2011
    Yer
    beylerbeyi
    Yaş
    38
    Mesajlar
    93

    Default

    Quote Originally Posted by lofthei View Post
    Görüşünüze son derece saygı duyuyorum tabii ki, hücum futbolu çok rağbet edilen ve göze hoş gelen bir stil. Ama ben hep defansı daha çok sevdim. Kıvrak çalımları değil de, kayarak müdahaleleri ağzım açık izledim; efsanevi gollere değil de, kornerlerdeki taktiksel dizilime hayran kaldım. Nou Camp'taki Barcelona-Inter maçında da bu sevgim tavan yaptı. Bu kariyerde defansif bir oyun oynatmaya çalışacağım. Bakalım hücumu yenebilecek miyim, hep birlikte göreceğiz

    Kesinlikle katılıyorum. Hücum oyunu büyük ölçüde futbolcuların kişisel yetenekleriyle oluşur. Ama savunma oyunu büyük ölçüde Teknik Direktörün dehasıyla oluşur...
    Hücum kolay bir oyundur; savunma zor bir oyundur..

    Başarılar.. Burada buna benzer bir kariyer açan biri olarak, böyle hikayesi olan kariyerlerin artmasını diliyorum..

  19. #19

    Default

    Başarılar Ziya Doğan

    Şaka bir yana inşallah istediklerini gerçekleştirebilirsin her ne kadar topa hükmettiğin oyun stillerini sevsemde defansif oyunlar her zaman ilgimi çekmiştir.Hala Yunanistan'ın Avrupa Şampiyonluğu'na hayranımdır ve hep taktir ederim.

  20. #20
    Nesil
    2009
    Yer
    Bursa
    Yaş
    31
    Mesajlar
    3,910

    Default

    Taktiği çok merak ediyorum acaba paylaşacak mısınız ?

  21. #21
    Nesil
    2011
    Yer
    İzmir
    Mesajlar
    2,390

    Default

    Quote Originally Posted by AlperKSK View Post
    Hikaye müthiş olmuşşş hadi bakalım başarılar Kardeşim..
    Eyvallah abi, teşekkür ederim.

    Quote Originally Posted by cangulerdc View Post
    Kesinlikle katılıyorum. Hücum oyunu büyük ölçüde futbolcuların kişisel yetenekleriyle oluşur. Ama savunma oyunu büyük ölçüde Teknik Direktörün dehasıyla oluşur...
    Hücum kolay bir oyundur; savunma zor bir oyundur..

    Başarılar.. Burada buna benzer bir kariyer açan biri olarak, böyle hikayesi olan kariyerlerin artmasını diliyorum..
    Çok sağolun. Ben de savunmanın her zaman daha asil olduğuna inanan biri olarak bu amaca hizmet etmeye çalışacağım.

    Quote Originally Posted by Dennis Bergkamp View Post
    Başarılar Ziya Doğan

    Şaka bir yana inşallah istediklerini gerçekleştirebilirsin her ne kadar topa hükmettiğin oyun stillerini sevsemde defansif oyunlar her zaman ilgimi çekmiştir.Hala Yunanistan'ın Avrupa Şampiyonluğu'na hayranımdır ve hep taktir ederim.
    Teşekkürler Yunanistan'ın Avrupa şampiyonu olması gerçekten takdir edilecek bir başarıydı.

    Quote Originally Posted by Leonadias View Post
    Taktiği çok merak ediyorum acaba paylaşacak mısınız ?
    Evet, paylaşacağım. Ama henüz taktik aşamasına geçemedim. Biraz yoğun olmamdan dolayı yavaş ilerliyorum.

    Nestor'u beklerken, fırsat bu fırsat diyerek oyuncularımla görüşme şansım oldu. Şunu söyleyebilirim, takım tam bir İngiliz takımı. Beyaz tenli elemanların arasına serpiştirilmiş birkaç normal adam ve birkaç devşirme zenci; ve istisnasız hepsinin ağzı bira kokuyor. Geceden kalma oldukları apaçık ortada. Takımı biraz disipline etmek gerekecek ancak ilk buluşmada oyunculara çok sert de davranmak istemedim. Kendimi oyunculara sade bir şekilde takdim ediyor ve odama dönüyorum. Görüşme gayet iyi geçti.



    Odamın kapısını açtığımda, masamın önündeki koltuğa oturmuş ve üstünde ''Eren Aydemir-AFC Wimbledon Teknik Sorumlusu'' yazan eşyayı inceleyen Nestor'u görüyorum. Hemen birbirimize sarılıyoruz, ve ben imza sürecinde yaşananları ve kulüpteki ilk günümü ona anlatmaya başlıyorum.

    Nestor'la tanışmamız çok eski günlere dayanır. İlköğretimde aynı sıraya oturmamız vesilesiyle tanışıp, arkadaşlığımızı yıllar geçtikçe ilerletmiştik, birer kardeşten farksız olmuştuk.

    Ancak Nestor, ailesinden hiçbir zaman sevgi veya kol-kanat germe görmedi. Bu gün geçtikçe onu farklı uğraşlara itti. Önce sanal dünyaya merak salan ve bilgisayar konusunda yaşıtlarından hep üstün olmuş olan Nestor, ilerleyen yıllarda en büyük yeteneğinin dil öğrenmek olduğunu fark etti ve sanal alemi avucunun içi gibi bildiği için, onu dil öğrenmek için kullandı. Gün geçtikçe yabancı dil konusunda kendini geliştirdi ve bir gün artık zirveye ulaştı. Bu onun için bir bakımdan kötü de oldu.

    Hayattaki diğer dallarda dil öğrenmek kadar başarılı olmadığını öğrendiğinde, derin bir boşluğa düştü. Bu boşluk, üstün zekâsı ve kültürünün de nedeniyle, illegal işlerde aranan 1 numaralı adam olmasıyla sonuçlandı. Birçok mevzu işledi, birçok yanlış yaptı. Foyası ortaya çıkınca da ilk önce ''Nestor'' takma ismini kullanarak, ülkede adeta bir kaçak gibi yaşamaya çalıştı, yapamayınca da, yaklaşık 1 sene önce yanıma, İngiltere'ye geldi.

    Nestor, futbol konusunda çok bilge olmasa da, hayatımda gördüğüm en zeki, en kültürlü ve en vefakâr adamdır. Hayatım boyunca hep en iyi arkadaşım oldu. Ve yolumun AFC Wimbledon'la kesiştiği gün, umarım onun için de yeni bir başlangıç olacak.

    ''Ne zaman resmi olarak burada çalışacağım oğlum?'' diye sordu. ''Sakin ol Nestor'' dedim, ''sakin ol. Zamanı gelecek.''

    Asistan menajer, ya da koç olarak Nestor'a görev vermeyi düşünüyorum. İngilizce'yi o kadar iyi bilir ki, Britanya'nın neresine giderse gitsin, onun İngiliz mi, İskoç mu yoksa İrlandalı mı olduğunu anlayamazsınız. İngilizce'nin yanında ana dili Türkçe, Fransızca, İtalyanca, Rusça ve Münih'te yaşamını sürdürebilecek düzeyde Almanca biliyor. ''Almanca bilmenin Almanya'da sana bir faydası yoktur, Türk olman yeterlidir. Almanca, şaşırtıcı bir şekilde Almanya'nın dışında sana fayda sağlayacak bir dildir.'' der hep. Çok yönlü bir adamdır. Napoleon'un ilk yaptığı savaşın tarihini sorsanız bilir. Dediğim gibi, çok zeki ve fazla kültürlü bir adamdır. Bilgisayar ve internet konusunda da çok başarılıdır. Her işi yordamına göre yapmayı çok iyi bilir. Ve bana en çok yarayacak özelliği de şudur: Britanyalılarla nasıl konuşulacağını, kendilerinden bile daha iyi bilir.

    Futbol konusunda ilk danışacağım kişi olmayacak. Ancak saha dışındaki her alanda, bütün kulübün yükünü çekecek bir nebze. Futbol anlayışlarımız her zaman çok farklıydı zaten. Ben hep defans yaptım, o ise saldırdı; hücuma ve yok etmeye uğraştı. Tıpkı yıllardır oynadığımız satranç karşılaşmalarındaki gibi... Onun ataklarına karşı ben hep savundum. AFC'de de rakip bana saldırmadan önce, o bana rakibin nereden saldırabileceğini söyleyecek ve ona göre önlemlerimi alacağım. Adeta, parasıyla bir rakip tutacağım, gerçek rakiplerimi geride bırakabilmek için.
    "Biz, ilhamlarımızı, gökten ve gaipten değil; doğrudan doğruya hayattan almış bulunuyoruz."

  22. #22

    Default

    sabırla eren-nestor 2lisinin şovlarını bekliyoruz

  23. #23
    Nesil
    2007
    Yer
    Antalya
    Yaş
    30
    Mesajlar
    761

    Default

    Bir nefeste okudum bütün hikayeyi Savunma'nın her alanda daha asil oldugunu düşünüyorum bu yüzden imrenerek,merakla ve sabırsızlıkla bekliyorum kariyerin gelecegini . Zeus'dan yardım isteyebilirsin Yunanistan asla yalnız yürümüyordu
    You'll Never BeatThe Irish !

  24. #24
    Nesil
    2011
    Yer
    İzmir
    Mesajlar
    2,390

    Default

    Quote Originally Posted by 61trabzon61 View Post
    sabırla eren-nestor 2lisinin şovlarını bekliyoruz
    Bekleyin. Ya tarihin en tırt ikilisi olacağız ya da efsane

    Quote Originally Posted by Mete07 View Post
    Bir nefeste okudum bütün hikayeyi Savunma'nın her alanda daha asil oldugunu düşünüyorum bu yüzden imrenerek,merakla ve sabırsızlıkla bekliyorum kariyerin gelecegini . Zeus'dan yardım isteyebilirsin Yunanistan asla yalnız yürümüyordu
    Teşekkür ederim. ''The Best Greek Manager''da son bulmaz yolum umarım

    Başkanla sözleşme imzaladıktan sonra, internet üzerinden takımı araştırmış; ve kafamdaki oyun planına göre bir sistem hazırlamıştım. Hazırladığım sistemi 1 sayfalık bir not şeklinde en basit hâlinde bir kağıda dökmüştüm. Buyrun, o kağıdın görüntüsünü sizinle paylaşayım. Olası ekonomik aksilikler dışında bu plana sadık kalmayı umuyorum:



    Kadromuzda şu anda 2 kaleci, 1 sol bek, 4 stoper(biri 3 ay sakat), 3 sağ bek, 4 orta saha, 1 sol orta saha, 2 sağ orta saha ve 4 tane de forvet(biri 4 ay sakat) var. Planladığım diziliş ve takviye etmeyi düşündüğüm mevkiler kağıtta yazıyor. Satılacak isimler ise şu şekilde, 3. DR yazan yerde, 3 DR oyuncusunun en kötü olanını belirtmek istedim.

    Planladığım transferlerden sonra kadroda 3 kaleci, 2 libero(stoper oyuncusu olarak takıma katılacaklar), 2 sol bek, 4 stoper, 2 sağ bek, 2 ön libero, 2 orta saha, 2 sol orta saha, 2 sağ orta saha ve 3 forvet olacak. Bu transferleri yapabilmek için gereken talimatları ise şu şekilde sıraladım:

    1. Nestor'a serbest oyuncuları tarattır
    2. Satılığa çıkartılan oyunculara talip çıkmazsa Nestor devreye girsin
    3. Kiralık oyuncuları araştır
    4. Revizyon başlayana kadar Nestor rakip takımların kampında bilgi toplasın
    5. Özellikle kondisyon ve fiziksel güç koçları hakkında araştırma yap

    Bu planlar doğrultusunda, akşama transfer harekâtına başlıyorum. Nestor şimdiden çalışmalarına başladı.
    "Biz, ilhamlarımızı, gökten ve gaipten değil; doğrudan doğruya hayattan almış bulunuyoruz."

  25. #25

    Default

    Harika bir kariyer olacak gibi. Gerçekten muazzam anlatım muazzam sunum

  26. #26

    Default

    Hikaye ve kurgu mukemmel umarim yarida birakmaz ve sonuna kadar ilerlersin basarilar..

  27. #27

    Default

    Kurgu, hikaye ve düşüncelerin gerçekten çok güzel. FM 2013'ün efsane kariyerlerinden biri olacak gibi Takipçinim, başarılar.

  28. #28
    Nesil
    2007
    Yer
    İstanbul
    Yaş
    38
    Mesajlar
    1,568

    Default

    güzeeel... sunum gerçekten etkileyici olmuş. Ayrıca savunma futbolunu sevmemden dolayı muhakkak takip edeceğim seninle tarışacak çok şeyimiz olacak gibi... Ama biraz daha makineleşmiş oyun ve oyunculardan yanayım. Hem savunma yapacak hem hücum yapacak... Hem rakip yarı alanda gol arayacak hem de savunma bölgesinde takımı müdafaa edecek. Örnek verecek olursak Steven Gerrard... Gerçek bir deha! Takipçinim

  29. #29
    Nesil
    2011
    Yer
    İzmir
    Mesajlar
    2,390

    Default

    Quote Originally Posted by razerss View Post
    Harika bir kariyer olacak gibi. Gerçekten muazzam anlatım muazzam sunum
    Çok teşekkür ederim

    Quote Originally Posted by cemre29 View Post
    Hikaye ve kurgu mukemmel umarim yarida birakmaz ve sonuna kadar ilerlersin basarilar..
    Çok teşekkürler Hızlı oynanmayan bir oyun hep özlenir ve aynı istekle oynanır. Hızlı da oynayamadığım için uzun süre gideceğiz gibi duruyor

    Quote Originally Posted by Kreus View Post
    Kurgu, hikaye ve düşüncelerin gerçekten çok güzel. FM 2013'ün efsane kariyerlerinden biri olacak gibi Takipçinim, başarılar.
    Teşekkürler. O kadar iddialı konuşmayalım

    Quote Originally Posted by samasti View Post
    güzeeel... sunum gerçekten etkileyici olmuş. Ayrıca savunma futbolunu sevmemden dolayı muhakkak takip edeceğim seninle tarışacak çok şeyimiz olacak gibi... Ama biraz daha makineleşmiş oyun ve oyunculardan yanayım. Hem savunma yapacak hem hücum yapacak... Hem rakip yarı alanda gol arayacak hem de savunma bölgesinde takımı müdafaa edecek. Örnek verecek olursak Steven Gerrard... Gerçek bir deha! Takipçinim
    Görüşlerin için teşekkür ederim. Kendi tezimi savunmaya kalkışacaktım ama öyle bir örnek vermişsin ki, kelimeleri ağzımda bağladı Gerrard gibi bir üstad varsa o takımla her sistem oynanabilir bence. Günün birinde onu alırsak sistemimizi değiştiririz

    Başkanın isteği üzerine, ilk defa kameralar karşısına çıktım. Pek heyecanlandığım söylenemez. Televizyonlarda gördüğümüz o şaaşalı basın açıklamalarından değildi. 3-5 tane çulsuz adam isteksiz isteksiz soru sordular Toplantıdan sonra basın mensuplarına kulüple ilgili çalışmam gerektiğini söyleyerek izin istedim. 1 saat sonra da gazetenin internet sitesine baktığımda açıklamalarımın yer aldığını gördüm. ''Defansif oyun oynatmaya hazırlanıyorum'' başlığı altında sunmuşlardı haberi. Hoşuma gitti.



    Bu arada, Nestor'la harıl harıl çalışmaya devam ediyoruz. Gece yarısı revizyonun ilk adımları atılacak. Çok hoş olaylar oluyor, AFC gelişiyor.
    "Biz, ilhamlarımızı, gökten ve gaipten değil; doğrudan doğruya hayattan almış bulunuyoruz."

  30. #30
    Nesil
    2007
    Yer
    İstanbul
    Yaş
    38
    Mesajlar
    1,568

    Default

    Quote Originally Posted by lofthei View Post
    Çok teşekkür ederim



    Çok teşekkürler Hızlı oynanmayan bir oyun hep özlenir ve aynı istekle oynanır. Hızlı da oynayamadığım için uzun süre gideceğiz gibi duruyor



    Teşekkürler. O kadar iddialı konuşmayalım



    Görüşlerin için teşekkür ederim. Kendi tezimi savunmaya kalkışacaktım ama öyle bir örnek vermişsin ki, kelimeleri ağzımda bağladı Gerrard gibi bir üstad varsa o takımla her sistem oynanabilir bence. Günün birinde onu alırsak sistemimizi değiştiririz

    Başkanın isteği üzerine, ilk defa kameralar karşısına çıktım. Pek heyecanlandığım söylenemez. Televizyonlarda gördüğümüz o şaaşalı basın açıklamalarından değildi. 3-5 tane çulsuz adam isteksiz isteksiz soru sordular Toplantıdan sonra basın mensuplarına kulüple ilgili çalışmam gerektiğini söyleyerek izin istedim. 1 saat sonra da gazetenin internet sitesine baktığımda açıklamalarımın yer aldığını gördüm. ''Defansif oyun oynatmaya hazırlanıyorum'' başlığı altında sunmuşlardı haberi. Hoşuma gitti.



    Bu arada, Nestor'la harıl harıl çalışmaya devam ediyoruz. Gece yarısı revizyonun ilk adımları atılacak. Çok hoş olaylar oluyor, AFC gelişiyor.
    Taktiğini merakla bekliyorum..

Sayfa 1 / 6 123 ... SonSon

Mesaj Yetkileri

  • You may not post new threads
  • You may not post replies
  • You may not post attachments
  • You may not edit your posts
  •