2013 yılının ocak ayıydı. Denizlispor'da hocalık görevimiz oldukça iyi gidiyordu, oldukça güzel transferler de yapmıştık. Ligde 3. sıradaydık. Türkiye kupasında çeyrek finaldeydik. Ancak yönetim 3. sezon ortası dahil transfere pek bütçe ayıramıyordu. Bu beni çok rahatsız etmişti. Aldığımız trilyonlar nereye gitmişti?! Daha fazla dayanamayarak başkanla bir görüşme yapmaya gittim:
Ben: Sayın başkan, sizinle bir konu görüşmek istiyorum
Başkan: Ooo Özgürcüm, gel otur, bişi iç çay iç (genelde Denizli'de çaydan başka içecek söyleyemeyen firmalar böyle der de)
Ben: Sağol başkan direkt konuya girmek istiyorum
Başkan: Buyur hocam söyle
Ben: Başkanım, sizinle 4. sezona gireceğiz neredeyse, bu kadar da başarı yakaladık, transfere hiç para ayırmadınız neredeyse, maaş bütçesini bahane ettiniz, onda da en fazla maaş verdiğim futbolcunun maaşı haftada 24 bin tl.
Başkan: Eeee?
Ben: Eeesi, benden boyuna başarı bekliyorsunuz, ama yanlış anlamayın ama sizden bu konuda destek göremiyorum.
Başkan: Elimden geleni yapmaya çalışıyorum.
Ben: Peki bu paralar nereye gidiyor?
Başkan: Finans müdürümüz kontrol ediyor, maaşa ayrılıyor, diğer giderlere ayrılıyor falan diyor bana.
Ben: Başkanım bir sürü para kazandık, bu kadar giderimiz yok ki!
Başkan: Özgürcüm ben bu giderleri biraz araştırayım, sonra bir çözüm bulmaya çalışalım.
...
Konuşma bu şekilde sonuçlanmış, vedalaşarak ayrılmıştık. Akşam üzeri de arkadaşım doktor Emett Brown ile buluşmuştuk, yanında kankisi Marty McFly da vardı, zaman makinesiyle 1855'e gidip gelmişler, yaşadıkları maceraları anlatıyordu. Çok keyifli bir sohbetti. Bu esnada başkan aradı ve yarın sabah acil görüşmemiz gerektiğini belirtti. Ben de şaşkın bir ifadeyle tamam dedim...
Sabah başkanla buluştuk. Başkan kızgın bir ifadeyle finans müdürünün yaptıklarını tek tek anlattı; nasıl para kaçırdığını, zimmetine geçirdiğini... kasada beş kuruş bırakmamış ve bizi mahvetmişti. Ne yapacağımızı kara kara düşünürken aklıma bizim Doktor Brown geldi, başkana zaman makinesiyle geriye gidip başladığımız noktaya dönerek herşeyi tekrar düzenleyebileceğimizi anlattım. İlk önce şaşırdı, sonra gülmeye başladı, "hadi len sende!" der gibi alaycı bir ifadeyle. Tabi inanmadı ilk başta haklı olarak. Sonra kendisini ikna ederek bizim doktorla tanıştırdım. Zaman makinesini ve gittiği yerleri anlattı, hatta inanması için başkanı ilk aşık olduğu zamana bile götürdük! Bu olaylar karşısında küçük dilini yutan başkan düşüncelerime onay verdi ve başladığımız ilk noktaya geri dönerek takıma tekrar katkı sağlamaya çalışmaya başladım. Tabi ilk önce finans müdürünü işten kovarak başladık işe
http://forum.turksportal.net/vb/showthread.php?t=92163
Kuralları okudum kabul ediyorum.