Ben senin gibi düşünmüyorum ağabey... Şöyle bir yazı yazmıştım. Okumaktan üşenmezsen
İlk yarı da İnönü'de ki Sivasspor maçı,
İlk yarı da Kadıköy'de ki Fenerbahçe maçı,
Şimdi de Trabzonspor maçı... Bu maçlar tam bir göz boyama Beşiktaş taraftarı için.
Bu ara çok kullanıyorum bu sözü. Galatasaray'ın federasyona açtığı savaş, Beşiktaş'ın palnsız programsız yönetim anlayışı ve bu yönetimden başarı beklenmesi...
Yine Beşiktaş'ın senelerdir hiç olmayan, oturmayan... Sürekli değişen oyun planı. Ve bu oyun planından başarı beklenmesi.
Yine Beşiktaş'ın senelerdir süre gelen bir gol planı olmaması. Hücumu rakip yarı alana yığılarak ite kaka yapmaya çalışan hücumcuları.
Bunların hepsi yel değirmeni saldırısı. Don Kişot'tan da biliyoruz ki yel değirmenlerine savaş açarsanız kazanamazsınız.
Maça geçelim şimdi.
Belli bir sistemi, kurgusu olmayan Mustafa Denizli bu maça rakibine göre bir sistem kullanarak çıkmış.
Yattara'nın savunmasının hiç olmaması ve Tayfun Cora'nın yetersizliğini göz önünde tutmuş Denizli.
Serdar Özkan ve Tello'yu sol kanada atmış ve Yusuf'la da o bölgeyi desteklemiş.
İlk yarı maçın 35 dakikası o kanatta geçti desek doğru bir anlatım olur.
Bunu gören Ersun Yanal. (ki bana göre bu sezonun hocasıdır.) İlk yarı boyunca Hüseyin'i o bölgeye monteledi.
Eee Tayfun Cora'da tamam hücum olarak yetersiz olsa da savunma olarak iyi bir oyuncu.
Bu ikili Beşiktaş'ın sol kanat akınlarına biraz olsun savunma yapmaya çalışsa da 2-3 pozisyon yakalamadı değil Karakartallar.
Tabi gol atılamayınca tempoyu yavaşlattı ilk 25 dakika sonrası Beşiktaş.
Bu sıra da akılcı bir Ersun Yanal hamlesi daha geldi.
Normalde bu sezon boyu sol açıksız oynayan Trabzonspor'a Beşiktaş'tan sağ açık savunması gelmemişti.
Cale daha çok ileri çıkma emrini aldı ve önünde ki boş alanı kullandı.
20 metreye yakın top sürüp arapasını yolladı. Gökhan kale sahasına yakın bir mesefaden vuruşunu yaptı ve 0-1
Tabi bu golde şunu göz ardı etmemeliyiz. Cale 20 metre topu sürerken, asıl mevkiisi önlibero olan 3 oyuncu vardı Beşiktaş adına sahada.
Peki basan varmıydı Cale'ye?
Sonrasında arapasını göstere göstere atan ve Gökhan'ın kaçışını izleyen Rüştü'ye ne demeli?
Çanakkale'de bir sitenin kahvehanesinde izliyordum maçı...
Ah Rüştü ah dedim.
Yanımda ki ihtiyar ağabey Rüştü'nün ne suçu var dedi.
Dedim ki Cale 20 metre top sürüyor, 20 metrelikte arapasını atıyor. Gökhan kale sahası içinde topa dokunuyor. Ve bu 7-8 saniyelik süreçte Rüştü 5-6 adım mesefeyi koşamıyor, sezemiyor.
Aykut içinde söylemiştik. Bu gibi pozisyonları kale çizginiz de beklerseniz böyle golleri yersiniz.
İlk yarı da ki Galatasaray - Trabzonspor maçında neden yememişti; aynı arapaslarında, aynı golü Sanctis.
Çünki daha konsantre ve çizgiyi ne zaman terketmesi gerektiğini daha iyi biliyor.
Neyse efendim İlk yarının özeti budur.
Geçelim 2. yarıya.
İkinci yarı da yel değirmenlerini yıkamayacağını anlayan Denizli. 4-3-1-2 sistemine döndü.
Bu sistem sayesinde değirmenden daha uzun boylu oldu Beşiktaş hucumu.
Egemen ve Song hava toplarında yetersiz kalmaya başladı Nobre ve Bobo ikilisine karşı
Bu yüzden gereksiz yerlerde gereksiz fauller yaptı. Song ve Egemen.
Tello'nun sert duran topları oldukça da tehlike yarattı.
Ve son olarak Song'tan daha uzun olan Bobo daha iyi yükseldi ve kafayı vurdu bu yan topların birinde.
Peki Trabzonspor ne yapmıştı bu yarı da?
Beşiktaş'ın sağ taraf savunmasını boşladığını gören Ersun hoca. O mevkiiye Alanzinho'yu gönderdi. Umut'u çıkarıp.
4-5-1'e "V" ortasahaya dönmüş oldu ki ben olsam bende aynı şeyi yapardım.
Fakat bu sistemin tutmamasının ve sol kanadın işlememesinin sorunu malesef yapılan transferin yetersizliği.
Evet Alanzinho çok güçsüz, yetersiz bir isim. Bunu ilk izlediğim maçta 10 dakika da anlamıştım.
Umut'un oyundan çıkmasının Trabzon aleyhine etkisi nedir?
Onu da hemen kısadan geçelim.
Öncelikle Colman ve Selçuk İnan oyunu geniş alanda görebilen ve çok iyi paslar atabilen iki ortasaha oyuncusu.
Hani şu çift taraflı ortasahalar varya onlardan.
Fakat baskı yiyen Trabzonspor'un stoperleri ve önliberosu Hüseyin o pas ve yaratıcılık yeterliliğine sahip değil.
Yani bu da demek oluyor ki Trabzonspor baskı yediği zaman pasla geriden oyun kuramıyor.
Eee hal böyle olunca Silva, Song, Egemen bazen de Hüseyin her topu ileri şişiriyor.
Umut ve Gökhan ilerde iken bu şişirilen topları indirmek, ilerde tutmak zor olmuyor Trabzonspor adına.
Hatta savunmadan şişirilen toplara Umut'un aşırtıp Gökhan'ın gol yaptığı kaç gol var belli değil. İsimler arada değişebiliyorda tabi.
Ancak bu maçta 2. yarı da baskıdan yılan savunma ileri her top şişirdiğinde, top duvara çarpar gibi Beşiktaş 3. bölgesine geri döndü.
Sonuç 1-1. Yel değirmeni yine yıkılmadı. Ancak 2. yarıda ki baskıdan keyif alan Beşiktaş taraftarları gördüm Kahvehane'de.
Ve yine aynı cümleleri işitti kulaklarım.
"Böyle oynasınlar ciğerimi yesinler."
"Böyle oynasınlar şampiyon olmasınlar."
Dönelim şimdi ilk paragrafa;
Ben bu cümleleri Sivasspor maçında da, Fenerbahçe maçında da duymuştum.
Aynı baskı ama sonuç?
Sonuç yok çünkü Beşitkaş'ın bir gol planı yok.
Bakınız; Nobre'den çok farklı meziyetleri olmasına rağmen Holosko ya sağ kanatta ya oyunda yok, Bobo ortalıkta yok, Batuhan kiralık.
İte kaka gol atan golcünüz tüm hücum fonksiyonu kısırlığına rağmen sahada.
Siz bu farklı yapıda ki gelecek vaadeden üçlüden faydanalamayıp. Gol planınızı Nobre'nin kısır futbolu üzerine kurarsanız.
Nobre gibi kalırsınız. İte - kaka devam.
4-5 senedir alınamamaış bir arpa boyu yol.
Hem Beşiktaş, hem Nobre adına...
Tekrar söyleyelim bu ara çok söylediğimiz sözü. Yel değirmenlerine saldırmayın kazanamazsınız