Quote Originally Posted by ThersoN View Post
Benim dediklerimi anlamamak için çabalıyorsun.. Ben zaten ne bütün suç oyuncu da ne de kulüpte diyorum.. sadece FB değil... tüm takımlarda diyorum.. ama konu dönüp dolaşıp sende kısırlaşıyor.
Söylediklerimin son bir özetini geçicem..
Oyuncu genç,güzide,gelecek vaad eden biri olabilir.. bu ismi büyük takıma aldıgın zaman arkasını kollayıp, destek vermen lazım.. haa verildi başaramadı diyorsun, daha sonraki küçük çaplı kulüplerde de iyiye gitmedi diyorsun.. o zaman oyuncu kötüdür fakat kulüp için de bunun adı yanlış transferdir bunu bir kere kabul edelim.. Eğer Yusuf desteklenip, motive edildiği halde, büyük takımda oynamanın mantalitesi öğretilmeye çalıştığı halde başarılı olamıyorsa, tamam Yusuf kötü oyuncudur.. fakat bunun adı FB için yanlış transferdir, büyük takımda yapabilecek ve yapamayacak oyuncuyu ayırt etmek önemlidir... Aynı şekilde tüm takımlarımız için sezon başında gelip sezon sonu kovalanarak giden tonla adam da yanlış transferdir, bunları almadan önce iyi analiz etmek gerekir, bilhassa büyük kulüplerimizin daha iyi etüd etmesi gerekmektedir..
Hayır, yine katılmıyorum. Senin dediklerini anlamama ve konuyu kısırlaştırma gibi özel bir çabam da yok. Öncelikle o konuda anlaşalım.

Fenerbahçe o dönemde doğru transferler yapmıştır. Ama doğal olarak oyuncunun ne kadar çalışacağını, kendini ne kadar geliştireceğini tahmin etmek kolay değil. Dünyada futbolcu yetiştirip-satma, alıp-satma konusunda en uzman takımlardan biri olan Porto bile Diego'yu kullanamamıştır. Ve 4-5 m € gibi bir bedelle Bremen'e vermiştir. Fabregas, Pique gibi oyuncular Barcelona gibi altyapıya çok fazla önem veren bir takımda parlamamıştır. Birisi ManU'da diğeri Arsenal'de parlamıştır. Yani Barcelona bile bazı değerlerin farkına zamanında varamıyorsa bizim kulüplerimizin de oyuncunun geleceği konusunda tam fikir sahibi olmaması çok fazla eleştirilecek bir durum değildir.

Ümit Milli Takımlardan 4-5 oyuncu alınarak bu oyunculara kendilerini göstermeleri için şans verilir. Oyuncu ya bu şansı Gökhan Gönül gibi Şampiyonlar Ligi maçında çok iyi değerlendirir ve takımda kalır, ya da İlhan Parlak gibi girdiği dakikalarda olumlu hiçbir iş yapmadan başka takımların yolunu tutmak zorunda kalır.