Milli takımın yok doğru ama kulüplerimizin var. Galatasaray'ın Şampiyon Kulüpler Kupası Yarı Finali var. Fenerbahçe'nin dönemin en güçlü takımlarından efsane Bordeaux'u elemesi var. Trabzonspor'un kendi sahasında birçok Avrupa devini devirmesi var. Keza kaçtır değindiğim milli takımın 2002'de olan ancak 90'lı yıllarda yani yabancı sınırının düşük olduğu yıllarda yetiştirilen oyuncularla gelen Dünya 3.lüğü var. İstisnalar da var; Fenerbahçe'nin birçok yabancı oyuncuyla Şampiyonlar Ligindeki çeyrek finali gibi, yabancı sayısının yüksek olduğu dönemde milli takımın Euro 2008 yarı finali gibi...
Bu kısımda yazdıklarına tamamen katılıyorum, özellikle son cümlene.sorun yabancı sınırını kaldırmak da çözülmez sıfıra indirmekle de.
sorun en başta futbolcuların mental olarak hiç bir eğitime tabi olmamaları
türk futbolcu profili %80 90 oranında bellidir okumamayım topçu olayım az çok oynarım şansım da yaver giderse cebimi doldururm mantığında.
bir çoğunun ufku dar hayat görüşleri tek düze açıkcası burda aşağılamak gibi gelmesin ama beyinlerini çok kullanmadan hayatlarını sürdüyorlar
önce küçük yaşlardan itibaren burada devrimi gerçekleştirmek gerek bana kalırsa
futbolcularda düşünmeyi başaran, sorgulayan, anlatılanı anlayan geniş açıdan bakabilmeyi başaran zihinler yaratmak lazım.
bunu önce ufak yaşlarda derslerinde günlük hayatında sağlayacaksın sonra o kendisi sahaya yansır zaten.
bunu yapabilen futbolcular her zaman her yerde fark yaratmıştır.
alex hagi arda emre sergen vs ülkemiz üzerinde gördüklerimiz.
en net ve keskin örneği de alex veya bir popescu illa hucumcu olması gerekmez
tabi alex yetiştirmek kolay değil ancak bunun temelini atmak hiç değilse potansiyeli olan oyuncuyu kazanmak anlamına gelir.
yoksa oyuncunun bunu kendi başına başarmasını beklemek yada bu perspektife sahip oyuncuların futbolcu olup iyi şeyler yapmasını beklemek bize çok zaman kaybettiriyor..
yada onlarında başka eksikleri oluyor tembellik umursamama fiziksel eksiklik gibi.
gerçi bu eğitim konusu ülkemiz insanında genel bir sorun düzeleceğini de hiç sanmıyorum ama tespit konusunda benim fikrim budur.
Biz duygularıyla hareket eden bir toplumuz. Bu aşağı yukarı her alanda böyle. Ama en yoğun olduğu alan tabi ki spor. Fatih Terim neden başarılı oldu? Çünkü her şeyden önce çok iyi bir motivasyon ustası. Oyuncularına cesaret ve hırs aşılayabiliyor. Rijkaard, Hiddink, Löw, Aragones, Del Bosque neden başarısız oldu? Çünkü onlar taktik ustaları. Çünkü oyuncularımız mental açıdan yetersizler ve futbolu bilmiyorlar. Ya herro ya merro diye sahaya çıkıp maç değil savaş yaparak kazanmayı biliyorlar sadece. Arda "futbolu İspanyada öğreniyorum" diye boşuna demedi. Burada bir üstteki son cümlen olayı özetliyor aslında. Bu bir eğitim sorunu ve öyle 5-10 yılda düzeltilebilecek bir sorun değil maalesef. Önce eğitim sistemini düzelteceksin, sonra o sistemin eğittiği bir nesil yetiştireceksin, işte ondan sonra ancak o neslin çocukları ve sonrası senin eğitim sistemini değiştirme çabalarının meyvesi olacak.bir diğer noktaya da perpetua çok güzel değinmişti yukarlarda
milli takımımızın bir felsefesi olmadığı ve iyi bir klup takımı iskeleti bulmadan başarının gelmeyeceği yönünde.
%100 haklı..
İşte buna katılmıyorum. Özellikle başa gelen hoca önem kazanıyor şu anki durumda. Euro 2008'de takımın başında Hiddink olsaydı gene yarı finale çıkabilir miydik sence?iki paydayı birleştirirsek bana göre ne yabancı sınırının önemi kalır ne başa gelen hocanın isminin
Yabancı sınırı yüksek olduğu için yerli oyuncular gereğinden fazla değer kazanıyorlar. Bugün az biraz gelecek vadeden Alper Potuk için kulübü kapıyı 5 milyon Euro'dan açıyor mesela. Alper tamam yetenekli ama maç kazandıran, maçın kaderini etkileyen bir oyuncu mu? Daha neyi kanıtladı ki? Bugün Galatasaray biraz mecburen de olsa Semih ve Emre'ye şans verip altyapıdan çok değerli 2 oyuncu kazanmış olmadı mı? Ekonomik olarak bakarsak Alper transferine milyonlarca euro harcamak yerine hem düşük senelik ücret ödediği hem de en az Alper'e istenen bonservis bedeline satabileceği bir oyuncu kazanmadı mı? Demek ki şans verilince oluyormuş. Ama Servet sakatlanmasa, Arda gitmese belki ikisi de halen A2 takımında veya kiralık olarak başka takımlarda oynuyor olacaklardı.
Altyapıdan oyuncu yetiştirebilen ve o oyunculara yeterli şansları veren bir ülke olsak bende yabancı sınırının yükseltilmesine sıcak bakarım. O zaman rekabet daha fazla olur barahir'in dediği gibi. Ama altyapıdan oyuncu yetişmediği ve 40 yılda bir yetenekli oyuncu çıktığı için yabancı sayısının yüksek olması zarar veriyor futbolumuza. O çıkan yetenekli oyuncular da yabancılardan ötürü yeterli forma şansı bulamıyorlar genellikle. Bugün siz Fenerbahçeli arkadaşlarım skor 3-0 olmuş alsana oyuna Recep'i, Salih'i diye kızmıyor musunuz teknik direktörünüze? Yani maç kopmuşken bile o şansları vermiyoruz gençlerimize. Oysa koskoca Barcelona'ya bakıyoruz, Dünya kupasının en iyi kalecisi seçilmiş Rüştü'yü altyapıdan çıkan çaylak Valdes'in arkasında yedek olarak oturtuyor uzun vadeli düşünebildikleri için. Altyapıdan çıkan oyunculara değer verdikleri için.