Anket Sonuçlarını Görüntüle: Sonuç ne olur?

Voters
34. You may not vote on this poll
  • Macaristan kazanır

    9 26.47%
  • Berabere biter

    13 38.24%
  • Türkiye kazanır

    12 35.29%
1 ile 30 arası toplam 235 sonuç

Konu: Macaristan - Türkiye | 2014 Dünya Kupası Elemeleri D Grubu

Hybrid View

  1. #1

    Default

    Herkesin yanıldıgı bir nokta var.
    Terim motivasyonla hadi koçumla başarılı olmuyor.
    Topsuz alan futbolunu iyi empoze ediyor takımına, alan daraltma konusunda takımını iyi eğitiyor,iyi adapte ediyor. O yuzden başarılı oluyor. Öyle bagırma cagırmayla alakası yok. Aldıgımız topları dengeli dengesiz öne oynuyoruz kaptırdıgımız anda da orada alan daraltıyoruz işte o pres rakibi bitiriyordu. Oyuna topla hukmetmeye calısmaz Fatih Terim. Daha cok topsuz alandaki presiyle rakibi bozarak oynatır takımını. Bu konuda yanılıyoruz bence. Bagırma cagırmayla iş olmaz.

    En guzel orneklerden biri 1-0 yenildiğimiz İspanya maçıdır. Emre Aşık gibi "tank" 40 50m öne cıkıyordu top İspanya'dayken. Ortaalanı tum takım olarak cevreliyorduk. He aynı zamanda forvet ve kanat oyuncuları da 40 50 m geri, bilhassa kanat oyuncuları içeri geliyordu. Alan daraltma bu şekilde oluyor zaten.

    Bu tarza en iyi örnekler de Mourinho ve Benitez'dir. Mourinho'nun fazladan bildigi yegane olay futbolcu kumaşından çok iyi anlaması. Onun dışında oyun planının Fatih Terim'den farkı yok. Benitez'in ise Fatih Terim'den zerre farkı yok. Liverpool'u,Valencia'yı hatırlıyorum da...Aynısı..

  2. #2
    Nesil
    2009
    Yer
    Turksportal
    Mesajlar
    3,984

    Default

    Şu an bence bir şeye karar vermemiz gerekiyor. Gurbetçilerle mi, gurbetçilersiz mi?

    Ben gurbetçileri milli takımın yabancı oyuncuları olarak görüyorum aynı kulüplerin yabancı oyuncuları gibi. Gurbetçilerde milli ruh yok, heyecan yok, hırs yok. İşe gelir gibi milli takıma gelip gidiyorlar. Ama profesyonellik eğitimi almışlar, taktiksel disipline sahipler, tekniksel gelişim göstermişler. Bu açılardan diğerlerinden öndeler. Diğerlerinde ise milli ruh var, heyecan var, hırs var ama mental yeterlilik yok. Taktiksel disiplin yok, tekniksel gelişim bir yerden sonra durmuş oyuncu yıldızı parladığında neyse ya orada duruyor yada geriye gidiyor.

    Gökhan Gönül en güzel örneği. En sevilen oyuncularımızdan, öyle bir parladı ki araştırma alanındaki konularda Daniel Alves, Maicon gibi dünyanın en iyi sağ bekleriyle kıyaslar oldu Fenerbahçeli kardeşlerimiz. Ama daha ileriye götüremedi, hatta geriye gitti. Sakatlıkların da etkisi oldu muhakkak. Sonuç itibariyle eski GG değil kesinlikle. Ama o kıyaslandığı Dani Alves'e, Maicon'a bakıyorsun yıllarca hep aynı çizgilerinde. Yukarıya taşıyorlar performanslarını ama asla aşağıya düşürmüyorlar. Keza Arda aynı şekilde. Türkiye'deyken bir noktadan sonra düşüşe geçti, GS taraftarı bile eskisi kadar sevmez oldu kendisini, tam zamanında Atletico Madrid'e gitti Allah'tan. Orada futbolunu geliştirmeye devam etti böylelikle. Hatırlayın Hasan Şaş'ın, Ayhan Akman'ın son senelerini. Bizde oyuncular zirvede tamamlayamıyorlar kariyerlerini.

    Tekrar başa dönecek olursam; eğer bir sistem oturtmak istiyorsak o zaman tamamen gurbetçiler ve lejyonerlerin üzerine kurulu bir milli takım oluşturulmalı. Ülke içinden duygusal oyuncularla olmuyor bu iş. Gerekirse 2 seneyi çöpe atıp bu tarz bir milli takımın temelleri atılmalı. Bu oyuncular yurtdışında futbol kültürü gelişmiş ülkelerde gerekli taktiksel eğitimleri almış, profesyonel davranmayı ve yaşamayı öğrenmiş, top tekniğinin çalım atmak veya artistik hareket yapmak değil topu doğru şekilde kontrol etmek ve topa doğru şekilde vurmak olduğunu öğrenmiş oyuncular. Şimdi beğenilmeyen Tunay, Sercan gibi oyuncular belirli bir sistem içerisinde çok daha faydalı olacaklardır. Oyunun üstüne kurulduğu bir sistemde Nuri Şahin çok daha verimli olacaktır.

    Yok eğer eskisi gibi milli duygularla, savaşarak kazanan bir milli takım istiyorsak o zaman gurbetçileri almamak lazım kadroya. Ülke içinden duygularıyla oynayan, o heyecanı yaşayabilen oyuncular tercih edilmeli. Volkan gibi, Gökhan Gönül gibi, Emre Belözoğlu gibi milli duyguları en uç noktalarda yaşayan oyunculardan kuracaksın kadroyu. Yensen de yenilsen de en ufak bir duygusal tepki göstermeyen bazı gurbetçi oyuncuları Mesut Özil bile olsa almayacaksın kadroya.

    İkisinin karması olmuyor gördük Hiddink-Avcı dönemlerinde.

    Bir oyun sistemimizin olmadığı, Abdullah Avcı'nın bir oyun felsefesi olmadığı birbirinin yerine oynayan oyuncu tercihlerinden açıkça görülüyor zaten. Mehmet Topal oynamıyor onun yerine Nuri Şahin giriyor kadroya ve M.Topal'ın görevini Emre Belözoğlu üstleniyor. Mehmet Topal ve Emre'nin özellikleri ve oyun stilleri aynı mı? Ya da bir başka şekilde bakarsak orta saha önceki maçlarda Mehmet T.-Emre-Arda üçlüsünden kuruluyken son maçta Emre-Nuri-Mehmet Ekici'den kurulu oluyor. İki üçlüyü kıyaslarsak aynı tarz oyunculardan mı kurulu?

    Gökhan Gönül oynamıyor Hamit oynuyor yerine. İkisinin özellikleri ve oyun stilleri aynı mı?

    Umut oynamıyor yerine Mevlüt oynuyor. Oyun tarzları aynı mı?

    Sercan oynamıyor Caner oynuyor yerine. Oyun tarzları aynı mı?

  3. #3
    Nesil
    2009
    Yer
    Turksportal
    Mesajlar
    3,984

    Default

    Quote Originally Posted by davidvilla View Post
    Herkesin yanıldıgı bir nokta var.
    Terim motivasyonla hadi koçumla başarılı olmuyor.
    Topsuz alan futbolunu iyi empoze ediyor takımına, alan daraltma konusunda takımını iyi eğitiyor,iyi adapte ediyor. O yuzden başarılı oluyor. Öyle bagırma cagırmayla alakası yok. Aldıgımız topları dengeli dengesiz öne oynuyoruz kaptırdıgımız anda da orada alan daraltıyoruz işte o pres rakibi bitiriyordu. Oyuna topla hukmetmeye calısmaz Fatih Terim. Daha cok topsuz alandaki presiyle rakibi bozarak oynatır takımını. Bu konuda yanılıyoruz bence. Bagırma cagırmayla iş olmaz.

    En guzel orneklerden biri 1-0 yenildiğimiz İspanya maçıdır. Emre Aşık gibi "tank" 40 50m öne cıkıyordu top İspanya'dayken. Ortaalanı tum takım olarak cevreliyorduk. He aynı zamanda forvet ve kanat oyuncuları da 40 50 m geri, bilhassa kanat oyuncuları içeri geliyordu. Alan daraltma bu şekilde oluyor zaten.

    Bu tarza en iyi örnekler de Mourinho ve Benitez'dir. Mourinho'nun fazladan bildigi yegane olay futbolcu kumaşından çok iyi anlaması. Onun dışında oyun planının Fatih Terim'den farkı yok. Benitez'in ise Fatih Terim'den zerre farkı yok. Liverpool'u,Valencia'yı hatırlıyorum da...Aynısı..
    Bağırma çağırmayla olmuyorsa, iş taktikte bitiyorsa bana Almanya Milli takımını bu hale getiren Löw'ün, İspanya'yı Avrupa ve Dünya şampiyonu yapan Del Bosque ile Aragones'in, Güney Kore'yi Dünya 4.sü yapan, Rusya'ya çeyrek final oynatan, Chelsea'ye FA Cup'ı kazandırdan Hiddink'in, ayrıca Tigana'nın, Schuster'in, Rijkaard'ın Türkiye'de neden başarısız olduklarını, neden kovulduklarını açıklayabilir misin? Bu teknik adamlar dünya futboluna damga vurmuş oyun sistemlerinin yaratıcıları değiller mi?

    Fatih Terim'in seninde değindiğin gibi hadi koçum hadi aslanım dışında özellikleri de var mutlaka. İşin taktik yönünde de önemli becerileri var. Ama milli takımı ve Galatasaray'ı başarıya götüren asıl etkisi motivasyon bence. Bu motivasyonu sağlamak ise sadece bağırma çağırmayla cesaretlendirmeyle olmuyor elbette, hocaya duyulan saygı, hocanın otoriterliği ve sevilirliği de çok önemli. Oyuncular sevdikleri, saygı duydukları ve biraz da korktukları bir hoca olduğu zaman çok daha kolay motive oluyorlar. Aslında seninle hemfikiriz ama farklı yollardan
    Last edited by Walter Sakana : 18.Ekim.2012 at 00:39

  4. #4

    Default

    Şimdi medyada bakıyorum da annemizin ligine hemen dönüş var. Yok akhisar bilmemkimle oynayacakmış, yok gsda fenerde su eksikmiş hemen unutuldu milli takım. Sanki hiçbişey olmamış gibi. Yine haftasonu hakem kararları yok tartışmalı goller, hersey unutulacak. Annemizin liginde herkese başarılar.
    Last edited by davidvilla : 18.Ekim.2012 at 12:41 Reason: Tartışma ortamı yaratmak istememek

Mesaj Yetkileri

  • You may not post new threads
  • You may not post replies
  • You may not post attachments
  • You may not edit your posts
  •