Quote Originally Posted by perpetua View Post
Futbolun amaci gol atmak, mac kazanmak.
Oyun anlayisi bunu nasil yapmayi tercih ettiginizi belirliyor.

Topu kapar kapmaz cok hizli bir sekilde rakip kaleye gidip gol aramak mi istiyorsunuz? O zaman hucum sececeksiniz.

Topu kapar kapmaz hizli bir sekilde rakip kaleye gidip gol aramak, kontra ataklara karsi da dikkatli olmak mi istiyorsunuz? O zaman kontrol sececeksiniz.

Topu kaptiktan sonra iyi bir hizli hucum firsati varsa hizli hucum etmek, yoksa top cevirip rakibin bosluklarini mi arayarak gol bulmak mi istiyorsunuz? O zaman kontra sececeksiniz.

Kontra'dan biraz daha dikkatli ve daha fazla top cevirerek gol aramak mi istiyorsunuz? O zaman savunma sececeksiniz.

Kontra denince geride 11 kisi bekleyip, bir tane uzun top atip onun pesinden kosmak akla gelmemeli. Cunku bu bir organizasyon sonucu ortaya cikan bir oyun degil degil, askine bir organizasyon eksikligi.

Ornegin geride organize bir sekilde savunma yapan Italyanlar defansif oyuyor, ayaga pas yaparak kendi yari sahasindan cikiyor ve rakip kaleye gidiyor. Savunmada prese dayali degil, pozisyon almaya dayali bir savunmayi tercih ediyorlar. Rakibin kendilerine tehlike arz etmeyen bolgelerde topa sahip olmasina izin verip, konsantrasyon kaybi veya organizasyon bozuklugundan meydana gelen top kaybini kovaliyorlar.

Ispanyollar (ozellikle Barcelona) geride bekleyerek savunma yapabilecek fizik gucune sahip futbolcular yerine teknik kapasitesi yuksek futbolculara sahip olduklari icin savunmayi daha onde, daha yuksek efor sarf ederek yapiyorlar. Topu geri kapmak icin yuksek efor sarf ettikleri icin topu kazandiktan sonra tempoyu dusuruyor ve top cevirerek Fatih Terim'in zaman zaman kullandigi aktif dinlenmeyi yapiyorlar. Bu sirada rakibi topun pesinden kosturuyorlar. Rakip kaleye gidip hizli bir sekilde gol atma firsati olursa degerlendiriyorlar ama bu firsat yoksa sakin bir sekilde top cevirerek rakibin boslugunu ariyorlar. Hollanda'nin total futbol anlayisiyla benzerligi futbolcularin alan degistirmesi ve onde yapilan pres yuzunden doguyor. Ancak Ispanyollarin oynamis oldugu tiki-taka'nin asil amaci topu rakibin ayagindan uzak tutarak topsuz savunma yapma ihtiyacini azaltmak. Bu nedenle savunmacilar ve orta sahalarin markaj ve hava topu kazanma ozelliklerinden feragat edip topu iyi kullanmayi bilen savunmacilar tercih ediliyor. Tabii bu da sistemi ozellikle duran toplara karsi zayiflatiyor.

Ingilizler (tarihsel olarak) ise hizli, atlet ve dayanikli futbolcular kullanarak hem rakip kaleye hizli gitmeyi, hem de savunmaya hizli donmeyi gerektiren bir futbol oynuyorlar. Top kayiplarini cok fazla onemsemeden hucumda risk alarak oynuyorlar. Sistemden daha cok futbolcularin bireysel becerileri on plana cikiyor (akici oyun tarzi) ve sahada daha cok futbolcularin bire bir duellolarini goruyoruz. Bu futbolu, fiziksel kapasitesi yuksek olmayan, hizli olmayan oyuncularla oynamak oldukca zor.

Ozellikle 2005 yilinda ofsayt kuralinin degismesiyle takimlar artik savunmalari daha geride kurmaya ve ofsayt taktigi kullanmamaya basladi. Ancak bu hucum oyunu, onde risk aldigi icin ofsayt taktigi kullanmak zorundaydi. Ofsayt kuralinin degismesi ile aktif ofsayt/pasit ofsayt kavrami geldi ve artik savunmalar sadece en uctaki oyunculara degil, arkadan cikis yapacak oyunculara verilecek paslar icin de daha dikkat etmek zorunda kaldi. Ozellikle teknik kapasitesi yuksek ve kalabalik savunma yapan takimlar hucum futbolu oynayan takimlari daha kolay delmeye basladi. Bu da takimlarin buyuk bir cogunlugunu savunmayi daha geride kurmaya ve takim halinde savunma yapmaya zorladi. Cunku savunma cizgisi onde kuruldugunda orta sahada yapilmayan bir pres, rakibinin kendisini eksiltmesine neden olan bir yanlis hamle rakibin kaleci daha kolay karsi karsiya kalmasi ile sonuclanabiliyordu. Savunmalar daha geride kurulmaya baslayinca, sahada daha fazla alan ortaya cikti. Daha fazla alan ortaya cikinca, topa daha fazla sahip olmak da mumkun oldu.

Hucum, ancak kendisinden cok daha zayif rakiplere karsi kullanilan bir oyun anlayisi haline geldi. Bu kural ayrica 3 bantli formasyonlarin yerine 4+ bantli formasyonlari da getirdi (4141, 41221, 42121, 4231, 3331 ve 3322 gibi).

Hollanda (tarihsel olarak) komple futbolcular yetistiren bir ulke. Teknik kapasitesi yuksek, fizik gucu yuksek ve iyi egitilmis (zihinsel ozellikleri kuvvetli) futbolculara sahip oldugu donemlerde akici bir oyun tarzi ile kontrol/hucum futbolu oynuyor, savunmayi cok onde kurarak topu cabuk kazaniyordu. Topa sahip olmak rakibin hucumlarini engellemek icin degil, proaktif bir sekilde organize hucum yapabilmek icin bir arac olarak kullaniliyordu. Ozellikle son yillarda Hollanda'nin eskisi kadar komple futbolcular yetistirememesi ve ofsayt kuralindaki degisiklik Bart van Marwijk'i ve daha sonra Louis van Gaal'i daha reaktif bir futbola zorladi.

Simeone'nin Atletico Madrid'i de reaktif bir futbol oynuyor. Savunmada Italyanlar gibi topu rakibe vermekten cekinmiyorlar. Hizli hucumlarla ve ozellikle duran toplarla gol ariyorlar. Oyun sistemi takimi birbirlerine yakin bir oyun anlayisi gerektiriyor (oyuncularin mevkisel olarak yakinligi degil, savunma, orta saha ve hucum oyuncularina verilen oyun anlayisi) yani akici veya cok akici bir oyun tarzi var (detayi imzamdaki rehberde). Ancak bu oyun tarzinin futbolculara verdigi serbestligi Simeone oyuncularina tanimiyor. Yani onlardan daha disiplinli oynamalarini istiyor. Defansif oyun olan orta saha ve hucumda daha kisa paslarla ve top cevirerek oynar. Simeone futbolcularindan daha hizli oynamalarini ve daha cabuk hucum yapmalarini istiyor.

Hocam öncelikle eline koluna, klavyene sağlık. İşte o Simeone'in anlayışını uygulama şansımız yok sanırım. Çok denedim. Taktik rehberini de dibine kadar okudum. Akıcı veya çok akıcı yaptığımızda sert savunma yapamıyoruz. Katı veya çok katı yapsak hücum sıkıntılı geçiyor. Özellikle tekniği yüksek oyuncularımız yok ise. Dengeli yapsak her şeyden yarım yarım..

Zaten 3.bölge de oyuncularına serbestlik vermeyen antrenör yok gibi. Biz niye hala savunma da sert, hücum da serbest gibi bir tarz benimseyemiyoruz ?

Hücum, kontrol, kontra özelliklerini kısaca güzel anlatmışsın ama kontra'yı çok denedim. Hiç dediğin gibi verim alamadım. Takım nadiren çok iyi kontraya çıkarken çoğu zaman hiç çıkmıyor, çıkmaya bile çabalamıyordu. Bazen çabaladıklarında da çok çabuk top kaybı yapıyorlardı. (Takımın tekniği ve top kontrolü yeterliydi - çok transfer yapıp kimyayı da bozmamıştım) Bir de kontra da sandığından fazla gömülüyor takım. Aynı o 11 kişi yaslanıp, uzun top düşünüyorlar sanki sürekli..

Atletico Madrid - Granada maçını izlemiştim. 7-1 biten. Sanırım Atletico'nun o tarzını oyuna getirmek çok zor ya. Daha Pep, Mou gibi antrenörlerin bile tarzlarını yapamıyorken.. Artık oyunun taktik sistemi buna dönmeli bence. Her takım 4-2-3-1 standart çıkmamalı. Pep 3-4-3 oynamıştı mesela Everton maçında..

Edit: Ek olarak şöyle bir sıkıntı var. Kontra sisteminde bir pas tarzı belirleyemiyorsun. Kısa dersen kontra şansı olmasına rağmen kısa kısa paslarla gidene kadar rakip yerleşiyor. Koşu yoluna veya uzun pas dersen bu sefer rakip yerleştiğinde sıkıntı yaşıyorsun. Top tutamıyorsun. Bu da yaşadığım ciddi bir sıkıntı.

(Katı oyun anlayışına göre konuştum)