Work rate sahada pres yapmaya yatkınlığı olarak kullanılıyor.Devamlılık diye bir özellik olması lazım oyuncu profilinde görülmeyen onunla alakalı birşey.
Work rate sahada pres yapmaya yatkınlığı olarak kullanılıyor.Devamlılık diye bir özellik olması lazım oyuncu profilinde görülmeyen onunla alakalı birşey.
tesekkurler cevabin icin . serdar ozkan konusunda ben arda gibi dar alan oyuncusu demedim zaten arda ile ozellikleri farkli ama bana gore onun kadar yetenekleri olan bir oyuncu demistim. serdar ozkan bana gore dediginiz gibi heyecanli biri deil tam tersine daha rahat sadece ayaklarini cok cabuk hareket ettirebildigi icin size topu durterken heyecanli gorunuyor. fizik olarak haklisiniz ben sadece strength ve balance olarak kasdetmistim diger ozellikleri dediginiz gibi. umit milli takimda cok izlemistim serdari, gercekten direkt olarak rakibe karsi cok cok iyi calimlarini cok gordum. size yetenekli gorunmemesinin sebebi karar vermesinin zayif olmasina ve oyunu cok dar gorebilmesine bagliyorum yani yaraticiliginin dusuk olmasina. son macta attigi asirtma golde bile tekniginin iyi oldugunu yetenekli oldugunu gorebiliriz. siz serdar ozkani ibrahim uzulmezin biraz yeteneklisi olarak anlatmissiniz tamamen.
holosko iste bana gore anlam veremedigim sekilde ruhsuz bir oyuncu. sanki ben niye burdayim der gibi oynuyor. aslinda cok hizli guclu bir oyuncu ama topu her aldiginda eziyor. gecen seneki gibi hizini gucunu kullanmaiyor bana gore.
sivokunda ben her mac varini yogunu ortaya koymaya calistigini dusunuyorum cok hirsli oldugunu dusunuyorm. sivok takimda gorevini en fazla yerine getiren oyunculardan biri . sivokun atletik bir oyuncu oldugunu gorebilirsiniz fiziginde. zapoya gore cok daha cevik hizlanmasi yukske olan bir oyuncu.
bobo benim besiktasta kadro yapsam ilk 11 e ilk yazacagim oyuncu. turkiyede ki belki degil en yetenekli oyuncudur kesinlikle. bunu cok iddiali soyluyorum. hep soyledim bobo boyle devam ederse cok uzun surmeden avrupada cok buyuk takimlara gidicek.
HoLosko nun performansının ruhsuzLuk iLe aLakası yok.
Yaku adam sprinter forvet adamı. Bakın adama Beşiktaş a geLdiğinden beri kaç maçta forvette te pivot santrafora yardım amaçLı oynamış. Adam yağ sağ açık, yağ sağ en uçta oynamak zorunda kaLıyor. Forvet oynadığı maçLarın çoğunda da yaLnız kaLıyor. Tek başına oynamak zorunda kaLıyor. Ne DeLgado, ne arkasında ki orta saha onu besLeyecek topLar atmıyorLar.
Ne ErtuğruL sağLam ın ne DenizLi nin sistemLeri HoLosko üzerine kuruLuydu. İkisi de Nobre varsa şişir Nobre ye, Bobo varsa ayağına at, dönsün, tutsun topu. Sistem bu idi. İkisi de aa Bende HoLosko var dur şu adamdan yararLanayım, bir maçta da oyunu onun üzerinden oynayayım demediLer.
HoLosko nun durumu budur. Kim oLsa, aynı performansı verir.
ÖLürken BiLe Yanımda oL sevgiLim...
Holosko'ya düzgün paslar atılsın, boş alanlar yaratılsın, hünerlerini Beşiktaş'ın bütün forvetlerinden iyi sergiler.Bu adamı böyle oynatmak içinmi aldınız yahu.Adam boş alanlarda rahat goller atıp, performansı sergiler.Manisa'dan bu amaçlar içinmi transfer ettiniz Beşiktaş yönetimi?
Holoskonun ilk temas özelliği şuan aklımda değil ama topu kontrol edişi kötü bence dikkat edilmesi gerekebilir..
Anelka forvette serbest gezen adam olarak oynadığı zaman etkili oluyor.F.Bahçe'de ve Chelsea'da sağ tarafta kaybolup gidiyordu.Chelsea'da Drogba'nın yerini aldıktan sonra coştu Anelka,F.Bahçe'de ileri uçta oynadığı zaman tutulamıyordu.Holosko içinde bu durum geçerli.Holokso sağ tarafta ve ya sol tarafta,yani kanatta oynayacak bir adam değil.Çift forvetli sistemde gezici olarak oynadığı zaman tutulamaz.Geçen sezon Nobre-Holosko çift forvet oynadığı dönemde hem attığı hemde attırdığı gollerle tavan yapmıştı Holosko.Form düşüklüğünün tamamen yanlış yerde oynatılmasından dolayı kaynaklandığını düşünüyorum...
İyi akşamlar.Ben Batuhan Karadeniz'e değinmek istiyorum.Batuhan bence artık olmuş bir oyuncu.Haftasonu Hacettepe maçında canlı olarak gördüm,teşhis ettim.Açıkçası sahada en iyi oyuncu Batuhan'dı.İlk yarıda neredeyse bütün hava toplarını indirdi,saymadım fakat ikinci yarı saydığım kadarıyla 12 tane topun 8ini indirdi.Ayrıca belki dribling özelliği çok iyi değil fakat topu yere indirdiğinde de topu kaybetmiyor.Ayrıca passing özelliği yüksek olmalı çnkü aldığı topları çok iyi ve isabetli ve de efektif dağıtıyor.Batuhan'ın daha ayrıntılı incelenmesini istiyorum.Gerçekten seneye Beşiktaş'ın direkt forvet oyuncusu olursa kimse şaşırmamalı.
Batuhan 2 yıldır hazırda bekliyordu zaten. Beşiktaş yönetiminin ve teknik heyetinin zaafları yüzünden patlama yapamamıştı. Emindim ki ne zaman 3-5 maç üst üste oynayacak... O zaman kesilemeyecek bir performans gösterecek. Bkz: Arda Turan
3 maçta 4 gol attı Eskişehir'de.
Hele yaptığı bir asist var ki of of.
Hem tekniği hem fiziği oldukça sağlam.
Doğuştan gelen birde özgüveni var. Mental gelişiminden de şüpem yok.
Türk futbolunun en potansiyelli gencidir.
Fikirlerim burada
Merak ediyorum Batuhan'nin CA'si kac olucak? Bu sekilde oynamaya devam ederse oldukca yuksek olur sanirim ve kendisinin 17 yasinda oldugunu ve simdiden A milli oldugunu dusunursek -10 PA dusunmeye baslamak icin cok mu erken acaba? Su anda degil belki ama FM 2010 icin. Bu performans ile gelecek sene Besiktas A takiminda banko olmamasi sadece TD'nin ayibi olur tabi su da var sezon sonuna kadar boyle devam etmesi ve gelecek sezon yaz kampinda ustune koymasi lazim ama... -10 dusunulmesinin mantiksiz kilmayan bi baska sebep de tabi ki fizigi.
batuhan'ın yeteneğinden şüphem yok ancak daha 3 maç oynadı Eskişehir'de. Biraz daha izleyip görmek lazım tam olarak + ve -lerin.
Beşiktaş Paf Takımı sorumlusu Mehmet Ekşi ile Batuhan'ı çok kereler konuştuk, Mehmet Hoca, Batuhan'ın sıradışı bir yetenek olduğunu, onun gibisini görmediğini söylüyor özetle.
Bense, fiziği yaşına göre olağanüstü güçlü olmasına rağmen, hızını, çevikliğini ve esnekliğini boyunun elverdiği maximum seviyeye çıkartamadığı sürece en üst seviyede futbol oynayabileceğini, yada Dünya çapında bir futbolcu olacağına inanmıyorum. Bunu Mehmet Hoca da söyledi zaten, hızlanabilirse İbrahimoviç olabilir dedi.
Eskişehir'deki performansını sezon boyunca izleyip değerlendirmek lazım, attığı goller hala yanıltıcı olabilir zaten gördüğüm kadarıyla çok da atılmayacak goller atmadı. Bu sezon Eskişehir'de daha çok izleme fırsatımız olacak ve bu sezonki performansı CA'sını belirleyecek, o CA da doğal olarak PA'sını belirlemede yardımcı olacak.
Şu 1-2 sene bence çok önemli, gözle görülür bir biçimde hızlanıp çevikleşebilirse, ligin golcüleri arasına yerleşebilirse yani istikrarlı bir golcü olursa ve bunları 19 yaşına kadar tamamlayabilip bir de büyük bir klube kapağı atabilirse (özellikle mental gelişimi için çok önemli) o zaman Batu'nun dosyasına -10 pa yazıp göndeririz;
diğer taraftan, istikrarsız bir oyuncu izlenimi verip, hantallığı devam ederse, Türkiye liglerinde top oynamaya devam eden bir Batu olursa, kişilik anlamında kendini geliştiremez ise, doğal olarak yaşı ilerledikçe pa'sını düşürmek zorunda kalırız. Bu şartlarda bile yine de Türkiye'nin en önemli golcüsü olabilir tabi.
Yani PA'yı oynadığı klüpte etkiler bence, 19 yaşında Beşiktaş'ta oynayan bir Batu ile yine aynı yaşta Arsenal'de oynayan bir Batu aynı potansiyelli değildir. Kendisindeki pa tabiki her daim aynıdır yanlış anlaşılmasın, zaten biz de en iyi ihtimali düşünerek pa belirleriz ve yaşı ilerledikçe, beklenilen gelişim yaşanmadıkça, büyük klube transfer olamadıkça, daha ufak klube transfer oldukça pa da düşer.
alemde tekiz, hepinize yeteriz..
Hakan Şükür'ü Hakan Şükür yapan o boya rağmen iyi hızlanabilmesi ve çevikliğiydi.
Ama Hakan neden İbrahimoviç olamadı? Çünkü bariz mental zaafları vardı.
Berbat bir soğukkanlılığı vardı ki bu biliyorsunuz santraforlar için çok değerli bir özellik.
Ben Batuhan'a Türk futbol tarihinin en iyi santraforu olabilir derken kendisini Hakan'la kıyaslamıştım.
Çünkü doğuştan gelen bir fenomenliği büyük bir özgüveni var adamın.
Fransa maçında o penaltıyı kaçırdıya... Gram umursamadım budur dedim. 20 yıldır mıymıy Hakan son vuruşundan sonra budur.
Tabi bizim basın susturma, pısırıklaştırma çabalarında bulunmadı değil.
Hakan ağabeyine çekmeyecek çünkü o çocuk doğuştan farklı.
Ayrıca attığı goller için söylenen basit gollerdi sözü. Bence yanlış.
İçinde önemli off the ball, soğukkanlılık yatıyordu.
Mesela Beşiktaş'ta dar açıdan Hacettepe'ye attığı gol(Ertuğrul Sağlam'ın son maçı) tamamen bir özgüven. Hakan olsa vurmaz mesela.
Sonra bu hafta yaptığı asist var ki; Bu ligte o pası atabilecek ortasaha adamı neredeyse yok... Bırakın 190 küsurlük forveti.
Oyunu iyi okuyabiliyor demekki.
Geçen sene 90 artı 4'te Antep'te Antep'e harika bir gol atmıştı Batuhan.
Onu oynatacaklarına. Onu rotasyona sokacaklarına. Günü kurtarmak için Holosko'yu transfer ettiler.
Holosko oynadı, döktürdü yarım sezon. Eee bu sene?
Bu sene piyasa da yok.
Batuhan hak ettiği dakikaları 1-2 sene olgunlaşmış olmasına rağmen alamadı.
Batuhan dediğim gibi bir star olamazsa onu eğitemeyenlere yazıklar olsun, onu bekletenlere yazıklar olsun.
Şimdi Nobre ile oynamaya çalışılıyor mesela. Batuhan Nobre'den 2 gömlek yaratıcı, 2 gömlek farklı bir oyuncu değilse ben hiç birşey bilmiyorum bu oyun hakkında.
Tabi Nobre 26-27 yaşından sonra Mancester Unt'a gidecek ya!
Fikirlerim burada
Gökhan Zan'dan pek hoşlanmasamda son zamanlardaki formu yükselişte,uzun zamandan sonra çok sakin,akılcı oynamaya başlaması Fildişi Sahilleri maçındada devam etti.Fatih hocanın neden bazı adamlarda sürekli ısrar ettiğini yadırgasamda bu maçta anladım.
Gökhan Zan ne oLursa oLsun patLamaya hazır bir bomba. Bir kaç maçtır iyi oynuyor ama bu demek değiLdir ki haftasonu Trabzonspor karşısında takımı yakmasın![]()
ÖLürken BiLe Yanımda oL sevgiLim...
Haklı olabilirsin ben genelde beğenmem Gökhan Zan'ı özelliklerinde değişim yapılsın diyede söylemedim ama Denizli geldikten sonra belli bir toparlanma var,sezon sonuna kadar böyle götürebilirse ciddi bir toparlanma yaşayabilir,en azından senelerdir kullanamadığı potansiyelini kullanmaya çalışıyor gibi bir izlenim bıraktı bende son haftalarda.
Bunda biraz artık Sivok, Zapo gibi biraz daha akLı başında adamLarLa oynamasınında etkisi var. OnLarLa oynamayı öğrenmeye başLadı. En basitinden Zapo gibi artık tehLike yaratacak pozisyonLar oLduğunda topu ayağında tutmayıp taça, iLeri şişiriyor.
ÖLürken BiLe Yanımda oL sevgiLim...
Bana kalırsa G.zanı eleştirirken çok abartıyorsunuz bazen hatalar yapıyor ama o kadarda kötü bir oyuncu değil..
Nedense ilk çıktığındaki Gökhan olamadı..
Beşiktaşlı arkadaşlarım trabzon beraberliğine kızmış sonuçtan tatmin olmamış olabiir ama benim fikrim şu ki beşiktaş her maçını böyle oynasın şampiyon olur...hiç tartışmasız şampiyon olur...
maç başladığı andan beri baskı baskı yüksek tempo ..açıkcası bu sezon ilk defa bir maçın temposu premier lig seviyesindeydi...
bence fabian ernst dört dörtlük trasfer olmuş...nobre nin eşinin fener maçını izlemesi falan bence para koparmak için menejer salvoları fenerin nobreyi alacağını hiç sanmam...
ayrıca forumda uzun uzun Cem Sultan- Batuhan tartışmaları gördüm ve açıkcası anlam veremedim....sebebi ise paf takımında oynayan bir oyuncu ile süper ligde kialık gittiği bir takımda bile (çünkü kiralık olmak zordur alşıması var istanbuldan ayrılması var) hemen kendini fark ettiren süper lig oyuncusunun gereksiz ve manasız kıyası..
şu aşamda paf ligi maçlarını izleyip izleyip.. Cem sultanı Batuhanla kıyaslamak gerçekten çok yanlış
ben aykut erçetini de santic ile karşılaştırdığımda bana bu kıyaslamayı yapmak ayıp diye çıkışanlar..paf ligi oyuncusunu milli takım forveti ile kıyaslamaktan geri durmamalarıda bir çelişki..
ancak şu söylenebilir...cem sultan batuhanın seviyesine gelir kendisini galatasarayda milli takımın A kadrosunda görürüz o zaman kıyaslarız...
BÖBÜRLENME PADİŞAHIM SENDEN BÜYÜK ALLAH VAR
Geçmişini iyi bil ki, geleceğe sağlam basasın.
Nereden geldiğini unutma ki, nereye gideceğini unutmayasın...”
Şeyh Edebali
Ben senin gibi düşünmüyorum ağabey... Şöyle bir yazı yazmıştım. Okumaktan üşenmezsen![]()
İlk yarı da İnönü'de ki Sivasspor maçı,
İlk yarı da Kadıköy'de ki Fenerbahçe maçı,
Şimdi de Trabzonspor maçı... Bu maçlar tam bir göz boyama Beşiktaş taraftarı için.
Bu ara çok kullanıyorum bu sözü. Galatasaray'ın federasyona açtığı savaş, Beşiktaş'ın palnsız programsız yönetim anlayışı ve bu yönetimden başarı beklenmesi...
Yine Beşiktaş'ın senelerdir hiç olmayan, oturmayan... Sürekli değişen oyun planı. Ve bu oyun planından başarı beklenmesi.
Yine Beşiktaş'ın senelerdir süre gelen bir gol planı olmaması. Hücumu rakip yarı alana yığılarak ite kaka yapmaya çalışan hücumcuları.
Bunların hepsi yel değirmeni saldırısı. Don Kişot'tan da biliyoruz ki yel değirmenlerine savaş açarsanız kazanamazsınız.
Maça geçelim şimdi.
Belli bir sistemi, kurgusu olmayan Mustafa Denizli bu maça rakibine göre bir sistem kullanarak çıkmış.
Yattara'nın savunmasının hiç olmaması ve Tayfun Cora'nın yetersizliğini göz önünde tutmuş Denizli.
Serdar Özkan ve Tello'yu sol kanada atmış ve Yusuf'la da o bölgeyi desteklemiş.
İlk yarı maçın 35 dakikası o kanatta geçti desek doğru bir anlatım olur.
Bunu gören Ersun Yanal. (ki bana göre bu sezonun hocasıdır.) İlk yarı boyunca Hüseyin'i o bölgeye monteledi.
Eee Tayfun Cora'da tamam hücum olarak yetersiz olsa da savunma olarak iyi bir oyuncu.
Bu ikili Beşiktaş'ın sol kanat akınlarına biraz olsun savunma yapmaya çalışsa da 2-3 pozisyon yakalamadı değil Karakartallar.
Tabi gol atılamayınca tempoyu yavaşlattı ilk 25 dakika sonrası Beşiktaş.
Bu sıra da akılcı bir Ersun Yanal hamlesi daha geldi.
Normalde bu sezon boyu sol açıksız oynayan Trabzonspor'a Beşiktaş'tan sağ açık savunması gelmemişti.
Cale daha çok ileri çıkma emrini aldı ve önünde ki boş alanı kullandı.
20 metreye yakın top sürüp arapasını yolladı. Gökhan kale sahasına yakın bir mesefaden vuruşunu yaptı ve 0-1
Tabi bu golde şunu göz ardı etmemeliyiz. Cale 20 metre topu sürerken, asıl mevkiisi önlibero olan 3 oyuncu vardı Beşiktaş adına sahada.
Peki basan varmıydı Cale'ye?
Sonrasında arapasını göstere göstere atan ve Gökhan'ın kaçışını izleyen Rüştü'ye ne demeli?
Çanakkale'de bir sitenin kahvehanesinde izliyordum maçı...
Ah Rüştü ah dedim.
Yanımda ki ihtiyar ağabey Rüştü'nün ne suçu var dedi.
Dedim ki Cale 20 metre top sürüyor, 20 metrelikte arapasını atıyor. Gökhan kale sahası içinde topa dokunuyor. Ve bu 7-8 saniyelik süreçte Rüştü 5-6 adım mesefeyi koşamıyor, sezemiyor.
Aykut içinde söylemiştik. Bu gibi pozisyonları kale çizginiz de beklerseniz böyle golleri yersiniz.
İlk yarı da ki Galatasaray - Trabzonspor maçında neden yememişti; aynı arapaslarında, aynı golü Sanctis.
Çünki daha konsantre ve çizgiyi ne zaman terketmesi gerektiğini daha iyi biliyor.
Neyse efendim İlk yarının özeti budur.
Geçelim 2. yarıya.
İkinci yarı da yel değirmenlerini yıkamayacağını anlayan Denizli. 4-3-1-2 sistemine döndü.
Bu sistem sayesinde değirmenden daha uzun boylu oldu Beşiktaş hucumu.
Egemen ve Song hava toplarında yetersiz kalmaya başladı Nobre ve Bobo ikilisine karşı
Bu yüzden gereksiz yerlerde gereksiz fauller yaptı. Song ve Egemen.
Tello'nun sert duran topları oldukça da tehlike yarattı.
Ve son olarak Song'tan daha uzun olan Bobo daha iyi yükseldi ve kafayı vurdu bu yan topların birinde.
Peki Trabzonspor ne yapmıştı bu yarı da?
Beşiktaş'ın sağ taraf savunmasını boşladığını gören Ersun hoca. O mevkiiye Alanzinho'yu gönderdi. Umut'u çıkarıp.
4-5-1'e "V" ortasahaya dönmüş oldu ki ben olsam bende aynı şeyi yapardım.
Fakat bu sistemin tutmamasının ve sol kanadın işlememesinin sorunu malesef yapılan transferin yetersizliği.
Evet Alanzinho çok güçsüz, yetersiz bir isim. Bunu ilk izlediğim maçta 10 dakika da anlamıştım.
Umut'un oyundan çıkmasının Trabzon aleyhine etkisi nedir?
Onu da hemen kısadan geçelim.
Öncelikle Colman ve Selçuk İnan oyunu geniş alanda görebilen ve çok iyi paslar atabilen iki ortasaha oyuncusu.
Hani şu çift taraflı ortasahalar varya onlardan.
Fakat baskı yiyen Trabzonspor'un stoperleri ve önliberosu Hüseyin o pas ve yaratıcılık yeterliliğine sahip değil.
Yani bu da demek oluyor ki Trabzonspor baskı yediği zaman pasla geriden oyun kuramıyor.
Eee hal böyle olunca Silva, Song, Egemen bazen de Hüseyin her topu ileri şişiriyor.
Umut ve Gökhan ilerde iken bu şişirilen topları indirmek, ilerde tutmak zor olmuyor Trabzonspor adına.
Hatta savunmadan şişirilen toplara Umut'un aşırtıp Gökhan'ın gol yaptığı kaç gol var belli değil. İsimler arada değişebiliyorda tabi.
Ancak bu maçta 2. yarı da baskıdan yılan savunma ileri her top şişirdiğinde, top duvara çarpar gibi Beşiktaş 3. bölgesine geri döndü.
Sonuç 1-1. Yel değirmeni yine yıkılmadı. Ancak 2. yarıda ki baskıdan keyif alan Beşiktaş taraftarları gördüm Kahvehane'de.
Ve yine aynı cümleleri işitti kulaklarım.
"Böyle oynasınlar ciğerimi yesinler."
"Böyle oynasınlar şampiyon olmasınlar."
Dönelim şimdi ilk paragrafa;
Ben bu cümleleri Sivasspor maçında da, Fenerbahçe maçında da duymuştum.
Aynı baskı ama sonuç?
Sonuç yok çünkü Beşitkaş'ın bir gol planı yok.
Bakınız; Nobre'den çok farklı meziyetleri olmasına rağmen Holosko ya sağ kanatta ya oyunda yok, Bobo ortalıkta yok, Batuhan kiralık.
İte kaka gol atan golcünüz tüm hücum fonksiyonu kısırlığına rağmen sahada.
Siz bu farklı yapıda ki gelecek vaadeden üçlüden faydanalamayıp. Gol planınızı Nobre'nin kısır futbolu üzerine kurarsanız.
Nobre gibi kalırsınız. İte - kaka devam.
4-5 senedir alınamamaış bir arpa boyu yol.
Hem Beşiktaş, hem Nobre adına...
Tekrar söyleyelim bu ara çok söylediğimiz sözü. Yel değirmenlerine saldırmayın kazanamazsınız
Fikirlerim burada
efedim hiç sıkılmadım gayet keyifle okudum yazdıklarını ...
söylediklein için haklısın denir...beşiktaş kurduğu baskının sonucunda istediği kadar posizyona giremiyor istediği golleri atamıyor..
ama sahada yürümekten bile üşenen futbolcuların yer aldığı fenerbahçe takımı taraftarıysa bir insan beşiktaşlıların bu istekli ve baskılı oyunu ister istemez gözüne hoş geliyor insanın![]()
BÖBÜRLENME PADİŞAHIM SENDEN BÜYÜK ALLAH VAR
Geçmişini iyi bil ki, geleceğe sağlam basasın.
Nereden geldiğini unutma ki, nereye gideceğini unutmayasın...”
Şeyh Edebali
Trabzon maçında ki baskı farkLı bir baskıydı. Geçen maçLarda oLuşan baskıLardan farkLıydı. Beşiktaş beLki de yıLLardır bu kadar dengeLi yükLenmemiştir . Bunda çok büyük etkenLer var. Gözardı ediLmemesi gereken Ernst faktörü var. Trabzonspor çıkmaya çaLışırken sürekLi orta sahada ki baskıya takıLdı ve geri dönmek zorunda kaLdı. Bu geri dönüşLerde de Orta saha tekrar üstüne giderek, forvetin de desteği iLe çok büyük bir baskı oLuşturdu. Egemen, Song ve CaLe üçLüsü en az 10 tane kritik top kestiLer son anda tabiri iLe beLirtiLen müdahaLe yaptırLar. Ve bu baskı bu yüzden sanki boş ve dengesizmiş gibi göründü. Bu üçLü hayatının maçLarını oynamasaydı Şu anda çok daha farkLı konuşuLuyor oLurdu.
Beşiktaş uzun zaman sonra bu kadar dengeLi yükLendi bence . Geriden çıkarken Sivok ve Zan topu nereye vereceğini biLiyordu. ŞişirmiyorLardı. Son 7-8 dakika hariç. Ernst orta sahada hücum ve defans bLoğunu çok iyi ayarLıyordu. Cisse biLe atakLarı oLuşturmada yardımcı oLdu. Nobre ve girdikten sonra Bobo top onLara geLdikLerinde arkadan dengeLi biçimde arkadaşLarının geLeceğini biLiyor nasıL oynamaLarı gerektikLerini biLiyorLardı.
Trabzon maçına kadar Beşiktaş ın yükLenip sonuç çıkaramadığı maçLarda fos oLduğunu bende söyLemiş, düşünmüştüm. Ama kimse kusura bakmasın bunu son maç için söyLemek yersiz oLur diye de düşünüyorum. Bu gün Trabzonspor LuLar Song ve Egemen e teşekkür ediyorum diyorsa, bu adamLar yıLLardır oynamadıkLarı kadar iyi oynayıp savunmada muhteşem işLer yapıyorsa aLkışLanacak üç isim var demektir. Beşiktaş takımı, Song ve Egemendir.
ÖLürken BiLe Yanımda oL sevgiLim...
Beşiktaş her zaman istekli ve mücadeleci oynuyor, bu ilk değil bu sezon da öyleydi, Ertuğrul zamanında da öyleydi, Tigana zamanında da öyleydi. He bu maç Ernst'in de katkısıyla daha büyük bir baskı kurulmuş olabilir ama Beşiktaş takımı her zaman istekliydi.
Bunun nedenleri de kadronun genelde becerisi yüksek olmayan fakat mücadeleci isimlerden kurulu olması. Son maça bakacak olursak;
Rüştü, Zan, Sivok, Toraman, İbo, Ernst ve Cisse zaten savunma oyuncularıdır, teknikleri belirli bir seviyededir ve en az mücadele edeni bile ortalamanın üstünde mücadele etmektedir, Sivok, Toraman, Ernst ve Cisse yeri geldiğinde çok sert oynamaktan da çekinmeyen oyunculardır bilindiği üzere,
S.Özkan ve Nobre, biri kanatta oynuyor ve bu defansif kadro arasında birşeyler yapması beklenen Serdar Özkan klasik bir kanat oyuncusu gibi tekniği,adam eksiltmesi ve ortaları ile değil de isteği ve hevesiyle ön plana çıkan bir oyuncu, kısacası mücadeleci.
Nobre, ki tek forvet oynayan takımın forvet oyuncusu olarak en önemli gol ayağı, fakat sahada bir önlibero izlenimi veriyor, en az o kadar mücadele ediyor, en az o kadar sert, en az o kadar gol kaçırıyor, en az o kadar panik, en az o kadar düz bir adam..
Yusuf ve Tello, topla bir şeyler yapması beklenen isimler.
alemde tekiz, hepinize yeteriz..
Mustafa Denizli artık Bobô'yla başlamalı. Daha neyi bekleyecekki?
DeLgado nun mentaL güçLerinde düşüş oLmuş.
Bu da performansına etki ediyor.
901 de çok iyi bir Beşiktaş vardı. Ama gittikçe her seferinde daha da kötü yansıtıLdı özeLLikLer dataya. Daha iyi oLacağına.
Bunu anLamıyorum. Beşiktaş takım oLarak oynadıkça daha iyiye gitti, ama oyunda ters orantı oLarak özeLLikLer daha kötüye gitti. Bir tek 901 de kötü oLan Serdar Özkan bağır çağır 902 de yükseLttik azıcık ama yükseLirken mentaL özeLlikLerinden kırpıLdı. HoLosko nun teknik özeLLikLeri arttı, mentaL özeLLikLeri kırpıLdı performansı daha çok düştü.
Yani bu dengesizLiği ben anLamıyorum. Şimdi bazıLarının oynadıkLarı deneme kariyerLerine bakıyorum, hep 5-6-7 hatta 8 de bitiriyor Beşiktaş. Bir kez oLsun üstte bitirdiği görünmüyor.
Diyecek birşey de kaLmıyor. HeyecanLa 903 çıksında Beşiktaş kariyeri yapayım diye bekLiyordum, hevesim kaçtı yani resmen.
ÖLürken BiLe Yanımda oL sevgiLim...
Sebebi Beşiktaşlı oyuncularda gelişme diye birşeyin imkansız görülmesi. Beşiktaşlı oyuncu orta yapmayı öğreniyorsa kesin teknikten kaybetmiştir, iyi şut attıysa yükseltelim ama o puanları kararlılıktan kırpalım, fiziği güçlenmiştir ama kesin yaratıcılık kaybolmuştur havası hakim. Öte yanda kimi takımlarda iki şut atıp "uzaktan iyi vuruyor bu" diye ca/pa artışı kazananlar var. Hem de 28-30 yaşına geldikleri halde. Haydi onlar haksız değil diyelim, performansta artış varsa değerlerde de artış gerekiyor diyelim, bizde neden bu standart yok? Sene başı -atıyorum- Gsye toplam 4000, Fenere 3500, Bjkye 3000 CAlık kota verildi, oyuncuların toplam Cası hiç bir şart altında bunu aşmasın diye bir olay varmış gibi düşünüyor insan.
Aslında Bjk araştırmasına -bunun nezdinde Koray kardeşe- hiç lafım yok, yurtdışına, Milana Barcaya göre kıyaslarsan Bjkyi böyle yaparsın (ben de aşağı yukarı böyle yapardım). Ama Tslde Milanla Barcayla mücadele etmiyoruz. Yine de bence Bjk son yamada az çok toparlanmış. Toparlanmış haliyle gene de Fbnin Gsnin yarısı kadar şampiyonluk şansı vermiyor oyunun yapay zakası ayrı.
Koray'in, ve hatta Turkiye'de arastirma yapmaya calisan herkezin isi zor.
6 ayda bir teknik direktor degisir. Oyuncular 3 ay once yaptiklarini birdenbire yapamamaya baslar, yeni seyler denemeye basarili/basarisiz olmaya baslarlar. Sol kanat olarak gelen adam olur sag ic. Stoper olur sag bek. Santrafor olur kaleci vs. vs. vs.
Takim istikrarsiz cunku surekli hoca degisiyor. Takim istikrarsiz cunku surekli transfer yapiliyor, oyuncular farkli yerlerde oynuyor. Bunu da arastirmada gormek gayet dogal.
Eminim ki Koray da Aralik ayinin son haftasi ve Ocak ayinin ilk 10 gunundeki ruh ve son 4 ayda izledigi Besiktas'i gordugu gibi yansitmak istedi. Bunun ardindan cikisa gecen Besiktas'i ya beklemedi. Ya da beklese bile guvenemedi.. Hani su istikrarsizlik var ya. Bu zamana kadar Besiktas'in oynadigi son 4 macin Galatasaray, Ankaraspor ve Fenerbahce maglubiyetleri ve zorlukla kazanilan Ankaragucu maci oldugunu unutmamak da lazim.
Son olarak da takimlarin CA limiti var ama bu CA limiti cok esnek bir limit. O kadar esnek ki, 9.0.3 yamasi icin herhangi bir limit yoktu. Herkez gordugunu yansitti.
Ortaya cikan da, sezon basindan beri hemen hemen herkezin hemfikir oldugu Galatasaray'in en kuvvetli kadroya sahip oldugu. Fenerbahce'nin derinliginin az oldugu ama ilk 11'de cok iyi bireylere sahip oldugu. Besiktas'in ise bunlarin arkasindan geldigi.
Su anda Fenerbahce ve Galatasaray'in kotu performanslari eger oyuncu kalitesi konusunda size tereddut yaratiyorsa, ayni tereddutu Ocak ayinda yasamis Koray'in etkilenmesinden daha dogal bir sey olamaz.
Buna ragmen bu uc takim arasindaki CA farki 9.0.3'de azalmistir ustelik.
Kendi bilgisayarımdan yazmıyorum, Delgado için yaptığım tüm değişikleri hatırlamıyorum, çok fazla mental düşürme yapmadım hatta yükselen değerler bile oldu diye hatırlıyorum. Ama neticede sen karşılaştırma yaparak konuşuyorsun sanırım, e zaten yerinde olmuş Delgado'da mental bir düşüş olmalı zaten.
Keza Holosko, mental açıdan üst düzey değil. Çok mu çalışkan, çok mu agresif, çok mu cesur, çok mu kararlı, yüksek konsantrasyonuyla hep oyunun içinde mi, yaratıcılığı yüksek asist kralı mı, buz gibi soğukkanlı mı????? Abi lütfen senin gibi futboldan anlayan, üstüne Beşiktaş'ı bu kadar yakından takip eden adamlar yapmasın bari böyle yorumlar.
Delgado, Holosko, Bobo, Serdar Özkan, bu adamlar hem yetenekli hem de oldukça iyi fizikli adamlar, hem gerçekte hem de oyundaki profillerinde. Fakat aynı zamanda senin dediğin kadar iyi mentale sahip olsalardı ligin tozunu attırırlardı, hani abi nerede? Hangi biri takımı sırtlayabiliyor, 2 maç üstüste hangisi iyi oynuyor, Delgado takımın kaptanı oyun kurucusu, kaç golü kaç asisti var, arada bir uzaktan güzel gol atmakla, iki çalım yapmakla gözboyamakla olmuyor, Holosko kapalı savunmaya karşı ne yapabiliyor, Bobo - Serdar yine aynı nerede bu adamlar o zaman?
uzatmayacağım çünkü araştırma dışında Beşiktaş'a serzenişe doğru gidiyor konu, puanların fazlası var eksiği yok.
Milan'a Barca'ya bakmakla alakası yok, tabiki beğendiğim araştırma ekolleri var onlardan etkileniyorum ama aynı zamanda kafamdaki fikirlerle eşleştiği için o tarzı takip ediyorum. Yine futbol tartışmasına kayacak ama kaç tane yetenekli ve mental açıdan yüksek adam var Başiktaş'ta? Kaç maçı rakibi futboluyla döverek kazandı bu takım? Belki de hiç, rakibi sahada gerçek manada döverek, mücadeleyle istekle, iç sahada taraftarın gazıyla yenen, kısacası yeteneksiz bir takım.. bu kadar da basit işte.
O dönemdeki ruh haliyle yapılmış bir şey değil abi, şuan olsa aynısı. Beşiktaşlıları anlayamıyorum, fanatiklik yapılıyor, yapmayalım, ben fanatiğin büyüğüyüm, dost sohbetinde bile bir laf söyletmem takımıma, ama burada gerek yok ki buna, öyle yada böyle bir iş yapıyoruz burada, gerçeğe yakın olmasını istiyoruz.
Beşiktaş'ta değişen bir şey yok, çıkışa filan da geçtiği yok, mental açıdan yetersiz bulunan futbolcular bu akşam belediye maçında 90 dakika sahada yoktu hem de havaya girdiğin bir dönemde, cuma akşamından maçı alıp haftasonu rakiplerin puan kaybını bekleyeceğin bir haftada, hem de kendi sahanda.
hala Serdar Özkan'ın hangi eksik girilmiş mentalin, Delgado'nun hangi düşük kalmış mentalinden, Holosko'nun hakedip de hangi verilmemiş tekniğinden bahsediliyor anlayamıyorum.
alemde tekiz, hepinize yeteriz..
Türkiyede rakibini futbolla dövebilen takım ben göremiyorum. Gaziantep mesela her maç rakiplerinin iki katı pas yapan takım maç kazanamıyor. 300+ pas yaptılar diye futbol oynamış olmuyorlar. Fenerbahçede Alex korner kullansın, Lugano kafa vursun da oyunu koparalımdan başka futbol namına bir olay yok. Alex-Semih-Luganonun eline bakıyorlar. Galatasaray 90 dakikalık maçın her 25 dakikasının 4er-5 er dakikalık bölümlerinde futbol oynuyor, onların da attıkları 44 golün %95i Baros-Lincoln-Arda imzalı. Yani ortada takım halinde oynanan bir güzel futboldan bahsetmek mümkün değil. Savunma kısmına işin hiç girmiyorum.
Bir takım korner rekorları kırıp, kimi maçlarda ceza sahasına 50 orta yapabilecek kadar rakibini boğuyorsa, ben o takıma yeteneksiz diyemem. Rakip takımı tutsam da diyemem. skor üretimi konusunda 10 numarasına, 10 numarasının canının çekip de rakibi çalımlamasına bağımlı olmayan takımın modern futbol anlamında daha çok takdir görmesi gerekiyor.
Hayır yani, iki-üç tane adam geçebilen teknik hücum oyuncusu bir takımın genel yapısını bu kadar etkiliyorsa, Beşiktaş devre arasında sırf Yusufla Erkan Zengini alarak sınıf mı atlamıştır? Mesela tek tek bakıldığında Türkiye dahilinde mevkiisinin en iyisi diyebileceğimiz bir tek Arda, Kewell (sakatlık problemi malum) ve performansıyla biraz Lincoln varken defansına yeri gelince (dalga geçtiğimiz) bir Gökhan Zan bile bulamayan Galatasaray bir şekilde Türkiyenin en iyi kadrosu kabul edilmektedir. Bana Galatasaray Türkiyenin en iyi sol açığına sahiptir, Galatasarayın 10 numarası en performanslı 10 numaradır, Galatasarayın stoperi Türkiyenin en fizikli stoperidir gibi argümanlarla gelseler, öpüp başıma koyarım. Ama sene başında yabancı hakkı varken Song tipi bir stoper/bek almayıp 15 yaşında menejerlik oynayan çocuğun bile uyumsuzluğunu anlayabileceği iki uzun-ağır stoperle sezona başlayan yönetim, (Haydi Sabri mecburen sağ bek diyelim, Sabriden önce sağ bekte kim oynuyordu? Hasan Şaş!) nasıl Türkiyenin en iyi kadrosunu kurduk diyebiliyor, anlamıyorum. Newcastle gibi takımlar geçmiş senelerde Galatasarayın bugün kurduğundan çok daha önemli isimlerden kadrolar oluşturup Eplde kümeye oynadılar.
Bakın, şu mesajın fm ile, yamayla datayla alakası yok. Son yama bence hemen hemen bütün problemlerin çözülmüş olduğu, 4-5 gözden kaçan ya da oyun dinamikleri kaynaklı hatalardan madur oyuncu dışında bence mükemmel. (bütün tsl araştırması için söylüyorum, sadece Bjk araştırması için değil) Gelgelelim kamuoyunda sırf öyle kabul ediliyor diye, mesela Hıncal Uluç öyle dedi diye uyumsuz defanslı, top indirecek forveti olmayan Galatasarayı uefa favorisi görüp Nobre çok fizikle oynuyor, faul yapıyor diye Beşiktaşı kazma/yeteneksiz takım kabul etmem. Bence iyi kadro dengeli kadrodur.
not: Koray'ın görüşüne göre sanırım Metalist de yeteneksiz bir takım. Onların da öyle bir 3-4 adam geçen yıldızları yok ama müthiş bir fizik, kondüsyon ve disiplinleri var.
Hayrettinciğim Araştırmacı arkadaşlarımızın oynattığı test oyunlarında Beşiktaş'ın şampiyonlukları ve 2.likleri var.