yıllar önce bursaspor tribünlerinde teksas oluşumunun ilk palazlandığı dönemlerde bir gencin başlattığı hareket. çocukluğundan beri bursasporun maçlarına giden bu genç liseyi bitirince üniversite sınavına girer ve ankara'da bir üniversite kazanır. futbol sevdasını devam ettirmek isteyen bu kişi bursaspor maçlarına gidemeyince ankaragücü tribünlerinde takılmaya başlar. yıllar birbirini kovalar ve arkadaş üniversiteden mezun olur. celp kağıdı gelen bu futbol sevdası kişiliğe doğu anadolu'nun kan ve barut kokan tepeleri gözükür. bu kişi vatani görevini yapmak için doğuya gider. günler geçer, pusular kurulur, çatışmalar yapılır ve bu şahıs şehit düşer. gencin bir gün bursa'daki ailesine askerlik şubesinden gelirler. olayı izah etmekte zorlanır subaylar, bir kere de anlatıp gitmek isterler. olay bursa tribünlerinde duyulur tam bir yas havası vardır. acılı haber aynı şekilde ankaragücü tribününe de gider. şehitin cenazesi bursa'ya gelir ve cenaze namazına ankara'dan yüzlerce ankaragücü taraftarı katılır. cenaze namazı kılınıp şehit toprağa verildikten sonra ankaragücünün ilk maçının onaltıncı dakikasında tüm tribün 'bursaspor' diye bağırır aynı şekilde kendilerine jest yapıldığını anlayan bursaspor taraftarları da altıncı dakika da 'ankaragücü' diye haykırır. o günden beri; bursasporun ve ankaragücünün tüm maçlarında bu uygulama devam ettirilmiş böylece ankaragücü ile bursaspor arasında bir dostluk, kardeş takım ilişkisi doğmuştur.
Bana texas'tan bir arkadaşımda anlatıığı olay budur.
92-93 sezonunda
iki takım şampiyonluk yolunda
hatırlayın ne oldu ankara'da
8-0'ı unutma
ve iki takımın da Beşiktaş'a olan duyguları.
Artık şu kariyere bir yorum gelirse...