Çok güzel yazmışsın İlhancığım ve ayrıca değindiğin konu da çok yerinde olmuş.
Bu konuda hergün neler düşünüyorum ben de bir bilsen. Yazının hangi yönünü ele alıp yorum yapsam bilemiyorum. Her bir yönü için sayfalarca yazarım heralde.
Toplu taşıma araçlarında maalesef heryerde sıkıntı var. Ankara gibi büyük bir şehirde bile hele ki başkentte hergün görmememiz gereken, olmaması gereken onlarca sorunla bizzat karşılaşıyoruz.
Bazen aklımdan geçiriyorum; "acaba otobüs veya dolmuş şöförlerinin mi gözü aç yoksa belediyeler mi yetersiz veya ard niyetli." Çoğunlukla ikisinin de doğru olduğuna kanaat getiriyorum.
Çoğumuzun başına gelmiştir, bir yere gitmek istersiniz, yetişmeniz gereken bir saat vardır yada hava dondurucu soğuktur; kar, yağmur yağıyordur ama gelip geçen otobüs yada dolmuşlar sizi almaz. Öylesine sıkıntıya düşersiniz ki. Dersiniz bunlar beni almayacaksa ne işe yararlar? Ama bir toplu taşıma aracında ayakta kaldığımızda muavinin yada şöförün her gördüğünü almasına isyan eder "yeter! bizim de bir canımız var" deriz.
Toplu taşıma araçlarındaki muavin yada şöförlerin "buranın ağası benim" tavırları da cabası tabi. İnsanların iyi niyetlerini süistimal etmek için özel olarak çabalayanlar da var. Kabadayı mı yoksa topluma hizmet veren biri mi anlayamadıklarımız... Orada yaptığının terbiyesizlik olduğunu belirtmek isteriz daha da nefret kusar, etrafında sağduyulu bilinçli insanlar varsa ne ala, yerine oturur kalır. Ama yoksa birden "neyin kimin hakkını savunuyorum ben" durumuna düşüverirsin.
Buradaki en büyük sıkıntı belediyelerin plansız çalışmasından kaynaklanıyor. Ve onların plansız yaptıkları herşey vatandaşa çile çektirmekten öteye gidemiyor. Düşünün, yolları rezalet, aylarca kazı çalışmalarının bitmemesi yüzünden 45 dakkalık yolun 1 buçuk saatte alındığı, sokak lambalarının yanmadığı bu yüzden hırsızlıkların, serserilerin kazaların arttığı bir belediye başkanı sırf hükmetin partisinden diye tekrar seçiliyor yada ben başkasını bilmem ki diye.


Alıntılı Yanıtla