Last edited by meddah : 21.Ağustos.2011 at 05:59 Reason: İmla
Eğer adaletsizlik karşısında tarafsız kalıyorsanız, zalimin tarafını seçmişsiniz demektir.
Aynı durum değil verdiğiniz örnek. Yunan takımı Avrupa'da sadece 1 tur atladı, elediği takım şimdi yoluna devam ediyor. Benim kastettiğim şey ise, bizden X takım Uefa ya da Şampiyonlar Liginde gruplarından çıksa hatta bir eleme geçse ve ondan sonra şike yaptığı tespit edilse, hakkı yenen bütün takımlar bu duruma karşı nasıl bir tepki verir ? Keza Uefa'nın da vereceği ceza sizin yazdığınızdan çok daha iyi olur. Zamanı gelince oluyor mu, olmuyor görürüz hep beraber, bir şey hakkında bilgim yoksa buraya yazmam zaten, rahat olun.
Bu yorumunuzu da şimdi gördüm, Uefa şike yapan takımı tespit edemeyip veya şike yoktur diyemeyip, Avrupa kupalarına gönderdiği takım ortalığı karıştıran ülke federasyonuna aferin canım evladım, iyi ki böyle yaptın diyerek ödül mü veriyormuş ? Bunları kim söylüyormuş, Lube Ayar'lar, Faik Işık'lar mı ?
-----------------------------------------------------
Edit: Yukardaki mesajımdaki son cümle Burhan'ın -ismini yanlış biliyorsam kusuruma bakma- üslubuna göre yazdım. Özellikle son cümle benim düşüncemi yansıtmıyor, kendisi benim Baransu vb isimlerden etkilendiğimi düşündüğü için tepki olarak yazdım.
Kişisel fikrim, bir Galatasaraylı olarak, ortada şike falan yok. Bütün mesajlarımı incelesin merak eden, ilk günden beri inanmıyorum, ihtimal vermiyorum. Ben Galatasaraylıyım, Fenerbahçe düşmanı değil. Önce takımım sonra da Türk Futbolu ilgilendiriyor beni, haliyle sanki ben düşmanca tutum göstermişim gibi tepkiler alınca aynı tarzda cevap yazabiliyorum. Ortamı germek istemezdim, kusuruma bakmayın.
Federasyonun tavrından memnun değilim ben, Fenerbahçe'yi düşürmediler diye değil futbolu yönetemedikleri için. Son olarak çıkardıkları play-off sistemi nedir mesela ? Neymiş efendim, soruşturma marka değerini düşürmüş ve bu nedenle değişiklik gerekmiş. Böyle bir saçmalık nasıl düşünülebiliyor anlamıyorum.
Last edited by uAburak89 : 21.Ağustos.2011 at 16:57
" Şike ile ilgili kararı Savcılara, Ligin formatıyla ilgili kararı Yayıncı kuruluşa bırakan Federasyonun varoluş amacı nedir? "
twitter'da okudum gercekten güzel yazmis eleman.
Baransulardan falan bahsederken hiç sizi düşünmemiştim gerçekten.Gereksiz yere alınmışsınızbunun dışında yunanistan örneğimi kendi düşüncelerinizle yorumlamışsınız bence yanılıyosunuz ama fikrin bu sonuçta değiştiremem.İtalya'dan da yola çıkabiliriz.Benim bildiğim 2 şampiyonluğu alında Juventus'un peki o 2 sene için avrupada aldığı başarılar ne oldu?Yenilmeden gruptan falan çıkıyordu o seneler Juve.İtalya'ya bu yüzden yaptırım oldu mu? olmadı mı? başka sorum yok.
"İngiltere'de 2 büyük takım vardır. 1-Liverpool, 2-Liverpool Genç Takımı" Bill Shankly
Avrupa'dan men olayını ilk yazan benim diye biliyorum, o nedenle üzerime alındım. Ben illa ki men edecekler demiyorum hem ama düşüncem bana mantıklı geliyor, böyle bir şey olursa kesinlikle şaşırmam.
Juventus'un olayında aradan 2 sene geçiyor, orada soruşturma 2 sene sonra başlatılıyor ve hızlı bir karar alınabiliyor. Yani o 2 şampiyonluk ve Avrupa'da fırtına gibiyken kimse şike ile ilgili bir iddia ortaya atmamıştı, bir dava yoktu. Bizdeki durumda, şüphe var, iddialar var, tutuklular var ama karar yok. İtalyanlar karar vermeden ligi başlatmadı diye biliyorum. Bir de olayın İtalya vs Türkiye boyutu var, kimin lobisinin güçlü olduğu ortada.
Juventus şikeden dolayı düşürülmedi, tehdit ve şantajdan dolayı düşürüldü (Silahlı suç örgütü).
Milan şikeden dolayı düşürülmedi, -30 puan ile başladı.
İtalya'da olanın Türkiye'de olmasından daha doğal bir şey olamaz.
Aziz Yıldırım ve ve diğer FB yöneticileri eğer (3den fazla kişi ise suç örgütü kapsamında değerlendirilebileceğinden) suç örgütü kapsamında değerlendirilmese idi telefonları dinlenemeyecekti, olası bulgular asla delil niteliği taşımayacaktı.
Dinleme yapılması için zorunlu gereken durumları birazdan ekliyorum.
TURKSPORTAL Interactive - FM Türkiye
Cengiz Haskan
Fenerbahçe Araştırmacısı
Güzel bir köşe yazısı, yazarı tanımıyorum ama güzelce özetlemiş olayı.
----------------------------------------------------------------------------------------------------
Bugün federasyonun şike kararından (kararsızlığı mı demeli yoksa) bahsetmek şart oldu.
Önce kararı özetleyelim. Ne dedi Mehmet Ali Aydınlar? ¨Henüz delillerin hepsini göremedik. Soruşturmada adı geçenlerin bir kısmı hapiste olduğu için ifadelerine başvurmamız mümkün değil. Bu yüzden de iddianame ortaya çıkana ve delillerin tümünü görene kadar beklemeliyiz¨ dedi.
Sondan başlayalım: Benim kıt hukuk bilgim bile iddianamenin ortaya çıkmasının delillerin tamamını görmek anlamına gelmediğini bilmeye yetiyor. İddianame yazıldıktan sonra da tıpkı bugün olduğu gibi davaya yeni deliller eklenebilir. ¨Delil ekleme¨ böyle belirli süreye bağlı bir eylem değildir. Dolayısıyla bugünkü durumla, iddianame açıklandığı günkü durum arasında teorik olarak hiçbir fark yok. Tabii eğer sen mahkemenin dava açıp açmama kararına göre hareket etmeyi planlamıyorsan.
Gelelim ¨olası yeni delillerden yararlanmadan karar vermeyi istememe¨ haline. Şimdi eğer federasyon söz konusu delillere kendisi ulaşsaydı, ¨dur yahu, belki birkaç delil daha buluruz¨ deyip kararı bilinmeyen bir tarihe mi öteleyecekti? Böyle saçma bir düşünce biçimi olabilir mi?
Tut ki yolda yürürken bir çanta buldun, içinden de tüm bu deliller çıktı. ¨Abi kesin bir çanta daha bulurum ben, iyisi mi bunları değerlendireceğime biraz daha dolanayım ortalıkta¨ mı der insan? Pes!
Eldeki deliller ışığında bir karar alırsın, sonra eğer verilen cezada değişiklik yapmayı gerektirecek delillere ulaşırsan kararını revize edersin. Basit!
Gelelim işin diğer kısmına. Buradan federasyona çok net bir soru sormak istiyorum. Şike soruşturmasında adı geçen bir takıma gönül düşürmüş birisi olarak soruyorum: Elinizdeki deliller benim takımımı suçlu kılar mı, kılmaz mı?
Topu taca atarak takımımı da zan altında bırakıyorsunuz. Ya çıkın ¨Bu deliller ceza vermeye yeterli değil¨ deyin (Eğer Aydınlar böyle söylemiş olsaydı o zaman tartışacak hiçbir şey olmazdı. Çok net bir şekilde kapanırdı bu tartışma. Ve işte o zaman yeni delilleri beklerdik), ya da eldeki deliller hangi cezayı vermeyi gerektiriyorsa o cezayı verin.
Oyuncak değil ki bu... Sen yargıdan bağımsız karar alması gereken özerk bir kurum olarak tarafına gönderilmiş somut malzemeyle hareket etme kabiliyetine sahip değilsen, çok belli ki futbolu yönetme kabiliyetine de sahip değilsin.
Hele bir de Aydınlar’ın Avrupa kupaları için ¨Eğer kendisinden şüphe eden varsa Avrupa’ya gitmesin¨ açıklaması var ki... O günden beri aklıma geldikçe federasyon başkanının yerine benim yüzüm kızarıyor. Gaf desen gaf değil, dil sürçmesi desen o da değil.
Sayın Başkan! Kulüpler böyle uzaylı gibi, kendi kendine karar veren, bilinci olan, özgür iradeye sahip birer yaratık değildir. İnsanlardan oluşur. Kulüp insanlardan bağımsız karar veremez. İnsanların verdiği karara ¨kulüp kararı¨ diyoruz biz. Şikeyle suçlanan yönetimlerin ¨Ya ben galiba şike yaptım, iyisi mi Avrupa’ya gitmeyeyim bu sezon¨ demesini beklediğinizin farkında mısınız? Böyle bir kararın mahkeme önünde yargılananların ceza almasını garantilemek olduğunun farkında mısınız? Sizce herhangi bir kulüp (yani insanlardan oluşan ve şikeyle suçlanan yönetimler) kendi ayağına kurşun sıkar mı?
O kararı alması gereken sizdiniz sayın başkan. Eğer eldeki deliller ışığında şüphe duyduğunuz kulüpler varsa Avrupa’ya göndermeyecektiniz. Ya da çıkıp cesurca ¨Bu deliller Avrupa’ya gitmenize engel değildir. Gidip gururla bu ülkeyi temsil edebilirsiniz¨ diyecektiniz. Yapmanız gereken çok basitti, yapamadınız.
Siz yapamadınız, bizim futbolumuz gölgede kaldı. Geçmiş olsun!
Eray Özer
Juventus tehdit ve şantaj ile düşürüldü, Milan ise şike sebebi ile düşürülmedi bile.
edit: Milan -8 ile başlamış.
Bu tarihi hata da asla değildir.
Telefon dinlemelerinin neye dayanarak yapıldığı açık değil mi?
Bu yargılamanın şekli bile yanlış.
Suç örgütü kapsamına alınmasa dinleyebilecekler miydi acaba?
Hangi şike suçlaması ile bu deliller konuşulabildi?
CMUK der ki;
BEŞİNCİ BÖLÜM
Telekomünikasyon Yoluyla Yapılan İletişimin Denetlenmesi İletişimin tespiti, dinlenmesi ve kayda alınması
MADDE 135. - ( 1 ) Bir suç dolayısıyla yapılan soruşturmalarda, suç işlendiğine ilişkin kuvvetli şüphe sebeplerinin varlığı ve başka suretle delil elde edilmesi imkanının bulunmaması durumunda, hakim veya gecikmesinde sakınca bulunan hallerde Cumhuriyet savcısının kararıyla şüpheli veya sanığın telekomünikasyon yoluyla iletişimi tespit edilebilir, dinlenebilir ve kayda alınabilir. Cumhuriyet savcısı kararını derhal hakimin onayına sunar ve hakim, kararını en geç yirmidört saat içinde verir. Sürenin dolması veya hakim tarafından aksine karar verilmesi halinde tedbir Cumhuriyet savcısı tarafından derhal kaldırılır.
( 2 ) Şüphelinin tanıklıktan çekinebilecek kişilerle arasındaki iletişimi kayda alınamaz. Kayda alma
gerçekleştikten sonra bu durumun anlaşılması halinde, alınan kayıtlar derhal yok edilir.
( 3 ) Birinci fıkra hükmüne göre verilen kararda, yüklenen suçun türü, hakkında tedbir uygulanacak kişinin kimliği, iletişim aracının türü, telefon numarası veya iletişim bağlantısını tespite imkan veren kodu, tedbirin türü, kapsamı ve süresi belirtilir. Tedbir kararı en çok üç ay için verilebilir; bu süre, bir defa daha uzatılabilir.
( 4 ) Şüpheli veya sanığın yakalanabilmesi için, kullanmakta olduğu mobil telefonun yeri, hakim veya gecikmesinde sakınca bulunan hallerde Cumhuriyet savcısının kararına istinaden tespit edilebilir. Bu hususa ilişkin olarak verilen kararda, kullanılan mobil telefon numarası ve tespit işleminin süresi belirtilir. Tespit işlemi en çok üç ay için yapılabilir; bu süre, bir defa daha uzatılabilir.
( 5 ) Bu madde hükümlerine göre alınan karar ve yapılan işlemler, tedbir süresince gizli tutulur.
( 6 ) Bu madde hükümleri ancak aşağıda sayılan suçlarla ilgili olarak uygulanabilir:
a) Türk Ceza Kanununda yer alan;
1. Göçmen kaçakçılığı ve insan ticareti (madde 79, 80),
2. Kasten öldürme (madde 81, 82, 83),
3. İşkence (madde 94, 95),
4. Cinsel saldırı (birinci fıkra hariç, madde 102),
5. Çocukların cinsel istismarı (madde 103),
6. Uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti (madde 188),
7. Parada sahtecilik (madde 197),
8. Suç işlemek amacıyla örgüt kurma (iki, yedi ve sekizinci fıkralar hariç, madde 220),
9. İhaleye fesat karıştırma (madde 235),
10. Rüşvet (madde 252),
11. Suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini aklama (madde 282),
12. Silahlı örgüt (madde 314) veya bu örgütlere silah sağlama (madde 315),
13. Devlet Sırlarına Karşı Suçlar ve Casusluk (madde 328, 329, 330, 331, 333, 334, 335, 336, 337) suçları.
b) Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Kanunda tanımlanan silah kaçakçılığı (madde 12) suçları.
c) Kaçakçılıkla Mücadele Kanununda tanımlanan ve hapis cezasını gerektiren suçlar. d) Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanununun 68 ve 74 üncü maddelerinde tanımlanan suçlar.
( 7 ) Bu maddede belirlenen esas ve usuller dışında hiç kimse, bir başkasının telekomünikasyon yoluyla iletişimini dinleyemez ve kayda alamaz.
TURKSPORTAL Interactive - FM Türkiye
Cengiz Haskan
Fenerbahçe Araştırmacısı
Yazı baştan hatalı, iddianamenin beklenmesi dosya üzerinde gizlilik kararı olmasından. Bu sebeple dosya ile alakalı bir şeyi paylaşması suç federasyonun. Hal böyleyken, bir karar alsalardı, nasıl aldıkları sorulacaktı, cevap veremeyeceklerdi, bu durumda da mağdurlar kendini savunamamış olacak, savunmanın kutsallığı ilkesi yerle bir edilecekti.
Bu sebeple yazının gerisini okumaya da gerek yok,olayın özünü bilmeden ya da bilmek istemeden bir değerlendirme yapmış yazar, klavyesine sağlık ama olmamış.
Artık eleştiirenler bence federasyona "karar versin" demesi, "İstediğimiz kararı verin"desin.. Öbür türlü samimiyetsiz oluyo çünkü..
Tehdit ve şantajdan değil, yöneticilerinin hakemleri atayan şahıs ile yaptığı telefon görüşmelerinden dolayı. Yani konuşma içeriğine bakılmaksızın konuşmaların varlığı nedeniyle düşürüldü. İçerikte tehdit, şantaj, şike gibi bir olaya rastlanmadığı, bu görüşmelerin de tüm kulüp yöneticileri tarafından yapıldığı sonradan belgelendi.
Yazının başında diyor ya iddianame bekleniyor, neden beklenir, deliller yok mu gibisinden, işte iddianamenin beklenmesinin sebebi dosyada gizlilik kararı olması.
Dosyanın bir gizliliği kalmasa da, dosya sonuçta hala dosya gizli. Böyle olunca da dosyayı sadece okuyabiliyorsun, elde zaten ciddi kanıtlar olsa, net ifadeler olsa, yani şikeyi yapacak olan, futbolcu/hakem/antrenörden birisi bile delille yakalanmış olsa, ceza verilirdi.
Ama duyuyoruz basından, bahsedilen öyle tutarsız, öyle saçma sapan ki, bar ismini bahis sitesiyle karıştırmak mesela, hal böyle olunca, federasyon, mahkeme gibi ifadelere başvurmak istiyor, çünkü kesin delil yok dosyada. fadelere de başvuramaz gizlilik olduğundan.
ya bana zaten ceza vermiyoruz demeye getirdiler ama kamuoyu baskısından korktuklarından "şu an için ceza verecek kadar net delillere sahip değiliz iddianame açıklandığında eğer yeni ve daha çarpıcı kanıtlar ortaya çıkarsa tekrar disiplin soruşturmasına döneceğiz." dediler gibi geldi.
"İngiltere'de 2 büyük takım vardır. 1-Liverpool, 2-Liverpool Genç Takımı" Bill Shankly
Haklıysanız, problem yoktur zaten benim açımdan. İlk andan beri düşündüğüm şey çıkmış olur. Artık süreç gösterecek bize herşeyi.
soruşturmaya yayın yasağı konulmuş. 50 gün önce neredeydiniz?
50 gün boyunca başta fenerbahçe olmak üzere birçok takım maddi, manevi ve prestij anlamında büyük hasarlar aldı.
bunların bedellerini kimler, nasıl ödeyecekler acaba?
(/s)
Last edited by meddah : 22.Ağustos.2011 at 14:06 Reason: İmla
Eğer adaletsizlik karşısında tarafsız kalıyorsanız, zalimin tarafını seçmişsiniz demektir.
demirören ifade için adliyede. mynet
Eğer adaletsizlik karşısında tarafsız kalıyorsanız, zalimin tarafını seçmişsiniz demektir.
26 klasörün içinde ne vardı çok merak ediyorum.
daha 19 yaşında, düşlerinde özgür dünya...