aslinda fikrin iyi ilhan abide,bence baska sorunlarada yönelmelisin,mesela plkemizdeki issizlik sorunu,gecim SIKINTISI vs.böyle konularada yönelirsen bence iyi olur.
aslinda fikrin iyi ilhan abide,bence baska sorunlarada yönelmelisin,mesela plkemizdeki issizlik sorunu,gecim SIKINTISI vs.böyle konularada yönelirsen bence iyi olur.
Abi gerçekten güzel bi yazı
Klasik türk sorunlarını özetlemişsin.Gerçekten bahsettiğin sıkıntıları hepimiz yaşıyoruz.Bu sıkıntıları öğretmeninden tutun öğrencisine kadar herkes yaşıyo
Bizim ülkemizde çözülemeyen bir ton sorun varken kalkmış Avrupa Birliğinden bahsediyorlar.E biz bu sıkıntıları her allahın günü yaşarken doğal olarak bu devlet bizi umursamıyomu diye düşünüyoruz.Bizim ülkemizdeki sorunların ciddi olduğunu hala anlayamayan insanlar var.Peki bu cahiliyetin bir simgesi değil midir?Neyse aslında yazılması gereken çok şey var ama nereye kadar yazcaz.
Bu arada aklıma geldi de sırf o otobüslerdeki boğucu ortama dayanamayıp yanımda bayılan bi akrabam var dı.Benim zaten otobülere karşı antipatim vardı zaten olaydan iyice nefret ettim
Gangsta_Kral sana değerli yorumun için teşekkür ediyorum. Yakında ben de bayılırırım herhalde bir otobüste.
Football Manager 2006&2007&2008 Türkçe Dili Çevirmeni & Çevirmen Ekibi Yöneticisi - Turksportal Site ve Forumları Eski Yöneticisi
Din
Neden bazı önyargılar bizi sınırlıyor? Düşünmemizi engelliyor? Düşünen bir toplum olamadık hiçbir zaman. O kadar çok sorunumuz var ki…
Yaşadığımız İslam o kadar yanlış ki… Yani bana öyle geliyor. Toplum olarak Müslüman olduğumuzu söylüyoruz, fakat çoğumuz Kuran’ı açıp bir kez okumamış bile. Dinimizin koyduğu kuralları hep başkalarından öğreniyoruz. O başkaları da bu değişmeyen kuralları sömürüyor. Farklı anlatıyor. Çoğumuz mensubu olduğumuz dinden habersiz olarak yaşıyoruz.
Geçenlerde Cuma namazına gittim. Cemaatle kılınması gereken, farz bir namaz. Hocamız Türkçe bir vaaz verir, öncesi ve sonrası hep Arapça cümlelerden oluşur. Oturduk. İmam başladı, okuyor da okuyor, duvar kenarındakiler uyukluyor, birileri bir şeyler düşünüyor, herkes kendi âleminde. Herkes Arapça kısmında dizüstü oturuyor, Türkçe kısımda rahatça bağdaş kurabiliyor. Benim dilimin saygısı yok… Nedir bu? Ne saygısı? Dizüstünde oturunca mı oluyor saygı? Tabular… tabular… tabular…
Hoca Arapça bir şeyler okuyor. Kimse anlamıyor. Herkes sadece bakıyor. Sadece bakıyorlar. Anlamıyorlar. Acaba Hoca ne diyor? Bunun Türkçesi yok mu? Ve bu soruyu sadece ben mi soruyorum? Belki Kuran’dan bir yer okuyor, belki de güzel bir dua ediyor, ama ben Türk’üm. Bunun Türkçesi yok mu? Ben Arapça dua istemiyorum. Arap dua etsin Arapça olarak. İslam evrensel bir din. Namaz başlıyor, her şey yine Arapça. Türkçe söylese insanların kulaklarına yer edecek. Ama kimse bir şey anlamadan namaz bitiyor. Çekip gidiyorsun. Kazanç nedir? Anlamadığın sözler söyleniyor ve sevap mı kazanıyoruz? Bence hayır. Bence Allah bizlere kızıyor.
Teyzem ramazan boyu mukabeleye gitti. Okunan cümleler Arapça, bir şey anlamıyorsun, kazancın nedir ki? Teyzemle bu konu yüzünden tartıştık. Kim haklı sizce? Anlayabildiğim bir din istiyorum, o da mevcut zaten, o zaman bunu uygulamalıyız diyen ben mi? Yoksa tabularının dışına çıkamayan, ana babasının öğrettikleri dışına çıkarsa Allah’ın onu yakacağını düşünen teyzem mi? Namaz Türkçe olsa, Allah’a Türkçe dua etsek, ezan Türkçe olsa, daha faydalı olmaz mı? İyiliği emreden dinim daha anlamlı olmaz mı benim için?
Bugün Kanadalı bir adam ben Müslüman olmak istiyorum dese, mecburen Kuran’ın İngilizcesini okumak zorunda. Ben de Müslüman’ım, Türk’üm ama bir kere açıp da okumadım (genel durumdan bahsediyorum).
Ezan’ın Türkçesi o kadar anlamlı ki… Ezan bir çağrıdır. Gelin, namaz kılın! Ama benim insanım tınlamıyor bile bazen. Çünkü Arapça. Düşünsenize o sözlerin Türkçe söylendiğini… Allah’ım! Ne olur bizleri yakma! Biz dinimizi yaşayamayan bir toplumuz. Sana sevgi beslemek yerine, senin koymadığın kuralları koyan insanlar yüzünden senden sadece korkuyoruz. Ne olur benim ülkem insanına biraz akıl ver Allah’ım! Bizi doğru yola eriştir…
Football Manager 2006&2007&2008 Türkçe Dili Çevirmeni & Çevirmen Ekibi Yöneticisi - Turksportal Site ve Forumları Eski Yöneticisi
Din konusu bence tabuların en büyüğü.Hepimiz Müslümanız deriz.Ülkemizin %90'ı Müslümandır.Ama Ramazan ayında oruç tutan,namaz kılan,zekat veren,5 vakit namazını kılan neden bu kadar azdır?
Hak Yoldur İslam.Bazılarının yanlış din sahibi olarak gördüğü Yahudilerin,Hristyanların çoğu dinlerine bizden daha fazla saygılı ve sahiptirler.Mesela Yahudilerin kutsal günü Cumartesidir ve o gün Yahudilerin yaşadığı yerlerde elektrik yoktur.Mesela bir otelde kalıyorsunuz.Aşağı inmeniz lazım.Böyle yerlerde asansörler ayarlanıyor.Her katta 5 Dakika durarak yukarı çıkıp,aşağı iniyor.Bu onların inancı.Hristyanların kutsal dini Pazardır.Halkın büyük bir çoğunluğu kiliselerdedir.
Peki biz niye kutsal günümüz olan Cuma günü camileri doldurmuyoruz.Bence bunun çok kolay bir cevabı var.Bunun nedeni İslamiyetin son din olmasından ve hak din olmasından kaynaklanıyor olmasın.Nede olsa biz hak yoldayız.Nede olsa dinimiz tüm dinlerden ileri.Yani kısacası biz onlardan bir adım öndeyiz.Yani rahatız.Bu rahatlıktan dolayı bence biz bu kadar dinimize sahip çıkmıyoruz.
Diğer bir nedeni daha var benim kanımca.Buda çocukluğumuz.Çocukluğumuzda bize dayatılan bazı zorlamalar olmasın.Çocukluğumuzda olum böyle yapma günah,olum şöyle yapma bilmem ne.Bu dine karşı saygısızlığımız nedeni sakın çocukluğumuzdaki dayatmalar olmasın.Bu toplumumuzda çok sık rastlanan bir şey.Bence bu nedenden dolayıda dinimize biraz saygıda kusur yapıyor olabiliriz.
Şimdi ben Müslümanım diyecem ama Kuranı okuyamayacağım.Neden?.Çünkü Arapça bilmiyorum.Yani Müslüman olmam için illa Arapça bilmemmi lazım.Niye ben dinimin bir duasını anlayamayım.Öylesine okuyacağıma neden ne anlama geldiğini bilerek okumayayım.Ne anlama geldiğini bilirsem onu anlamak daha kolay olmayacakmı.
Türkçe olursa ne olacak?İlk başta ne dediğini anlayacağım.Anlayınca ne olacak kendi kendimi o konu hakkında sorgulayabileceğim.Doğru mu yanlış mı olduğunu daha rahat anlayacağım
Ben hayatımda hiç bir akıma hiç bir düşünceye körü körüne bağlanmadım.Okudum öğrendim,sorguladım.Ama İslamiyeti sorgulayamıyorum.Şimdi Türkçe Kuran var al oku sorgula diyebilirsiniz.ama Türkçe Kuranı okumamın ne faydası olacak ki.Okuyup sorgulayacağım ama iş uygulamaya gelince yine Arapça olacak.Niye inandığım bir şeyi anlamayayım ben.Niye onu anlayarak uygulayamayayım?
bence cok iyi bir konuya deginmissin,benim görüslerim:
buraya ilk geldigimde hristiyanlarla müslümanlar arasinda büyük bir farki anladim.
hristiyanlar kendi dinlerinin gerektigi seyleri yerine getiriyorlar,burada pazar günleri kiliseler tiklim tiklim dolu,cünkü milletin dine olan saygisi inanci var.ama türkiyedeki müslümanlar nede olsa müslümanim hiristiyanlardan ve yahudilerden daha üstünüm diyerek cogu insan ne cumaya gider,ne 5 vakit namaz kilar,oruc ayinda bile oruc tutmayanlar var,ama yeri geldiginde ben müslümanim diye sokaklarda dolasmasini biliyor,müslümanlar cennete hiristiyanlar cehenneme gider diyerek baska bir dini hic önemsemiyor ama bu cok yanlis,bünkü bizim nasil bir dinimiz bir kitabimiz varsa onlarinda bir dini bir kitabi var,ama buradaki müslümanlara gelirsek buradakiler türkiyedeki müslümanlardan daha cok dinlerine sahip cikiyor,5 vakit namaz kiliyor,cuma namazina 8 yasinda gidenler bile var,buradaki camiler tiklim tiklim,nedeni ezan sesinden uzak kalmalari ve baska bir dini olan ülkede yasamalari.türkiyede genc nesile bakiyorum hepsi ingilizceyi sart kosuyor ama arapca yi ögren diyincede gülerek banane diyor,sanki öbür dünyada tercüman olacak da ingilizceyi arapcadan daha üstün görüyor.yazacak daha cok seyler biliyorumda fazla uzatmayayim,artik yeni nesil gercekten müslüman degil cünkü ibadetlerini yerine getirmeyenler neden müslüman olsunki.5 vakit namaz kilmayan,oruc tutmayan,cuma namazina gitmeyen,insanlarla alay eden bir nesilde yasiyoruz,ve bu gercekten cok üzücü.
Evet, Müslüman olduğumuzu dile getiriyoruz ama ben de dahil olmak üzere çoğumuz Kuran okuyamıyoruz. Anlayabileceğim bir din istiyorum. Kuran'ı açıp okumak istiyorum, fakat bilmiyorum. Onu Arapça olarak değil de Türkçe bir biçimde görmek istiyorum. Türkçe olarak okusam belki benim dünyaya bakış açım değişecek. Belki de herkesin.. İslam kurallarını kendi kendime Kuran okuyarak öğrenmek isterim, başkalarından duyduklarımla değil. Ama Arapça bilmeyince de olmuyor işte.. Ezan okunuyor, bir şey anlamıyorum. Fakat o okunan haliyle bile ezanı duyunca duygulanıyorum. Ama ben bunu Türkçe olarak dinlemek istiyorum! Sonuçta bizler Türk'üz. Neden bu tür şeylerin Türkçe olması varken Arapça. Neden?
Bizim kutsal günlerimiz Cuma. Cuma namazlarına gitmiyorum, ama gitmem gerekiyor. Fakat sırf sevap kazanmak için neden oraya gideyim? Hoca Arapça bir şeyler okuyor, ben bunu anlamıyorum. Gidince ne olacak? Orda boş yere hocayı mı dinleyeyim? Ama Türkçe okunsa çoğu kişi camiiye gidip hocayı dinleme arzusu artar. İnsan belki kendine çeki düzen verir. Belki islama yönelir.
Ben TÜRK'üm. O halde her şeyin TÜRKÇE olmasını istiyorum. Ezan okunurken onu anlamak istiyorum, hoca bir şeyler okurken yine onu anlamak istiyorum, Arabistan'da yaşamıyoruz ki Arapça şeylerle karşı karşıya kalalım.
Arapça okuyacağım, fakat bir şey anlamayacağım. Anlamadıktan sonra neden sırf sevap kazanayım diye okuyayım? Tapmak içinse neye taptığımın farkında olayım. Bir şeyi anlamadan neden ona tapayım?Liseye geldiğim zaman okul arkadaşlarım arasında aynı merakın mevcut olduğunu gördüm. O zaman Diyanet İşleri Başkanlığına beraberce bir mektup yazıp Kuran-ı Kerim'i Türkçe olarak nasıl okuyup anlayabilecegimizi sorduk. Bize verilen cevapta şöyle yazıyordu: "Kuran-ı Kerim'in Türkçe tercümelerini okumak yanlış olur, Kuran-ın tefsirleri vardır. Lakin bu tefsirlerin dili eski Osmanlıcada yazılmıştır. Onun için anlamanız imkansızdır. Bu sebeplerden dolayı Kuran'ı ancak Arapça sesiyle okuyup sevabını Allah'a bırakmanız gerekir. Zaten Kuran anlamak için değil, ancak tapınmak içindir. "Ve bizim gibi öğrenmek isteyen meraklı öğrencileri böylece koyu karanlıklarda bıraktılar.
Bu ifadeyi kullanan kişiye sorayım.Madem Kuran sadece tapınmak içindir,o zaman putlara tapanlarla aynı kefeyemi giriyoruz?Onlarda sadece putlara tapıyorlarZaten Kuran anlamak için değil, ancak tapınmak içindir.
Ben anlamadığğım bir şeye neden tapayımki?
bende birşeye değinmek istiyorum arkadaşlar.Müslümanlık hristiyanlık gibi deil.Onlar sadece pazar günleri kilisiye gidiyor(ibasdet olarak) oysaki biz her gün belli vakitler arası ibadet yapmak zorundayız.Ama görüyoruz ki, bırakın her günü, bi cuma günleri bile kılmıyoruz belki.
Peluk (adını bişlmiyorum onun için pelşuk dedim yani) namazda duaların arapça yerine türkçe okunması onun özünü bozar arkadşım.O camideki uyuklayanlar, türkçesinde bağdaş kuranlar, kendi hassasiyetlerini gösterir, yani ccamiye sadece ayıp olmasın die, laf çıkmasın die,babası-dedesi kızmasın die bile gidebiliyor.Birde neden kolayına gidiyoruz ki?NEden öğrenmesine bakmıyoruz.NEden kur'a öğrenmiyoruz.2 ayda öğrendim takır takır okuyorum.Onu arapça okuması ayrı, illaki anlamını tam olarak anlamak istiyorum falan dersen, meal diye irşey var, ordan gidip oktyabilirisin.Benim düşüncelerim de bu.
Çok güzel yazmışsın İlhancığım ve ayrıca değindiğin konu da çok yerinde olmuş.
Bu konuda hergün neler düşünüyorum ben de bir bilsen. Yazının hangi yönünü ele alıp yorum yapsam bilemiyorum. Her bir yönü için sayfalarca yazarım heralde.
Toplu taşıma araçlarında maalesef heryerde sıkıntı var. Ankara gibi büyük bir şehirde bile hele ki başkentte hergün görmememiz gereken, olmaması gereken onlarca sorunla bizzat karşılaşıyoruz.
Bazen aklımdan geçiriyorum; "acaba otobüs veya dolmuş şöförlerinin mi gözü aç yoksa belediyeler mi yetersiz veya ard niyetli." Çoğunlukla ikisinin de doğru olduğuna kanaat getiriyorum.
Çoğumuzun başına gelmiştir, bir yere gitmek istersiniz, yetişmeniz gereken bir saat vardır yada hava dondurucu soğuktur; kar, yağmur yağıyordur ama gelip geçen otobüs yada dolmuşlar sizi almaz. Öylesine sıkıntıya düşersiniz ki. Dersiniz bunlar beni almayacaksa ne işe yararlar? Ama bir toplu taşıma aracında ayakta kaldığımızda muavinin yada şöförün her gördüğünü almasına isyan eder "yeter! bizim de bir canımız var" deriz.
Toplu taşıma araçlarındaki muavin yada şöförlerin "buranın ağası benim" tavırları da cabası tabi. İnsanların iyi niyetlerini süistimal etmek için özel olarak çabalayanlar da var. Kabadayı mı yoksa topluma hizmet veren biri mi anlayamadıklarımız... Orada yaptığının terbiyesizlik olduğunu belirtmek isteriz daha da nefret kusar, etrafında sağduyulu bilinçli insanlar varsa ne ala, yerine oturur kalır. Ama yoksa birden "neyin kimin hakkını savunuyorum ben" durumuna düşüverirsin.
Buradaki en büyük sıkıntı belediyelerin plansız çalışmasından kaynaklanıyor. Ve onların plansız yaptıkları herşey vatandaşa çile çektirmekten öteye gidemiyor. Düşünün, yolları rezalet, aylarca kazı çalışmalarının bitmemesi yüzünden 45 dakkalık yolun 1 buçuk saatte alındığı, sokak lambalarının yanmadığı bu yüzden hırsızlıkların, serserilerin kazaların arttığı bir belediye başkanı sırf hükmetin partisinden diye tekrar seçiliyor yada ben başkasını bilmem ki diye.
<a href="http://forum.turksportal.net/vb/showthread.php?t=42321" style="text-decoration: none">Türkçe FM Hakkında Bilinmeyenler</a>
Forumlarımızda YASADIŞI PAYLAŞIMLAR yapamazsınız
ÖM veya E Posta ile teknik sorular sormayın cevaplamıyorum
<a href="http://forum.turksportal.net/vb/showthread.php?t=2358" style="text-decoration: none">Hesabınızın kapatılmaması, kullanıcı adınızın ceza almaması için tıklayın</a>
<a href=http://www.turksportal.net style="text-decoration: none">Turksportal Interactive – l – <font COLOR=”#333333”>Football Manager Türkiye Resmi Araştırma Sitesi</font></a>
__________________________________________________ _______________
misal kuran okumak istiyosun ama okumayı bilmiyosunn.kuran kursları var orda hem kuran oğretıyolar hemde din bilgisi veriyolar.o zaman orda anlarsın neyın ne olduğunu belkii.duaların anlamını öğrenırsınn.
ayrıca kuran ı anlamak istiyosan kuran mealleri var .onlardan al ve oku anla
can bazı konularda bilgi eksikliğinden kaynaklanan sorunlar yaşıyorsun anladığım kadarıyla.Ve kafandaki soru işaretlerine net cevaplar alamamış olmandan kaynaklanıyor bu.
biraz açıklamaya çalışayım;
Yusuf suresinin, (Biz Kur’anı Arapça olarak indirdik, umulur ki, siz onu anlarsınız) mealindeki 2. âyet-i kerimesi, tefsirlerde özet olarak şöyle açıklanıyor:
Biz Kur’an-ı kerimi herhangi bir lisan ile değil, en geniş, en açık, en âhenktar olan Arap lügâtı üzere indirdik. Eğer akıllıca düşünürseniz, bu Kitabın ulviyetini, kendisinin bir şaheser, hükümlerinin, tesirli sözlerinin, bütün insanlığa hitap ettiğini, müslüman olmayı en büyük bir vazife, en yüksek bir saadet telakki edersiniz.
Ey Araplar, Kur’an-ı kerim, sizin lisanınızla indi. Bugüne kadar birçok edebiyatçının, şairin sözünü dinlediniz. Hiçbirisine benzemiyor. Bunun insan sözü olmadığını, İlahi bir kelam olduğunu düşünürseniz, anlarsınız.
Eğer Yunanca olsaydı
Fussilet suresinin, (Eğer biz Kur’an-ı kerimi yabancı bir dilde okunan bir kitap kılsaydık. Diyeceklerdi ki, âyetleri tafsilatlı şekilde açıklanmalıydı. Muhatapları Arap olduğu halde, Arapça olmayan bir kitap mı geldi) mealindeki 44. âyet-i kerimesinin tefsirlerdeki açıklaması da şöyledir:
Kur’an-ı kerim [İbranice, Yunanca falan değil] sizin lisanınızda, yani Arapça’dır. Siz Arap olduğunuza göre, ifadelerinin vecizliğinden, şaheserliğinden bu Kur’an-ı kerimin İlahi bir kelam olduğunu anlarsınız. Yoksa, (Siz Arap olduğunuza göre, Kur’anın ahkamını da anlarsınız) denmiyor.
[Tokatlı Şeyh-ül-islam Mustafa Sabri efendi, (Biz Arabi’yi az biliriz. Fakat Kur’an-ı kerimi Araplardan daha iyi anlarız) buyuruyor.]
Demek ki âyetteki anlamak, bunun ilahi kelam olduğunu anlamaktır. Yoksa ahkamını anlamak değildir. Eğer öyle olsaydı, (Ey Resulüm, Kur’an-ı kerimi insanlara açıklaman için indirdik) mealindeki âyet-i kerimeye zıt olurdu. (Nahl 44)
bu bu şekilde uzayıp gidecek bir mesele,örnekler çoktur.Senin alıntılayp belirttiğin gibi Diyanet'ten tam manasıyla bahsedilen kişilerin böyle bir cevap aldığını sanmıyorum.Bence kasıt şuydu:Kuran-ı Kerimin neden bahsettiğini öğrenmek istiyorsanız meal yani sadece Türkçeye çevrilmiş halini okuyun hayır anlamak istiyorsanız o halde mutlaka tefsirini okuyun.
Bir diğer mesele Kuran-ı Kerimin Peygamber Efendimizin islamı yaymak için gönderildiği Arabistan ve civarında kullanılan dil'in Arapça olması sebebiyle bu şekilde indirilmesidir.Yoksa ARapların bize yada bizim onlara karşı biz üstünlüğümüz olduğundan değil,bilakis İslam bunu kökten yasaklar zaten.Düz mantık olarak bakacak olursak Peygamber Efendimiz Türkiye ve civarına gönderilmiş olsa idi o zamanda mutlaka Türkçe olacaktı.
önemli olan o dilde veya bu dilde olması değil ve bunu sorgulamak bizim haddimizede değil.Allahü Teala böyle dilemiş ve bu şekilde göndermiştir vahiylerini.Bize düşen görev gönderileni akıl süzgecinden geçirmek ve bizden istenilenleri yapmaktır.
bu konuda daha ayrıntılı bir yazı yazacağım ama bu aralar çok yoğunum.
kafanda hala soru işaretleri varsa elimden geldiğince yardımcı olmaya çalışırım.
İbadet yapıyorsanız ve yaparken aklınıza Allah'ı getirmiyorsanız o ibadet değildir. Adam namaz kılıyor ama soruyorsun kıralarken aklına Allah'ı getirdin mi? Adam hayır diyor bu nasıl ibadet bunu Allah için mi yapıyorsun yoksa öyle spor olsun diye mi?
Ben namaz'ı sadece Bayramda kılarım onun dışında kılanada karışmam ama Ezan okunduğunda veya namaz sırasında arapça dualar okunduğunda ben hiç bir şey anlamıyorum niye bunlar Türkçe okunmuyor dinde öyle bir sure mi var? Musevi veya Hristiyan isen kendi kitabını kendi dilin ile okuyorsun ama bizim kitabımızı Arapça okuyoruz ve okuğumuzu anlamıyoruz.
Bize yıllardır Din derslerinde dua ezberletirler ama Dua'yı ezberledikten sonra anlmanı bilmem o zaman niye ezberliyorum. Bunun gibi sorular çok fazla bence anlamadığımız Dini yapamayız bence her Din insanın kendi dilinde anlaşılır bir şekilde ibadet edilmelidir.
Yukarda Ömer abi bazı sorumlarını yanıtlamış ama benim anlamadığım olay ben bir dua okuyorum ama anlamını bilmiyorum sizce bu sevap kazandırır mı?
ben şampiyon abime katılıorum
Tamamen doğru bir yazı. Sana hak veriyorum Can. Kuran bir dilde indirildi diye çevirileri olmaz, sadece o dinde okunur dersek, İslam'ın evrenselliğinin bir anlamı kalmaz. Arapça olsun Türkçe olsun, ne olursa olsun, Allah kelamıdır onlar. Öğüttür. Emirdir. Bu emirlerin iyi anlaşılması için günde 5 öğün Arapça yerine Türkçe söylenmelidir.
Zaten orjinalini değiştirelim demiyoruz, ibadet ederken ve namaza çağırılırken Türkçe çağıralım diyoruz. Bu daha faydalı olacaktır.
Yazımın tamamını okumamışsın veya anlamamışsın. Arapça kısımda diz kurup, Türkçe kısımda bağdaş kuran bir zihniyet istemiyorum ben.
Ayrıca isteyen mealini okuyor zaten, amaç insanları dinime yakınlaştırmak için kendi diliyle namaz kıldırmak ve namaza çağırmak.
Aynı şeyler senin için de geçerli. Arapça okuduğun birşeyi anlamıyorsun, o zaman sana faydası olmaz zaten. Vakit kaybıdır sadece. Anladığın dilde oku ki, bol bol oku ki aklında yer etsin. Biraz düşün bence.
Bence sende de birkaç nokta var abi konuşulması gereken:
1. Bence Kuran başkasının yorumu ile değil, birebir çeviriden okunup bizzat kendi başına yorum yapılmalıdır.
2. Sorgulamak haddimize değil diye birşey yok bence. Birşeyi sorgularsanız ve emin olursanız anlam kazanır. Dünyadaki herşeyin bir sebebi vardır, herşey sorgulanmalıdır, sorgulanmazsa tabu olur zaten.
3. Ben ilahi kelam deme kastına anlam veremiyorum, onlar birer sözdür, öğüttür örnektir, elbette kutsaldır, ancak defalarca okunup, sorgulanıp anlanmak içindir, her dile çevirilmeli, ibadeti o dilde yapılmalıdır. Allah öyle emreder.
Elbette kzandırmaz. Düşünsene. Okuyorsun ama anlamıyorsun. Ve sevap kazanıyorsun. Ben şahsen istemiyorum öyle birşey.
Football Manager 2006&2007&2008 Türkçe Dili Çevirmeni & Çevirmen Ekibi Yöneticisi - Turksportal Site ve Forumları Eski Yöneticisi
Yorum yapan arkadaşlarımın hepsine teşekkür ediyorum.
Özellikle Ömer abime teşekkür ediyorum ve bana cevabını heyecanla bekliyorum.
Football Manager 2006&2007&2008 Türkçe Dili Çevirmeni & Çevirmen Ekibi Yöneticisi - Turksportal Site ve Forumları Eski Yöneticisi
Ömer Abi iyi güzelde biz neyi yargılayacağız.Hiç bir şeyi yargılamadığımız için şu an bu durumda değilmiyiz.Tabi Kuranı yargılayacağım.Yargılamak insanın özünde olan bir şey.Eğer yargılamadan körü körüne bağlanacaksam ben insan değil robotumdur.Önüme koyulan her şeyi kabul edeceksem Allah niye bana akıl verdi?Niye düşünmemi sağladı?İnsanı hayvandan ayıran en önemli özellik düşünebilmesi değilmidir.E ben düşenmeyeceksem benim diğer şeylerden ne farkım kalır ki?Bu sadece din konusunda değil her konuda böyledir.
Arkadaşlar ilk olarak şunu belirtmek istiyorumki yazımda vermek istediğim mesajın çoğu kısmı anlaşılmış.Bu beni gerçekten sevindirdi.Ama anlaşılmayan bir kaç husus var onlara değinmek istiyorum.(gerçi şu an vaktim çok dar,bu konuya yine ayrıntılı bir şekilde değineceğim.)
İlk başta ben yargılamayalım yada sorgulamayalım demedim.ama yazdıklarımdan öyle bir mana çıkmış olabilir özür dilerim.Elbette yargılayacağız,ve ahiretimizi ilgilendiren bu konuları elbette sorgulayacağız.Benim kastettiğim;Neden Arapça indirildi şeklindeki yakınmalardır.Yaratıcımız olan Allahü Teala bu şekilde istemiştir ve böyle indirmiştir Kuran-ı.Yargılamayalım derken kastettiğim buydu.Zira bizi yaratan yaratıcımızı yargılamak gibi bir hakkımız ve yetkimiz olamaz zaten.
Bir insan sorgulayarak,kafasındaki soru işaretlerini yenebilir ve o zaman tam manasıyla inanabilir.Lütfen yazdıklarım yanlış anlaşılmasın yada bu şekilde söyleyinki bende hatamı anlayıp düzelteyim.
Bir diğer mesele Ezanın Arapça okunması hususu ki ben Ezan okunurken bambaşka alemlere gidiyorum.Heleki birde güzel okuyorsa okuyan.ve açıkçası türkçe olarak okunduğunda aynı lezzeti ve hazzı alacağımı sanmıyorum.Ezan Tüm ülkelerde tüm müslümanları ibadete çağırmak için kullanılan evrensel bir dildir.Buna arapça yada başka bir dil gözüyle bakmamamız lazım kanaatindeyim.Ve ezanda bahsi geçen sözler esasında her insanın bildiği sözler.yani bugün ezanı duyan bir insan onun kendisini kurtuluşa,namaza çağırdığını bilir ve anlar.Anlamıyorsa bile Türkçesini bir kez okusa o bile yeter.Bundan sonra duyacağı her ezan ona zaten bildiği şeyleri hatırlatmak olacaktır.Normal olarak 4 ezandan farklı sadece sabah namazı ezanında bir ekleme vardır.orada da "es salatü hayrum minennevm" denilirki,buda namaz uykudan daha hayırlıdır demektir.Sonuç olarak bence Ezan türkçe olsun,şu türkçe yapılsın gibi şeylerle uğraşmak yerine bize emredileni yapmaya çalışmak daha hayırlı olur düşüncesindeyim.
pek yakında burada güzel bir makale yazacağım bu konularda var içinde ama daha farklı bir açıdan yaklaşacağım bu konulara.
Diyorumki camiler tüm müslümanlar için.o veya bu sebeplerden dolayı terketmeyelim.kimseninde tekelinde değil.Tipimiz giyinişimiz ne olursa olsun sonuçta biz Allahın bizden istediği bir ibadeti yapacağız,bir nevi borcumuzu ödeyeceğiz.o yüzden özelliklede dünyanın her yanını ateş sarmışken ibadetlerimize daha sıkı sarılalım diyorum.
yorum yapan ve yapacak olan arkadaşlarımada şimdiden teşekkür ediyorum.
Ben camilere insan çekmek için diyorum zaten. Sabahleyin uyanın diye çağırsa imam çok daha etkili olur bence. Sen birine Arapça bağırsan birşey anlamaz sonuçta. İbadetimizin Türkçe olması konusundaki görüşlerini merak ediyorum Ömer abi.
Yorumlarımız devam etsin arkadaşlar.
Football Manager 2006&2007&2008 Türkçe Dili Çevirmeni & Çevirmen Ekibi Yöneticisi - Turksportal Site ve Forumları Eski Yöneticisi
Football Manager 2006&2007&2008 Türkçe Dili Çevirmeni & Çevirmen Ekibi Yöneticisi - Turksportal Site ve Forumları Eski Yöneticisi
BU SORUNA dİYANET iŞLERİ BAŞKANLIĞININ 04.12.1997 TARİHLİ YAYINLADIĞI BİLDİRİYLE CEVAP VERMEK İSTİYORUM.
Türkçe İbadet
Son günlerde Türkçe ibadet ve özellikle Kur’an-ı Kerim’in namazda Türkçe tercemesinin okunmasına dair tartışmaların yoğunluk kazanması üzerine konu Kurulumuzda görüşüldü. Yapılan inceleme ve müzakere sonunda:
Bütün ilahi kitaplar, onları insanlığa tebliğ ile görevlendirilen Peygamberlerin konuştukları dille indirilmişlerdir.
Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.) Arabistan’da Araplar arasında yetiştiği ve Arapça konuştuğu için, O’nun tebliğ ettiği Kur’an-ı Kerim de Arapça olarak indirilmiştir.
Ancak Yüce Rabbımızın bütün insanlığa son kitabı ve ebedi hitabı olan Kur’an-ı Kerim, sadece Araplar ve Arapça’yı bilenler için değil, bütün insanları sapıklıklardan korumak, onlara Hakkı ve hakikati öğretmek, hidayet ve gerçek saadet yolunu göstermek için indirilmiştir. Bunun gerçekleşebilmesi için de, Kur’an-ı Kerim’in bildirdiği ilahi gerçek ve öğütlerin herkese, bütün insanlığa tebliğ edilmesi, herkes tarafından öğrenilmesi, anlaşılması, üzerinde düşünülmesi, kavranması ve kalplere yerleşmesi gerekir. Nitekim Kur’an-ı Kerim’de:
“Bu Kur’an, bütün insanlara bir açıklama, sakınanlara yol gösterme ve bir öğüttür.” (Al-i İmran, 3/138)
“Ey Peygamber, Rabbından sana indirileni tebliğ et. Eğer bunu yapmazsan, O’nun elçiliğini yapmamış olursun...” (Maide 5/67)
“Kendilerine, indirileni insanlara açıklayasın diye sana Kur’an’ı indirdik.” (Nahl, 16/44)
“Bu Kur’an, ayetlerini iyiden iyiye düşünsünler, tam akıl sahipleri ibret alsınlar diye sana indirdiğimiz feyz kaynağı bir kitaptır.” (Sad, 38/29)buyurulmuştur.
İfade edildiği üzere Kur’an-ı Kerim Arapçadır. Cenab-ı Hakk’ın yüce kelamı kutsal kitabımızın dilinin her müslüman tarafından bilinmesi ve anlaşılması, arzu edilen bir durum ise de, âdeten mümkün değildir. O halde Kur’an-ı Kerim’in Arapça bilmeyenlere tebliğ edilebilmesi ve onların da bu Yüce Kitapta bildirilen ilahî gerçek ve öğütleri anlayıp üzerinde düşünebilmeleri ve O’nun hidayetinden yararlanabilmeleri için, başka dillere tercüme edilmesine, kısa ve uzun açıklamalarının yapılmasına kesin ihtiyaç hatta zaruret vardır. Nitekim, İslamın ilk dönemlerinden itibaren buna ihtiyaç duyulmuştur. Ashabın ileri gelenlerinden Selman-ı Farisî’nin İranlı hemşehrilerinin isteği üzerine Fatiha Sûresini Farsçaya çevirip onlara gönderdiği bazı kaynaklarda (bk. Serahsi, el-Mebsut, I, 37, Beyrut, 1398/1978) yer almıştır. Günümüzde Kur’an-ı Kerim, dünyadaki belli başlı hemen bütün dillere çevrilmiş durumdadır. Dilimizde de yüzün üzerinde meal, terceme ve tefsiri bulunmaktadır.
Kur’an-ı Kerim’in namazda Türkçe tercemesinin okunmasına gelince:
Kur’an-ı Kerim’de “Kur’an’dan kolayınıza geleni okuyun” (Müzzemmil, 73/20) buyrulduğu gibi, Hz. Peygamber (s.a) de bütün namazlarda Kur’an-ı Kerim okumuş ve namaz kılmayı iyi bilmeyen bir sahabiye namaz kılmayı tarif ederken “... sonra Kur’an’dan hafızanda bulunanlardan kolayına geleni oku.” (Müslim, Salat, 45) buyurmuştur. Bu itibarla namazda kıraat yani Kur’an okumak, Kitap, Sünnet ve İcma ile sabit bir farzdır.
Bilindiği üzere Kur’an, Cenab-ı Hakk’ın Hz.Muhammed (s.a,)’e Cebrail aracılığı ile indirdiği manaya delalet eden elfazın (nazm-ı münzel’in) ismidir. Sadece mana olarak değil, Resülüllah (s.a.)’in kalbine elfazı ile indirilmiştir. Bu itibarla bu elfazdan anlaşılan ve başka lafızlarla (sözlerle) ifade edilen mana Kur’an değildir. Çünkü indirildiği elfazın dışında, hatta Arapça bile olsa, başka sözlerle ifade edilen mana Cenab-ı Hakk’ın kelamı değil, mütercimin ondan anladığı yorumdur. Oysa Kur’an kavramının içeriğinde, sadece mana değil, bir rüknü olarak onun elfazı da vardır. Nitekim:
“Şüphesiz O, alemlerin Rabbı tarafından indirilmiştir. Onu Ruhu’l-emin (Cebrail), uyarıcılardan olasın diye, senin kalbine apaçık Arap diliyle indirdi.” (Şuara 26/192-195)
“Böylece biz onu Arapça bir Kur’an olarak indirdik.” (Ta-Ha 20/113)
“Korunsunlar diye dosdoğru Arapça bir Kur’an indirdik.” (Zümer, 39/28)
“Bu bilen bir toplum için, ayetleri Arapça bir Kur’an olmak üzere ayrıntılı olarak açıklanmış bir kitaptır.” (Fussilet, 41/3) gibi tam on ayrı yerde (Yusuf, 12/2; Ra’d, 13/37; Nahl, 16/103; Şura, 42/7; Zuhruf, 43/3; Ahkaf, 46/12) nazm-ı münzel’in Arapça olduğunu ifade eden ayetlerden, sadece mananın değil, elfazının da Kur’an kavramının içeriğine dahil olduğu açık ve kesin bir şekilde anlaşılmaktadır. Bu sebepledir ki, tercemesine Kur’an denilemeyeceği ve tercemesinin Kur’an hükmünde olmadığı konusunda İslam bilginleri görüş birliği içindedir.
Bilindiği üzere terceme, bir sözün anlamını başka bir dilde dengi bir sözle aynen ifade etmek demektir. Oysa her dilin, başka dillerde bulunmayan (kendine ait) ifade, üslup ve anlatım özellikleri vardır. Bu yüzden, edebî ve hissî yönü bulunmayan bazı kuru ifadeler dışında, hiçbir terceme aslının yerini tutamaz ve hiçbir terceme de her bakımdan aslına tam bir uygunluk sağlanamaz. O halde, Kur’an-ı Kerim gibi, ilahî belağat ve i’cazı haiz bir kitabın aslı ile tercemesi arasındaki fark, yaratan ile yaratılan arasındaki fark kadar büyüktür. Çünkü biri Yaratan Yüce Allah’ın kelamı; diğeri ise yaratılan kulun aciz beyanı. Hiç böylesi bir tercemenin, Allah kelamının yerine konulması ve aynı hükümde tutulması mümkün olur mu?
Kaldı ki, İslam dini evrensel bir dindir. Değişik dilleri konuşan bütün müslümanların ibadette ortak bir dili kullanmaları onun evrensel oluşunun bir gereğidir.
Herkesin konuştuğu dil ile ibadet yapmaya kalkışması, Peygamberimizin öğrettiği ve bugüne kadar uygulana gelen şekle ters düşeceği gibi içinden çıkılmaz bir takım tartışmalara da yol açacağı muhakkaktır. Konuya ülkemiz açısından baktığımızda ise böyle bir uygulamanın dışarıda Türkiye aleyhinde, içerde ise Devlet aleyhinde bir malzeme olarak kullanılacağı, vatandaşların birlik ve beraberliğini zedeleyeceği, sonuç olarak bir takım huzursuzluklara sebebiyet vereceği dikkatten uzak tutulmamalıdır.
Diğer taraftan, yüzleri aşan terceme ve meal arasından din ve vicdan hürriyetini zedelemeden, üzerinde birlik sağlanacak birisinin namazda okunmak üzere seçilmesi ve buna herkesin benimsemesi mümkün görülmemektedir.
Türkçe namaz ile Türkçe dua birbirine karıştırılmamalıdır. Çünkü dua kulun Allah’tan istekte bulunmasıdır. Bunun ise herkesin konuştuğu dil ile yapılmasından daha tabii bir şey olamaz ve zaten genelde de ülkemizde Türkçe dua yapılmaktadır.
Diğer taraftan, Kur’an-ı Kerim’in en önemli özelliklerinden biri de i’cazdır. Bir benzerinin ortaya konulması konusunda, Kur’an bütün insanlığa meydan okumuştur. Bu i’cazın sadece anlamda olduğu söylenemez. Aksine, “onun Allah katından indirildiğinde şüpheniz varsa, haydi bir benzerini ortaya koyun” anlamındaki tehaddi (meydan okuma) ayetlerinden (Bakara 2/23-24; Yunus, 10/37-38; Hud, 11/13; İsra, 17/88; Tur, 52/33-34) bu özelliğin daha çok lafızla ilgili olduğu anlaşılmaktadır.
Ayrıca bir benzerini ortaya koymak için, insanlar ve cinler bir araya toplanıp birbirlerine destek olsalar bile bunu başaramayacaklarını ifade eden ayet-i kerime (İsra, 17/88) den de, Kur’an’ın bir benzerinin yapılamayacağı ve bu itibarla tercemesinin Kelamullah sayılamayacağı, o hükümde tutulamayacağı ve dolayısıyle namazda tercemesinin okunamayacağı açıkça anlaşılmaktadır. Nitekim, 1926 yılında İstanbul Göztepe Camii İmam-Hatibi Cemal Efendi’nin Cuma namazında Kur’an-ı Kerim’in Türkçe tercemesini okumasıyla ilgili olarak İstanbul Müftülüğü(nün 20 Mart 1926 tarih ve 92-93 sayılı yazısı üzerine, altında Atatürk tarafından göreve getirilen ilk Diyanet İşleri Reisi Rifat Börekçi’nin imzası bulunan 9 Ramazan 1324/23 Mart 1926 tarih ve 743 numaralı Müşavere Hey’eti kararında:
“Namazda kıraet-i Kur’an bi’l-icma farz ve Kur’an’ın hangi bir lügat ile tercemesine Kur’an itlakı kezalik bi’l-icma gayr-ı caiz ve namazda kıraet-i Kur’an mahallinde terceme-i Kur’an’ın adem-i cevazı da bi’l-umum mezahib fukahasının icmaı ile sabit olduğundan, hilafına mücaseret, namazı vaz’-ı şer’isinden tağyir ve emr-i dini istihfaf ve mel’abe şekline vaz’ı mutazammın olduğu gibi, beyne’l-müslimin iftirak ve ihtilafa ve memlekette fitne hûdusuna bâis olacağından, fiil-i mezbure mecasereti sabit olan merkum Cemal Efendinin uhdesindeki vezaif-i ilmiye ve diniyenin ref’i, emr-i zaruri halini almış olmakla ol vechile tebligat icrası...” denilmiştir.
Şüphesiz bir müslümanın en azından namazda okuduğu Kur’an-ı Kerim metinlerinin anlamlarını bilmesi ve namazda bunları anlayarak ve duyarak okuması son derece önemlidir ve bu zor da değildir. Ancak manasını anlamak, onun hidayetinden faydalanmak ve Yüce Rabbimizin emir, yasak ve öğütlerinin neler olduğunu öğrenmek için Kur’an-ı Kerim’i terceme etmenin ve bu maksatla meal, terceme ve tefsirlerini okumanın hükmü başka; bu tercemeleri Kur’an yerine koymanın ve Kur’an hükmünde tutmanın hükmü yine başkadır.
Namazda ve ibadet olarak Kur’an-ı Kerim asli lafızları ile okunur. Yüce Rabbımızın bize olan öğüt, buyruk ve yasaklarını öğrenmek, onun irşadından yararlanmak maksadıyla ise, terceme, meal ve açıklamaları okunur. Bu maksatla Kur’an-ı Kerim’in terceme, meal ve açıklamalarını okumak ta çok sevaptır ve genel anlamı ile ibadettir.
Manasını bildikten sonra Türkçe'sinin okunması konusunda bir hata yok bence. Sonuçta baki kalan yine Arapça Kuran olacaktır. Bu sadece diyanet yorumudur.
Football Manager 2006&2007&2008 Türkçe Dili Çevirmeni & Çevirmen Ekibi Yöneticisi - Turksportal Site ve Forumları Eski Yöneticisi
türkçe ibadet insanların kendilerine bulduğu en basit bahanelerden biri.efendim kuranı arapça anlayamıyorsan türkçe meali var zaten aç oku.okuduğun çeviriyi de anlamıyorsan al bir tefsir kitabı aç oku.onu da anlamıyorsan aç bir ilmihal oku.ama okumak mı?biz türklere çok uzak bir eylem o,bahane üretmek varken neye gerek okumak çaba göstermek.
türkçe ezan konusunda ise bence o 40larda okunan türkçe ezanı bir dinleyin arkasından hangi dilde ezan dinlemek insanı hoşnut ediyor öyle karar verin.yok müezzin "haydin namaza" deyince içinizden namaz kılmanın geçeceğini düşünüyorsanız neye nasıl inandığınızı da bir kere daha düşünün derim.olay müezzinin hangi dili kullandığıyla değil sizin kalbinizden ne geçtiği ile ilgili çünkü.
lafın kısası nasıl ülkelerin kendi anadillleri varsa islamın da anadili arapçadır.boşuna kendimizi paralamanın lüzumu imtihan dünyasında boş bahaneler üretmenin manası yok.