
Originally Posted by
heartbreaker007
Şimdi işte bu globelleşen dünyada artık sanayileşmiş futbolda borçlanma yada kulüp yönetiminin şahsi varlıklardan kulüp bütçesine aktarım yapmayı kaldırmak 80 lerin futbol dünyasına dönmek gibi bir şey. Ayrıca bu DEMİRÖREN olayının bir benzerini de ben daha görmedim hiç bir başkan koltuğundan kalkerken ben takıma bu kadar yatırım yaptım geri verin şeklinde. mesela Real Madrid başkanı Perez. Döneminde Brezilyalı Ronaldo ZidaNe Ezeli rakibinden Figo ve daha nice yıldızlar aldı başkanlığı bıraktı bir kaç yıl sonra geri döndü ama olmadığı dönemde hiç bir taş koymadı eski yönetime hatta geldi dünyanın 2 yıldızını aynı anda kadroya kattı hemde dünyanın en iyi hocasıyla birliktee.. Bunlar futbolun güzellikleri işte ama Yazımın başında Hikmet Karaman ve onun savunduğu Platini'nin FİNANSAL FAİR PLAY uygulaması bunlara gölge vuracak işte mesela Fiorentina'lı Jovatic'i büyük bir takımda izlemek varken yada Falcao gibi kariyerinde yavaştan son dmnemine girmiş ve bir anda patlama yapan bir yıldızı daha büyük takımda göremeyeceğiz. İŞTE BU TIPKI FORMULA 1 DEKİ GİBİ EĞER BÜYÜKLERİ GEÇEN BİR BAŞKA TAKIM ÇIKMIYORSA REKABET İÇİN BÜYÜKLERİ ENGELLERİZ zihniyetidir baktılarki özellikle ŞL 1. torbadan giren takımlarla baş edemiyorlar onlarda alttakiler için üstekileri frenlediler...
Sonuç: Hikmet hoca haklı hemde çok haklı ama futbolun tabanı yani seyirci BAKIN TARAFTAR demiyorum futbolu seven bir izleyici buna nasıl bakıyor? bence taraftar gözüyle bakmamak lazım olaya ben izledğim bir maçta görsel şçlen olsun isterim varsın olsun yenilsin tutmasın ama ben Sow'un röveşatalrını, Q7 nin rabonalarını, Melo'nun pittbull sevincini görmek ve yapılacak transferlerinde en az bu ayarda topçular olmasını isterim ha arada Arda gibi Muhammet gibi Semih gibi alt yapıdan da çıksın başımızla beraber ama kalkıpda daha fazla Ardalar yetiştirme masallarıyla DEmirÖren'i istisnasına sığınıp futbolun görselliği ile oynamayın lütfen çünkü başkanı ortadan kaldırınca bir kulübün gelir kaynağı dağılımı ortada: Tribün,yayın geliri,şampiyonluk primleri. Merchandise'ı saymıyorum çünkü Merchandise sadece formayla alakalı değil elbet bunun içinde muglardan battaniyesine hatta kozmetiğine kadar var ama eğer siz sahada takımı ateşleyecek heyecanlandırcak bir başka değişle takıma bir KAHRAMAN bir komutan koymazsanız o taraftar takımının Store'larının ancak önünden geçer... O yüzden sermaye başkansa ve futbolda sermaye şartsa ki EVET ŞART o zaman BIRAKINIZ YAPSINLAR, BIRAKINIZ GEÇSİNLER...
İki noktaya ekleme yapmak istiyorum (veya bakış açısını genişletmek diyelim).
Birincisi, Demirören tam olarak bir "kötü yönetim" istisnası değil sanırım. Daha çok bir saçmalama istisnası sayılmalı. Yoksa Galatasaray da mesela, takribi 10 senedir mali açıdan pek iyi durumda değil. Artı, Cluj ve Braga deplasmanlarında öyle çok da hak edilmeden gelen galibiyetler olmasa, bu sezonki bol sıfırlı transferlere mukabil, günü de kurtaracağı şüpheliydi. Veya Fenerbahçe, belki mali açıdan Türkiye'nin en iyi sirkülasyona sahip kulübü ama yine de bir kenarda faizlerini ödediği küçük bir borç dağı var.
Bir taraftan, gelip cebinden 20 lira koyan başkanın, olağanüstü bir başarı elde edilmedikçe, evvelce birikmiş 100 liralık borç dağına çok fazla bir faydası olmuyor; öbür taraftan, Aziz Yıldırım gibi 15 senedir aynı koltukta oturabilen birileri çıkmadıkça uzun vadeli ince borç kapatma hesapları ister istemez dalgalanıyor. Mesela bir Canaydın gelip bir plan yapıyor, ardından bir Polat gelip bu plana limon sıkabiliyor; veya bir Bilgili'nin finansal hamlelerini gelip bir Demirören dağıtabiliyor; şüphesiz Orman'ın toparladığına da yarın öbürgün bir Bakırbüken'in tüy dikme ihtimali yüksek.
O 100 liralık borç dağları olmasa, her şey daha iyi olur mu, olmaz mı? Biraz da ona bakmak lazım.
İkincisi, altyapıyı, sadece bir kulüp nazarından müstakil bir organizasyon olarak görmeyelim. Herkes parası neyse verip futbolcusunu alabilsin tabii, ama bunları birinin de yetiştirmesi lazım. Ülke genelinde futbol altyapısının durumu "iyi" olduktan sonra, Fenerbahçe, Galatasaray, Beşiktaş gibi büyük kulüplerin altyapıları isterse en kötüleri olsun. Ama sorun şu ki, tesis, personel, program yatırımı yapabilecek esaslı para da ne yazık ki bu büyüklerde. Faraza Fenerbahçe'nin futbol altyapısını önemsemediği bir ortamda, faraza alt yaş gruplarındaki rakibi Zeytinburnuspor'un "büyüklük" ideali de ister istemez küçük kalır. Bu da ülke genelinde altyapı eğitim seviyesini ve futbolcu kalite/yaş oranını düşürür; Almanya'da Götze, Reus, Kroos gibi adamlar 20 yaşında mental olgunluklarının zirvesindedirler, bizdeyse 30 yaşındaki Semih'in daha öğreneceği şeyler vardır.
Kulüplerin yatırım yapması şart değil, devlet de yapabilir bu yatırımı. Almanya'da olan budur mesela.
"Beşerin taptığı bir kendisinin heykelidir"